Şortla stiletto olur mu?

13 Ağustos 2016

Sevgili arkadaşım Elif, geçenlerde evdekilerle atışmış. Tartışma nedeni incir çekirdeğini doldurmayacak sudan şeyler. “Çocuk da yaparım, kariyer de” diyen kadınlar genellikle etraflarına ya çok fazla ya da çok eksik gelirler. Bizimki bu defa çok alınmış, gücenmiş, kendisine haksızlık yapıldığı düşüncesine kapılmış ve incinmiş. Annelik, kadınlık, eşlik konularında hep çok hassasız hatta en küçük bir eleştiri bile bizi yerle bir edebiliyor.

Elif benimle dertleşirken kendi artılarını şöyle sıraladı: “İzmir Amerikan mezunuyum, Boğaziçi’nde okudum, yüksek lisans yaptım... Güzel yemek yaparım, evim hep derli topludur, ailem birinci plandadır, kazancım iyidir, İzmirliyimmmm!!!!”

“İzmirliyim!!!!” Ahhhh bu İzmir’in kızları! Nasıl gurur duyarlar şehirleriyle, nasıl ayrıcalıklı hissederler kendilerini... Kendimi hemşehri kategorisinde gördüğüm için rahatlıkla konuşuyorum haklarında...

Victor Hugo İzmir için “O bir prenses” demiş. Bence prenseslikle efeliği bu kadar iyi harmanlayan başka bir hemcins grubu yoktur. Güzelliklerine bir de böyle bir karizma ekleniyor.

Geçenlerde Alaçatı’ya giderken çok kısacık uğradım İzmir’e. Alsancak’ın ünlü bir pastanesinde limonata içip nostalji yaptım. Sonra, arkadaşlarımla çene çalarken biraz da sokak modasına bakmak istedim. İzmir sokakta çok yaşar; yer, içer, dolaşır hep sokaklarında. Bu kez dikkatimi şortlar çekti. Bir sürü şortlu kadın gördüm İzmir’de. Çoğunluğu çok güzel görünüyordu. Kıyı şehirlerinde yaşamanın avantajıyla herkesin teni güneş görmüş. Bronzlaşan vücutlar çok sağlıklı ve ince görünüyorlar. Bu yılın iddialı trendi şortlar İzmir’e yakışmış kısacası.

Bu yıl da dünyaca ünlü tasarımcılar koleksiyonlarında şortlara yer verdiler bol bol. Şortun nostaljisi bugünün modasına çok ilham veriyor. 1950’lerdeki şortlu Audrey Hepburn fotoğrafı müthiş bir moda hatırası. 1970’lerin şortları ise tam bir fenomen!!! Sokak modasına büyük bir damga vurup, özgür modanın gelişmesinde önemli rol oynadılar. Retro şortlara bayılıyorum, özellikle eskimiş jeanlerin paçaları kesilmiş havası verilenlere. Hele 1970’lerden kalan vintage şortlar çok tarz ve çok özeller bence. Sahip olanlar şanslılar, güle güle giysinler. Ben annemin ve teyzemin kıyısını bucağını çok karıştırdım. Yok bir tane bile bulmadım ne yazık ki.

Devamını Oku

Madrid düğünü III

6 Ağustos 2016

Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetin tepesine! Mariale ve Barış harikulade bir düğünle evlendiler. 150 kişilik enternasyonel bir davetli topluluğuyla eğlene eğlene, dans ede dans ede, çala söyleye düğünlerini yaptık. Astrolog bir arkadaşım, düğünün burcunun Aslan olduğunu ve çok eğlenceli, çok gösterişli, çok ihtişamlı, çok anlı şanlı olacağını söylemişti. Gerçekten dediği gibi oldu.

Mekan çok çok güzeldi. Dekora, kum ve taş renkleri ile kırık beyaz hakimdi. Mumlar, mumluklar, şamdanlar, masalardaki koyu pembe çiçekler ortama zarif bir şıklık katıyordu. Kadınlar tuvaletli, erkekler smokinliydi çoğunlukla. Makyajları ve saç stylinglerini çok başarılı buldum. Uzun, kısa, açık, toplu, kırık fönlü saçlar hem doğal hem tarz hem de çok bakımlıydı. Sanırım neredeyse herkes gerçek mücevher takmıştı. Ayakkabılar görebildiğim kadarıyla dünya markalarının bir yarışmasına katılmışlardı sanki.

Venezuela’dan, Türkiye’den, İspanya’dan, Kanada’dan, İsveç’ten, ABD’den ve dünyanın diğer çeşitli ülkelerinden gelmiş bu kozmopolit davetli grubunun varlığı bile bizleri çok çok mutlu etti, gönlümüzü ferahlattı. Dünyalılar olarak, birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu tekrardan görmüş olduk. Sunulan tüm nimetleri istedik mi ne güzel paylaşabildiğimizi tekrardan anladık: müziği, dansı, ritmi, damak tadını, sevinci ve mutluluğu...

Umudumuz hep var hep; dünya daha güzel olacak ve bizler daha mutlu olacağız.

Bu Madrid Düğünü’nde en klasikten günün en iddialı trendlerine kadar moda rüzgarları esiyordu. Sanki bir platoda koskocaman bir podyum kurulmuş da moda çekimleri yapılıyor gibiydi. Kıyafetler çok özel ve güzeldiler kuşkusuz, fakat bu kıyafetleri taşıyan insanlar o kadar özenli, o kadar hoş ve o kadar doğaldılar ki bir kez daha emin oldum; tasarıma can veren öncelikle insan faktörü. İçinin ışığının yansımasıyla tablo sanki bir şaheser halini alıyor. Dönüp dolaşıp aynı temel kurala geliyoruz: “Ne giyersek giyelim; severek giyelim ve kendimize güvenelim”.

Tabii saçımıza, makyajımıza, manikürümüze, pedikürümüze, diş bakımımıza, kokumuza ve bizi temsil eden aksesuarlarımıza özen gösterelim. Gülümsemeyi unutmayalım. O zaman güzel taşıyoruz her şeyi ve ışık saçıyoruz etrafımıza.

Devamını Oku

Bir Madrid düğünü II

31 Temmuz 2016

Küçük oğlum canım Cesur’umu içim burkularak İstanbul’da bıraktım. Hepimizin aklının ve kalbinin bir parçası onunla kaldı. Formalitelerin bıktırıcılığı ve son dönemin havaalanlarına getirdiği yoğunluk kafamın içinde şöyle bir dolanınca teşebbüs bile edemedim götürmeye. Canım benim, ona İspanya’nın en büyük lezzetli kemiğini getireceğim, bir daha gideyim diye kapımda yatacak. Şaka bir yana, öylesine geniş ve saf bir yüreği var ki iki göbek gıdığına hemen affeder bizi. Tesellimiz bu süreci artık dost ve arkadaş olduğumuz değerli Veteriner Hekim Ayhan Goksun Bey ile geçirecek olması. Cesurcuğum, yüz defa, bin defa, milyon defa kucaklıyoruz seni güzel oğlum. Biz de bu çok sıcak geçen yaz günlerinde sokaktaki canlar için kapılarımıza su koymayı unutmayalım ne olur.

Cesur’u emin ellerde bırakarak düğünün heyecanı içinde Madrid’e ulaştık. Çok şükür dünyanın neredeyse her yerinde yabancılar için iletişim dili İngilizce kullanılıyor. Ama ben yine de gittiğim ülkede birkaç ifade öğrenmeyi ve yeni hemşehrilerilerime kendi dillerinde selam vermeyi, teşekkür etmeyi, iyi dileklerde bulunmayı seviyorum. Hola (merhaba), porfavor (lütfen), gracias (teşekkür ederim), perdon (afedersiniz), buenosdias (günaydın), buenasnoches (iyi geceler), si (evet), no (hayır), hasta la vista (görüşmek üzere), te amo (seni seviyorum), adios (hoşça kal) ve tabii ki cuantocuesta (ne kadar?).

İSPANYOL RÜZGARI

Madrid sözlüğüm bunlardan ibaretti ama bol bol kullandım. İngilizce kullanımında oldukça istekli ve akıcı olduklarından dolayı hiç iletişim zorluğu çekmedik. İspanyolların sokak modasına zaten hep bayılırım. Gerçekten çok sevimli, çok baştan çıkarıcı, çok Akdeniz ve aynı zamanda çok enternasyonel. Madrid’in modayı yönlendiren beşinci şehir olduğu söylenir. Sokak modasının enternasyonel özelliği modadaki İspanyol etkisinden olmalı. Omuzu açıkta bırakan kıyafetler, fırfırlar, İspanyol paçalar, espadriller, büyük takılar, bol bol kırmızı, turuncu gibi sıcak renklerin yanı sıra yılın trendi toz pembeler, uçuk maviler, deniz kabuğu renklerinden ham, doğal kumaşlardan tasarlanmış minimalist, maskülen giysiler içinde çok güzel, şık, alımlı İspanyol kadınları gördüm. Madrid büyük dünya markalarının tasarımlarıyla İspanyol geleneksel zevkinin yansıdığı şahane bir bileşimi sadece gözler önüne sermiyor, yaşatıyor da insana... Çok etkileyici...

Devamını Oku

Kaş ile göz, gerisi söz!

11 Haziran 2016

Son günlerde aynalardan alamıyorum kendimi. Makyaj sanatçısı Serpil Erenkuş’a kaşlarımı teslim ettim. Sonuç olağanüstü! Hem tekniği, hem tasarımı, hem de bakım tüyoları beni kendine hayran bıraktı. Tabii sizlerle bu yeni öğrendiklerimi paylaşmayı görev edindim. Çok keyifli bir röportaj yaptık. Kaş tasarımında Erenkuş‘un mottosu; “Kaşta moda yoktur,yüze uygun kaş vardır.”

Serpil Erenkuş diyor ki; “Son günlerde yeni trend olan düz model kaşları sıkça görmekteyiz. Kişinin yüz yapısı model tasarımında önemlidir. Kaş bir kadının iç dünyasını yansıttığı kadar, iş dünyasını da yansıtır. Yani her kişinin sosyal yaşantısına ve yaşam tarzına uygun kaş modelleri tasarlanmalı. Kullandığı kaş kişinin karakterini yansıtmalı ve bakışları imzası olmalı. Örneğin Hollywood starlarından Jack Nicholson, Madonna ve Audrey Hepburn gibi ünlü isimlerin kaş ifadeleri unutulmayacaktır. Kaş yüzün ifadesidir.”

Bakımlı kaşlar için kadınlara önerileriniz nelerdir?

Unutmayalım ki sık alınan kaşlar hızlı çıkar. Bu yüzden kaşları tembelleştirmek lazım. Örneğin gün aşırı saçını yıkayan birinin gün aşırı saçı yağlanır. Kaşlar da böyledir. Kaşların periyodik alım süreci 2 ile 3 hafta arasında olmalıdır. Kişi bu döngüyü sürdürürse vücut buna uyum sağlar ve kıl çıkışı yavaşlar.

Hangi dönemde kaşlar alınmamalı?

Mensturasyon döneminde kaşlar alınırken köklerden kırılacağı için bu dönemde kaş alınmasını tavsiye etmiyorum.

Devamını Oku

Yaz dekolteleri

4 Haziran 2016

Haziran geldi. Özlediğimiz, sevdiğimiz, beklediğimiz yaz mevsimi başladı. Hepimizin içinde bir umut. Sezen Aksu’nun şarkısı yüreğimizde çalıyor sanki: “Bakarsın umduğundan iyi geçer yaz”. Çoook yürekten diliyoruz herkese, daha güzel bir yaz gerçekten. Moda da destekliyor bu durumu. Bu yaz; çok yaratıcı, çok renkli, çok çeşitli, gayet neşeli ve flörtöz geçecek gibi. Koleksiyonlar, bu sıfatlara uygun tasarımlarla oluşturulmuş hep. Bu yılın trend dekolte anlayışını çok sevdim. Sırtı bele kadar inen yırtmaçlar, düşük omuzlar, pencere kollar, straplez ile kullanılan kolluklar. Güneşin gördüğü bronz tenlere çok çok yakışacak eminim. Dekoltenin en büyük aksesuarı cildimiz. Güzel, bakımlı, iyi nemlendirilmiş, iyi renklendirilmiş bir cilt ile hiçbir aksesuar hatta mücevher boy ölçüşemez. Zaten duru, güzel bir cilt, pırıl pırıl temiz saçlar, gür kirpikler, beyaz dişler, bakımlı eller ve ayaklara sahip bir kadın daima dünya güzeli etkisi bırakır. Bize uygun temiz güzel bir koku da güzelliğin formüllerinden biri.

Şimdi birlikte birkaç styling yapalım.

- Mavi beyaz çizgili poplin arkası bele kadar yırtmaçlı gömlek + beyaz skinny pantolon + babet

- Gündüz ve gece giyilebilecek arkası bele kadar geniş V açık uzun siyah elbise + ince bantlı sandaletler

- Sırtı uzun yırtmaçlı beyaz poplin bluz + blucin + yazlık bot + büyük çiçek desenli çanta

- Önü arkasına ters giyilmiş gibi tasarlanmış, düğmeleri sırt ortasına kadar açık beyaz veya pastel renkte gömlek + istenilen renkte sigaret pantolon + yüksek topuklu açık ayakkabı

- Açık toz pembe düşük omuzlu bluz + kum rengi uzun bol etek + koyu taş rengi espadrilller + büyük deri çanta

Devamını Oku

Marin gelinler!

28 Mayıs 2016

Eski bir İngiliz geleneğine göre gelinin üzerinde bulundurduğu ‘beş şey’ yeni evli çifte büyük uğur getirir. İngiliz ataları ‘Eski, yeni, ödünç alınmış ve mavi bir şeyleriniz olsun’ demişler gelinlere… Genellikle annenin, büyük annenin veya bir aile büyüğünün hediyesi eski bir takı evliliğin sürekliliğini, gelinin giydiği yeni bir şey bereketi, arkadaştan veya bir yakınından ödünç alınan bir eşya mutluluğu, mavi bir şey ise saf aşkı, sadakati ve iyi şansı simgeler. Bir de güzel bir yuvayı temsil eden madeni para var tabii. Ayakkabının içine konur ve totem tamamlanır. Düğünlerde uygulanan, kültürden kültüre değişen birçok farklı adet var. Bu uğur uygulaması İngiltere ve ABD’de oldukça yaygın. Biz de ‘Beşli Uğur’dan Hollywood sağ olsun artık haberdarız.

Mavi renk eskiden beri gelinlerle çok ilişkilendirilir. Hatta ilk gelinliklerin bazı kültürlerde mavi olduğu söyleniyor. Zaten güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit de Akdeniz’in maviliklerinde bir dalganın köpüğünden doğdu ya… Bence Tanrıça Afrodit deniz teması düğünleri güzellik, aşk ve zarafet pırıltılarıyla kutsuyor. Denizin ruhunu romantizmle birlikte estirecek Marin yaz düğünlerinin zamanı geldi artık. Denizin, suyun, mavinin, beyazın, bejin o dingin ferahlığı ile düğünler kumsallarda ve teknelerde büyük bir zarafete bürünüyor.

Denizin kenarında, kumların üstünde, çıplak ayakla edilen yeminler en romantik sahneleri oluşturuyorlar.

Biz şimdi, hem Marin gelinler için, hem de davetliler için birkaç küçük styling yapalım.

- En alt katına gök mavisi bir tül etek tasarlanmış, dantel ve tüllerden yapılmış kat kat inci beyazı gelinlik.

- İnce askılı, uzun, beyaz, uçuş uçuş gelinlik + boyuna bağlanan mavi ipek fular

- Buz mavisi gelinlik + beyaz saç aksesuarları + beyaz açık ayakkabılar

Devamını Oku

Hey! Mango!

21 Mayıs 2016

Güzel meyve Mango, Küba’da aynı bizdeki fıstık gibi dilde sevimli bir kullanım edinmiş. Biz her yaşta güzele, güzelliğinin altını çizmek amacı ile “fıstık” deriz ya, Küba’da da “mango” diyorlarmış.

Zamandan ve mekandan soyutlanmış Retro’yu büyük bir incelik ve zerafetle yaşayan, ‘önce insan’ felsefesinin hayata geçtiği sanki bir film platosu gibi olan güzel ülke… Birçoklarının kafasından bunlar geçiyor “Küba” denince. Yaşam odaklı, doğaya dost, sanatın dar sokaklarından fışkırdığı bu hoş memleket modaya hep esin kaynağı oldu. Vücutları ile barışık, sıcak, insancıl, mutlu, tatlı Kübalıların kıyafetlerini hep çok sevdi dünya.

İngiliz modacı Alice Temperley, 2016 yaz koleksiyonunu Küba etkisi ile yaratmış. Müthiş bir renk, desen, model coşkusu sunmuş. Gündüzden geceye büyük bir içeriğe sahip olan koleksiyon neşeli, yaşayan, ultra-feminen bir etki bırakıyor.

Bu yıl da Latin rüzgarları modada çok tutkulu esiyor. Kiraz ve gelincik rengi elbiseler, fırfırlar, havalı etekler, saçlara takılan çiçekler, kırmızı ayakkabılar, çantalar, aksesuarlar içimizdeki İspanyol ateşini yaksın İnşallah.

Bu yaz kırmızı, cazibeli, yaşam dolu kıyafetler giyelim. Şimdi birlikte Küba’nın kalbi Havana’yı çağrıştıran güzel kombinler yapalım.

- Kloş, renkli, büyük çiçekli diz altı etek + çiçeklerden birinin renginde, dekolte penye bluz + metal zincir kolyeler + renkli boncuk bilezikler + babet

Devamını Oku