Anayasa mı, kandırmaca mı (3)

Haberin Devamı

İktidarın 2007 Anayasa taslağının mimarı Ergun Özbudun, Vatan’a yeni anayasa hakkındaki görüşlerini açıklamış. Görüşlerini Vatan okurları ile de paylaşması çok önemli. Ama hemen ertesi gün, Vatan’da bu kez Sayın Sami Selçuk’un görüşleri de çıktı. Söyledikleri, Sayın Özbudun’un söyledikleri ile taban tabana zıt. Tabii şimdi sizlere düşen bir güzel düşünmek; acaba hangisinin söyledikleri gerçeklerle örtüşüyor?

Ben Orhan Aldıkaçtı hocanın asistanı idim. Ve 1982 Anayasası’nı hazırlaması nedeni ile, biz bir şey daha öğrenmiştik; “ne yaparsanız yapın ama sakın darbe dönemlerinde anayasa yapıcılığına kalkışmayın. Çünkü arkanızdaki (demokratik olmayan) güç çekilince, siz, siyasal kadrolarla karşı karşıya kalırsınız ve tek suçlu ilan edilirsiniz”.

Şimdi Sayın Özbudun da bize başka bir gerçeği çok açık öğretti. Sakın demokrasiden, demokratik süreçlerden zerre kadar haberi olmayan iktidarlarla, onların talepleri üzerine ve sadece onların istekleri yönünde anayasa yapma macerasına girmeyin. Hem de karşılığı ne olursa olsun... Sonra tüm inandırıcılığınızı yitirirsiniz. Ve belirli şeyleri, iktidarın istekleri doğrultusunda, tekrarlamak zorunda kalırsınız. Örneğin “anayasa paketinin maddeleri birlikte halkoyuna sunulabilir çünkü tümü demokrasi ile bağlantılı” gibi şeyler söylemek zorunda kalırsınız. Ya da “uzlaşma sağlamak zorunlu değildir, iktidar kendi paketini Meclis’ten geçirir, sonra halkın hakemliğine gidebilir” ya da yine “iktidarın düzenlediği yeni HSYK’da Adalet Bakanı, artık sembolik hale getirilmiş” türünde açıklamalar yapmak zorunda kalırsınız. Hem de tüm öğrencilerinizin, meslekdaşlarınızın, arkadaşlarınızın şaşkın bakışları altında...

***


Evet Sayın Özbudun, 2007’de de böyle bir iktidar taslağının mimarı idi. Röportajı yapan Deniz Güçer kibarlığından olsa gerek, çok güzel ifade etmiş; “özverili, emek dolu çalışmalarınız” demiş. Oysa Sayın Özbudun, iktidar tarafından sipariş edilmiş gizli bir anayasa taslağının mimarı idi.

Genel olarak hukukçular, bizler, “tüm yurttaşların sahipleneceği çağdaş bir anayasa, ancak demokrasi ortamında, tüm partilerin ve toplumsal kesimlerin doğrudan katıldığı bir süreçle ortaya çıkabilir” diyorduk. Ve “son 30 - 35 yıllık bir dönemi kapsayan son anayasalaşma dalgası içinde, tüm demokratik anayasalar böyle yapıldı” diye ekliyorduk. Biz bunları söylerken, Sayın Özbudun ve arkadaşları gizli bir anayasa yapma sürecinin tam içerisindeydi. Nitekim taslağın hazırlanması görevi, 2007 seçimleri öncesinde, 8 Haziran’da, Başbakan tarafından, tamamen gizli bir biçimde, hiçbir siyasal partinin bilgisi olmaksızın, 6 kişilik bir akademisyenler kuruluna verilmişti. Ne bu aşamada, ne çalışmalar aşamasında, ne de özellikle seçimler sırasında böyle bir Kurul’un oluşturulduğu konusunda, hiçbir bilgi verilmemişti. Seçimlerden sonra, 12 Eylül günü, CNN Türk’te Taha Akyol’un programında kamuoyuna açıklanmıştı. Üstelik taslağı hazırlayanların ve AKP’li Bakanların (Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Ertuğrul Günay, Sadullah Ergin gibi) katıldıkları 3 günlük Sapanca kampını ve o kampın sonunda, taslak hakkında bilgi veren Sadullah Ergin’in söylemiş olduklarını da hatırlarsınız. Üstelik hatırlarsınız, bu “gizli anayasa taslağının” içeriğini de, o dönemde çok tartışmıştık.

Şimdi “o gizli anayasa taslağının” unutulmaz mimarı Sayın Özbudun, TBMM’de görüşülen yeni metin hakkındaki görüşlerini de açıklamış. Ne 2007’de yaptıkları, ne de bugün söyledikleri, ne Sami Selçuk’un söyledikleri ile, ne bizim söylediklerimizle, ne de Prof. Andrew Arato’nun (Milliyet Gazetesi’nde Devrim Sevimay ile yaptığı konuşmada) söyledikleri ile uyuşuyor. Ama olsun, ne de olsa bize öğretmiş olduğu gerçek çok daha önemli. Hani o yazının başında verdiğini söylediğim gerçek.

DİĞER YENİ YAZILAR