Biz de gülseydik!

Rasim Ozan Kütahyalı (ROK) ve Ahmet Çakar’ın içinde bulunduğu futbol programında nasıl futboldan başka her şey konuşuluyorsa, bu ikilinin içinde bulunduğu mahkeme salonu da mahkeme salonundan başka her şeye benzemiş.

Olay çok çok özetle şöyle: ROK, Fatih Terim’in özel yazışmalarını programda ifşa ediyor. Fatih Terim de “haberleşmenin gizliliğini ihlal” davası açıyor. Dava bir türlü sonuçlanmıyor çünkü ROK 4 celsedir duruşmalara katılmıyor. Son duruşmaya gelmeme mazereti ne peki? Doğum günü varmış, rezervasyonlarını iptal ettirememiş, mahkeme kusura bakmasınmış. Bu resmen adalete de o hakime de, hakaret. Adam dalga geçiyor. Kimse de sesini çıkarmıyor. Hakim de çıkarmamış. Bir daha olmasın demiş sadece... Peki ya Ahmet Çakar’a ne demeli?

ROK’un bu gizli yazışmaları nereden bulduğunu bilmediğini söyleyerek “Belki kendisine vahiy gelmiştir” diyor ve mahkeme salonunda ‘gülüşmelere’ neden oluyor! Vallahi biz hiç gülmedik. Normal vatandaşı mahkeme salonunda yok elini kaldırdın, yok yan baktın, yok gözünü kırptın diye çocuk gibi azarlayan, bir celseye katılmayınca hakkında yakalama emri çıkartan hakimlere alışığız. Millet olarak bu lakayt tavırlara sessiz kalınması bize garip geldi. Adamlar resmen şov programına döndürmüşler koskoca mahkeme salonunu... Bu adalet bir tek bize mi çatık kaşlı, anlamadık ki!

Haberin Devamı

Üzerine alınmış

O tuhaf ve yakışıksız olayı hepimiz çok net hatırlıyoruz değil mi? Evli Erol Köse’nin mikrofonu eline alıp şarkıcı Gülşen’i sevdiğini haykırdığı geceyi... Köse o gece, büyük aşklarına saygı duyulacağını, kendince müthiş cesur bulduğu bu hareketinin alkış alacağını ummuştu herhalde. Ama işler zannettiği gibi gelişmedi. Gülşen bu ilişkinin arkasında durmadı, ortadan yok oldu, Erol Köse her kesimden büyük tepki gördü. Eşi ise bu olaya, dekoltesine daha da yüklenerek yanıt verdi. Hâlâ evliler mi bilmiyorum... Eğer öyleyse Allah mutluluklarını daim etsin.

Şimdi iddiaya göre Gülşen yeni albümünde geçmişte yaşadığı bu yasak aşkı için bir şarkı icra etmiş. Bu iddiaya sebep, özellikle şu sözler: “Hepsi hataymış ne safmışım, bitirmekle ne iyi yapmışım, yalan da yakışmıyor dilime, sen hâlâ en sevdiğim yanlışım...”

Haberin Devamı

Ben bu sözlerin Köse’ye yazıldığına hiç inanmıyorum. Eğer öyle ise, yani Gülşen hâlâ bu yanlışını pek seviyorsa da gözümden düşer doğrusu. Erol Köse’nin bu sözleri üstüne alındığını ve özellikle bu haberleri yaptırdığını düşünüyorum. Bence değil şarkı yazmak, adını bile anmasın bu aşkın (!) Gülşen. Gitsin hafızasından sildirsin hatta.

O zamanlar yerle bir olan imajını ve itibarını zar zor toparladı. Kendince inşa ettiği kariyerini yerle bir etmesin.

Biz de yaptık ama...

Zehra’nın yaptığını ergenlik çağlarında yapmayanımız var mı? İlk fırsatı bulduğumuzda evdekileri atlatıp kaçamak yapmak, maceraya atılmak... Ama bu masum ergen maceralarının sonu bazen çok hazin sonlanabiliyor. Özellikle böyle lüks arabasına yalandan polis muhabiri kartı iliştiren, polisten kaçan, tip olarak da yaşına başına uygun olmayan adamlarla takılmak bir genç kıza hakikaten yakışmıyor.

Haberin Devamı

Babasının aldığı karar doğru, Zehra biraz ortadan kaybolsun. Bu kadar ünlü bir çiftin çocuğu olunca gözünün üstündeki kaş bile batacaktır insanlara... Küçük yaşında hırpalanmasın...

DİĞER YENİ YAZILAR