Mojito ne ağabey?

Arkadaşım sordu: ‘Gazete eklerinde Bodrum diye sunulan yer neresi ve o insanlar nerede?..

Haberin Devamı

Bir haftadır Bodrum’dayım ‘f.ck me shoes’larıyla dolanan kadınlar görmedim.’
Elimizde ‘Mojito ne ağabey?’ diye soran garsonun getirdiği naneli şekerli bir karışım, karşımızda kale, masmavi bir deniz, tekneler ve gün batımı...
Bodrum deyince benim aklımda canlanan manzara bu. Hani çarşı boyunca uzanan sahildeki kafeler var ya, çakıl taşları üzerinde, denizin kıyısında, yerlerde geniş minderleri olan...
İşte oradaki herhangi bir kafe barda, yapamamış olsalar da mojito içip, günbatımını yaşamak. Benim için Bodrum, bu keyiften ibaret.
Mojitoyu ilk kez duyan garsonu bile şaşırtmıyor buraların; bilakis, gerçek hayatla bağımı koparmadığım için yüzümde bir tebessüm uyandırıyor. Kimbilir nerelerden gelmiş ekmek parasını kazanmaya. Henüz işinde ikinci günüymüş. Gerçekten enteresan bir yer Bodrum...
Üzerine onca şarkı yazılması, şairlere ilham vermesi boşa değil. Halikarnas Balıkçısı yaşasa fikri değişir miydi bilinmez; bilinen, bugünün Bodrum’u ikiyüzlü bir madalyon gibi...
Bir yanda baba parasıyla hava atan ergenler diyarı Türkbükü sahili, diğer yanda çalıştığı mekanın içki mönüsünden bihaber yağızların olduğu merkez cafeleri.
Keseye göre, arzuya göre kim hangi Bodrum’u yaşamak isterse yaşar. Yaşıyor da... Bakın bize, sahildeki o kafelerden birinde, ‘çakma mojito’larımızı içip laflıyoruz. Meme cerrahı arkadaşım soruyor:
‘Gazetelerde bize Bodrum diye sunulan yer neresi ve o insanlar nerede?..
Bir haftadır Bodrum’dayım ‘f.ck me shoes’larıyla dolanan kadınlar görmedim.’
Yüksek topukları kastediyor, hani arkası açık terlikler var ya... İşte onlara böyle deniyormuş erkekler arasında. (Bilmezler ki onları giyen kadınların tek derdi, poposunun kalkık, boyunun uzun görünmesidir oysa.)
Türkbükü’nün iki yanı
Ertesi gün aldım Bay Cerrahı, götürdüm magazin basınında görüp merak ettiği Bodrum’un öbür yüzüne.Türkbükü’nü ikiye bölen köprüde turluyoruz. Etiler tarafında akşamın sekizinde hâlâ kalabalık olmasına bakılırsa en ‘in’ mekan Lola. Neye göre kime göre derseniz...
Para harcama kaygısı olmadan ergenliğe adım atmış kızlar ve erkeklere göre. Üzerlerinde mayolar, ellerinde votka, herkesin akşam yemeği yediği saatlerde hâlâ günü yaşıyor onlar. Birazdan, odalarına çekip bir iki saat kestirdikten sonra aleme akacaklar.
Alem demek Türkbükü gecelerinin iğne atsan yere düşmez mekanı Ship a Hoy demek burada.
Sahile konan varilleriyle meşhur mekan, variller boyanmış, renk renk desen desen her biri. Yüksek topukları rahat ettirmek için midir bilmem, beton dökülmüş yerlere. Bu senenin en büyük yeniliği Türkbükü’nün Tarabya tarafında gerçekleşmiş.
İskeleler yıkılmış. Bu yüzden eleştirilen Başkan, aynı otoriteyi Etiler tarafında da uygular mı bilinmez ama bence çok güzel olmuş. Sahil boyunca uzanan masaları yakışmış Türkbükü’ne.
Evet, magazin basını -olması gerektiği gibi- ekmek çıkardığı Türkbükü’nü sunabilir bize. Bodrum’u Türkbükü’nden ibaret saymamak ise o sayfaları hazırlayanların değil, okuyanların elinde.
Mesele, plaja incik boncuklarıyla giden Süreyyalar değil, o kitleden yakınıp, onlara atmadığı çamur kalmadığı halde Türkbükü’nden çıkmayanlar aslında.
Bodrum için pahalı, kitlesi için tu kaka diyenler, madalyonun öbür yüzünden habersiz olmalı. Herkese uygun bir Bodrum var Bodrum’un içinde. Ne mutlu bunu görebilene...

Bodrum’un Gamsızları

Plajları kadar geceleri de iki yüzlü madalyon Bodrum. Türkbükü’nde kafa ütüleyen müzikle eğlenen, eğlendiğini sananlar kadar, ‘Gel şöyle iki tek atalım’ diyenler de var. Onların buluşma noktası da Gamsız Meyhane. Kış boyunca kafanıza kaktığım Tepebaşı’ndaki mekanın yazlığını açtı Fikret (Bakıcı). Bodrum merkez postanesinin karşısında. Ben gittim, sizin adınıza da tekleri attım bir gece. Baktım sokağı çiçek bahçesine döndürmüş Fikret, tepeye de asmış tabelayı: ’Bodrum Çiçek Pasajı.’
Bizim İstiklal’dekinden esinlenip meyhanesinin bulunduğu sokağı eğlence sokağı yapmaya karar vermiş, başına da Haluk Kunter’i getirmiş. Haluk, İstanbul sahnelerinin de gediklilerindenmiş. (Bodrum’da tanıdığım iki güzel insandan biriydi...)
Sadece işletmekle kalmıyor mekanı Haluk, fasıl ekibinden sonra alıyor mikrofonu eline, istekleri söylüyor. Sahibinin de, işletenin de çalışanın da eğlendiği bir meyhane arayan, yüksek topuklardan parmak arası terliklere geçiş yapmak isteyenlerin bilgisine. Bu gece Yeliz çıkıyor Gamsız Meyhane’de.

DİĞER YENİ YAZILAR