Katris çok şık, şık da...

Anlaşıldı, benim hasret giderme faslı bitecek gibi değil. Her akşam başka bir aktivitedeyim maşallah. Bu kez de en sevdiğim sarışın (Ki, halkla ilişkiler kraliçesi Feza Fırat’tır kendisi), ‘Katris’te biz bizeyiz, atla gel, senin eve de yakın’ dedi

Haberin Devamı

Anlaşıldı, benim hasret giderme faslı bitecek gibi değil. Her akşam başka bir aktivitedeyim maşallah. Bu kez de en sevdiğim sarışın (Ki, halkla ilişkiler kraliçesi Feza Fırat’tır kendisi), ‘Katris’te biz bizeyiz, atla gel, senin eve de yakın’ dedi.

Yakın dediği Cevahir Alışveriş Merkezi, onun en üst katında Katris.

İstanbul’un en lüks restoranları arasında namlı bir yer. Tuzluktan tabak çatalına her bir şeyi marka çünkü. Porselen takımları Vileroy&Boch’muş. Şarap bardakları Alman kristal markası Schott Zwiesel’miş, meraklısı varsa diye yazıyorum işte. Yoksa anlamam ben bu marka işinden, temiz olsun, su izi olmasın yeter çatalımda, bardağımda. (Lavaboları gerçekten farklıydı ama.)

Katris’çiler biraz abartmış işi, dünya para harcamışlar belli ki. Peki yetmiş mi?.. Eğri oturup, doğru yazmak gerekirse... Evet, Katris’in yemekleri gerçekten tatmaya değer güzellikte. Yani yurtdışından bir misafiriniz geldiğinde, gönül rahatlığıyla götürebilirsiniz. Hiç şüpheniz olmasın. Amerikalı kadın şef Renea Deaon Hite, memleketinden porsiyonlarla (klasik ABD usulü) sunuyor lezzetlerini.

Masadakilerin çoğunluğu T-bone steak söyledi, neredeyse dört kişilik aile doyar büyüklükteydi. Hem sunum görkemli, hem yemekler lezzetli.

Ama... Servis derseniz, o lezzetlere yakışır nitelikte değildi ne yazık ki. Sanırım personel sıkıntısı yaşanıyor, servis yavaş çünkü. (Belki de biz çok kalabalıktık, Fezoş’un biz bizesi en az 20 kişidir ya, yetişememiştir olabilirler yani.)

Bir başka bu güzelliğe yakışmamış dedirten şey de garsonun ‘kepek ekmeğimiz kalmadı’ demesiydi. Hiçbir restorana yakıştıramadığım bir mazerettir bu benim: Kalmadı!..

Sonuçta kepek ekmeği bulunmaz nimet değil, olduğumuz yer de Cevahir Alışveriş Merkezi, en alt katında Migros var yani.

Kimse darılmasın gücenmesin, bunlar benim Katris’çilere dostane tavsiyelerim. Dikkate alır da dinlerlerse beni, en az lüksü ve yemekleri kadar, servisiyle de dillere destan olurlar belki. Pantolonu gösteren ütüyse, restoranı gösteren de servisidir çünkü!.. (Bu da Drew atasözü) Tel:(0212) 380 12 62

Betül Demir’i dinlediniz mi?..
Bu arada masamızda kimler yok ki... Özgür Kız Nil’in babası, müzisyen Suavi Karaibrahimgil, en iyi çıkış yapan şarkıcı ödüllü Betül Demir...

Önce Katris’in grubu Cover Bank’i dinledik. Frank Sinatra’dan Sting’e birbirinden güzel şarkılar söyledi çocuklar. Her cuma-cumartesi oradalar. (Bir tavsiye de bu konuda Katris’çilere: Canlı müzik çok erken başlıyor, yemek servisi bitimine yakın olsa daha güzel olur gibi. Müzikten konuşulanlar anlaşılmıyor çünkü.)

Onlar programı bitirdikten sonra Suavi Karaibrahimgil (korumaya alınası adamlardan biridir kendisi. Nasıl efendi, nasıl müzik aşkıyla dolu, nerede denk gelirseniz kaçırmayın onun ziyafetini) aldı gitarı eline kah kendi şarkılarını söyledi, kah Betül’e söyledi. Bu arada ilk kez dinledim ben Betül’ü. Feza Ablam hanidir methediyordu, gerçekten çok güzelmiş sesi. Hiç zorlanmıyor, mikrofonsuz çok daha güzel okuyor. Hem popun hakkından geliyor, hem sanat müziğine keyif katıyor. Bu kız adından daha çok söz ettirecek. Hem sesi, hem zarafetiyle, belli...

DİĞER YENİ YAZILAR