Geçtiğimiz sezonun kararları Yükseköğretime ne getirecek

Haberin Devamı

Bu hafta, YÖK’ün akademik kalite, büyüme, katılım oranını artırma, uluslararasılık adına geçtiğimiz sezonda aldığı bir dizi kararın eylül ayında (belki de seçim sonrasından itibaren) ne tür gelişmelere yol açacağını tahmin etmeye çalışalım.

Bilindiği gibi bu yıl alınan çok önemli kararlardan birisi YÖS’ün artık başka ülkelerden gelecek öğrenciler için şart koşulmaması. Dünyada kabul edilen sınavlardan veya öğrencinin kendi ülkesindeki sınavdan geçerli puan almış olması yeterli sayılacak. O nedenle yabancı dilde eğitim veren devlet ve vakıf üniversitelerinde bu yıl çok daha fazla yabancı öğrenci göreceğiz. Kronikleşmiş bir hastalığımız da ülkemizde yabancı dilde eğitim veriliyor denmesine rağmen verilmemesi veya verilememesiydi. Bu yıldan itibaren bir şekilde yabancı dilde eğitim koşullarının düzeleceğini öngörebiliyoruz.

***


Yeri gelmişken; yabancı öğrencileri çekebilmek için başta devlet üniversiteleri ve vakıf üniversiteleri, çok gereksiz bir şekilde düşük okul ücreti istiyor. Hâlbuki en azından ortalama bir ücret istemek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Düşük ücret, ülkemiz önderliğe soyunurken daha baştan bu alanı öldürmek demektir, kaldı ki kendi öğrencilerimizi de cezalandırıyor olacağız. Umarım, YÖK veya üniversitelerarası kurul bu konuyu enine boyuna tartışır.

***


Türkiye’de şu anda 103 devlet, 62 vakıf üniversitesi, 7 vakıf meslek yüksek okulu, askeri ve polis yüksek eğitim kurumları mevcut. Henüz üniversitelerimizde yeterli öğretim üyesi ve elemanı yok iken bu kadar üniversitenin açılmasının doğru olmadığı düşünülüyor ve en çok bu konu eleştiriliyordu. Dünya ekonomi krizi bu soruna bir nebze ilaç oldu. Ülkemizin ekonomik krizi diğer ülkelerden daha çabuk atlatıp, büyümeyi yakalaması hem Türk hem de yabancı hocaların Türkiye’yi cazibe merkezi olarak görmesini sağladı. Üniversitelerde bu yıl o hocalar için adaptasyon süreci olarak geçecek olsa da yurt dışında edindikleri birikimlerini ülkemizdeki yüksek öğrenim kurumlarına yansıtışlarına hep beraber tanık olacağız.

***


Akademik yeterlilik ve kalite bağlamında ilk adım anlamındaki karar ise üniversitelerin bütün bölümlerine kendi alanında 3 doktoralı öğretim üyesi bulundurma şartının getirilmesiydi. Yukarıda belirttiğim zaten kısıtlı olan sayıdaki hocalar böylece daha da aranır oldu. Şu anda durum o ki, yeni kurulan üniversiteler öğretim elemanı veya üyesi bulabilmek için başka üniversitelerden fakültenin tümünü transfer etmeye teşebbüs edebiliyor. Etik açıdan son derece sorunlu olan bu durum üniversitelerin arasını açacağa benziyor.

Bazı hocalar da doğal olarak fırsattan istifade etmek isteyeceğinden gelecek aylarda bu konuda maalesef şaşırtıcı başka haberlerle de karşılaşacağız. Belki yine yurt dışından gelecek hocalar bu konuda da bir nebze imdada yetişecek.

Bu yıl vakıf üniversiteleri geçmiş yıllara göre indirim yapmakta veya ÖSYM bursları dışında verdikleri burslarda pek iştahlı olmayacaklardır. Zira üniversitelerin giderleri yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü son derece artmış durumda ve bu nedenle ücretlerde de artış olması kesin denebilir.

Ama bizde genelde egemen olan kervan yolda düzelir mantığının yükseköğretimde de geçerli olduğunu da unutmayalım.

DİĞER YENİ YAZILAR