YÖK’ten çelişkili ifadeler!

2 Kasım 2017

Yeni sistem ‘yalın, sade ve basit’ olacak deniliyor...

Ben de, eleştirilerimi ‘yalın, sade ve basit’ bir dille yazacağım...

12 Ekim 2017 tarihinde YÖK Başkanı Prof. Saraç, ‘Temel Yeterlilik Sınavı, yetenek sorularından mı oluşacak’ biçimindeki bir soruya, “Hayır. Özel yetenek sınavı gibi değil. Daha önceki YGS’deki soruların benzeri olacak. Yeterlilik ölçülecek. Öğrencilerin asgari yeterlilikte Türkçe ve matematik bilgileri ölçülecek. Türkçe’de dil bilgisi sorularından çok, dil hakimiyetine bakılacak. Kelime hazinesi de sorgulanacak. Dili kullanma, anlama, kavrama, yorumlama ve söz dağarcığının ölçüleceği bu sınavda çok kitap okuyanlar avantajlı olacak. Matematik testinde ise integral değil, basit sayısal sorular yer alacak” yanıtı verdi...

26 Ekim 2017 tarihinde YÖK Başkanı Prof. Saraç, Temel Yeterlilik Testi’nde Türkçe ve Temel Matematik testlerinde çıkacak soruların, YGS’de çıkan Türkçe ve matematik sorularının benzeri olup olmayacağına ilişkin soruya, “Hayır. TYT, yıllardır eleştirilen ezbere dayalı sınav sisteminden, muhakemeye ve bilgiyi kullanmaya dayalı sınav sistemine geçiştir. Dolayısıyla bu sistem, YGS’den bütünüyle farklı ve yeni bir sistemdir. TYT ile YGS arasındaki en önemli farklılık, TYT’nin yeterliliğe dayalı bir değerlendirmeyi esas almasıdır” dedi...

***

YÖK Başkanı Prof. Saraç, bir gazetecinin “Niye 200 puan barajını seçtiniz?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Çünkü, biz sistemde adaylarda rahatlama meydana getirmek, kaygıyı ve yığılmaları azaltmak istiyoruz. Adaylar isterse iki sene boyunca bu puanı kullanarak sonraki yıllarda ilk aşamaya girmeyecekler. İkinci yıl girdi ve daha düşük bir puan alması durumunda, istediği puanla müracaat eder” yanıtını veriyor.

Gazeteci, ‘Geçmiş yıllarda 1 milyon 250 bin adayın 200 puan ve üstünde aldığını düşünürsek, yığılmayı azaltma yönünde önemli bir adım atıldı’ diyor.

Devamını Oku

Söz hakkı doğdu

24 Eylül 2017

Yeni müfredatla birlikte lise biyoloji dersinde yer alan ‘Hayatın Başlangıcı ve Evrim’ ünitesi kaldırılarak yerine ‘Canlılar ve Çevre’ isimli yeni bir ünite getirildi. Kaldırılan ünitede ‘Evrim Teorisi ’ gibi çeşitli konular yer alıyordu … Peki, ‘Evrim Teorisi’ yeni müfredattan neden çıkarıldı? ‘Evrim Teorisi’nin bir teoriden ibaret olduğu ve yüzde 100 kanıtlanmış bir bilgi olmadığı, MEB’in müfredatında her zaman bilime dayalı konuların yer alması gerektiği için müfredattan kaldırıldığı söylendi... Bakan Yılmaz, ortaöğretim düzeyinde her dersin kendi bilimsel gelişimi çerçevesinde öğrencilerin seviyelerine uygun kuramlara yer verildiğini söyledi... Yılmaz, “Tartışmalı konuları öğrencilerin henüz kavrayabilecek bilimsel arka plana sahip olmadıkları kademelerde devre dışı bıraktık. Lise biyoloji dersindeki ‘Hayatın Başlangıcı ve Evrim’ ünitesi de, henüz bu tartışmayı yürütebilecek öncüllere sahip olmadıkları için lisans eğitimine ertelendi.” Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş da katıldığı bir televizyon programında, “Evrim teorisi zaten bilimsel olarak eskimiş ve çürümüş bir teoridir. Bu teori mutlaka okutulacak diye bir kural yok” ifadesini kullandı…

Durum böyle olunca… Darwin’e söz hakkı doğdu! Darwin’in savunması lise düzeyinde bile (!) anlaşılabilir türden… Der ki… “Bilim ve sanat bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olur, uçamayanlar ise tavuk.” Bence, Darwin’in ‘Evrim Teorisi’ eksik! Neden mi? ‘Türlerin Evrimi’ni yazmış, ama ‘Evrilmeyen Türler’i yazmamış…

***

Prof . Mithat İdemen, geçen yüzyılın dünyaca tanınmış Rus matematikçilerinden Vladimir Igorevich Arnold ile yapılmış söyleşiden alıntı yaparak, Rus ailelerin 5-6 yaşındaki çocuklarına yüzlerce matematik problemi verip çözmeleri için uğraşmalarını isteme geleneğine dikkat çekiyor. İdemen, Arnold’un verdiği örneklerden iki tanesini aktarıyor…

İlk soru: ‘İki yaşlı kadın A ve B köylerinden, güneş doğarken, birbirlerine doğru yola çıkıyorlar. Tam güneş tepede iken karşılaşıp selamlaşıyorlar ve durmadan, aynı tempo ile yollarına devam ediyorlar. Biri saat 4’de, diğeri ise saat 9’da hedefine varıyor. 5 ve 6 yaşındaki çocukların kafa yorup çözüm bulmaları gereken soru şu: O bölgede, o günde güneş saat kaçta doğmuştur?’

İkinci soru: ‘Bir şarap fıçısının yanında bir bardak çay duruyor. Bir çocuk bir kaşık şarap alıp çay bardağına döküyor ve karıştırıyor. Sonra da o çay bardağından, aynı kaşıkla, bir kaşık çay alıp şarap fıçısına koyuyor. Şarap fıçısındaki çay mı çoktur, çay bardağındaki şarap mı?’

Bu sorular, çözmeleri için 5-6 yaşındaki çocuklara veriliyor… Ruslar, ‘çocuklarımız heba olacak, kaygı çekecek, yarış atı olacak’ kaygısı taşımıyor mu?

Yok, çocuklarının tavuk olmasını istemiyorlar!

Devamını Oku