Seçim beyannameleri ve adalet!

26 Mayıs 2018

Bütün partilerin beyannamelerinde “demokrasi, tarafsız yargı, adil hukuk sistemi” yer alıyor.

Adil hukuk sistemi önce “HSK’nın (Hakim ve Savcılar Kurulu) bağımsız üyelerden oluşmasını” gerektirir.

Hakim ve savcıları atayan kurum olduğuna göre, HSK bağımsız olduğu takdirde mahkemeler de bağımsız olabilecektir. Adil yargılanma hakkı, ancak ve sadece “evrensel ceza hukuku ilkelerine bağlı kalan mahkemeler” tarafından sağlanabilir. Her şeyden önce 12 Eylül darbesinden bu yana HSK’nın başında Adalet Bakanlarının ve müsteşarlarının bulunması bu bağımsızlığı zedeliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim beyannamesinde “bağımsız ve etkili bir yargı sistemi kurulacağından” söz ederken, bu değişikliğin yapılacağını eklese çok daha inandırıcı olacaktı.

Kılıçdaroğlu’nun sözü

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce şimdiye kadar muhalefet adayları arasında en çok ilgi gören aday durumunda. Aday gösterildiği günden başlayarak Anadolu’yu dolaşmaya çıkması, sesi kısılsa da mitinglerini sürdürmesi, yıllardır tanındığı için “doğallığı ve dürüstlüğünün inandırıcı bulunması” bu ilginin temel nedenlerinden. CHP’nin seçim beyannamesini açıklamaya Muharrem İnce ile gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında da “hukuk, bağımsız yargı, adalet” vurgusu vardı. Bu konuda ciddi eksikler olmasa bütün partiler “yargı, hukuk, adalet, demokrasi” vaatlerine bu kadar yer vermeyecekti.

Sözcü davası

Sözcü gazetesi imtiyaz sahibi Burak Akbay ve 3 çalışanı hakkında açılan davanın 3. Duruşması 30 Mayıs’a ertelenmişti.

Gelecek Çarşamba bu duruşma yapılacak. Bilindiği gibi Burak Akbay için tutuklama kararı çıkmasına, “Cemaat operasyonlarının medya ayağı olduğu” gerekçesiyle kapatılan Zaman gazetesinin Yazarı Fehmi Koru’nun 2010 yılında yazdığı, Akbay ile ilgili “iftira niteliğindeki” yazısı neden olmuştu. Bu duruşmada Koru, kendisine Sözcü’nün avukatı tarafından sorulan “Sözcü gazetesi cemaat projesi mi” sorusuna “Taha Kıvanç imzasıyla yazdığım, konulara esprili yaklaşan bir yazıdır” cevabını vermişti.

Devamını Oku

Demokratik seçim ve ekonomi!

22 Mayıs 2018

Partilerin milletvekili aday listeleri açıklandı ve YSK’ya teslim edildi.

Bir partinin göstereceği milletvekili adayları seçmenin her kesiminin benimseyip güveneceği isimlerden oluşmalıdır. Bizde ise giderek çoğunluğu yönetimdekilerin yakınlarından veya kişisel tercihlerinden oluştuğu için sonuçta çıkan listeler seçmen katında da, parti tabanında da memnuniyetsizlikle karşılanıyor.

Bu seçim öncesinde de aynı durumla karşılaşıldı. Aslına bakarsanız, temel sorun milletin “kendisini temsil edecek vekillerini” kendisinin belirleme hakkının elinden alınmasıdır.

Liderlerin ağzından düşürmediği “milli irade ve demokrasi” her şeyden önce bu nedenle tecelli edememekte, millet “genel başkanlar tarafından belirlenip önüne konan listelere” zorunlu olarak oy vermektedir. Muhalefet partileri dahil, buna karşı çıkan ve “kendi temsilcisini halk seçsin” diye ısrar eden bir lidere de şimdiye kadar rastlamadık.

Özgür irade ile…

Başkanlık sisteminin veya parlamenter sistemin “demokrasi ile yönetim”i sağlayabilmesi için milletvekilleri özgür iradeleriyle karar verebilmelidir. Yakın geçmişte TÜSİAD bu konunun üzerinde durmuş, Meclis’te siyasi partilerin milletvekillerine “liderlerinin yüzünü” koyduğu bir resim yayınlanmıştı.

Milletvekilleri liderler tarafından seçildiği sürece onlardan farklı bir görüş sergileyemez, lider ne istese elini o yönde kaldırır. Türkiye’de buna “parti disiplini” deniyor oysa Batı ülkelerinde genel başkanın veya ABD’de başkanın kendi partisinden vekiller bile her konuda rahatça görüş bildirebilirler.

“Başkanlık mı, parlamenter sistem mi” demeden önce bu konunun halledilmesi gerekirdi ama yapılamıyor.

Devamını Oku