Kabul günümü cevapsızlar bastı, etekte bunlar kaldı

Bu haftanın gündeminde Çİkolata'daki "ilişki özürlüyüz, çünkü cevapsızız" yazısı dank diye oturdu. Kabul günümü cevapsızlar bastı. Hepsine yer yoktu, çünkü yanlış yolda olduğumu söyleyenler de vardı...

Haberin Devamı

GORA'ya alet oldun!
* GORA'yı izlerken önümde oturan gençler gülmekten koltukların üstüne yattı. Onları görünce kendimden şüphe ettim, zorladıysam da gülemedim. Ama sonunda AVEA kazandı. Sizin gibi bu filmi abartıp köşe yazısı yapanlar sayesinde. Annemizin üreme organıyla ilgili belden aşağı esprilere yapıldığında insanların yerlere yatması komikliğin ucuzladığını gösteriyor. Hele bu tasvirlere senin gibi "hanımefendi" birinin alet olması da garip.
(Ertan SANGAR)

* Anamızın üreme organıyla ilgili kısmı ben kaçırmışım. Bakın sizden kaçmamış, ne gözle izlediğine bağlı bu biraz da, aklınızda kalan oysa... Hanımefendiyi tırnak içine alınca bana laf mı sokmuş oluyorsunuz?.. Hanımefendiliğimi sorgulamak ne haddinize ki... Hiç kimsenin hiçbir şeyine alet değilim. Ne Goracıları tanırım ne de Avea kullancısıyım. Allah size ufuk genişliği versin. Bir de okuduğunuzu anlama yetisi, ne diyeyim. Bir daha gelmeyin!

Kalçaların büyük
* Soyadınız neden Drew, anlamı nedir, siz yabancı mısınız? İkincisi yazılarınız neden hep böyle fasa fiso boş şeyler. Üçüncüsü hep yalnız takıldığınızı yazıyorsunuz. Neden, erkekler size bakmıyor mu, çirkin misiniz?.. Bence değilsiniz, normal bir Türk kadını kadar güzelsiniz ama biraz kalçalarınız büyük gördüğüm kadarıyla. Hayırlı eğlenceler.
(Birol ERKUL)

* 1. Soyadı dediğin ya babadan ya kocadan yadigardır. Evlenmediğime göre dünyanın en anlamsız sorusudur. Bazen sizleri gördükçe yabancı olduğuma inanıyorum, evet yabancıyım ama içinizdeki yabancı!..

2. Fasa fiso boş şeyler dediğiniz hayatımdır. Hani sizi hiç ilgilendirmeyen.

3. Eskisi kadar güzel olduğumu iddia edemem ama hala bakıyor erkekler, ben demir lady'yi oynuyorum. Canımın çektiğine pasın alasını veriyorum ama... Endişelenmeyiniz.

4. Kalçalarımı nerede gördünüz de yaramı deşiyorsunuz?..

Yanlış rotadasın
* Ebru yanlış rotadasın. Köşenin formatı belli. Eğlence mekanlarını tanıtmak ve müzik organizasyonlarını okurlarına ilan etmek. Daha geçen gün elektronik müziğe DJ müziği sıfatını yapıştırdın. Hiç hazetmem, ne anlıyorlar dedin. Elektronik müzik denince aklına ne geliyor? Dım tıs dım tıs. Çünkü ilgilenmiyorsun. Diğer müzik tarzlarında da bir şey bilmiyorsun. Yavuz H.Çetin adını yeni duymuşsun. Kaleminin lise seviyesinde gezindiği mevzuusuna hiç girmeyeceğim. Gazetecilik mesleğini uzun yular sürdüreceksen kendini geliştirmelisin. Okumalısın. Entellektüel birikimini artır ki yaşın geçip, sevimliliğin yok olduğunda bu birikim seni ayakta tutsun. Yoksa sadece hoş bir seda olarak kalırsın.
(Serkan)

* Sevdiğin müziğe verip veriştirdim diye bu kadar öfkelisin. Onu anlar, güzel temennilerin için teşekkür ederim. Ben de kendime sık sık bunu söylüyorum: Okumalısın!.. Sen de kendine okuduğunu anlamayı öğretmelisin. Yavuz Çetin'i hiç sahnede izlemedim demiştim. Hem madem sen bu kadar birikimlisin, entelektüel'i doğru yazabilirdin. Demek şaşabiliyor insan. Yaşım geçtiğinde birikimimle değil, etrafımdaki erkeklerle var olmak isterim!.. Hiçbir şey olacağıma da hoş bir seda olarak kalmayı yeğlerim!..

F.D. konseri var mı?
* İki yıldır Brüksel'de yaşıyorum, gazeteleri internetten takip ediyorum, sayenizde ben de İstanbul'u sizinle gezer oldum. Ellerinize, kaleminize, yüreğinize sağlık. Yılbaşı için 21 Aralık'ta İstanbul'a geleceğim, o tarihlerde Feridun Düzağaç konseri varsa gitmeyi çok isterim. Kulağınız deliktir sizin.
(Aylin ATAÇ)

* Sözkonusu F.D. ise o kulakları delik deşik ederim sizin için. Son konserini Yeni Melek'te vermişti, inzivaya çekildi kendisi. Şimdilik görünmüyor ama çok isterseniz yılbaşı sürpriziniz olur belki.

Gora'ya beni çağırsaydın
* Sen bıktır demiştin. Başlıyorum, sık sık yazacağım. Çok tatlısın, bir gözü kapalı foton harika. Gora'ya yalnız gitmişsin üzüldüm, keşke beni çağırsaydın.
(Metin AFŞAR)

* Fotoğrafımı beğenen sanırım üçüncü kişisin. Kapadığım gözüm gibi kıymetinizi bilirim. GORA'ya belki çağırırdım, numaranı da verseydin!..

Ivır zıvırcı ve abazasın!..
* Sen bir salaksın. Senin gibi ıvır zıvır yazan abaza yazarları okumak, görmek istemiyorummmmm. (Elvis)

* Salak olabilirim de abaza değilim!.. Yine de teşekkür ederim, tepkim dile getirmek için parmak uçlarım yorduğun için. Bilirsin, parmak uçlarının delisiyim. Keşke açık fikirli olduğun kadar yürekli de olup adını da yazsaydın. Umarım bir daha beni görmezsin...

Jazz Cafe'ye haksızlık ettin
* Vallaha üzüldüm. Jazz Cafe'me haksızlık etmişsin. Hiç konser olur da giriş ücreti olmaz mı? Bunca tantana müzisyene ödenecek parayı çok görmenden mi?.. Niye yazıyorum ki bunları. Bu arada eğriye eğri doğruya doğruysa sana kahve teklifiyle yanlış yapan abi'ne söyle ayağını denk alsın.
(Mert)

* Bir canlı müzik delisi olarak konserin olduğu yerde giriş ücreti alınacağını bilmeyecek değilim. Merdivende tüneyene bir şey dayatılacağına girişte alınsın ki insan da cebinden çıkacağı bilsin derdindeyim. Jazz Cafe'yle problemim yok, kahve ikram etmeyecek misin diyen o ünlü abiye de haddini bildirdim.

* Kamil Sönmez'i unutma!
* Ebru hanım kızım, Kazım Koyuncu'dan önce Ümit Tokcan Kamil Sönmez gibi Karadeniz türküleri söyleyen sanatçılar vardı. Yaşın gereği tanımayabilirsin. Resmin çok genç, hatırlatayım dedim.
(Birsen)

* Ben bilirim de siz (mi) bilmiyorsunuz, onlar rock yapmıyor. Aynı kategoride alınması yanlış olur. Kazım, Karadeniz rock'ın ve gönlümün fatihi. Onlar da büyüğümüzdür, severiz ama benim derdim başka. Rock ve türkü birarada...

Yaranı tazeledim ama...
* İlişki özürlüyüz yazınızı ve diğerlerini bugün okudum, tam anlamıyla bittim. Benim de havada asık kalanlara tahammülüm yok, merak ettiğim ilişkinin bitip bitmediğini nasıl anlar insan?.. Yaranızı tazeledim belki de ama olsun, zaten yara izi geçmez hem baktıkça aynı hatayı yapmayı engeller.
(SERPiL)

* Sana öyle geliyor Serpilciğim. Baktıkça aynı hatayı yapasım geliyor benim!.. Keşke bütün yaralar öyle güzel olsa ve tazelense her hatırlatıldığında...

Cevabımı ver diyemem
* Cevapsısız yazında kendimden parçalar vardı, içimi ısıttı. Ben de 2.5 ay önce cevapsızlığa mahkum edilen bir ilişki yaşadım. Dediğin doğru, telefonu kapatan gücün kendinde olduğunu düşünüyor. Ama sende cevabım var ver onu bana demek de kolay değil, işin içine gurur giriyor. Bence beni cevapsızhğa mahkum etmiş kişi üzmüştür ve beni üzenin hayatımdan çıkması gerekir. Aksi takdirde mazoşistlik yapmış olurum.
(Duygu ELİK)

* Keşke senin kadar mantıklı bakabilseydim, biliyor musun iflah olmaz bir mazoşistim, yaramı deşip içten içe de zevklenirim. İtiraf edeyim, en çok da beni üzenleri severim!..

Hayat aşktan mı ibaret?
* Sanıyorum hayatınız aşktan ibaret. Aşk konulu bu kadar çok yazıyı nasıl üşenmeden sıkılmadan yazabiliyorsunuz? Bu bir derya, değerlendirebilirim diye mi düşünüyorsunuz? Bir yanım bu konuda size kırgın olmasına rağmen samimi olduğunuza inanıyorum. Bir de sanki İstanbul gazetesinde yazıyormuş gibi davranıyorsunuz. Hep İstanbul'dan mekanlar öneriyorsunuz. Unutmayın tüm Türkiye'ye dağıtım yapan bir gazetede yazıyorsunuz.
(Hatice ÇAM)

* Yaşayamadığım için belki bu kadar çok yazıyorumdur. Bunu değerlendirebilirim düşüncesi de güzelmiş ama zoru severiz, yani değerlendirenleyiz!.. Bence siz unutuyorsunuz. VATAN 34 İstanbul'da çıkıyor. Samsunlulara bu gece Reina'ya gidin, tepinin mi diyeyim?..

DİĞER YENİ YAZILAR