Hangi bölümler iş ararken avantaj sağlar?

8 Ağustos 2018

Bölüm konusunda doğru karar verebilmek için meslekleri ve kendinizi iyi tanımalısınız. Yetenek ve ilgilerine uygun meslek seçenlerin daha verimli ve mutlu bir yaşam sürdürdüklerini görüyoruz

Her yıl yüzbinlerce genç liseden mezun olup çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerine giriyor. Bu gençlerin bölüm tercih ederken pek çoğunun aklında ise üniversiteyi bitirdikten sonra kolay iş bulup bulamayacakları yatıyor, çünkü her aday üniversiteden mezun olduktan sonra iyi bir ücret ve iyi bir ünvanla iş hayatına başlamak istiyor.

Yetenek ve ilgilerine uygun meslek seçen bireylerin işlerini severek yaptıklarını ve mesleki başarılarının her gün biraz daha arttığını, buna dayalı olarak daha verimli ve mutlu bir yaşam sürdürdüklerini görüyoruz. Bu konuda doğru karar verebilmek için meslekleri ve kendinizi iyi tanımalı, seçeceğiniz mesleğin kendinize uygunluğunu ölçmelisiniz.

Dil bilmek avantaj sağlar

Üniversiteye giren gençlerin İngilizce dışında ikinci hatta üçüncü bir dil öğrenmeleri mezun olduktan sonra büyük avantaj sağlayacak, çünkü özellikle inşaat sektöründe yatırımların artması, yerli firmaların dışa açılması, yurtdışı projeler gibi sebeplerle işletmeler, İngilizce dışında Çince, Rusça, Arapça gibi dil bilen özellikle uzman ve mühendislere ihtiyaç duyuyor. Yeni mezun gençlerden hedefi ve vizyonu olan, üniversite yıllarında staj ve iş deneyimi edinmiş, seçtiği alanda kendini sürekli geliştiren, şirkete yapabileceği katkıları ö nceden düşünmüş, iş için istek ve tutku duyanlar önde olacak.

Deneyimsiz gençlere en çok yer veren sektörler arasında ilk sıralarda perakende, turizm, hizmet, bilişim, sağlık, tekstil, gıda, çağrı merkezi ve inşaat bulunuyor. Savunma sanayi, ziraat, prodüksiyon ve denizcilik ise yeni mezun alımlarının en az yapıldığı sektörler arasında.

En çok alım satış alanında

Bütün sektörlerde en çok eleman aranan iş alanının satış olduğu görülüyor. Bilişim sektöründeki pozisyonlarda da ciddi açık söz konusu. Özellikle web ve mobil yazılım bilişimde başı çekecek. Kullanıcı sayısının 10 milyonu geçmesi beklenen e-ticaret sektörü de alımlarını hızla sürdürecek sektörlerin başında. Satış temsilcisi, çağrı merkezi elemanı, yazılım uzmanı, banka pozisyonlarının da önümüzdeki dönemlerde popülerliğini sürdürmesi bekleniyor.

Devamını Oku

Yatay geçiş nedir nasıl yapılır?

7 Ağustos 2018

Yatay geçiş yapmak için aranan ilk şart yüksek not ortalamasıdır. İstenen en düşük not ortalamasını üniversiteler kendisi belirler ve genelde en düşük ortalama 4.00 üzerinden 3.00 ile 3.50 arasında değişir. Öğrenciler en erken 1. öğretim yılını tamamladıklarında yatay geçiş başvurusu yapabilir. Hazırlık ilk yıl sayılmaz

Bu soru, tercih döneminin baş aktörlerindendir. Sıkça dillendirilir, kolay yapılacağı sanılır. Oysa yapılması, söylendiği kadar kolay değildir.

Aşağıda, yatay geçişle ilgili en doğru ve en geniş açıklamayı bulacaksınız. Okuyun, tercihlerinizi ona göre yapın...

Yatay Geçiş, üniversite sınavı sonuçlarına göre bir programa yerleştirildikten belli bir dönem sonra, aynı ya da farklı bir bölüme ya da başka bir üniversitedeki bir bölüme geçmek isteyen öğrencilere belli kurallar çerçevesinde geçiş imkanı veren bir uygulamadır.

Puan Türü: Öğrencinin okuduğu program ile geçiş yapmak istediği programın puan türü farklı ise, sınava girdiği yıl geçiş yapacağı bölümün puan türünün hesaplanmış olması gerekir (TM-1 den MF-4‘de geçiş yapmak isteyen öğrencinin, sınava girdiği yıl MF4 puanının da hesaplanmış olması gerekir).

Not Ortalaması: Yatay geçiş yapmak için aranan ilk şart yüksek not ortalamasıdır. İstenen en düşük not ortalamasını üniversiteler kendisi belirler ve genelde en düşük ortalama 4.00 üzerinden 3.00 ile 3.50 arasında değişir. Yatay geçiş kontenjanlarının sınırlı olduğu düşünülürse, en yüksek ortalamaya sahip olan öğrencinin şansının daha yüksek olduğu görülür.

Geçiş Zamanı: Öğrenciler en erken 1. öğretim yılını tamamladıklarında yatay geçiş başvurusu yapabilir. Hazırlık ilk yıl sayılmaz, öğrencilerin not ortalamasının hesaplanabilmesi için bölümlerinde bir yılı tamamlamaları gerekir. Önlisans programlarında ilk yarıyıl ya da son yarıyıl için; lisans programlarıda ise ilk yıl ya da son yıl için başvuru yapılamaz.

Devamını Oku

Tercihlerde kendinizi katı kurallara hapsetmeyin!

6 Ağustos 2018

Üniversite adayları için tercih sürecine ilişkin tavsiyelerimize devam edelim: Biraz esnek davranın, korkmayın. Geçen yılın verileri ile bu yılınkiler aynı olur diye beklemeyin. İlla 24 tercih yapacağız diye bir kural yok ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır

Tercihler ‘asker sırasına’ girecek diye bir kural yok! Kendinizi o kadar katı kuralların içine hapsetmeyin, biraz esnek davranın, korkmayın. Kullandığımız bütün veriler, geçen yılın verileri, bu yıl da aynıları olacak diye beklemeyin. Tercihler arasında 4-5 binlik oynamalar olabilir, yani 120.589’un altına 124.724’üncü sıradaki yeri yazabileceğiniz gibi, ondan daha yukarıda bulunan 116.706’ncı sıradaki bir yeri de yazabilirsiniz. Bu ölü bir tercih olmaz, çünkü iki tercih arasında makul bir fark vardır.

Çok tercih yapmak şansı artırır mı?

Yerimiz varken, tercihleri ve alternatifleri çoğaltmakta yarar var. İlla 24 tercih yapacağız diye bir kural yok, ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır.

Bir tercihi daha üst sıralara yazan mı avantajlıdır?

Kaçıncı sıraya yazarsa yazsın, kimin puanı daha yüksekse, o avantajlıdır! Cengiz’in EA puanı 485, Sadık’ın EA puanı 486 olsun, Cengiz aynı tercihi 1’inci sıraya, Sadık da aynı tercihi 30’uncu sıraya yazmış olsun, şayet o bölüme bir aday alınacaksa, bu Sadık olacaktır, çünkü Sadık’ın puanı Cengiz’den yüksektir. ‘Peki, bu durumda sıranın ne önemi var’ diyeceksiniz. Şu önemi var: Cengiz, bu bölümü diğer tercihlerinden önce istiyor, Sadık da ‘diğer tercihlerim olmazsa, en son bu tercihime yerleşeyim’ diyor...

İstek mi, sıra mı?

İkisi de... İkisinin makul bir karışımı olmalı, her biri ayrı telden çalmamalı. Şöyle örnek vereyim: Çok istediğimiz yer 45.698’inci sırada, onun altına yazacağımız ve ondan sonra istediğimiz yer 35.474’üncü sırada olmamalı, yani isteğin bir sınırı olmalı. Bu durumda alttaki tercih, geçersiz tercih oldu. Burada yapılması gereken; ya alttaki tercihi 45.698’in üzerine yazacağız ya da sileceğiz. Şayet onun üstüne çıksın istemiyorsak, o zaman onu yazmayacağız. Peki, yazarsak n’olur? Boşuna yer işgal etmiş olur!

Devamını Oku

En yenilikçi üniversiteler!

5 Ağustos 2018

Bugün bir başka veriyi daha sizlerle paylaşacağım. TÜBİTAK tarafından, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarına göre sıralandığı ‘Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi 2017’ yılı sıralaması, tercih aşamasında işinize oldukça yarayacak ve sizlere yol gösterecek

Bundan 3-5 yıl öncesine kadar bu türden veriler elimizde yoktu. İki gündür verdiğimiz bu endeksler, gerçekten çok önemli veriler, bunları ciddiye alın. Tercihleri yaparken, elinizdeki tek veri, üniversitelerin taban puanları ya da yüzdelik dilimleri olmasın. Onları da kullanın, ama bunları ‘pas’ geçmeyin. Kanımca bu endeks, detaylı ve etraflı bir ölçüm ve çalışmaya dayandırılıyor. Girişimci ve yenilikçi üniversite endeksi 5 boyuttan oluşuyor:
1. Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği
2. Fikri Mülkiyet Havuzu
3. İşbirliği ve Etkileşim
4. Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü
5. Ekonomik Katkı ve Ticarileşme
Üniversitelerimizin sektörle, sanayicilerle daha fazla iş birliği yapmasını amaçlıyoruz. Üniversitenin kapısı sanayiciye, sanayicinin kapısı da üniversitelere açık olmalı. Okuyan öğrenciler de bu işbirliği sayesinde okuduklarını uygulama olanağı bulsunlar. Üniversite, sanayicinin ihtiyaç duyacağı bilgiyi üretmeli; sanayici de, sorunlarını aşmak için üniversiteye başvurmalı.
Beş yıl önce başlatılan endeks, üniversitelerin eğitim kalitesine göre sıralandığı bir liste veya en başarılı veya en başarısız üniversiteyi ortaya koyan bir sıralama değil. Bu endekste dikkate alınan, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performansları...
Üniversitelerimiz için girişimci ve yenilikçi olmak, bir tercih meselesi değil, bir zorunluluk. Bu endeks, üniversitelerimize adeta bir ayna tutuyor, girişimcilik ve yenilikçilik alanında neyi doğru ve neyi eksik yaptıklarını kendilerine gösteriyor.
Endeks sıralamasına, öğretim üyesi sayısı 50’nin üzerinde olan 152 üniversite dahil edildi. Endeksin veri toplama sürecine 221 kurum katkı sağladı. Şu anda dünya ile yarışan, bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda üniversitemiz var. Halbuki Türkiye gibi potansiyeli güçlü bir ülkenin, dünyada ilk 500’de en az 10’un üzerinde üniversitesinin olması gerekiyor. Eğer dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olacaksak, kurumlarımızı da dünya çapında lider kurumlara dönüştürmeliyiz. Özellikle üniversitelerimizi, dünya çapında bilim yapılan ve teknoloji üretilen merkezler haline getirmeliyiz.
İlk 50’nin yer aldığı listedeki üniversitelerden 33’ü devlet, 17’si ise vakıf üniversitesi. Bu yılın birincisi, 90,97 puanla Sabancı Üniversitesi, ikinci sırada 87,31 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), üçüncü sırada ise 85,18 puanla Gebze Teknik Üniversitesi bulunuyor. Görüyoruz ki son yıllarda üniversitelerimiz bünyesinde girişimcilik ve yenilikçiliğe dair önemli adımlar atılıyor. Gençlerimiz de artık kendi işlerini kurmanın, girişimci olmanın hayallerini kuruyor. Dolayısıyla üniversitelerimiz için girişimci ve yenilikçi olmak, bir tercih meselesi değil, bir zorunluluk. Biz de bu endeksi yayınlayarak, tercih aşamasında bulunan gençlerimize daha bilinçli karar vermelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Velilere tercih tavsiyeleri
Üniversite giriş sınavları (TYT-AYT) pek çok öğrenci tarafından ‘olmak ya da olmamak sınavı’ olarak görülüyor. Sınav bitti, artık sadece aldığım puan önemli diye düşünülüyor; ancak sınavda alınan puandan daha önemlisi, belki de en önemlisi, yapılacak tercihlerdir. Bu dönemde yapılacak tercihler, öğrencilerin geleceklerini büyük ölçüde belirleyecek. Böylesine önemli ve öğrencilerde sıkıntı yaratacak bir dönemde ailelere çok önemli görevler düşüyor. Peki siz, çocuklarınıza bu dönemde nasıl yardımcı olabilirsiniz? Bu dönemde gençler kendi adına karar veren kişiler yerine, onlara destek olacak kişilere ihtiyaç duyar. Çocuğunuzun karar verme ve problem çözme becerilerini geliştirmede yardımcı olabilirsiniz. Çocuğunuzun kendine özgü, farklı ve yetişkin bir birey olduğunu hatırlamalı ve kendi hayatının sorumluluğunu sahiplenmesi için önünü açmalısınız. Bilgi verelim, tavsiyede bulunalım, ama zorlamada bulunmayalım. Kendi istek ve düşüncelerimizi, çocuğumuz aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmayalım. Bırakın, mesleğini kendi seçsin, bu karar ona ait; bize düşen görev, gücümüz yettiğince ona maddi ve manevi destek sağlamak. Çocuğunuzla sürtüşmeyin Öncelikle çocuğunuzu dinlemeyi ve hissettiklerinizi anlatmayı başarabilmelisiniz. Çocuğunuzun bir birey olduğunu kabul edin ve duygularınızı paylaşın, bu kritik dönemde sürtüşmeye fırsat vermeyin. Onun neler hissettiğini öğrenmeye çalışın. Çocuğunuzun tercihlerinin ne olduğunu öğrenin. Siz hangi üniversiteleri ya da bölümleri tercih etmesi gerektiğini belirtirseniz, çocuğunuzun kendi isteklerini açık bir şekilde ifade etmesini engellemiş olursunuz. Sizler, meslek seçimi ve tercihler döneminde çocuklarınızın yanında olarak onları olumlu yönlendirmelisiniz. Çocuklarınızla bu dönemde yaşayacağınız çatışmaları önlemek için, bu dönemde onlarla etkin iletişim kurmak, karşılıklı olarak kaygılarını paylaşmak; sizin ve çocuğunuzun birbirini daha iyi anlamasını sağlar. Aileler çocuklarına para ve kariyer getirecek ya da onlardan kendi aile işlerini devam ettirecek meslekler seçmelerini ya da kendi istedikleri üniversiteleri tercih etmelerini ister. Ancak insanların ve çevrenin sürekli bir değişim içinde olduğu unutulmamalıdır. Aile işlerini kapsayan meslekler ise genç bireyin özellikleriyle örtüşmeyebilir ve onların gelecek taleplerini karşılamayabilir. Çocuklarını en yakından tanıyan kimseler olarak, onların ilgi ve yeteneklerini belirlemelerine yardımcı olabilirsiniz. Meslek seçiminin, çocuğunuzun kişilik özelliklerine uygun olmasına dikkat edin. Üniversite tercihlerinde de aynı hassasiyeti göstermelisiniz, çocuğunuzun gelecekte iş yaşamından neler beklediğini ve kişilik özelliklerini dikkate almasını sağlamalısınız. Atılması gereken bir diğer önemli adım meslekleri ve üniversiteleri tanımaktır. Rehberlik görevi üstlenerek tercih etmeyi düşündüğü üniversiteleri gezebilirsiniz. Şansa bırakmayın Her yıl yaklaşık 2,5 milyon genç, üniversiteye yerleşebilmek için sınavlara hazırlanıyor. Başarıyı hedefleyen öğrenci ve velilerin, hazırlık süreci ve sınav sonrası duyguları farklılaşıyor. Tercih dönemleri, gençlerin sınava hazırlanırken yaşadığı stresi, biraz daha fazla olarak anne ve babanın da işin içine girdiği duygusal ve zor bir karar verme sürecine dönüşüyor. Üniversiteye girmek, bir bölümde okumak ama hangi bölüm olursa olsun bir yere yerleşmek arzusu, gençlerimiz ve aileleri için kaçınılmaz bir durum oluyor. Bu durumun nedenini, Türkiye’nin yaşadığı sosyal ve ekonomik dönüşümün, Türk aile yapısına yönelik yansımalarında aramak gerekiyor. Genç, kendini ne kadar iyi tanır ve önünde yer alan kariyer seçeneklerinden kendisine en uygununu belirler ve bu doğrultuda seçimler gerçekleştirirse, sınava ve sınav sonucu elde ettiği başarıya o kadar doğru anlamlar yüklemiş olur. Anne babalar, çocuklarıyla klişelerden uzak ilişki kurmalı; onların güçlü yönlerine odaklanmalı ve çocuklarının kişilik özelliklerini de gözeterek kariyer planlamalarına destek olmayı başarabilmeli. Bu yaklaşım hem çocuklar hem de aileleri ile sorunsuz yaşamalarına neden olur.

Devamını Oku

Üniversitelerin karnesi

4 Ağustos 2018

Sadece öğrencilerin mi notu olur? Hayır, üniversitelerin de var. Toplam 9 kriter ile yapılan değerlendirmede Türkiye’nin en iyileri belli oldu

URAP; kar amacı gütmeyen, Türkiye ve dünya üniversite sıralamalarını yapmayı toplumsal hizmet olarak gören bir kurum. URAP Laboratuvarı’nda çalışan ekip üyeleri; diğer çalışmalarının yanı sıra, üniversite sıralama çalışmalarına gönüllü olarak katkı yapıyor. URAP Araştırma Laboratuvarı 2009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kuruldu. URAP’ın amacı yükseköğretim kurumlarını akademik başarıları doğrultusunda değerlendirebilmek için bilimsel metodlar geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmak. ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı, 2009 yılından bu yana Türkiye’deki üniversiteleri akademik performanslarına göre sıralıyor. Türkiye sıralamasında, Web of Science/InCites gibi uluslararası kaynaklar ile YÖK’ün yayınladığı veriler kullanılıyor. URAP’ın üniversitelerimiz için geliştirdiği bu sıralama sisteminin, her üniversitenin kendi konumu hakkında bilgi sahibi olmasına yardımcı olacağını umuyoruz. Üniversitelerimizin bazı konulardaki eksiklerini görüp kendilerini geliştirerek belirli bir süre içinde dünya sıralamalarında daha üst sıralara yükseleceğine inanıyoruz. Geliştirilen sistem, üniversiteleri ‘iyi’ ya da ‘kötü’ şeklinde ayırmayı hedeflemiyor. Amaç, üniversitelerin belirlenen kriterlere göre gelişmeye açık yanlarını fark etmelerine yardımcı olmak. Diğer sıralama sistemlerinde olduğu gibi, bu sistemin de eleştiriye açık yönleri var. URAP laboratuvarında yürütülen çalışmaların sonuçlarına ve gelecek önerilere göre düzenlemeler yapılarak mevcut sıralama sistemi sürekli olarak gelişmeye açık. Üniversitelerimizin bazı konulardaki eksiklerini görüp kendilerini geliştirerek belirli bir süre içinde dünya sıralamalarında daha üst sıralara yükseleceğine inanıyoruz.
Yapılan değerlendirme, üniversitelerimizi 9 göstergeye göre sıralıyor:
1- Makale Sayısı
2- Öğretim Üyesi Başına Düşen Makale Sayısı
3- Atıf Sayısı
4- Öğretim Üyesi Başına Düşen Atıf Sayısı
5- Toplam Bilimsel Doküman Sayısı
6- Öğretim Üyesi Başına Düşen Toplam Bilimsel Doküman Sayısı
7- 2014-2015 Yılı Doktora Mezun Sayısı
8- Doktora Öğrenci Oranı
9- Öğretim Üyesi Başına Düşen Öğrenci Sayısı
‘Önce bölümü seçin’
Üniversite tercihi aşamasındaki öğrencilerin, öncelikle okumak istediği bölümü doğru belirlemeleri gerektiğinin altını çizen İstanbul Bilgi Üniversitesi Eğitim Danışmanı Özge Alyu, “Ben ne istiyorum, hangi alanlara ilgi duyuyorum, hangi alanlarda yetenekliyim?” gibi sorulara yanıt aramaları gerektiğini söyledi ve öğrenci ile ailelerine şu tavsiyede bulundu: “Belirledikleri bölümler hakkında detaylı bilgi için akademisyenler ve üniversitede o bölümleri okuyan öğrencilerden bilgi almaya çalışmak, tercihlerini netleştirmelerine yardımcı olur. Bölüm belirlendikten sonra, üniversite seçimi yapılmalı. Üniversiteler arasında seçim yaparken, her öğrencinin dikkate alması gereken bazı temel başlıklar var. Bunlardan ilki; akademisyen kadrosu. Akademisyenlerin kendi alanlarında zengin bir geçmişe sahip olması, iş dünyasınca bilinen, danışılan, fikrine önem verilen isimler olması ve okulun öğrenci odaklı olması önemli. Üniversite adaylarının, mezun olduktan sonraki süreci de düşünmeleri, üniversitenin iş dünyasıyla bağlantıları ve eğitim süresince kişisel gelişimi ne ölçüde desteklediği de sorgulanmalı.” Eğitim hayatının uluslararası nitelikte olması gerektiğini belirten Alyu, “Üniversitelerin uluslararası bağlantılarının incelenmesi gerekir” dedi.
Öğrenciler ne kadar memnun?
Üniversite sınavlarına yüzbinlerce öğrenci giriyor ve aldıkları puana göre, kendilerine üniversite seçiyorlar. Kimisi hayalini gerçekleştiriyor kimisi ise hayal kırıklığına uğruyor. Ancak burada tek kriter aldıkları puan. Üniversiteler ise bu puana göre öğrenci alıyor. Peki öğrenciler tarafından üniversitelere verilen birpuan var mı? Bu araştırma Türkiye’de de yapılıyor. ‘Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’ TÜMA, ilk olarak 2016 yılında Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı’nın kurucuları Prof. Dr. Engin Karadağ ve Prof. Dr. Cemil Yücel tarafından gerçekleştirildi. TÜMA’nın temel amacı, Türkiye’deki üniversitelerin öğrencilerin üniversitelerden tatmin olma düzeylerini belirlemek ve bu kapsamda üniversiteleri öğrencilerin tatminkârlık düzeylerine göre sıralamak. Daha sonra 2017 yılında yapıldı. Bu bölümde bu araştırma hakkında bilgiler vereceğiz. Tercih yapmada önemli bir kriter olacaktır.
Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması 2017
Yükseköğretimde üniversitelerin başarılarının hesaplanması, kalitesi hep tartışma konusu olmuştur. Günümüz sıralama sistemleri incelendiğinde akademik deneyim, üniversite imkânları, sosyal deneyim, öğrenci kişisel refahı, konaklama, üniversite-sanayi işbirliği, güvenlik ve öğrenci birlikleri gibi alanlar kriterleri ön plana çıkıyor. Öğrencilerin memnuniyeti dediğimizde ise kriterler biraz değişiyor. Memnuniyet göstergesinin boyutları ise yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim ve araştırma işlevlerinin yanında öğrencinin üniversite yaşamındaki tüm alanları kapsamakta ve yükseköğretimde kalite kavramına bütüncül bir nitelik kazandırmaktadır. Bu bağlamda üniversite öğrencilerinin memnuniyet düzeyleri üniversitenin öğrenciler için hazırladığı ortamın kalitesinin gösteren ve üniversite kalitesini oranlar ve araştırma sayılarına kısıtlamayan önemli bir gösterge olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’de üniversitelerin öğrencilerinin ihtiyaçlarına ve gelişimine ne düzeyde cevap verebildiği üzerine araştırmalar yok denecek kadar azdır. Türkiye’deki araştırma Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’nda öğrenci memnuniyetini temel alan sıralama oluşturuldu. Bu sıralamada şu kriterlere dikkat edildi? 1) Türkiye’deki üniversiteler öğrencilerini öğrenme deneyimleri açısından memnun edebilmekte mi? 2) Doyurucu ve çekici bir yerleşke yaşamı oluşturarak, mekân ve insan ilişkisini tatminkâr düzeyde sunabilmekte mi? 3) Derslere girip çıkmanın, konuları işlemenin ötesine geçip; öğrencilere akademik destek verilebilmekte ve akademik güçlüklere ilgi gösterilebilmekte mi? 4) Kurumun yönetimi ve işleyişi açısından öğrencilerin talepleri hızlı ve memnuniyet verici düzeyde karşılanabilmekte mi? 5) Üniversitenin öğrenme ortam, olanak ve kaynakları zengin bir çeşitliliğe sahip ve yeterli mi? 6) Öğrencilerin kişisel gelişimi ve gelecekteki kariyerleri destekleniyor mu? Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’nda işte bu sorulara cevap aranarak öğrencilerin üniversite deneyimleri hakkında geniş bir bakış açısı sağlanmış. Bu araştırma sonuçları üniversitelerin öğrenciye bakış açısını da değiştirecek sonuçlara sahip. TÜMA, Türkiye’de üniversite öğrencilerinin deneyimlerini ve memnuniyetlerini anlama, öğrenci deneyimini zenginleştirmek ve üniversiteleri daha öğrenci merkezli uluslararası bir üniversite olma yolunda bir yol gösterici olması açısından önemli. Öğrencilerin deneyimleri öğrenci memnuniyetinin önemli bir göstergesi olmakla birlikte, memnuniyet eğitim deneyiminin tatminkâr olup olmadığının sadece bir bölümünün resmini sunuyor. TÜMA-2018’de 109 devlet ve 63 vakıf olmak üzere 17 2 üniversitede öğrenim gören 26.513 öğrenciden kullanılabilir veri toplandı.

Devamını Oku

Taban puana güvenmeyin

4 Ağustos 2018

Her yıl programların taban, tavan puanları ile başarı sıralaması açıklanıyor. Tercih yaparken başarı sıralamasını dikkate alın. Taban puan yanıltıcı olur

ÜNİVERSİTE TABAN PUANLARI NASIL OLUŞUYOR?

ÖSYM, yayınladığı tercih kılavuzunda üniversite taban puanlarını her program bazında program taban ve tavan puanları olarak açıklıyor. Taban puan her programa, kontenjanına göre, bir önceki yıl en son yerleşen adayın, ilgili puan türüne göre puanını ifade ediyor. Fakat unutmamak gerek ki, üniversite taban puanları sabit değerler değil. Her yıl programa son yerleştirilen adayın puanına göre değişkenlik gösteriyor. Tavan puan ise, programa ilk olarak yerleştirilen öğrencinin, ilgili puanını ifade ediyor. Taban puanlar, öğrencilerin talebine göre belirleniyor. Kılavuzda gösterilen taban puanlar önceki senenin talebini yansıtıyor. Dolayısıyla bir adayın puanının kılavuzda gösterilen programın taban puanından daha yüksek olması, adayın o programa girebileceğini garanti etmiyor. Çünkü adayın tercih yaptığı senenin taban puanları o seneki yerleşme yapıldıktan sonra belli oluyor. Taban puanların her yıl değişkenlik gösterdiği göz önüne alınarak, bir önceki yıl programa yerleştirilen son adayın başarı sıralamasına dikkat ederek bir liste hazırlamak daha doğru olur.

EN POPÜLER 5 MÜHENDİSLİK DALI

Mühendislik her zaman en gözde mesleklerden biri olmuştur. Giriş zorluğundan, rekabete, toplam başvurandan akademik zorluğa kadar birçok değişken hesaplandığında ortaya çıkan en iyi mühendislikler:

- Mekatronik Mühendisliği

- Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği

- Elektrik-Elektronik Mühendisliği

Devamını Oku

Puan tutuyor diye istenmeyen bölüm seçilmemeli!

2 Ağustos 2018

Üniversite tercihlerinde adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye yazmaması gerekir. Tercihlerde mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası burada devreye girmeli

Meslek seçiminde anahtar bir soru var; ‘hem mutlu hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?’ Bunun üzerinde önemle düşünülmelidir. Tercihlerde, sadece sınav başarısı yetmiyor. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığından veya sınavdan kaç puan aldığından ziyade tercihlerde hata yapıp yapmamasıyla ilgili tedirginlik yaşanıyor. Dolayısıyla ‘hata yapma korkusu’ ortaya çıkıyor. Adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası burada devreye girmeli. İstek orantılamasında yüzde 50’nin altındakiler yazılmamalı. Bazı mükemmeliyetçi öğrenciler var 2-3 tercih yapıp riske ediyorlar. Sonrasında da yerleşemiyorlar.
Puan türlerini karşılaştırmak
Adayın hem SAY hem de EA tercihleri yaptığını varsayalım. Aday, önüne iki boş A4 kağıdı alacak. Bunlardan birine SAY tercihlerini, diğerine de EA tercihlerini yazacak ve her ikisinin toplamı 24’ü aşmayacak şekilde düzenlenecek. Her bir tercih listesi, kendi arasında küçük sıradan büyük sıraya doğru veya makul ölçüde istek-sıra dengesi göz önünde tutularak sıralanacak. Sonra başka bir boş kağıda bunları şu üç şekilde aktarabilir:
- Aday şöyle diyebilir: Ben önce SAY bölümleri, daha sonra da EA bölümleri istiyorum. Bu durumda aday, önce SAY listesindeki tercihleri olduğu gibi bu kağıda aktarır, sonra bunun altına EA listesindeki tercihlerini sıralayabilir.
- Aynı aday şöyle de diyebilir: Ben önce EA bölümleri istiyorum, bunlar olmazsa o zaman SAY tercihlerini istiyorum. O zaman önce EA listesindeki tercihler buraya aktarılacak, daha sonra da SAY tercihleri yazılacak.
- Aday isterse bu şekilde de davranabilir: İlk tercihim, SAY listesinin ilk sırasındaki yer olmalı, 2’nci tercih olarak yine SAY listesinde bulunan 2’nci sıradaki yeri istiyorum. 3’üncü sırada, EA listesinin ilk sırasında bulunan yeri, 4’üncü sıraya SAY listesindeki 3’üncü tercihi yazmak istiyorum. Ve bu işlem bu şekilde sürüp gider. Bu üç şekil de doğru, ama adayın olaya yaklaşım tarzı farklı. İşte bunun nasıl olması gerektiğine adayın kendisinin karar vermesi gerekir.
‘Ölü tercih’ nedir?
Yazdıklarınızdan pişman olmayacaksanız doldurun, 24’üncü tercihiniz bile okuyacağınız tercihse, doldurmakta sakınca yok! ‘Hele bir yazalım, sonra bakarız’ demeyin, son pişmanlık fayda etmiyor, bedeli de ağır oluyor... Örneğin, tercihlerimizden birinin sırası 150.616 olsun. Kalkıp da bunun altına 120.387’nci sıradaki bir yeri yazarsak, işte bu ölü tercih olur! Neden mi? Şöyle açıklayayım: 150.616’ncı tercihe giremeyen bir aday, ondan daha yukarı sırada bulunan 120.387’nci sıraya yerleşebilir mi? Bu mümkün değil, işte ‘ölü tercih’ bu demektir. Böyle yaptığınız taktirde, fazladan yer işgal eden bir tercih yapmış olursunuz.
Bu yıl kontenjanlar azaldı!
Üniversiteler, az tercih edilen bölümlerde kontenjan azaltma yöntemine gitti. Geçen yıla oranla linas ve ön lisansta toplam 66 bin kontenjan azaldı. İktisat ve işletmede daralma yüzde 25 civarında olurken uluslararası ticaret ve finansda ise kontenjan artması dikkat çekti. Bu yıl açıköğretim ve uzaktan öğretim dahil toplam 1 milyon 43 bin 177 kontenjan adayları bekliyor. Geçen yıla göre lisansta 6 bin, önlisansta ise 60 binlik bir azalma söz konusu. Kontenjanını en çok artan bölüm, uluslararası ticaret ve finans. Gözde alanlardan işletme ve iktisat ise yüzde 25 dolayında küçüldü. Bu yıl devlet ve vakıf üniversitelerinde önlisans, lisans, açıköğretim ve uzaktan öğretim de dahil toplam kontenjan, 1 milyon 43 bin 177’yi buldu. Geçen yıla göre lisansta yaklaşık 6 bin, önlisansta ise 60 bin kontenjan azaldı. Şimdi kontenjan değişikliğinin alanlarını teker teker inceleyelim:
İktisat ve işletme
Bu yıl ilk kez uygulanan YKS’nin ardından en çok tercih edilen programların kontenjanında geçen yıla göre daralmalar oldu. Cazibesini yitiren bölümlerin kontenjanları büyük oranda azaldı. 2018’de en dikkat çeken küçülmelerden biri, iktisadi ve idari bilimler alanında, bilhassa iktisat ve işletme bölümlerinde ortaya çıktı. İki bölümde daralma ortalama yüzde 25’i buldu. İşletme, iktisat, siyaset bilimi ve kamu yönetimi öğrencilerini ilk yıl ortak derslerle ilgili bölümlere hazırlamayı hedefleyen EA programları ise; yüzde 79.4 ile en çok daralan bölüm oldu. Geçen yıl 452 olan kontenjan, 2018’de 93’e geriledi. Onu, yüzde 71.1 ile bilgisayar ve öğretim teknolojileri öğretmenliği; yüzde 66.7 ile bilgisayar-enformatik ile psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü izledi.
İşletme bölümünün kontenjanı çok fazla. 16 bin 794 kontenjan işletmeye ait. Geçen yıla kıyasla yüzde 25’lik bir düşüş söz konusu. Hukuk 16 bin 662 kontenjanla ülke genelindeki en yüksek ikinci kontenjana sahip ve geçen seneye oranla yüzde 6’lık bir artış var. Üçüncü en büyük kontenjan ilahiyat, ardından hemşirelik, ondan sonra da iktisat geliyor, İktisatta da ge çen yıla göre yüzde 20’lik azalma var. En büyük mühendislik kontenjanı inşaat mühendisliğinde. Diş hekimliği 6 bin 100 ile kontenjanlarında yüzde 32’lik artış var. Eczacılık kontenjanı da yüzde 29’luk bir kontenjan artışı ile 3 bin 366’ya yükseldi. Tıpta bin yeni kontenjan Tıpta kontenjanlar yüzde 7 arttı. 2018’de tıpta bin yeni adaya daha yer açıldı. Böylelikle 14 bin 375 aday için kontenjan oluştu. Makine mühendisliğinde artış yüzde 7’yi, psikolojide ise yüzde 16.9’u buldu. Hukukta kontenjanlar yüzde 5.8 yükseldi. 917 yeni sıra eklendi, 2018’de 16 bin 420 aday hukuk eğitimi alacak.
2017 yerleştirmede rekor boşluk
2017’de üniversitelerdeki ilk yerleştirmelerin ardından lisans ve önlisans programlarındaki 910 bin 671 kontenjandan 696 bin 241’i doldu, 214 bin 430’u ise boş kaldı. 2016’da bu sayı sadece 60 bindi.
‘Yüzde 50 indirimli’ bölümler
ÖSYM’nin yayınladığı ‘2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu ’nda bir şey dikkatimi, bilmem siz de farkına vardınız mı? Vakıf üniversitelerinin bazı bölümlerinde ‘indirimli’ ifadesi geçiyor! Daha önceki yıllarda kılavuzda böyle bir ifade geçmiyordu; ‘burslu’ ya da ‘yüzde 50 burslu’ vb. İfadeler olurdu. Açıkçası bana tuhaf geldi. Akademik bir kılavuzda, market raflarını aratmayan bir ifadeyle karşılaşacağım hiç aklıma gelmezdi. Bazı bölümlerin karşısında ‘burslu’ yazıyor, bu ifade değişmemiş; ‘yüzde bilmem kaç burslu’ olanlar değişmiş. Zaten yıllardır burs kavramını yanlış kullanıyoruz ve tabiri uygunsa, işi sulandırmış durumdayız. Burs, başarıya ve başarı devam ettiği sürece verilir. Bizde başarı, tek bir kritere ‘puan’a bağlı. Yeterli puanı aldın mı, bursu kaptın demektir. Bursu elde etmek ve devamını sağlamak için pek fazla bir şey istenmiyor. Başarısız olsanız, derslerden kalsanız bile 7 yıl süresince bursunuza kimse dokunmuyor. Üniversiteler, bursu kesmiyoruz diye neredeyse yemin edecekler. Bizde burs kavramının içi boşaltıldı, hiçbir anlam ve önemi kalmadı; sadece keseye, aile bütçesine destek amacını taşıyor. Yüzde 25, yüzde 50 burslu programların taban puanlarına baktığınızda, puanların yerlerde süründüğünü görürsünüz. Yüzde 25 bursun yüzüne kimse bakmaz oldu, neredeyse bursun alt limiti yüzde 50’lerden başlıyor. Hatta çoğu vakıf üniversitesinde yüzde 50 burslu programlar bile dolmamaya başladı. İşte, böyle böyle burs kavramının içi boşaltıldı. Vakıf üniversitelerinin bölümlerinin karşısında yazan ‘indirimli’ ifadesi, burs kavramında geldiğimiz son noktadır. Sanırım yakında ‘burada pazarlıksız satış yapılır’ ifadesi de kullanılır!

Devamını Oku

İdeal tercih listesi nasıl hazırlanır?

1 Ağustos 2018

İlk yapılması gereken, kılavuzdaki programların istek sırasına göre belirlenmesi ve yanlarına geçen yıl o bölüme girenlerin başarı sıralarının yazılmasıdır

ÖSYM’nin Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının ardından yaklaşık 2 milyon öğrenci için sıra tercih listesi oluşturmaya geldi. İdeal bir liste hazırlanabilmesi için sunabileceğimiz yol haritası şöyle:
1- TERCİH KILAVUZUNUN OKUNMASI: Tercih listesi oluşturulurken ilk yapılması gereken işlem, 2018 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanlar Kılavuzu’ndaki istenilen programlar hiçbir önşart gözetilmeksizin istek sırasına göre belirlenmesi ve listedeki tercih edilen bölümlerin yanlarına da 2017 yılında o bölüme giren adayların başarı sıralarının yazılmasıdır. Bunun için çeşitli tercih sitelerindeki süzme programlardan yararlanılabilir. Bu aşamada tercih edilmesi düşünülen programlar, ÖSYM’nin belirlediği sınırlamayı, yani 24 tercihi aşabilir.
2- PROGRAMLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ: Bu aşamada sadece puana veya başarı sırasına göre yazılan, kazanıldığında kayıt yaptırmayacağınız veya gittiğinizde barınma, ulaşım gibi sorunlar oluşabilecek programlar listeden çıkartılmalıdır. Ayrıca mezun olduğunuzda istihdam olanakları kısıtlı olan ve ileride daha büyük sorunla karşılaşmamak için listedeki programlara dikkat edilmelidir.
4-PROGRAMLARIN ÖZEL ŞARTLARININ OKUNMASI: Tercihlerinizde yer verdiğiniz bölüm/programların devlet, vakıf, KKTC veya yurt dışı da olsa maddi şartlarına dikkat edilmelidir. Devlet üniversitelerinde ikinci öğretim yapan bölümlerin harç miktarları normal öğretimlere göre çok yüksektir. Ayrıca devlet üniversitelerinde de yurt dışı üniversiteleriyle entegre yürütülen bölüm/programların ücretli olduğu unutulmamalıdır. 5- TUTARLILIK DENETLEMESİNİN YAPILMASI: Adaylar tüm tercihleri oluşturduktan sonra bir uzman gözetiminde tercih tutarlılık denetlemesi yapmalıdırlar. Bu denetleme yapılırken her programın tek tek bir alttaki program ile karşılaştırılmalı, en çok istenen program üste yazılmalıdır. 6-TERCİHLERDE SON NOKTA: Tüm bu aşamalardan sonra, son aşama tercih formunun işleme konmasıdır. Öncelikle tercih işleminin ne zaman sona ereceği unutulmamalıdır. Tercih işlemleri yapıldıktan sonra hiçbir değişiklik yapma hakkınız olmayacaktır. ÖSYM’nin sitesinde tercih işlemleri bittikten sonra, ‘Tercihleriniz sistem tarafından başarıyla kabul edilmiştir’ uyarısını görmeden sistemden çıkmayın ve Tercih Formunuzun bir kopyasını yazıcıdan almayı unutmayın. 1 yıl büyük kayıp değildir! 7-SINAVLARA TEKRAR HAZIRLANMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?: Özellikle puanı istediği bölüme yetmeyen, ancak yapacağı çalışma ile hedeflediği yeri kazanabilecek durumda olan adaylar için bir yıl daha hazırlık yapmak bir kayıp değildir. Çünkü bireyin istemediği bir bölümde okuması, istemediği bir mesleği yapması daha büyük sorunlar oluşturabilir. Ancak 2 veya 3 yıldır hazırlık yaptığı halde yeterli puana ulaşamayan adayların en kısa yoldan kabiliyetlerini geliştirici bir mesleki kurslara katılmaları ve mesleğine yönelik bir sektörde çalışarak hayata atılmaları daha yararlı olacaktır. Puanları düşük olan adaylara diğer bir tavsiyemiz ise, açıköğretim okuyup aynı zamanda çalışması olacaktır. Bu sayede hem açık öğretimle eğitimine devam edip diploma alabilecekler, hem de iş tecrübesi edineceklerdir. 8- TERCİH LİSTESİ HAZIRLAYALIM: SAY puan türündeki başarı sırası 45 bin, EA’deki başarı sırası da 61 bin olan bir adayın, her iki puan türünden de tercih yaptığını var sayalım... Adayın ilk önce iki ayrı liste hazırlaması gerekiyor; SAY tercihleri için ayrı bir liste, EA tercihleri için ayrı bir liste. SAY sıralaması 45 bin dolaylarında olan bir adayın, bu puan türündeki ilk tercihlerini 30 bin dolaylarından başlatmasında herhangi bir sakınca yoktur. İlk tercihler, gönlünüzdeki yerler olsun. Bu aday, EA’deki tercihlerini de 40-45 binlik sıralardan başlatabilir. Adayın SAY’da 55 bine kadar düşmesi, kendini garantiye alması anlamına gelir, tabii kazandığında pişman olmamak koşuluyla. EA puan türünde 71 binlere kadar inilmesi, adayın bu puan türünde de garantiye alacaktır. Her iki puan türünde de orta sıralardaki 15-20 tercihin, bizim bulunduğumuz sıradaki yerlerden veya bizim sıramızın biraz biraz altındaki yerlerden olmasında yarar var. Daha sonra yapmamız gereken şey, bu iki listeyi birleştirmek. Kendimize sormamız gereken ilk soru: Ben, önce 1’inci sıradaki SAY’lı bölümü mü istiyorum, yoksa EA ile alan yeri mi? Aday, ilk sıraya SAY’dan öğrenci alan bölümü yazacak. Daha sonra aynı soruyu şu şekilde soracak: Ben, ikinci sıradaki SAY ile öğrenci alan yeri mi istiyorum, yoksa 1’inci sıradaki EA ile öğrenci alan yeri mi? Adayın cevabının yine SAY olduğunu varsayalım. Bu kez adayın kendine şu soruyu sorması gerekir: Ben, 3’üncü sıradaki SAY’lı yeri mi, yoksa EA’lı yeri mi tercih ediyorum? Yanıtın EA’lı bölüm olduğunu varsayalım. Böylelikle ilk üç tercihi sıralamış oluyoruz. Bu işlem, son tercihe kadar bu şekilde soru-yanıt şeklinde devam etmeli... Sınav kadar önemli! 9- TERCİHTE YELPAZENİZİ GENİŞ TUTUN: Sınav sisteminin değişmesine rağmen, bölüm ve tercih işlemlerinde önemli bir farklılık yok. Adayların puanlarının ve sıralarının kılavuzdaki programlara ne ölçüde denk gelebileceğini bilememeleri, kafaları karıştırabilir. Tercih araştırması yapmak için sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemeyin, kılavuzu dikkatli okuyun. Tercih de en az sınav kadar önemli. Elde edilen başarıyı iyi değerlendirmek gerekiyor. 2018’deki sistem değişikliğinin yarattığı belirsizlikler nedeniyle tercihlerinizi geçen senelere göre daha geniş yelpazeden seçmeye özen gösterin. Doğru tercih listesi için pratik ipuçları 1. Tercih listesi hazırlarken, puandan ziyade başarı sıranı dikkate alın. Bir önceki yıldaki başarı sıraları size bu konuda yardımcı olabilir. Her yıl puanlar değişse de başarı sıraları bize en sağlıklı veriyi sağlar. 2. Alternatifi bol olan tercih listesi oluşturun. Tek bir üniversite ya da birkaç bölüm üzerine odaklanmayın. 3. Sadece bir bölüme takılıp kalmayın. İstediğiniz bölüm ile ortak özelliklere sahip başka bölümlerin de olup olmadığını araştırın. Geçişli bölümleri göz önünde bulundurarak tercih listenizde alternatif yaratın. 4. Alternatifli oluşturduğunuz tercih listesini, önceliklerinizi göz önünde bulundurarak ve uzman yardımı alarak, sadeleştirmeye çalışın. 5. Tercihlerinizi yaparken ilk beş ya da altı tercihin, kendi başarı sıranızdan yukarıda ve en çok istediğiniz üniversite ve bölümler olmasına dikkat edin. 6. Tercih listenizde kendi başarı sıranızdan yüksek tercihlere yer verdikten sonra, kendi başarı sıranıza yakın ya da denk olan en az 20 tercih yapabilirsiniz. 7. Yerleştirmede önemli olan tercih sırası değil, puanın yüksek olmasıdır. Puanı birbirinden farklı iki öğrenciden, ilgili bölümü önce tercih eden değil, puanı yüksek olan aday yerleştirilir. 8. Son beş veya altı tercih -girmek istediğiniz bölüm ve üniversiteleri göz ardı etmeden-kazandığınızda asla pişman olmayacağınız ve tekrar sınava girmek istemeyeceğiniz yerler olmalı. Yazdığınız son tercih, sizin gitmeyi tercih ettiğiniz en son üniversite ve bölüm olmalıdır. 9. Acele etmeyin, tercih dönemini, açıklanan tarihleri göz önünde bulundurarak son gününe kadar değerlendirin. Üniversiteleri ziyaret edin, öğretim üyelerinden bölümler hakkında bilgi alın, uzmanlarla görüşün… 10. Yurt dışında eğitim almayı düşünüyorsanız, YÖK Denklik Bürosu’ndan okumayı düşündüğünüz üniversitenin denkliği olup olmadığını öğrenin. Türkiye’de geçerliliği olmayan üniversiteleri asla tercih etmeyin.

Devamını Oku