Piyasalar haftanın ikinci yarısında Merkez Bankasını üzmedi. Faiz kararı için başarı ölçüsünü Perşembe yazdım: Kurun istikrar kazanması. Şimdilik gerçekleşti. Dolar 2.30 TL (sepet 2.70 TL) civarına oturdu. İngilizce “So far, so good!” denir.
TL’ye tekrar saldırı olabilir mi? Risk belki azaldı ama hala vardır. Küresel piyasaları özellikle dış açık veren gelişen ülkelerden korkuyor. Gerginlik her an sert ve bulaşıcı panikleri tetikleyebilir. Türkiye kırılganlık liginin üst sıralarındadır.
Ticaret açığı arttı
Aralık dış ticaret verileri TÜİK tarafından açıklandı. Böylece 2013 yılı tamamlandı. Aralık dış ticaret açığını piyasa, geçen yıl düzeyinde (7.2 milyar dolar) bekliyordu. Çok üzerinde, 9.9 milyar dolar geldi. Aralık için tarihi rekordur.
Ne gündü ama! Bence 28 Ocak 2014 iktisat politikası tarihine mutlaka geçecektir. Aslında merkez bankalarının sürpriz yapmaları olağandır. Ama bir hafta ara ile böylesine zıt kararlara çok nadiren rastlanır.
Karar öncesi okulda sohbet ediyorduk. İki konu açıktı. Bir: Dövizi baskılamak istiyordu. İki: Bu amaçla faiz yükselecekti. Ama gerisi belirsizdi. Hangi faiz? Ne kadar artış? Başka araç kullanılacak mı? Senaryo çoktu; işin içinden çıkamadık.
Amaç kuru baskılamak
Kararın ayrıntısı medyada yer aldı. Faizde yüksek ve kapsamlı artışa gidildi. Aynı anda iki küsur yıldır uygulanan geniş faiz koridoru daraltıldı. Bu anlama esnek para politikası terk edildi. Geleneksel para politikasına dönüldü.
Dün dolar yeniden 2.40 TL’ye yaklaştı. Ardından bu akşam Para Politikası Kurulu’nun olağanüstü toplanacağı açıklandı. Piyasa “faiz artışı geliyor” diye tefsir etti. Dolar 2.31 TL’ye, gösterge faiz yüzde 10,9’a gevşedi.
Önümüzde heyecanlı iki gün var. Sabah yılın ilk enflasyon raporu basın toplantısı ile tanıtılıyor. Akşam faiz artışı beklenen PPK yapılıyor. Yarın Fed’in likidite artışını kısma (ya da kısmama) kararı geliyor. Piyasaların gerginliği normaldir.
Yakın dönem tarihi
İktisat politikası tartışmasına ara veriyorum. Kararları görelim. Son dönemde yayınlanan önemli kitapları tanıtmaya devam ediyorum. Minsky ve Clark’tan sonra sıra Türkiye iktisat tarihi üzerine çok yararlı bir kitaba geldi.
Piyasa beni mahçup etmedi. Kurda beklediğim sert hareket Perşembe gerçekleşti. Dolar 2.40 TL’ye (sepet 2.80 TL) yöneldi. TCMB’nin rekor döviz satışı ile dolar 2.33 TL’ye (sepet 2.75 TL) gevşedi. Ama gösterge faiz yüzde 11’e tırmandı ve orada kaldı.
Küresel piyasalar da haftayı kötü kapattı. Gelişmiş ülke borsalarında kayıplar yüzde 2’yi geçti. Gelişen ülkelerin paraları değer kaybetti. ABD’de para politikasının normalleşmesi süreci sancılı geçecektir. Daha işin başındayız; devam eder.
Risk algısı farklılaşınca
Mevcut politika tavrının sürmesi halinde kur ne olur? İki analiz var. Piyasa TL’nin değer kaybı kalıcı ve yetersizdir diyor. Ekonomi yönetimi ise kurun şiştiğini ve TL’nin değer kazanacağını savunuyor.
Salı günü döviz kurunda sert hareketler beklediğimi yazdım. PKK kararının hemen ardından dolar 2.27 TL’yi görünce umutlandım. Ama arkası
gelmedi. Doğrusu piyasa beni hayal kırıklığına uğrattı. 2 krş. için bu kadar gürültüye değer miydi?
Bu kez bilek güreşi kamuoyunda sürüyor. Dikkatinizi çekmiştir. Yüksek faiz lobisi medyada eski hâkimiyetini kaybetti. Hükümet desteği düşük faiz lobisini güçlendirdi. Sesini daha çok duyuruyor. Başbakan da moral verdi. Merkez Bankası’nı açıkça kutladı.
Örtük faiz koridoru
Bugün hem Başbakan Erdoğan’ın AB ziyareti hem Para Politikası Kurulu toplantısı var. Öncesinde piyasa gerildi. Dolar haftayı 2.25 TL (sepet 2.65 TL) ile tarihi rekor kırarak açtı. Sonra biraz gevşedi. Sert hareketler olabilir.
Merkez Bankası faiz artışına gidecek mi? Rivayet muhtelif; papatya falı açan çok... Mali piyasa faizin yükselmesi için tam saha pres uyguluyor. Ama çoğunluk faiz-dışı tedbirler öngörüyor. Bence Brüksel’den gelen mesaj daha kritiktir. Bekleyelim, görelim.
Dünya iktisat tarihi
Türkiye’de tartışma gene faiz-kur kısır döngüsüne saplandı. Önemli; ama fazlası beni sıkıyor. İçeriği zengin konular atlanıyor. Örneğin son dönemde çok ilginç kitaplar yayınlanıyor. Geçen hafta Minsky’nin kitabını tanıttım. Devam ediyorum.
Perşembe günü dolar için 2.20 TL’ye (sepet 2.60 TL) psikolojik sınır dedim. Mürekkebi kurumadan aşıldı. Acaba bana inat mı? Yoksa Salı toplanacak Para Politikası Kurulu öncesi heyecanı mı? Manidar (!) bulanlar çıkacaktır.
Kasım ödemeler dengesine değinmeyi unutmuşum. Dış açık piyasa beklentisinin altında geldi. Altın hariç açıkta düşüş sürüyor. Kasım’da yıllık 50.7 milyar dolara indi. Bu eğilim giderek güçlenir. Aralık verisi ile yılın tümüne bakacağım.
Çapa taramadı
2013 bütçe sonuçları Bakan Şimşek tarafından açıklandı. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Bütçe açığının hedefin altında kalacağı sonbaharda belirginlik kazanmıştı. Sonuç şaşırtmadı. Belki “sıcak paracıları” biraz üzmüştür, o kadar.
Fed bu yıl parasal genişlemeyi durduracak mı? İşaretler bu yönde gelince mali piyasalar geriliyor. İçeride anında döviz kuruna yansıyor. Şimdilik dolar 2.20 TL’yi (sepet 2.60 TL’yi) aşamadı. Acaba psikolojik sınır mı? Bekleyelim, görelim.
Ekim istihdamı TÜİK tarafından açıklandı. Eylül-kasım dönemini kapsıyor. İşsizlik oranı geçen yıla göre 0.6 puan yükseliyor (yüzde 9,7). İşsizlikte artış biraz yavaşlıyor ama iş gücüne katılım ve istihdam oranları düşüyor. Ayrıntısına önümüzdeki ay bakarım.
Denge kuru hesabı
Türkiye’de tüm iktisat politikası polemikleri döviz kuruna bağlanır. “İki tarz-ı iktisat” demiştim. “Sıcak paracılar” iç talep dostu değerli TL’yi, “kurcular” ise ihracat dostu düşük değerli TL’yi savunur. İkinci grupta yer aldığım biliniyor.