“Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı dendim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım. Şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havaalanı ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum.” –Tezer Özlü, Yaşamın Ucuna Yolculuk
Bu çağ hepimizi çok değerli olduğumuza ikna etti.
Herkesten özel, önemli, sevilebilir olduğumuza.
Sonra da gerçeklerin kucağına attı bizi.
Öğrendiğimiz hiçbir şey, gerçek dünyada karşılığını bulmadı.
Özellikle özel hayatımızda.
Elimizde düş kırıklıkları kaldı.
Kuyruğu dik tutacağız, güçlü olacağız derken, kendimizi güçlü zannederken, en zayıf en kırılgan olana dönüştük.
“Bu dünyada yalnızca kovalananla kovalayan, her an bir şeylerle meşgul olanla yorgun düşmüşler vardır.” –F. S. Fitzgerald, Muhteşem Gatsby
Şaşkınlık içindeyim...
Cumartesi günü yayınlanan yazımdan sonra o kadar çok mail aldım ki...
Herkesin kendine sakladığı, küçük sandığı ne büyük sorunları varmış meğer.
Bu nedenle bu haftayı bana attığınız maillere ayıracağım.
İçlerinden seçtiğim bazılarındaki konuları masaya yatıracağım.
İşte size bir okur maili daha...
Bu seferki okurum Almanya’dan...
“Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni. Gözyaşlarınızı da paylaşmıyorum. Yalan övgülerinize ihtiyacım yok. Çekilin, yürümediğiniz yollarımı kirletmeyin." –Dostoyevski, Suç ve Ceza
“Gebe kalın! Bu bir emirdir!
Ve gebelik sürecinizi dakika dakika Instagram’dan paylaşın.
O kadar çok paylaşın ki...
Gören herkesi gebeliğe küstürün.”
Bilmediğim bir kutsal kitaba böyle bir vahiy mi indi de çıldırmış gibi Instagram gebeleri türedi?
Kocasıyla, manitasıyla sürekli fotoğraf paylaşan hanım arkadaşlarımın samimiyetsiz saadetlerinden henüz bezmiştim oysaki...
O ne o?
“G.tün teki olmak istiyorsa keyfi bilir. Burası özgür bir ülke. Ondan önce milyonlar, aynı yaşam tercihini yaptı.” –Margaret Atwood
Nihayet yedi koca aydan sonra, gerçekten herkesi ilgilendiren bir meseleyle ilgili mail aldım.
Nasıl mutluyum anlatamam.
Dolar almış başını yürümüş, ekonominin hali belli değil, Cheryl Liam’dan hamile, Kanya West tımarhanede, senin derdin bu mu Arzum, dediğinizi duyar gibiyim.
Bu benim derdim değil...
Tüm hanım kardeşlerimin derdi.
Önce gelen maili paylaşmak istiyorum sizinle.
İsim vermeden elbette.
"Hemencecik hepsiyle tanışıp, ahbap olayım deme. Bir zayıf damarını keşfederlerse ömrünün sonuna kadar rahat edemezsin. Onların yanlarında on paralık onurun kalmaz. Gün geçtikçe hepsini iyice tanırsın. İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç! Ondan sonra da arkadaş olabileceğin insanı seç. İpin ucunu bir verirsen ellerine yandığın günün resmidir." - Yaşar Kemal, İnce Memed
Hayatın başına bir şey yaşayacağım diye oturmuşum.
Öyle sıradan günler bana göre değil.
Muhakkak ki duyanın çenesini hayretten düşürecek hikayeler gelmeli başıma.
Öyle normal insanlar bana göre değil...
Muhakkak ki yaralı bereli, ağrazlı insanlar bulmalı beni.
Ve onların tekrar eden travmalarından, değişmeyen gündemlerinden sıkılınca kaçtığımda ben,
Muhakkak ki suçlu ben olmalıyım.
"İnsan karanlık, dipsiz bir kuyudur. Acısının derinliklerinde boğulur." - Aslı Erdoğan
Söylemek istediklerimi dümdüz, hiç dolandırmadan söylemek isterdim.
Ne yazık ki sözler, hissettiklerimizin yanında boşa çıkıyor çoğu zaman.
O yüzden lafı dümdüz değil, dolandıra dolandıra anlatacağım.
"Düşmanın karıncaysa da hor bakma. Bu, açık açık ölüme gitmek demektir." -Yaşar Kemal, İnce Memed (1)
Hayat bazen çok...
Büyük bir özenle sürdüğün oje gibi.
Milim milim... Dikkatle.
Sonuç, mükemmel!
Ve tam o sırada evden çıkman lazım.
Ojenin kuruması için vaktin yok.
Mecburen bin bir zahmetle, Dikkatle giyiniyorsun üzerini.
"Göle atılmış taşın ta kendisiyiz,
dalga dalga çığlığı okuyabilen yok.
Kadın/erkek meselesi değil ulan!
'İnsan' olarak çok yalnızız." -Başak Buğday, Ihlamur Günlükleri
Hayatta çok az şeye inanırım.
Ama en çok insanın öz saygısına inanırım.
Diğerlerinin bize olan davranışlarını öz saygımız belirler.
Kendimize nasıl davranıyorsak karşı taraftan öyle muamele görürüz.