Ders çalışma ile ilgili “doğruları” unutun!

Haberin Devamı

Evet mi, hayır mı derken referandum da geçti. Dünya Basketbol Şampiyonası’nın sahneyi çalacağını ve büyük olasılıkla Türkiye-ABD finalinin bizi beklediğini geçen hafta yazmıştım. Beklenen oldu ve 12 Eylül farklı bir yönü ile tarihimize yazıldı. Dünya İkinciliği bu gençlere helal olsun!

Fakat tıpkı referandum gibi, o da geçti ve şimdi 17 milyon öğrenci için ders yılı başlamak üzere...

Ders yılı derken, akla önce velilerin ve öğrencilerin en büyük kâbusu olan “ders çalışma“ konusu gelir.
O nedenle bugün, bildiklerimizden biraz söz ederek “ders çalışma” konusundan dem vuralım istedim.

Bu vesileyle söyleyelim ki uzmanların son araştırmaları, ders çalışma konusunda yıllardır doğru diye bildiklerimizin yanlış olduğunu ortaya çıkarmış.

Genelde yaz yorgunluğunun üzerine öğrencilerin yeniden ders yüküne adapte olmasının zaman aldığı kesin. Bu nedenle birçok veli veya yetişkin öğrenci, sessiz ortamları ders çalışma yeri olarak hazırlıyor.

Ders programını, çalışma saatlerini düzenlemek ve hedef koymak da bilinen diğer yöntemler.

Ya derslik ortamları? Öğrenci, öğretmenin ders yöntemlerine uyabiliyor mu? Okulun felsefesine yatkın mı?..
Peki bütün bu teoriler doğru mu? Evde uyulmaya çalışılan kurallar doğru mu? Okulun koyduğu kurallar hangi araştırmalara dayanıyor?..

***

Zihin bilimciler motive olmuş kişilerde birkaç basit teknikle asıl önemli olan soruna çözüm getiriyor: Öğrenci ders yaparak ne kadar öğreniyor?

1) Sınıftaki öğrenciden, emekli olmuş yeni dil öğrenmeye çalışan bireye kadar, buluşlar herkesi ilgilendiriyor. Ama buluşlar bildiklerimize aykırı!

Araştırma meşhur UCLA’de (University of California Los Angeles) Robert Bjork tarafından yapılmış ve sadece tek bir yerde ders yapmanın faydalı olmadığını, sürekli yer değiştirerek ders çalışanların daha başarılı olduğunu ortaya çıkarmış.

Hatta akılda kalma oranının sürekli yer değiştirerek ders yapanlarda 2 katına çıktığı saptanmış.

Örneğin, “bazı çocuklar görsel bazıları ise sözel olarak öğrenir“ veya “bazıları beynin sol tarafını bazıları ise sağ tarafını kullanır“ gibi “bilgi”leri destekleyecek bir sonuç bulamamışlar.

Araştırmalarda öğrenciler iki gruba bölünmüş. Modern bahçe görüntülü odalarda ve sadece sessiz kütüphane köşesinde çalışan öğrencilere 40 kelime ezberleme dersi verilmiş. Her iki odada çalışan çocukların, yalnızca sessiz kütüphane odasında çalışanlara göre çok daha iyi öğrendiği ortaya çıkmış.

University of South Florida’da Doug Rohrer ve Kelli Taylor’ın yaptığı araştırmada ise bir dersi veya konuyu devamlı çalışıp bitirmektense müzisyenlerin (ritim ve nota) ve sporcuların (hız, güç, tekrar) yıllardır yaptığı gibi birkaç farklı konuyu aynı anda incelemenin veya çalışmanın daha verimli olduğu ortaya çıkmış.

***

Hem UCLA hem de University of South Florida’daki hocalar beynin sürekli olarak değişikliklere adapte olduğu takdirde daha iyi çalıştığını ve daha iyi odaklanabildiğini vurguluyor. Bu araştırmalar velilere ve öğretmenlere belki ışık tutar ve ezberlerin bozulmasını sağlayabilir.
Önemli olan, bilimden yararlanarak sonuca gitmek ve ders yapmayı bir rutin olmaktan çıkararak eğlenceli hale getirip öğrencide ders çalışma isteğini uyandırmak.

DİĞER YENİ YAZILAR