Sağlamcı yatırımcının parası buhar oldu

10 Eylül 2018

Bireysel emeklilik yaptırdınız ve profil olarak sağlamcısınız. Yani hisse, döviz, altın gibi bir inen bir çıkan enstrümana değil de sabit getirili devlet tahvili ve bonosuna yatırım yaptınız. İçiniz rahat. ‘Param garantide’ diyorsunuz değil mi? ‘Ekstrelerinizi inceleyin’ derim. Şu ara en çok risk altında olan sizin portföyünüz...

Bireysel emeklilik sisteminin (BES) performansı uzun süredir tartışılıyor. Yüzde 25’lik devlet katkısına rağmen şirketlerin fon kazançları eleştiriliyor. Ancak bu kez yazmak istediğim mevzu eleştirilen getiriler değil. BES sistemi incelendiğinde birikimlerin yüzde 40’a yakınının sabit getirili devlet tahvili ve bonosuna park ettiği görülüyor. İçinde sabit getirili menkul kıymet olan karma fonlar da var. Bu karma fonların içindeki sabit getirili menkuller de dahil edildiğinde oran yüzde 55’leri buluyor.

Yani Türk insanı sağlamcı.

Emeklilik gibi hassas bir konuda riske girmek istemiyor. Belki hisse senedi, döviz, altın daha çok kazandıracak ama tersi de olabilir. Yani kazanayım derken kaybedebilirsiniz de. Oysa o para sizin emeklilikte rahat etmek için bir köşeye ayırdığınız para.

Peki sabit getirili fonlar sağlam mı?

Ne yazık ki bunun cevabı hayır.

Hatta faizlerin sürekli oynaklık gösterdiği şu günlerde hisse senedinden bile daha riskli diyebiliriz. Faizlerdeki her 1 puanlık yukarı ya da aşağı yönlü hareket, sizin birikiminizin yüzde 3-4 arası değer kaybetmesine neden oluyor.

Devamını Oku

Periscope kararır Türk futbolu kazanır

4 Ağustos 2018

Sosyal medyaya yasak ilk başta kulağa pek hoş gelmiyor. Ancak binlerce kişinin Periscope üzerinden maç yayını seyretmesi ve yayıncı kuruluşun ticari zarar görmesi üzerine Digiturk’ten canlı maç yayını başladığında Periscope’a ulaşımın 90 dakika süresince engellenmesine karar verildi

SüperLig’de maç başlayacak, Periscope’a erişim engellenecek. 90 dakika bitene kadar da bu erişim engeli kalkmayacak.
Elbette Twitter, Instagram gibi sosyal medya araçlarına erişimin engellenmesi ilk başta kulağa hoş gelmiyor. Sanki özgürlüklerin kısıtlanması gibi algılanıyor, demokrasi ile de pek bağdaşmıyor. Ancak bu sosyal medya araçlarından bazıları kazanılmış bir hakkı ihlal ederek korsan yayına aracılık eden bir iletişim aracına dönüşüyorsa, getirilen yasağı eleştirmek de sanırım acımasızlık olacak.
Kulüpler zor durumda
Futbolu yakından takip edenler kulüplerin durumunu biliyor. Ali Koç, Fenerbahçe Kulübü’nün başkanı olduktan sonra ayrıntılı bir muhasebe analizi yaptırdı ve 621 milyon euroluk borç yükü ile karşı karşıya olduklarını duyurdu. ‘Taraftar bizden iddialı transfer beklemesin’ dedi. Benzer şekilde ne Galatasaray ne Beşiktaş ne de diğer kulüpler artıda değiller. Hemen hepsi borca batıklar...
Beşiktaş taraftarı bu sezon hangi oyuncunun geldiğini değil, hangi oyuncunun gittiğini konuşur oldu. Fabri’den gelen paranın, Tosiç’ten gelen paranın çetelesi tutuluyor. Kulüp Vida’ya resmi teklifin gelmesini dört gözle bekliyor. Galatasaray geçen yıl golleri ile takımı şampiyon yapan Gomis’in gitmesi için gözünün içine bakıyor.
Bütün bunların sebebi artan maliyetler. Türk futbolcular dahil tüm oyuncuların maaşları euro üzerinden. Euronun ve doların geldiği noktayı yazmaya gerek yok. Yayıncı kuruluş Digiturk ise kuru sabitlemiş vaziyette. Dolayısıyla kulüplerin giderleri artıyor ancak en büyük gelir kalemi olan yayıncı kuruluş ödemeleri sabit duruyor.
Ancak yayıncı kuruluşun da hakkını yememek lazım. Şayet kur sabitlenmemiş olsaydı muhtemelen bu yıl Digiturk de teslim bayrağını çekmiş olurdu.
Gelirleri % 48 arttı
Hatırlatmakta fayda var. 2016’da yapılan ihaleyi 500 milyon dolarlık teklifi ile Digiturk 5 yıllığına kazanmıştı. Yüzde 18’lik KDV eklendiğinde rakam 600 milyon dolara yaklaşıyordu. İhalede ortaya çıkan rakam sayesinde kulüplerin gelirleri yaklaşık yüzde 48 civarında artış gösterdi.
Geriye gidip hatırlayalım. 1994-1996 yılları arasında külüplerin yayın hakkından elde ettiği gelir 30 milyon dolar civarındaydı. 2008’de 376 milyon dolara çıkmıştı. 2008’de malum Lehman Brothers ile patlak veren ve tüm dünyayı saran kriz çıktı. O yıl yapılan ihalede 2 yıl için önerilen fiyat yıllık
140 milyon dolara geriledi. 2016’da yapılan ihalede son olarak 500 milyon dolarla rekor kırıldı. Böylece Türkiye ligi dünyanın en pahalı 6’ncı ligi ünvanını almış oldu.
Instagram’a da yasak gelebilir Son yıllarda Periscope’tan şifreli spor yayınları binlerce kişiye canlı olarak ve ücretsiz biçimde aktarılıyordu. Twitter üzerinden binlerce kullanıcıya ulaşan Periscope, normalde Digiturk üzerinden yayınlanan Süper Lig maçlarını yasa dışı biçimde anlık olarak yayınlıyor, maç saatinde platform üzerinden onlarca canlı yayın açılırken tek bir yayına katılan ve maçı buradan takip eden kişi sayısı 50 binleri bulabiliyordu. Son dönemde ise Periscope’un yerini Instagram almış vaziyette. Instagram’da da canlı yayın uygulamasının başlaması ile 4 büyüklerin maçlarını yayınlayan çok sayıda hesap açıldı. ‘Canlı maç’ gibi kullanıcı isimleri ile açılan hesapların 10 binlerce takipçisi bulunuyor. Hesaplar canlı yayına geçtiği anda bu takipçilere bildirim gidiyor ve Instagram üzerinden yapılan maç yayınlarını da yine 10 binler takip ediyor. Mahkeme kararı sadece Periscope için geçerli görünüyor. Benzer bir şikayetin diğer platformlar için de yapılması halinde Instagram’a ulaşım da maç saatlerinde durabilir. Düdükle beraber erişim duracak İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince, yayın hakları Digiturk’e ait Süper Toto Süper Lig maçlarının oynandığı sürelerle sınırlı olmak üzere, Periscope’a erişim yasağı uygulanmasına karar verildi. Süper Toto Süper Lig futbol müsabakalarının yayın hakkını elinde bulunduran Digiturk, canlı video paylaşım uygulaması Periscope üzerinden maçların görüntülerinin izinsiz servis edildiği gerekçesiyle İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine başvurmuştu. Mahkeme, yapılan müracaatı yerinde bularak, maçların Twitter’a ait Periscope’tan yayınının önüne geçmek amacıyla karar aldı. Kararda, “Süper Toto Süper Lig futbol müsabakalarının oynandığı sürelerle sınırlı olmak üzere pscp.tv, proxsee.pscp.tv, prod-assets.pscp.tv, prod-video-eu-central-1.pscp.tv Periscope uygulama adreslerinde Süper Toto Süper Lig futbol müsabakalarının oynandığı sürelerle sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir yoluyla erişimin engellenmesine karar verildi” denildi. Erişim Sağlayıcıları Birliği (ESB) Genel Sekreteri Bülent Kent, yaptığı açıklamada, Digitürk tarafından yapılan başvuru sonucu mahkemenin aldığı kararla müsabakalarının oynandığı gün ve saatlerde canlı video paylaşım uygulaması Periscope’a erişimin engelleneceğini söyledi. İnternet servis sağlayıcılarına gönderilen mahkeme kararının Süper Lig’de yeni sezonun başlayacağı 10 Ağustos itibarıyla uygulanacağını vurgulayan Kent, “İlk kez belli süreler arasında erişim yasağına ilişkin mahkeme kararı alındı” dedi. Türk futbolunun değeri düşüyordu Digiturk bu parayı elbette babasının hayrına vermiyor. Abonelik yapacak, futbolseverlerden para toplayacak ve bu parayla da ihaledeki taahhütünü yerine getirecek. Ancak telif hakları konusunda maalesef zayıf olan Türkiye’de bir anda Periscope korsan maç yayınlayan bir platforma dönüştü ve hatırı sayılır da seyirci topladı. Futbol seyretmek isteyenler Digiturk abonesi olmaktansa Periscope’tan maçları izleme yoluna gitti. Bakın İngiltere’de yayın ihalesi 2.4 milyar euroya gerçekleşti. İspanya’da rakam 983 milyon euro oldu. İtalya yayın ihalesi 943 milyon euro verende kaldı. Türkiye’de ödenen para da az buz para değil. İnsanlar Periscope’dan maç seyredince ve buna yasal bir tedbir alınamayınca haliyle yayıncı kuruluşun da endişeleri arttı. Hatta hatırlayalım 2016’da yapılan ihaleye Turkcell’in yanı sıra Turk Telekom’un da girmesi bekleniyordu. Ancak Turk Telekom girmedi. Girmeme sebeplerinden biri de bu önüne geçilemeyen korsan yayınlardı. Belki bu mahkemeden çıkan karar çok daha önce çıkmış ve yasal olarak bu tip korsan yayınların önü çoktan alınmış olabilseydi bu kuruluşlar ihaleye asılabilir belki de ortaya 500 değil çok daha yüksek bir rakam çıkabilirdi. Kimbilir belki Türkiye ligi, 628 milyon euroluk Almanya ligini hatta 726 milyon euroluk Fransa ligini bile geçip 4’üncü en pahalı lig bile olabilirdi. Bu mahkeme kararı ticari Digiturk üyesi kafeleri, restaurantları da rahatlatmış oldu.

Devamını Oku

Güneş topla ülke için

30 Temmuz 2018

Yıllarca ‘Petrolümüz yok’ diye hayıflandık durduk.

Cari açığın en büyük nedeni enerji ithalatıdır doğru ancak Türkiye için bu ilelebet böyle gitmeyecek.

Teknoloji her gün Türkiye lehine bir aşama kaydediyor. Güneş panellerindeki maliyet düşüşü ve panel verimliliğinin artması güneş enerjisi yatırımları için çok büyük fırsat oluşturuyor. Çin, bundan

10 yıl önce termik santrallerle ilgili olarak yaptığı planı çöpe attı bile. Yeni hedef ülkenin artan enerji ihtiyacını güneş tarlaları ile karşılamak. Bunun için 360 milyar dolarlık bir yatırıma start verildi. Benzer bir şekilde Suudi Arabistan da güneşe yöneldi. Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Suudi Arabistan 200 milyar dolara mal olması beklenen 200 gigawatt’lık bir tarla kuracak.

Önceki gün ABD’den de bir haber geldi. Enerji verimlilik standartları kapsamında yenilenebilir enerjiden daha fazla faydalanmak isteyen ABD’nin Kaliforniya eyaleti yetkilileri evlerde güneş panelini zorunlu hale getirmeye hazırlanıyorlar. Enerji Komisyonu tarafından alınan karar gereğince 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren yapılacak konutların çatısında veya uygun bölümlerinde güneş paneli bulundurmak mecburi olacak.

Bakın bundan çok değil sadece 5 yıl önce yelkenli tekneme solar panel kurmak için harekete geçmiş, CNR Boat Fuarı’na gidip bu işi yapan firmalarla kağıt kalem hesap makinası, maliyet analizi çıkarmıştık. Bütçemi aşan bir maliyetle karşılaşınca rafa kaldırmıştım. Geçen yıl benzer bir çalışmayı yine yaptım. 5 yıl öncesine göre maliyetlerde yüzde 50’ye varan düşüşler olmuştu.

Maliyet hızlı düştü

Güneşle ilgili maliyet analizleri her yıl değil, inanın her 3 ayda bir değişiyor. 2014’ten bu yana maliyetlerde yüzde 85’e yakın bir düşüşten söz ediyoruz. 2010’da güneşten 1 megawat elektrik üretmenin maliyeti 3.5-4 milyon dolarları buluyordu. Kömürde, doğalgazda bu maliyet megawat başına 1 milyon dolarlar civarında olduğu için doğal olarak güneş pahalı bir enerji kaynağıydı. 2014’e gelindiğinde güneş için maliyet 2.5 milyon dolarlara kadar düştü.

Devamını Oku

Türk usulü ortaklık Ankara’da çalıştı

18 Haziran 2018

Operatörlerin fiber altyapıyı ortak kullanmasına ve yeni yatırımları birlikte yapmasına dayalı yeni iş modeli pilot uygulamada görüldü ki çalışıyor. Vodafone Ankara’da bir noktaya gitmek istedi. Türk Telekom’un altyapısı o noktaya yüzde 50 mesafedeydi. Kalan bölümün kazı maliyetini Vodafone karşılayacak, hattı 10 yıl ucuza kiralayacak

Londra’da bu yıl 14’üncüsü düzenlenen 5G Dünya Zirvesi’nde “5G ile geliştirilen yeni iş modelleri” konulu panele konuşmacı olarak katılan Türk Telekom CEO’su Dr. Paul Doany, zirve kapsamında Trafalgar’daki Corinthia otelinde gazetecilerle de bir araya gelerek Türkiye’de uygulanacak yeni sabit altyapı paylaşım sistemi hakkında bilgi verdi ve Türk usulü yeni modelin ayrıntılarını anlattı.

Doany, Başbakan Binali Yıldırım’ın da katıldığı toplantıda imzalanan protokolü daha sonra ‘Türk usulü’ olarak tanımlamıştı. Doany’nin bu sözlerini açık söyleyeyim ilk başta sitem gibi algılamıştım. Ancak anlaşmanın ayrıntıları ortaya çıkınca gerçekten de tüm dünyaya örnek olabilecek Türk usulü bir modelle karşı karşıya olduğumuz görülüyor.

Söz konusu model mükerrer fiber yatırımların önüne geçecek. Ancak daha önemlisi, Türk Telekom’un şu an elinde bulunan fiber altyapının çok daha fazlası, sıfıra yakın maliyetle Türk Telekom yeniden devlete döndüğünde Türkiye’nin bir zenginliği olacak.

Protokol nasıl çalışacak?

Protokol kapsamında sabit altyapı konusunda imtiyaz sahibi olan Türk Telekom, talep edilmesi halinde mevcut fiber altyapısını uzun süreli kullanım taahhüdü veren ve dileyen operatörlere uygun koşullar ile kiralayacak. Yeni altyapı gerektiği durumlarda operatörle işbirliğine gidecek; altyapıyı Türk Telekom döşeyecek, yatırım maliyetini operatör üstlenecek. Karşılığında operatör, bu yeni döşenen altyapıyı belli bir süre ücretsiz kullanma hakkına sahip olurken mevcut altyapıdan da indirimli yararlanacak.

Altyapı Türk Telekom bünyesinde işletilmeye devam etse de aslında Türk Telekom’un devletin verdiği imtiyaz hakkı neticesinde faaliyetlerini yürüttüğü göz önüne alındığında, günün sonunda tüm altyapının sahibi operatörler değil devlet olacak. Bu modelle operatörlerin yatırım maliyetleri azalacak. Altyapısı bulunmayan bölgelere altyapı sağlanacak. Fiber altyapının yaygınlığını daha da artıracak. Daha iyi kalitede sabit altyapı erişimi sunulmasıyla birlikte ürün çeşitliliği artacak. Türkiye’nin genişbant penetrasyonu artacak. Kamunun altyapı üzerindeki hakları korunmuş olacak. Mükerrer yatırımın önü kesilecek, kaynaklar daha verimli kullanılmış olacak.

Devamını Oku

Spor yaparak kaslandı turizmi radarına aldı

12 Haziran 2018

Türkiye’de yayınlanan spor içeriğinin yüzde 50’den fazlasının yayın hakkına sahip olan, ekonomik büyümesini sporla gerçekleştiren Sadettin Saran, Hırvatistan’da yaptığı otel yatırımı ile turizme adım attı. Memnun kalınca da bu alandaki yeni fırsatları takibine aldı

UNESCO’nun dünya kültür mirası listesine aldığı Hırvatistan Split’te Adriyatik kıyısında 800 metrelik özel plajı, marinası ile çok çekici 60 bin metrekarelik Grand Hotel Lav yatırımı, Saran Holding’e yeni bir ufuk açmış gibi görünüyor. Bugüne kadar spor, medya, savunma, sağlık, yayıncılık alanındaki yatırımları ile dikkat çeken ve büyümesini bu alanlarda gerçekleştiren Saran Holding’in yeni ilgi alanı turizm.

Spordan vazgeçmeyiz

Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran ile ‘Game of Thrones’ dizisinin bazı bölümlerinin çekildiği Split’e hızlı bir hafta sonu ziyareti yaptık. Adriyatik kıyıları zaten son dönemin yükselen turizm destinasyonu. Saran da burada bir otel yatırımı yaparak ve Le Meridien’in işlettiği

381 odalı otelde yüzde 99 doluluğa ulaşarak doğru bir karar verdiklerinin altını çiziyor. Saran, bu işi sevdiklerini, hem Türkiye’de hem de yakın coğrafyada farklı fırsatlara baktıklarını belirterek şöyle konuştu:

“Aslında bu otel turizm alanındaki ilk yatırımımız değil. Daha önce Çekya’da yerleşik Cedok.com.adlı tur operatörünün sahibiydik. Bu otelin maddi sorunları olduğunu biz de Cedok sayesinde öğrendik. İyi bir fizibilite çalışması ile bu yatırımı yapmaya karar verdik. Marinasını, SPA’sını yeniledik. Kaliteli bir yönetimle birleşince başarı geldi. Game of Thrones turizmi de bize önemli katkı yaptı. Pek çok turistin ajandasına Split, Game of Thrones ile girdi.” Saran, stratejilerini de şöyle özetledi: “Turizmde büyümek istiyoruz. Ancak büyümek isterken fiyat konusunda da son derece titiz olacağız. Örnek olarak Atina Hilton’a da talip olduk. Bir değerleme yaptık ve kafamızda bir fiyat belirledik. Ancak bir başka Türk grup geldi ve bizim belirlediğimizin çok çok üzerinde bir rakama otele talip oldu. ‘Bir oteli alalım da hangi fiyata olursa olsun’ diye bir hırsımız yok. Ekonominin gerçekleri neyi gerektiriyorsa son derece rasyonel yaklaşarak yeni fırsatlara bakacağız. Bu alanı yeni oyun alanımız olarak görüyoruz.”

Saran, spor alanındaki fırsatlara da dikkat çekiyor ve bu alanda büyümeyi de devam ettireceklerini ifade ediyor. Saran Grubu şu an Türkiye’de değişik kanallarda yayınlanan spor içeriğinin yüzde 50’den fazlasının yayın hakkına sahip. Futbolda pek çok ünlü ligin Türkiye yayın hakları Saran Holding’de. Sadece futbol değil, Diamond League, Wimbledon, ATP masters, HBO Boks geceleri, MotoGP, F1 gibi özel izleyicisi olan spor aktivitelerinin de yayın haklarını almış durumda.

Devamını Oku

Ortak eve geçtiler

25 Mayıs 2018

Yılların kavgası nihayet tatlıya bağlandı. Artık hızlı internet için gerekli fiber optik kablo döşemede ortak hareket edilecek. Mevcut altyapı da ortak kullanıma açılacak.

Türk Telekom kendince haklı sayılabilecek sebeplerden ötürü, inat ediyor, bu birleşmeye ayak diriyordu.

Turkcell ve Vodafone yöneticileri “Stockholm modeline geçelim. Mevcut fiber altyapıyı bir şirket çatısı altında toplayalım. Yeni yatırımları da bu şirket üzerinden yapalım. Memleket kazansın” derken Türk Telekom’un argümanı daha farklıydı.

O konuda en güzel yorumu bir önceki CEO Rami Aslan, şu sözlerle yapmıştı: “Gelip 5 odalı evime kurulmaya çalışıyorlar. Birinin 1 göz odası var. (Turkcell Superonline’ı kastediyor) Diğerinin evi bile yok, evsiz. (Vodafone’u kastediyor.) Yatırım yapmadan hazıra konmak istiyorlar. Biz buna ‘Evet’ demeyiz. Kârlılığın düşük olduğu kırsalda, otoyollarda, tünellerde iş birliğine varız. Ancak daha fazlasını kimse bizden beklemesin.”

Türk Telekom’un şu anki CEO’su Paul Doany de hemen hemen benzer görüşü ortaya koyuyordu.

Hatta, diğer operatörler TELKODER’i de yanlarına alıp ortak şirket için ilk imzaları attıklarında “Bu ortak fiber işi 25 yıl daha çözümlenemez” diye bir kehanette bulunmuştu.

Şüphesiz bu yaklaşımı eleştiremeyiz. Çünkü rakamlar ortada.

2017 yılsonu BTK verilerine göre, Türkiye’de 330 bin kilometre civarı döşenmiş fiber altyapı var ve bunun yüzde 80’den biraz fazlası tek başına Türk Telekom’a ait.

Devamını Oku