Bir şarkının hissettirdikleri...

Geçen gün Barış Manço’nun bir şarkısı çalındı kulağıma. Ömrü vefa ettiğince ezberimizde duran ve de hafızalarımızda iz bırakan; bir fincan ya da bir ceket için bile inanılmaz duygulu, içtenlikli ve de ibret verici şarkılar yazıp söyleyen merhum, şarkısında “Güle Güle Oğlum...” diyordu. Ve devam ediyordu;

Haberin Devamı

Ne kadar da çabuk geçmiş meğer yıllar;
Kendi kanatlarında uçacak kadar;
Büyüdün ha... O kadar oldun mu sen oğlum; o kadar büyüdün mü?

Gerçek bir vedanın hissiyatı vardı bestede ve güftede...
O hoşgelmişti hayatımıza. Bebekti henüz; ama birden büyüyüp güle güle gideceği anların duygusu düşüverdi içime; şarkıyı duyar duymaz hem de... O duygu kordu sanki; yaktı geçti... İster istemez geleceğe uzandım zihnimde; bir zaman yolculuğu yaptım. Gözyaşları süzülürken içime doğru, anneliğin bazı anlar için ne menem bir acıyla dolu olduğunu anladım. Annemin beni ve ağabeyimi uzaklara uğurladığı o duyguyu biraz olsun anlayabildim böylece.
Birgün büyüyecek ve benden, bizden ayrı bir hayat kuracak; belki uzaklara gidecek; belki yakınımda kalacak; ama aileden gidecek işte; kendi kanatlarını açacak ve uçacak... İşte o anda tutamadım kendimi; sessizce içime akıttığım gözyaşları; bendi yıkan sular gibi taşıverdi yanaklarımdan. Dışarıdan sebepsiz gibi görünen bir kriz anıydı yaşadığım. Baba anladı şarkının bendeki deprem etkisini; hiçbir şey sormadı; sorsa anlatamazdım da zaten.
Annelik bu mu gerçekten; açıklamak için kelimelerin olmadığı ya da yetmediği durumlar mı yaşatır insana. Bu normal midir? Bilemedim...
Velhasıl kalamadım o kadar uzak gelecekte; şarkı da bitmişti zaten... Zihnimi şimdiki zamana taşıdım; onun gözlerinde kendi yansımamı gördüm. Birden hüznüm dağılıverdi...

DİĞER YENİ YAZILAR