Ben de güneşi çok özlüyorum...

Haberin Devamı

Bir basın mensubu olarak son dönemde “ülkenin içine düştüğü” ortam adına, “görevimi gereği gibi yapabilme imkânımın” Anayasal güvence altına alınması adına kısacası ülkem adına derin endişeler taşıyorum...
Bunları uzun süredir yazmak ve sizlere aktarmak “akıl tutulması” ile “derinleşen bozulmanın” bizi nerelere çekebileceğini sorgulamak istiyorum...
İçimden geçenlerin hepsini Reha Muhtar dün köşesinde o kadar güzel aktarmış ki!
Bir basın mensubu olarak, “siyasi otorite gibi” düşünmeyen ve ses vermek isteyen herkes için bu yazının bir manifesto olması gerektiğini düşünüyor ve sizlere de “her ortamda bunu yayın” ricası ile bazı bölümlerini Muhtar’ın da izniyle, “Özgür olmak isteyen her sesin manifestosu” başlığı altında aktarmak istiyorum...
Özgür olmak ve ülkenin yararına özgür kalmak zorunda olan her sesin manifestosu...
“... Devlet içinde çok önemli yerlere sızılmış” diyor önce koskoca Ertuğrul Günay... Sonra Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesi için, “Amaç Ergenekon çetesini korumak, devlet içindeki çeteleşmeyle mücadelenin önünü kesmek” mealinde sözler söylüyor...
Bunu söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı... Bir ülkenin Yargıtay Başsavcısı’nı “çetelerle dolaylı bağlantılar biçiminde” anmakla, koskoca Bakan ne yapmak ister?..
Türkiye’de Yargıtay Başsavcısı’nın iktidar partisine kapatma davası açtı diye “yargılanmasını isteyen bir anlayış” var ve bunu en demokrat olduğunu iddia eden iktidar yanlısı basın yapıyor...
Son günlerde yaşadıklarımdan müthiş ürküntü duyuyorum...
Bir Yargıtay Başsavcısı bu kadar kolay “çetecilikle bağlantılı” sayılabiliyorsa, bu ülkede yarın benim, senin, onun çetecilikle yargılanmayacağımızın, içeri atılmayacağımızın hangi garantisi var?..
Açık söylüyorum, Türkiye’de bunu yapan anlayış faşizan bir anlayıştır ve ben yarın ne kendi geleceğimden ne de benim gibi düşünenlerin geleceğinden emin değilim... Türkiye’nin geleceğinden emin olmadığım gibi...
Elde hiçbir kanıt olmadan koskoca Yargıtay Başsavcısı’nı çetecilerle ilişkilendiren anlayış, ne malum yarın bizim yazılarımızı da “çetecilerin yazdırdığını” söylemeyecektir?..
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz?..
Çete denilen şey bu kadar kolay mıdır?..
Beğenmediğiniz her fikri, her düşünceyi çetecilikle irtibatlandırırsanız bu ülkede insanlar gelecek endişesiyle, yarın ne olacak muammasıyla yaşamazlar mı?..
Açık soruyorum... Yarın “çeteci olmadığını” kim garanti edebilir böyle bir toplumda?.. Çünkü yapılan suçlamaların hiçbir belgesi, bilgisi, somut delili yoktur..
Güneşi özlüyorum...
Hayatımda hiç özlemediğim kadar...
Biliyorum zamanında o güneşi zaptetmeye uğraşmış becerememiştik... Şimdi sadece güneşi görmeyi ve özgürlüğü içime çekmeyi özlüyorum... Maalesef güneş çok uzaklarda...
Özgürlük şarkılarda...”

DİĞER YENİ YAZILAR