Dizilerde egemenlik tamamen erkek oyuncuların eline geçmiş durumda. İşte 2017’nin en gözde erkek oyuncuları, geçmişteki başarıları ve gelecekte neler yapıp neler yapamayacakları…
Her yer mavi mavi masmavi Kıvanç Tatlıtuğ
Oynadığı dizi: Cesur ve Güzel
Reytingler: Total’de ve AB’de 2'nci.
Önceki dizisi: Kurt Seyit ve Şura
Aldığı ücret: Bölüm başına 130 bin TL
“Cesur ve Güzel”de dikkatinizi çekmiştir; Kıvanç Tatlıtuğ’un olduğu sahneler daha bir mavi. Çevresinde ne varsa onun gözleriyle ahenk içinde dans ediyor adeta. Kadınları bu kadar derinden etkileyen gözler varsa ortada, yapımcıların bu gözler üzerine oynaması tuhaf değil aslında. Ama Tatlıtuğ’u sadece gözlerden ve bakışlardan ibaret sanmak da yanıltıcı olabilir. Son 10 yılda oyunculuğunu geliştirdiğini, başarılı projelerde yer aldığını görmemek imkânsız. Bir de reytinglerde ezeli rakibi “Vatanım Sensin”i geçebilirse, değmeyin Tatlıtuğ’un keyfine!
Ekranlarda bu yıla damga vuran olaylarında, sıra geldi dizilere. İşte 2015’in dikkatlerden kaçan ancak unutulmaması gereken dizi dizi ayrıntıları...
Yılın mekânları
Boğaza nazır villalar
Güllerin Savaşı, Gamsız Hayat, Kaderimin Yazıldığı Gün ve daha niceleri… Hemen hepsi, ayakları yere basmayan karakterlere yaslanan, şatafatın hüküm sürdüğü ortamlarda geçen ve aşağıdakilerle yukarıdakilerin çatışmasından beslenen dizilerdi. Hepsinin ortak noktası; ille de kahramanlarımızın bir kısmının, boğaza nazır üç katlı villalarda yaşıyor olmasıydı diyebiliriz. Hayattan her geçen gün daha da kopan dizilerin son sığınma noktası olarak boğaz manzaralı bu villalar geçtiğimiz yılın dizileri açısından bir hayli önem taşıyordu.
Yılın dönüşümü
Kösem Sultan
Breaking Bad dizisini izleyenler hatırlar; Walter White bir lisede kimya öğretmenliği yaparken kanser olduğunu öğrenir ve ailesine güvenli bir gelecek sağlamak amacıyla uyuşturucu üretimine girişir. Kanseri bir süre sonra yenmeyi başarsa da, adım attığı bu yeni dünya onun kişiliğini ne yazık ki baştan aşağıya değiştirir. Ama bütün bu değişim beş sezonda ve toplam 62 bölümde gerçekleşir. Bizim dizilerde ise insanların değişmesi için sadece bir bölüm yeter. Önceki bölümün final sahnesinde sarışın ve aksanlı konuşan biri olarak bıraktığımız Anastasia, bir bakmışız yeni bölümde karşımıza siyah saçlarıyla ve gayet düzgün bir Türkçe ile çıkıvermiş.
2015 yılı değerlendirmemizde bu hafta gözlerimizi reality yarışmalara çevirdik. Hemen her dakikaları ayrı birer olay olan bu şov programlarının hafızalarımızda yer eden en can alıcı sahnelerini tarihe not düşüyoruz.
En merak edilen şahıs: Hamamcı Selda
Ekim ayının ortalarında yayınlanan bir bölümünde O Ses Türkiye’de yarışan bir yarışmacının, jüri üyelerinden Gökhan’a getirdiği selamın sahibinin kim olduğu büyük bir merak konusu oldu. İlerleyen bölümlerin hemen hepsinde adı anılan ‘Hamamcı Selda’ adlı vatandaşın kim olduğu ve neden Gökhan’a selam gönderdiği bir türlü çözülemedi. Bir ay kadar sonra İzmir’e giden ‘O Ses Türkiye’ ekibi, sonunda hedefine ulaştı. Meğerse İzmir’de bir kadınlar hamamı işleten Hamamcı Selda Hanım, ailece hayranı oldukları için Gökhan’a selam göndermiş.
Yılın atarı: 100-96= 4
Son 10 yılın en sivri yarışmacılarının katıldığı Survivor Allstar, eski hesaplaşmaların rövanşının alındığı bir sezon oldu. İlk katıldıkları sezona dost olarak başlayan Turabi ve Sahra daha sonra ayrı kutuplara kaymış ve birbirleriyle konuşmaz olmuşlardı. Aralarındaki husumet Survivor Allstar’da da devam etti. Turabi, elenmek üzere Sahra’nın ismini verdiği bir konseyde önündeki kâğıda “100-96=4” yazdı ve anlamını kameralar önünde açıkladı: “Sana çok 100 verdim, 96’sını geri alıyorum, şimdi peşimde 4 dön bakalım…”
Yılın repliği: Ay! Öldüresi var beni…
Bir yıla tam üç sezon sığdıran İşte Benim Stilim’de hemen her gün başka bir olay patlak verse de en unutulmazlardan biri halen devam etmekte olan Allstar’da yaşandı. İkinci sezonun şampiyonu Emel ile ilk sezondan gelen çatık kaşlı Ayşegül arasında geçen bu gergin diyaloğun sonunda iki yarışmacı da gözyaşlarına hâkim olamadı. Emel ağlaşmalar sürerken ani bir hareketle başını yana döndürüp duygularını, “Ay! Öldüresi var beni” cümlesiyle dile getirdi. Kısa sürede sosyal medyaya düşen bu sahne paylaşım ve kahkaha rekorları kırdı.
Yılın muamması: Semih, Kurre’ye hâllendi mi?
Herkes Big Brother’ın yarışmacılarını gözetliyor, biz de yarışmanın arka planını gözetledik. İşte Big Brother Türkiye…
Big Brother adı nereden geliyor?
George Orwell’in romanı “1984”den geliyor. Toplumdaki her bireyi tele ekranlar aracılığıyla gözetleyen, zayıf noktaları öğrenip, onların aleyhine kullanan, kimliği ise hiç kimse tarafından bilinmeyen gizemli bir diktatör “Big Brother”.
Big Brother ilk olarak 2001’de Biri Bizi Gözetliyor adıyla uyarlanmıştı. BBG evleri de şu an olduğu gibi 24 saat izleniyordu. Yarışmacı seçimleri nasıl yapıldı?
Yapımcı Endemol Türkiye, yarışmaya 35 bin kişinin başvurduğunu açıkladı. Ancak yarışmacılara baktığımızda geçtiğimiz yıllarda başka yarışmalara katılmış ya da dizilerde oynamış isimler hemen göze çarpıyor. İnsan, madem daha önce hazır denenmiş insanlar tercih edilecekti, bunca insanın umutlarıyla oynamaya ne gerek vardı diye sormadan edemiyor.
Her yıl ufak tefek değişikliklerle yoluna devam eden O Ses Türkiye’nin jürisi bu yıl nasıl bir performans sergiliyor?
Hadise
Acun’un birazcık yardımıyla...
Dört sezondur O Ses Türkiye’de şampiyonluk yüzü göremeyen Hadise’nin bu yıl en büyük destekçisi Acun Ilıcalı. Programlarda bu desteğini sık sık dile getiriyor zaten. Bu nedenle Hadise’nin tarzıyla hiç alakası olmayan yarışmacıların hiç olmadık zamanlarda Hadise’yi seçmelerine şaşmamak lazım. İlk sezondan beri yerinde sabit kalan tek jüri üyesi olan Hadise’nin kurduğu cümleler, sergilediği tavırlar ve verdiği tepkiler de pek değişken değil aslında. Yarışmacı kendisine gelsin isterken “N’oluuur beni seççç!!!”, kafasını soluna çevirdiğinde “Ama çok yakışıklısın Murat”, sahneye bir Rap’çi çıktığındaysa “Bir Rap’çiyle çalışmak nasıldır ben biliyorum, gece yarılarına kadar Zeo ile çalışmıştık”tan başka cümlesine rastlamak pek mümkün değil.
Zuhal Topal bu hafta izdivaç yapmaya gelen adaylardan biri tarafından troll’lendi. Korcan adlı gencin daha önce de başka programlara katılıp dalgasını geçtiği anlaşıldı. Peki, izdivaç programları bizimle az mı dalga geçiyor? İşte sadece bu sezon karşımıza çıkan tuhaflıklar…
Zuhal Topal’la
Kıymetini hiç bir zaman bilemediğimiz Songül Hanım!
Bu sezon programa katılan Songül Hanım, yetersiz sesine rağmen şarkı söylemekte ısrarlı. Hatta O Ses yarışmasına katıldığını ve Hadise’nin kendisine bayıldığını iddia ediyor. Müzik dersleri aldığı şan hocası canlı yayına bağlandı ve Songül Hanım’da müzik kulağı olmadığını itiraf etti. Buna rağmen Zuhal Topal “Allah aşkına! Ne şarkıcılar var, sesleri var mı? O müzik aletlerinde billur gibi oluyor sesleri” diyerek ısrarla gelin adayının arkasında duruyor. Kendisine gelen hemen her talibe bağlanıp evlilik yolunda hızlı adımlar atmaya kalkışması Songül Hanım’ın bir diğer farklılığı. Ama her seferinde “sahnelerde şarkı söylüyor oluşu” dünya evine girmesine engel oluyor. Yapımcılar sürekli detone olan Songül Hanım’a şarkı söyletmekte ısrar ettikçe, izleyiciler “Acaba karşımızda yeni bir Yıldız Tilbe var da biz mi kıymetini bilmiyoruz?” diyerek suçu kendilerinde aramaya devam ediyorlar.
Evleneceksen Gel
“Baba” yanında halt etmiş!
Üç genç oyuncu… Üçü de bundan daha birkaç yıl önce büyük umutlar vaat ediyordu. Üçü de hali hazırda bir televizyon dizisinde rol alıyorlar. Peki, her şey göründüğü kadar güllük gülistanlık mı?
Hazal Kaya
Yalılar ve köşkten varoşlara giden yol
Hazal Kaya’nın ekranlarda son tutan işi “Adını Feriha Koydum”un üzerinden üç yıl geçti. Aradaki üç yılda Kaya, üç farklı diziyle çıktı karşımıza. “Son Yaz- Balkanlar 1912”de topu topu dört bölüm, “A.Ş.K.”ta sadece 13 bölüm katlanabildik ekranlarda kalmasına. “Maral”da ise 12 bölümlük ilk sezonun ardından ‘belki aynı rolle aramıza dönmez’ umuduyla uğurlamıştık kendisini ama dileklerimiz tutmadı. Son iki dizisinde canlandırdığı karakterler ne kadar da çok Feriha’ya benziyor. Aynı toplumsal kesimden gelen, aynı hayallere sahip, aynı adamlara âşık olan, aynı adamlardan vazgeçmek durumunda kalan, aynı, aynı, aynı… Büyük ihtimalle babasının köşkünde elini sıcak sudan soğuk suya koymayan Nihal Ziyagil’den o kadar sıtkı sıyrılmış ki Kaya’nın bir daha zengin kız rollerinde oynamamaya yemin etmiş.
Tolgahan Sayışman
Aynı karakter, hep aynı aynı
10 yıla yaklaşan ekran macerasına 10’a yakın dizi sığdırdı. Yarısından fazlasında başrolde yer aldı. İzleyicilerin çoğu onu bir türlü bitmek bilmeyen “Lale Devri”nin Çınar’ı olarak hatırlıyor. Bugünlerde kendisini “Asla Vazgeçmem” dizisinde Yiğit karakterinde izliyoruz. İzlemesine de, Sayışman’dan beklediğimiz bu mu? Hep bununla mı karşılaşacağız onu izlerken? “Her kadının hayalini süsleyen, hem romantik, hem esprili ve bir o kadar da güçlü” biri olarak mı çıkacak karşımıza?
Yarışmaların sadece içerikleri değil, sunucuları ve onların programları sunuş tarzları da değişiyor. Kendilerini daha önce başka alanlarda kanıtlamış olan bu üç isim gibi...
Mehmet Ali Erbil:
Olmadı Çarkıfelek verelim!
Tiyatro kökenli bir oyuncu olan Mehmet Ali Erbil’in sunuculuk macerası 70’li yıllara kadar uzanıyor. İzzet Öz’ün birbirinden ilginç müzik programlarını sunarak ekranlarla tanışan Erbil, 90’lı yıllarla beraber özel kanallara ve yarışma programlarına transfer oldu. İlk sunduğu yarışmalardan biri Çarkıfelek’ti; döndü dolaştı hâlâ Çarkıfelek’i sunmaya devam ediyor. Arada başka yarışmaları da denedi. Zaman zaman seyircilerle diyaloglarında işi çığırından çıkardı. Hatta birkaç kez ipten döndü bile diyebiliriz. Ama her seferinde kürkçü dükkânına geri gelmeyi başardı. Bir aralar diz boyu seviyesine inen laubali tavırlarını artık pek görmüyoruz. Star’daki son Çarkıfelek macerasında kendine hâkim olmaya çalıştığı her halinden belli oluyor. Bardağının artık dolduğunun, tek bir damlayı bile kaldıramayacağının kendi de farkında. Ekranlarda yaşanacak olası bir kıyamet sonrasında ayakta ve hayatta kalacak ender insanlardan birinin o olacağından eminiz.
Asuman Krause: