‘Hastaneden canlı çıkmak’

Haberin Devamı

Yazının başlığındaki ifadeyi ilk defa okuyanlar muhtemelen şaşırmıştır. Zira, ‘Hastaneden canlı çıkmak’ ifadesinin garip bir tanımlama cümlesi olduğu muhakkak. Çünkü iyileşmek için gittiğimiz hastaneden neden canlı çıkmayalım ki. Ya da hastanelerde canımızı tehdit eden riskler nedir?

İşte bu konuyu araştıran Hasta Güvenliği Derneği Başkanı Dr. Mustafa Bulun, 5 yıllık araştırmaları sonucu yazımızın başlığında belirttiğimiz ‘Hastaneden Canlı Çıkmak’ cümlesi ile aynı adlı kitabını yazmış ve bu garip tanımlamanın kitabında ayrıntısı ile izahını yaptmıştır. Aslında kitap 2012/Mayıs ayında basılmış ve konu ilgi çektiği için kitapla ilgili yazılı ve görsel medyada haberler yapılmıştı.

Kitap yeni basılmış bir kitap değil ama geçtiğimiz hafta, “SGK tarafından Hastane müdavimi 2 milyon aileye gereksiz ilacın zararları anlatılacak” haberi gündeme geldiği için bugünkü yazımı bu haberin nedenleri çerçevesinde Dr. Bulun’un yazdığı ‘Hastaneden Canlı Çıkmak’ kitabına ayırmak istedim.

Hata ile 35 bin kişi ölüyor

Dr. Bulun, ‘Hastaneden Canlı Çıkmak’ adlı kitabında Ülkemizde her yıl en az 35 bin kişi tıbbi hatalardan dolayı hayatını kaybettiğini, gereksiz tomografiler ile alınan radyasyonların kanserlere sebep olduğunu, sadece bir tomografi taraması sonucu alınan 14-21 miligray radyasyonun Japonya’ya atılan atom bombalarının 2.5 kilometre uzağında yaşayan insanların aldığı doza eşit olduğunu, en az 900 milyon liralık ilacın gereksiz ve hatalı ilaç kullanımından kaynaklandığını ve diğer hastane enfeksiyonların, sorunların varlığından bahsediyor.

Hastalar bilinçlendirilmeli

Bu yanlışlıklardan kurtulmak için öncelikle hastanın bilinçlenmesi ve buna göre gereksiz ilaç yazmayan, anjiyo, ameliyat, endoskopi gibi gereksiz tıbbi girişim önermeyen doktorun daha iyi doktor olduğunun bilinmesi gerektiğini belirtiyor.

Tabii ki bunların haricinde kitapta herkesin okuması gereken ayrıntılı bilgiler de mevcut... Dr. Bulun’un kaleme aldığı kitapta geçen gereksiz ilaç ve tedavi yöntemlerinden hastaların sakınması ile ilgili tespit SGK’nın belirlediği sağlık finansmanı politikasına uygun. Çünkü; Türkiye, tedavi için ilaca Avrupa ülkelerinin 2 katı oranında para harcıyor.

Gereksiz ilaç kullanılıyor

Araştırmalar gereksiz ilaç kullanımının, adeta hastalığa dönüştüğünü ortaya koyuyor. SGK’nın verilerine göre sağlık harcamaları sürekli artıyor. 2001 yılında 4.5 milyar TL olan sağlık harcamaları, 2011 yılında 42 milyara ulaştı. 2012 yılının ilk 6 ayında ise 22.3 milyarı buldu. Bu harcama içinde en önemli kalemi ilaç giderleri tutuyor. 2012’nin altı ayında da 7.1 milyar oldu. Yıl sonu toplamının 14 milyarı aşması bekleniyor. Bu artışta hızla yükselen reçete sayısı etkili oluyor. 2007 yılında 270 milyon reçete yazılırken bu sayı 2011 yılında 306 milyon 461 bin oldu. Bu rakam bu yılın ilk 5 ayında ise 148 milyon olarak gerçekleşti.

Hastalık hastaları uyarılacak

Bu şekilde hastane müdavimi olmuş halk tabiri ile hastalık hastası vatandaşlara gereksiz ilaç ve tedavi yöntemleri sonucu gerek kendi canlarına gerekse devletin bütçesine verdikleri zararlar uzman ekiplerce izah edilecek.

Bu konuyla ilgili açıklama yapan SGK Başkanı Sayın Fatih Acar, aşırı ilaç almanın yanı sıra MR ve film gibi tetkiklerin de büyük zararlara yol açabildiğini belirtiyor. Bu sebeple hem gereksiz ilaç kullanımının hem de tetkiklerin önüne geçmek için bilgilendirme kampanyası başlatacaklarını dile getiriyor.

Bu kampanya çerçevesinde, yılda 10’un üzerinde hastaneye giden hastalara, aşırı ilaç kullanımı, fazla film ve emar gibi tetkiklerin yol açabileceği yan etkiler anlatılacak.

Bu yolla akılcı ilaç kullanımı teşvik edilecek. İlk etapta yaklaşık 2 milyon aileye ve 8 milyon kişiye ulaşılması hedefleniyor. Bununla birlikte; yazılı ve görsel medyada bilgilendirme afişleri, kamu spotları, ilanlarla birlikte TV’lerde oynayan dizilerde de kampanyayı destekleyen senaryolara yer verilecek.

*****


Ücretin SGK’ya eksik bildirilmesi haklı sebeple fesih hakkı doğurur

SORU: Özel kurumda çalışıyorum. Maaşım itirazıma rağmen SGK’ya eksik bildiriliyor. İş akdimi feshedebilir miyim? (Hakan Korkmaz)

CEVAP: İşvereninizin sigorta primlerinizi size ödediği ücretten SGK’ya bildirmesi zorunlu. Aksi halde Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ne şikayette bulunabilirsiniz ya da İş Mahkemesi’nde dava açabilirsiniz. Bu şikayetiniz ile birlikte SGK müfettişleri iş yerinizde inceleme başlatacaktır. Bu inceleme sonucuna göre SGK sizin sigorta primlerinizi re’sen tekrar düzenleyecektir ve işvereninize cezası ve faiziyle birlikte fatura edecektir. Böylelikle işe giriş tarihinizden beri sigorta primleriniz aldığınız ücret üzerinden gözükecektir. Ayrıca sigorta primlerinizin SGK’ya düşük ücretten bildirilmesi tarafınıza haklı sebeple istifa yani kıdem tazminatınızı alarak işten ayrılma hakkı doğurmaktadır.

Doğum borçlanması, sigorta giriş tarihini geriye götürmez

SORU: 1987/9. ayda sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra 1992 yılında doğum yaptım ve doğumdan sonra 3 yıl çalışmadım. Doğum borçlanması yaparsam sigorta başlangıcı geriye gider mi? Ne zaman emekli olurum? (Nuray Demirel)

CEVAP: Ne yazık ki yapacağınız doğum borçlanması erkeklerin yaptığı askerlik borçlanması gibi başlangıç tarihini geri götürmüyor, sadece gün olarak emeklilik gününe ilave ediliyor. Sigorta girişinize göre; 20 yıl, 44 yaş ve 5.225 günle emekli olabilirsiniz. Prim gününüz eksikse doğumdan sonra çalışamadığınız 2 yıla kadar ki süreyi doğum borçlanması ile tamamlayabilirsiniz. Ancak, prim gününüz yeterli ise doğum borçlanması yapmanıza gerek yok. Çünkü doğum borçlanması diğer hizmet borçlanmalarından ayrı sadece eksik prim günün tamamlanmasını sağlar.

DİĞER YENİ YAZILAR