Çocuğunuz sosyal olarak yeterli mi?

Herkes yaşadığı topluma öyle ya da böyle ayak uyduruyor. Başarılı bir şekilde toplumda var olabilmek ise sosyal yeterlilik ile doğrudan alakalı... Sosyal, duygusal, bilişsel bir takım beceri ve davranışları içeren sosyal yeterlilik ise yaşamın erken yıllarında şekilleniyor.

Haberin Devamı

Bu erken yıllarda çocuğun içinde bulunduğu gruba uyum sağlayabilmesi ve "Ben de varım!" diyebilmesi için bağımsız olması, kendine güvenmesi, arkadaşlık kurabilmesi, sosyal duyarlılığa ve problem çözme becerisine sahip olması gerekiyor.

Bağımsız bir çocuk kendi kendine öğrenebiliyor, karar verebiliyor ve plan yapıp bu plan doğrultusunda harekete geçebiliyor. Bu becerileri sergileyen bir çocuk elbette davranışlarının sorumluluğunu da alıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak da kendi davranışlarını yönlendirdiği gibi davranışsal seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeyi de öğreniyor.

Çocuk düşüncelerini ifade edebildikçe, arkadaş edindikçe, alaycı tavırlar gibi bir takım kaba davranışlardan kaçmayı başardıkça kendine güveni artıyor. Kendine güvenmeyi başaran bir çocuk da içinde bulunduğu toplumda liderliği üstelenebilir hale geliyor.

Sosyal duyarlılık ise sosyal yeterliliğin vazgeçilmez ön koşullarından birisi. Çünkü sosyal duyarlılığa sahip bir çocuk, karşısındakilerin ihtiyaçlarını anlayabiliyor, yorumlayabiliyor, uygun şekilde davranabiliyor ve en önemlisi sosyal ipuçlarını okuyabiliyor. Çocuğun bunları başarabilmesi için empati ve dil becerisi edinmesi gerekiyor. Ailelerin ve eğitim kurumlarının sorumluluğu da bu noktada başlıyor.

Çocuğun arkadaş edinmesi doğası gereğidir. Fakat arkadaşları ile ilişkisinin nasıl olacağı onun becerisine bağlıdır. Çocuğun sağlıklı arkadaşlık ilişkisi kurup kurmadığını gözlemlemek için aileler mutlaka çocuğun öğretmeni ile iletişim halinde olmalıdır. Çünkü çocuğun arkadaşlık ilişkilerinde gösterdiği beceriler ileride onun sosyal ilişkilerinin belirleyicisi olmaktadır.

Problem çözme becerisi ise yukarıda sayılan tüm yeterliliklerle doğrudan ilişkili olmakla birlikte düşünme becerisi de gerektiriyor. Çocuğun sosyal problem çözme becerisine sahip olması için hem mevcut durumu nasıl değerlendirebileceğini bilmesi hem de gerekirse kendi davranışını da değiştirmesi gerektiğini bilmesi gerekiyor.

Çocuğun bu davranışları edinebilmesi için hem devam ettiği okul öncesi eğitim kurumuna hem de ailelere görevler düşmektedir. Çocuğun mizacı genellikle anneye olan bağlılığı, ailenin çocuk yetiştirme tutumu, sosyal yeterliliği ile şekillenmektedir. Çocuk ile aile arasındaki tutarsız ilişkiler sosyal yeterliliği olumsuz etkilemekte, bu durumda çocukta olumsuz benlik algısı, kendine güven duyamama, motivasyon yetersizliği sebebiyle başarısızlık gibi durumlara sebep olmalıdır. Ailelerin yapması gereken çocuklarına örnek olduklarını unutmamak ve her zaman onların da eşsiz ve önemli bir birey olduklarını onlara hissettirmektir.

DİĞER YENİ YAZILAR