Güney Kore Türkiye’den bir adım önde

Haberin Devamı

Güney Kore ve Türkiye birbirinden binlerce kilometre uzakta olmasına rağmen belki de Türkler 1950’lerde onlarla omuz-omuza savaştığı için gönül birliği olan iki toplum. Örtüşen kültürel özelliklerin en başında da aile yapısına sahip çıkılması ve çocukları eğitme arzusu geliyor.

Bu konuda biraz istatistiksel bilgi vermek gerekirse, dünyada Çin ve Hindistan’dan sonra yurt dışına en çok öğrenci gönderen ülke G. Kore. Ancak, G. Koreliler, yurt dışına gidenlerin çoğunun dönmemesinden ve dönenlerin de geleneksel iş dünyasına adapte olamamasından dertli. Türkiye’de edindiğim duyumlara göre G. Kore Hükümeti, bu yüzden YÖK’ün de almak istediği bir kararı almış: Seul’de devletin tahsis ettiği 2 bin 500 dönümlük bir alanda (Jeju Adası) yabancı üniversitelerin üniversite açmasına izin vermiş.

Jeju Adası’nda ilk etapta 12 uluslararası üniversite faaliyete geçecek. Sadece İngilizce eğitim verilecek olan bu üniversitelerde hocaların birçoğu yurt dışından gelecek.
G. Kore Hükümeti bu şekilde yurt dışına beyin göçünü engelleyeceklerini ve aile bağları kuvvetli olan Kore toplumunda çocukları yurt dışına gitmeden ve aileden uzaklaşmadan hizmeti ve know-how’ı ayaklarına getirerek milli gelirin de yurt dışına çıkmasını engellemiş olacaklarını düşünüyor.

***

Bu konuda Türkiye açısından yorum yapmadan önce; dünyada 3 ülke (Türkiye, yurt dışına giden öğrenciler istatistik raporlarında Orta Doğu + Türkiye diye değerlendiriliyor) Çin, Hindistan ve Türkiye, her yıl krizler yaşanmasına rağmen son 5 yıldır her yıl bir önceki yıla göre en az yüzde 20 artışla öğrencisini yurt dışına gönderiyor.
Türkiye’den yurt dışına gidenler arasında yüksek lisansta inanılmaz bir artış olduğu gözleniyor.

Ayrıca, Orta Doğu’yu, Kafkasları ve Türkî cumhuriyetleri daha iyi anlamak bakımından çarpıcı bir başka istatistiksel veri de şu: ABD’den en az bir dönem gelen öğrenci sayısı son 5 yılda 7 kat artmış durumda. Yılda 70 bin ABD’li öğrenci yurt dışında en az 1 dönem geçiriyor. Türkiye’nin de bu resmin içinde olması önemli. Bu konunun hem üniversiteler hem de YÖK tarafından takip edilmesinin ve gerekli girişimlerde bulunulmasının kayda değer sonuçları olabilir.

***

Şimdi de gelelim Türkiye’de açılacak yabancı üniversite izinlerine. Türkiye’de hoca sayısının az olması ve yurt dışına çıkan milli gelir payının ülkede kalması açısından olumlu bir gelişme. Ancak, bu kadar çok üniversite açılırken kontenjan kısıtlamaları, liseden mezun olanların sayısı karşısında zorunlu eğitimin 8 yıl olması anlaşılır değil. Sistemi tümüyle inceleyip kararları ulusal çıkarlar gözetilerek almak lazım, Türkiye, mali külfetini kaldırabileceğini düşünüyorsa, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması doğru adımdır.

12 yıllık zorunlu eğitime geçinceye kadar diğer bir seçenek de yeni üniversiteleri vakıf üniversiteleri ile yabancı üniversitelerin ortaklaşa kurmasıdır. Bu şekilde yabancıların Türkiye’ye adaptasyonu daha kolay olur ve vakıf üniversitelerinin tecrübesi de kurulacak yeni üniversitelere yansır.

DİĞER YENİ YAZILAR