Lezzetin kimliği

Bir yanımda Mehmet Yalçın, bir yanımda Teoman Hünal, bir yanımda Ahmet Örs...

Haberin Devamı

Bu isimler sizin için ne ifade eder bilemem ama benim için her biri birbirinden değerli. Gurme dendi mi akla gelen ilk isimler onlar. Meraklısını yeme içme kültürüyle tanıştırıyorlar.
Ayaklı kütüphane gibiler maşallah.
Onlardan öğrenecek çooook şey var. Benim de ucundan kıyısından bulaştığım bu işin piri hepsi. Sağolsunlar ben gibi -hâlâ- çömezle aynı masayı paylaşmaktan gocunmamışlar.
Önce Babalar Günü, sonra İsviçre girdi araya, anlatamadım size birlikte geçirdiğimiz Bodrum tatilini. Hem tatil, hem işti aslında.
Biz bir grup gurme, Bitez’deki Mövenpick Otel’in yaz menüsü için biraraya geldik. Gruba Ege Bölgesi’nin yeme içme işlerinden sorumlu ex müdürüm Nedim Atilla da eklenince yerken öğrendiğimiz iki güzel gece geçti.
Konseptimiz zeytinyağıyla sıra dışı lezzetler.
Mutfakta, Türkiye’yi rakılı dondurmayla tanıştıran Max Thomae var.
Masanın başında Mehmet Yalçın... (Şarap hocam olur kendisi.) Tadım yaptırıyor. Bir farkla.
Kadehler şarap yerine zeytinyağıyla dolu. Bu bir zeytinyağı tadımı çünkü. Tıpkı şarap gibi rengine, kokusuna, tadına bakıyoruz onun da.
Bunun aroması keskin, bunun tadı acı vs. yorumlarımızla favorimizi belirliyoruz. Mehmet Hocam’ın yorumlarına Nedim Atilla da tecrübelerini katıyor; ‘Biz Egeliler tek çeşit yağ ile yetinmeyiz, her yemeğe yakışan yağ ayrıdır.’
Bizim evde pilavlar bile zeytinyağıyla pişer sahi.
Max de bunu keşfetmiş zaten. 30 Ağustos’a kadar Mövenpick Otel’de çıkacak yaz menüsünü oluştururken, farklı yağlarla yemekler yapmış.
50’ye yakın yağı tatmış, 9’u ince eleğinden geçmiş. İlk olarak üç ayrı tabakta aynı enginar çorbası getirdi. Hepsinde başka sızma kullanmış. Aynı yöntemle pişse de her çorbanın tadı değişikti. Yağ deyip geçmemeli yani.
9’da 3 favori
Zeytinciliğimiz malum, ancak Türkiye’de bu kadar çok marka olduğunu bilmiyordum şahsen. Ayvalık yöresinden çıkma Thomas Kesebir mesela... Hiç duydunuz mu?.. Nefis bir tadı var. Kürşat Natürel Sızma ve Tariş Moskonisi de diğer favorilerim.
Biraz da Max’ten bahsetmeli tabii.
Ne tuhaftır ki, kendi topraklarımızda biten bu ürünlerle bir Alman tanıştırdı bizi.
Mövenpick İstanbul’un başaşçısı Max, 15 yıldır Türkiye’de. Türkçe’yi sökmüş, mutfağımızı da... Yarı bizden.
En büyük özelliği, olanla yetinmemesi, yeniden yaratma hevesi. Rakılı dondurmadan sonra rakı soslu sinarit şaşlık yapmış mesela. Şaşlığı etten bilirdik, ilk kez balıktan yedik.
Asıl bombası ise zeytinyağı kattığı dondurma, daha doğrusu limon sorbeydi.
Zeytinyağı çocuğu olmama rağmen yadırgadığım tek lezzet oldu sofrada. Yine de deneyip yanılmadan doğru bulunmaz elbet.
Yolu Bitez’e düşecek olanları farklı tatlar kadar sağlıklı bir mutfak da bekliyor burada.
Max’e sorduğum sorulardan biriydi: ‘Avrupalı zeytinyağının ne kadar farkında?’ ‘Sizden daha çok’ dedi. Hiç beklediğim bir cevap değildi.
Biz farkında olsak da eksiğiz bu konuda. Teoman Abi’nin dediği gibi:
‘Eve bir çeşit zeytinyağı almak kendimizi muhteşem bir lezzet zenginliğinden mahrum etmektir’; Max bize bunu öğretti.

DİĞER YENİ YAZILAR