BREZİLYA böylesine önemli bir maçta yeterli kararlılıktan uzak bir görüntü ortaya koydu. Daha dinamik ve agresif olmaları gerekiyordu. Fizik olarak daha üstün olan Belçika akılcı bir anlayışla 1-0 öne geçmenin avantajını iyi kullandı. De Bruyne’ün harika golünden sonra da iyi savunma yaptı Kırmızı Şeytanlar…
BREZİLYA Teknik Direktörü Tite’nin anlamsız Gabriel Jesus ısrarının faturası da ağır oldu. Fizik olarak bu kadar yetersiz bir oyuncunun formda da olmadığı bir turnuvada Firmino varken neden Gabriel Jesus? Tite 2’nci yarı yaptığı değişikliler ile hatasından dönüp oyunu lehine çevirse de Belçika karşısında 2-0’dan dönmek için yeterli olmadı.
‘HAZARD ÇOK GÜÇLÜ’
HAZARD çok güçlü, istekli ve diriydi. Brezilya savunmasını çok zorladı. Courtois da kalesinde iyi kurtarışlar yaptı ve turnuvadaki en iyi maçını oynadı. De Bruyne son 2 maçtır klasını ortaya koyuyor ve takımını taşıyor.
DÖRT Avrupa takımı yarı finalde olacak. Kupa Avrupa’da kalacak. Kim kazanır bilinmez ama bu Dünya Kupası yıldızların değil; takım oyunun, disiplinin, güçlü savunma anlayışının ve fizik gücünün zaferi oldu.
ATLETICO Madrid’e karşı oynamak çok zor. Takım savunmasını dünyada en iyi yapan takım. Hiç pozisyon hatası yapmıyorlar ve dün de Marsilya’ya 1 pozisyon dışında hiç alan vermediler. Atletico, fizik olarak da teknik olarak da harika bir takım. Duran toplarda da büyük bir güç ve taktiksel olarak rakiplerin zaaflarını çok iyi analiz eden bir teknik adamları var.
ORTA alanda Saul, Koke ve Correa hem topu iyi kullanıyor hem de rakibe çok doğru baskı yapıyor. Hücumda ise stoperlerle boğuşup onları dolaştıran Diego Costa, Griezmann’ın işini kolaylaştırıyor. Süperstar dün 2 gol attı ve Atletico Madrid, umduğundan daha kolay kupaya uzandı.
DİLE KOLAY!
DİLE kolay son 8 yılda 5’inci Avrupa finali. Toplamda da 9 kez final oynayan Atletico, neden Avrupa’nın en güçlü ekiplerinden biri olduğunu gösterdi. Sahadaki ilk 11’den 5 tanesi altyapıdan yetişme. (Torres girince 6 oldu) Bu da kulüp modeli ve kültürünün bir ürünü. Her zaman büyük bir disiplin, özveri ve ciddiyet var.
TÜM bunların dışında bu tip finalleri oynama tecrübesi ile de çok daha ağır basan Atletico Madrid, aradaki sıklet farkını fazlasıyla ortaya koydu. Marsilya, bundan fazlasını yapabilir miydi? Açıkçası odaklanmış bir Atletico Madrid’in bileğini bükmek hemen hemen imkansız.
MARSİLYA dün Fransa’da oynamanın enerjisiyle, seyircinin müthiş desteğine rağmen çok zayıf bir görüntü ortaya koydu. Bu kadro ile final oynamaları bile onlar için başarı. Güçlü ve favori olan, hak eden kazandı.
BEŞİKTAŞ, formasının olduğu her yerde kazanmak için oynar ve oynamalıdır. Çünkü bu maç ligde düşme hattındaki bütün takımları ilgilendiriyordu. Spor ahlakı ve sorumluluğu bunu gerektirir. Beşiktaş dün birçok eksiğe ve olumsuzluğa rağmen kazanmak için oynadı. Yenik duruma düşmesine rağmen maçı bırakmadı ve 2. yarıda bulduğu 3 golle bunu başardı.
ŞENOL Güneş oyun içinde yaptığı hamlelerle, oyuncu ve pozisyon değişiklikleriyle ibreyi lehine çevirmeyi başardı. İlginç olan ise Lens’in sol beke geçmesiydi. Açıkçası ben de Lens’in kariyerinin bundan sonraki bölümünde sağ beke evrilebileceğini ve bu bölgede ofansif olarak daha faydalı olabileceğini düşünüyorum. Ama tabii ki öncelikle, oyuncunun bunu kabul etmesi ve buna odaklanması gerekiyor.
LENS, BEKE EVRİLEBİLİR
AntonIo Valencia, Manchester United’da iyi bir sağ beke dönüştü. Lens için de böyle bir pozisyon değişikliği neden olmasın. Çünkü kapalı savunmalara karşı önde oynadığı zaman verimlilik sağlayamıyor. Açık alanda hızıyla daha etkili. Yüzü dönük ve daha geniş mesafede oynamak, bu tip oyuncular için daha kolaydır.
DÜN Beşiktaş’ta yenilen ilk golde Medel’in, 2. golde Vida’nın hataları vardı. Oyuna sonradan giren Mustafa Pektemek ve Vagner Love’ın golleriyle Beşiktaş kazandı ve ligde az da olsa devam eden ikincilik iddiasını devam ettirdi.
ÜZERİNE çok da fazla konuşulması gereken bir maç olmadı. Beşiktaşlı oyuncuların büyük bölümü işlerini ciddiye alınca galibiyet de kolay geldi. Fizik olarak hazır görünmeyen Vagner Love ve Talisca hariç açıkçası herkes işini yaptı. Beşiktaş, Tosic’in atılmasıyla son 30 dakika 10 kişi kalmasa maçı daha da farklı kazanırdı.
“BÜYÜK takımlar lig hedefinin gerisinde kalınca doğal olarak performans düşer” yorumlarına hiç katılmıyorum ve desteklemiyorum. Artık uluslararası seviyede oyuncular forma giyiyor ve profesyonellik seviyesi bambaşka. Öyle eski yıllardaki gibi Türk işi profesyonellik yok. Futbolcular her maç %100’lerini vermek için ücret alıyorlar ve ona göre çalışıyorlar. Beşiktaş kalan 2 maçta da sahaya tüm gücünü vermek zorunda.
ÖRNEK ADAM MEDEL ÖZELLİKLE
Medel bu konuda çok somut bir örnek. Her maç varını yoğunu ortaya koyuyor. Bu kadar kaliteli
ve pahalı bir kadronun seneye UEFA Avrupa Ligi’nde oynayacak olması ise hem sportif hem de ekonomik açıdan büyük götürüsü olur. Şansı az olsa da Şampiyonlar Ligi hedefi Beşiktaş’ın önceliği olmalı.
YENİ yılın planlamasını doğru yapmak için bu sezonun doğru analiz edilmesi gerektiğini düşünüyorum. “Cenk Tosun gitti, şampiyonluk gitti” yorumları ise gerçeği yansıtmıyor. Çünkü Beşiktaş, 2’nci yarıda 15 maçta ilk yarıdaki 17 maçtan daha çok puan aldı ve daha çok gol attı. Sezon bitince ligin neden bu noktada bittiğinin değerlendirmesini yaparız.
G.SARAY, Beşiktaş’ın 10 kişi kaldığı bölüme kadar aslında maçı bir mücadele oyununa dönüştürdü. Sarı-kırmızılı futbolcular Beşiktaş’a oranla çok daha hırslı ve istekli gözüktüler. Bu tip maçlarda en önemli faktör kazanma arzusudur. Olağanüstü bir mücadele gücü ev sahibini maç boyunca avantajlı kıldı.
TABİİ ki kırılma anları da vardı. Bunların başında Negrodo’nun karşı karşıya kaçırdığı gol ve sonrasında yine İspanyol futbolcunun sakatlanmasının ardından Şenol Güneş’in yaptığı değişiklikti. Buradaki Lens tercihi son derece anlamsızdı. Babel santfora geçti ancak yetersiz bir performans sergileyen Lens’ten Beşiktaş hiç verim alamadı.
LOVE GİRMELİYDİ
Negredo’nun yerine kesinlikle Love girmeliydi. Çünkü Love hem gole yakın bir isim hem de pas kalitesi ve adam eksiltme özelliği var.
ŞENOL Güneş’in bir başka hatası Tolgay’ı oyunda tutmasıydı. Tamam Tolgay mücadele ediyor ama savunma ve hücum arasındaki pas bağlantısını kesinlikle sağlayamıyor. Beşiktaş’ı Beşiktaş yapan yüksek pas kalitesi ve karakteristik özellikler dün oluşmadı. Bundan Tolgay’ın o beceriyi gösterememesinin de etkisi vardı.
TALISCA, bir türlü oyuna giremedi. Kaçırdığı kafa golü dışında kendisini pek fazla göremedik. Tabii maç 1-0 devam ederken Babel’in karşı karşıya kalıp da atamadığı gol bir başka kırılma anıydı.
MORAL YIKIMI!
Tosic’in kırmızı görmesi, kaçan penaltı ve sonrasında Beşiktaş’ın disiplinden uzaklaşması daha inançlı gözüken G.Saray’ı 3 puana uzandıran unsurlardı.
BEŞİKTAŞ harika bir başlangıç yaptı maça. Coşku, baskı ve kalite vardı ilk 20 dakika. Golü buldu, rahat oynadı. Herkes çok kolay geçeceğini düşündü maçın. Ancak Beşiktaşlı futbolcular da öyle düşünmüş olacak ki 25’inci dakikadan sonra tempo düştü basit top kayıplarıyla olumsuz bir Kartal izledik.
ÇOK güvenilen öndeki 4 oyuncunun tamamı üretkenlikten uzaktı. Özellikle Babel kendi kalitesinin altındaydı. Yenilen golde Vida, Perreira’ya çok uzak kaldı. Fabri’nin de böyle bir gol yemesi düşündürücü.
2. yarıda telaşlı bir Beşiktaş vardı sahada. Başta Babel olmak üzere Oğuzhan ve Negredo inanılmayacak derecede kötü oynadılar. Negredo ilk 15 dakikadan sonra sahada yoktu. Talisca erken ve acemice vuruşlar yaptı. Net goller kaçırdı. Babel kariyerinin en kötü maçını oynadı. Ancak Adriano’nun mükemmel ortasında Talisca harika bir kafa vuruşuyla bocalayan Beşiktaş’ı öne geçirdi.
HER YERDE TALISCA
TALISCA öyle bir oyuncu ki gole ihtiyacınız varsa mutlaka sahada kalmalı. Dün hem attı ve çok kaçırdı. Aksiyon alanlarında hep o vardı. Adriano, Quaresma ve 2’nci yarıda oyuna giren Gökhan Gönül de maçın iyileriydi. Malatya’da ise Sadık ve Chabek savunmada çok üst düzey bir performans ortaya koydular. Dünkü telaş Beşiktaş’ın tecrübesine ve kalitesine yakışmadı.
DERBİ dengeli başladı. Beşiktaş güvenli ve topa daha fazla sahip olan taraftı. F.Bahçe ise ilk maçtaki skor avantajını göz önünde bulundurarak emniyetli bir oyunu tercih etti. Sarı-lacivertliler orta alanda Beşiktaş’ın pas yapmasına izin verdi. Siyah-beyazlılar ise tempoyu yükseltmeden oynadı ve F.Bahçe’yi fazla rahatsız etmedi.
MAÇIN seyrini değiştirebilecek 2 pozisyon oldu. Babel’in Volkan ile karşı karşıya kalıp golü attığı ve ofsayt bayrağı kalkan pozisyon -ki tekrarı seyredince hizada olduğunu gördük- ve Pepe’nin kırmızı kartı… Pepe tecrübesinde bir oyuncunun o pozisyonda yaptığı kabul edilemez. Birçok kişi buna benzer onlarca pozisyonun sarı kartla geçiştirildiğini söyleyebilir. Saygı duyarım. Ama bence pozisyonun kırmızı olma olasılığı yüksek.
10 kişi Kadıköy’de F.Bahçe’ye karşı oynamak kolay değil. Beşiktaş, oyunu 0-0 götürüp 1 şans bulur muyum duygusuyla hareket etti. Bu son derece doğaldı. 10 kişiyle de beklenenin üzerinde oynadı.
YAŞANANLAR DÜŞÜNDÜRÜCÜ
SAHADA uluslararası birçok yıldız var. 2 büyük takım, 2 saygın kulüp karşılaşıyor. Türkiye ekran başında nefis bir mücadele bekliyor. Sahadakiler 1-2 kişi dışında iyi niyetli. Ama 3-5 kendini bilmez F.Bahçeli sanki takımlarını mahvetmek için harekete geçiyor. Beşiktaş 10 kişi. Skor lehine, her türlü avantaj F.Bahçe’de. Neyin peşindesiniz beyler? Neden sahaya-rakibe bir şeyler atıyorsunuz?
TÜM bu yaşananlar düşündürücü ve üzücü. Yazık F.Bahçe’nin emeklerine. Yazık futbolumuza.
Bu yaşanan olaylar bir Şampiyonlar Ligi maçında olsa, örneğin Mourinho veya Guardiola’nın kafası atılan maddelerle yarılsa karar ne olurdu ? Adil ve sağlıklı yorum yapabilmek için bu durumu da göz önünde bulundurmamız gerekir. Dün üzüldük. Çünkü sanıyorduk ki Türk futbolu bu yaşananları çoktan aşmıştı. Yazık oldu. F.Bahçeli oyuncuların emeğine. Yazık oldu marka değerimize.. Umarım sebep verenler gereken cezayı alır.
ŞENOL Güneş’in cezaları biten Oğuzhan, Atiba ve Tolgay 3’lüsünden kimleri sahaya süreceği merak konusuydu. Tecrübeli teknik adam geçen haftanın mükemmel oynayan ismi Medel’i kesmedi ve daha sağlam bir orta alan için yanına Atiba’yı koydu. Babel’in erken gelen golü sonrasında da oyunu kontrol etmeye devam eden Beşiktaş, Negredo ile 2-0’ı bulduktan sonra ritmini kaybetti. Akhisar önce Seleznyov ardından da Mustafa Yumlu ile 2 net pozisyon yakaladı. Halbuki Beşiktaş için 2-0’dan sonra işlerin daha kolay olması gerekiyordu.
FUTBOLDA rehavetin ne kadar pahalı faturalar çıkarttığını hafta içi oynanan Avrupa maçlarında gördük. 2’nci yarıya daha yüksek farkındalıkla ön alanda baskı yaparak hızlı başlayan Beşiktaş, önce Negredo ardından Quaresma ile net fırsatlardan sonuç alamadı ve ardından Babel ile 3’üncü golü buldu.
DÜN gece Babel başta olmak üzere Caner ve Quaresma çok etkili oynadılar. Medel gerçek bir maestro gibi oynadı. Hem alanı çok iyi kapatıyor hem de az dokunuşla topu kullanıp oyunu hızlandırıyor.
KANATLAR İYİ ÇALIŞTI
BAZI basit ve anlamsız top kayıpları dışında 2’nci yarıdaki Beşiktaş’ı çok beğendim. Negredo ve Talisca, hücumda biraz daha etkili olabilse, Quaresma bazı final paslarını verebilse maç daha da farklı biterdi. Şenol Hoca 3-0’ken son 10 dakika Q7’yi çıkartıp Gökhan Töre’ye neden şans vermedi de Vida’yı stopere koyup, Tosic’i sol beke çekip Caner’i sol öne attı? Onu anlayamadık. İyiyi de alkışlamak lazım, hakem Hüseyin Göçek kusursuz bir maç yönetti.