‘Sattı’ sözü antipatik hisse ihraç ediyorum

11 Ağustos 2017

Sadece 2017 yılında yabancı gruplara 1.2 milyar dolarlık hisse devri gerçekleştiren Akfen Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, “Ben hisse satışı yapmıyorum, ‘hisse ihracı’ yapıyorum. ‘Hisse satışı’ denilince buna alınıyorum. Jargon değişmeli” dedi

Yabancıya gayrimenkul satışının döviz kazandırıcı ihracat işlemi olup olmadığı ile ilgili tartışma devam ederken, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın yeni bir tartışmanın kıvılcımını çaktı.

Son 7 yıl içinde her yıl ortalama 400 milyon dolarlık hisse devri gerçekleştirerek Türkiye’ye çok önemli yabancı kaynak girişi sağlayan Hamdi Akın, bunun en kıymetli ihracat kalemlerinden biri olduğunu belirtti.

Son olarak Mersin Limanı’ndaki yüzde 40’lık hissesini Avustralyalı altyapı fonu IFM Investors’a devrederek dikkatleri üzerine çeken Hamdi Akın, “Sadece 2017 yılında yabancıya yaptığımız hisse ihracının toplamı 1.2 milyar doları geçti. Bunların tamamını yurt dışı şirketlere yaptık. Aslında ihraç yoluyla hisse satışı yaptık” dedi.

“Hissesini sattı gitti” şeklinde çıkan haberlere ve yorumlara üzüldüğünü belirten Hamdi Akın, aslında kendisinin en önemli ihracatçılardan biri olduğunu, kağıt ihraç ettiğini belirtti. Önceki gün Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Ankara’da buluştuğunu ve bu terminoloji değişikliğini bakana da ilettiğini kaydeden Akın, şöyle konuştu:

“Şirket satma sözünü antipatik buluyorum. Biz şirket satmıyoruz, hisse senedi ihracı gerçekleştiriyoruz. Akfen Holding olarak son 7 yılda da 2.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdim. Ancak bu bizim lügatımıza girmediği için bunu bir türlü böyle anlatamadık. Ben kendi şirketimde ‘hisse satışı’ ifadesini yasakladım. Biz artık ‘hisse ihracı’ diyoruz. Bunun Türkiye’de böyle anlaşılması lazım. Otomotiv satışı olduğunda, Amerika’ya televizyon gittiğinde ‘İhraç ettik’ diyoruz. Bu daha sempatik oluyor. Oysa ben yabancıya hisse sattığımda hiç ‘Hisse ihraç etti’ denmiyor. Ben buna alınıyorum. Bu ihracatın da çok kıymetli olduğunu anlamamız lazım.”

Yabancıya satışı teşvik de eder

Böyle bir terminoloji değişikliğinin yabancılara hisse devrini de teşvik edeceğini öngören Hamdi Akın, “Sakın yanlış anlaşılmasın. Bu işlem döviz kazandırıcı işlem olsun da ihracat teşviklerinden yararlanalım, TİM ihracat ödülü versin gibi bir talebim yok. Sadece jargonun değişmesi gerektiğini iddia ediyorum. Ben yerli birine satarsam buna hisse satışı denebilir. Ama gidiyorum Avustralyalılara, Türkiye’nin yerini haritada bilmeyen insanları ikna edip, burada yatırıma getiriyorum. Sonuçta getirdiğimiz doğrudan yabancı yatırım ve çok kıymetli bir para. Yabancı yatırım ve cari açığın finansmanında kullanılıyor”dedi.

Devamını Oku

Sular çok ısınacak

15 Temmuz 2017

Enerji Bakanı Albayrak, “Barbaros Hayreddin Paşa’nın yeni rotası Güzelyurt” dedikten sonra gözler Kıbrıs’a çevrildi. Güzelyurt gaz arama sahası, Rum Kesimi’nin kontrolündeki adanın güneydoğu açıklarında yer alıyor. Buradaki sismik çalışmalara Türk donanması eşlik edecek

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile önceki gün bir kahvaltıda bir araya gelmiş, 22. Petrol Kongresi değerlendirmesi yapacakken, haliyle güncel konulara da girmiştik.

Bakan Albayrak, “Rum tarafı İsviçre’de oldukça uzlaşmaz bir tutum sergiledi. İsrail bulduğu gazı Avrupa’ya taşımak için en fizıbl yol olarak Türkiye’yi görüp, anlaşma zemini ararken, Rumlar’ın bu katı tutumunu neye bağlıyorsunuz” diye sorduğumda verdiği cevaptan dün bütün gazetelerin ekonomi sayfalarının manşetlerini süsleyen başlık çıkmıştı.

Bakan Berat Albayrak, Barbaros Hayreddin Paşa sismik arama gemisinin yeni rotasının Magosa’dan sonra Güzelyurt olacağını söylemişti. Daha sonra gazeteye gelince Kıbrıs haritasını açtım ve Güzelyurt’u buldum. Doğal olarak da arama yapılacak sahanın Güzelyurt Körfezi’ne yakın bir yer olduğunu düşündüm. Yani Türk tarafının kontrolündeki kuzeybatı açıkları.

Ancak dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın danışmanı ilginç bir harita paylaştı. Güzelyurt arama sahasının, Güzelyurt yerleşim bölgesi ile pek de alakası yok.

Burunlarının dibinde

Öyle görünüyor ki Barbaros Hayreddin Paşa gemisi Kıbrıslı Rumlar’ın burnunun dibine girecek belli ki. Bu durumun Rumlar’ı bir hayli rahatsız edeceği ve kızdıracağı açık.

Ancak hak ettiler mi, kesinlikle hak ettiler. Nedenlerini açalım.

Devamını Oku

Yeni rota Güzelyurt

14 Temmuz 2017

Kıbrıs Rum kesiminin adanın çevresindeki gaz rezervlerinin kendisinin olduğunu iddia etmesi ve enerji devleri ile tek taraflı anlaşmalar yapmasının ardından Türkiye misilleme yapmaya karar verdi.

Enerji Bakanı Berat Albayrak: Akdeniz’e inen Barbaros Hayrettin Paşa arama gemimizin yeni rotası Magosa’dan sonra Güzelyurt olacak. Üçüncü nokta olarak nereye yöneliriz bilemem.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, 5 gündür devam eden 22’inci Dünya Petrol Kongresi’ni değerlendirmek üzere dün sabah gazetelerin ekonomi müdürleri ile biraraya geldi. Türkiye’nin, dünya enerji politikalarında önemli bir tüketici olarak bundan sonra stratejik ve diplomatik olarak çok daha etkin bir pozisyon alacağı mesajının tüm katılımcılara aktarıldığını kaydeden Berat Albayrak, “Enerji ithalatına
55 milyar dolar ödeyen bir ülke olarak gücümüzü akılla yönetebilirsek çok farklı bir noktaya gidebiliriz. Enerjide ihracat yapan bir ülke olma şansımız da var. Etkin bir enerji politikası izleyeceğiz. Üçüncü ülkelerin karasularında bile etkili olacağız. Enerjinin kaldıraç gücünü kullanacağız” diye konuştu.
Piyasa profesyonellerinin ve devlet yetkililerinin yer aldığı kongrede gerek ikili gerekse teknik heyetler arasında yapılan görüşmelerin çok verimli geçtiğini kaydeden Albayrak, “Bazı şeyler somutlaşmadan konuşmayı sevmiyorum. Ancak yakın gelecekte yeni işbirlikleri duyacaksınız” dedi.
Muz Cumhuriyeti değiliz
Geçtiğimiz hafta Kıbrıs barış görüşmeleri yine çözümsüzlükle sonuçlanırken, Rum tarafının tek taraflı sondaj çalışmalarına devam etmesi Türkiye’nin tepkisini çekti. Berat Albayrak ile dün sabah toplantı halindeyken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Rum tarafının tek taraflı adımlarına karşı bizim de atacağımız adımlar olacaktır. Bu konuda Enerji Bakanımız ile birlikte atılacak adımlar konusunda işbirliği içindeyiz” açıklaması geldi. Albayrak’a, Rum tarafının uzlaşmaz ve tahrikkar tutumunu sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Barbaros Hayrettin Paşa gemimiz en son Magosa’daydı. O bölgede sismik çalışmaları bitirdik. İnşallah sırada bir sonraki adımımız var: Güzelyurt. Güzelyurt sahası bizim için önemli. Birleşmiş Milletler’e kıta sahanlığımız özelinde ifade ettiğimiz, bununla ilgili kayıt altına alınmış bir saha burası. Ve biz bir sonraki adımımızı Güzelyurt’ta atıyoruz. Akdeniz’de artık daha etkin bir rol oynayacağız. Sismik detay raporlarından sonra kendi sondaj platformlarımızla birlikte Akdeniz’deki etkinliğimizi çok daha farklı bir şekilde icra edeceğiz. 2004’ten bu yana Kıbrıs’ta yapıcı bir tavır takındık.
7 maddelik bir mutabakat süreci vardı. Ancak Rumlar daha önce mutabık kalınan 7 maddeden bile geri adım attılar.”
Rum kesiminin enerji konusunda başına buyruk bir adım atmasına göz yummayacaklarını ifade eden Albayrak şöyle konuştu: “Adanın zenginliğinin tüm adaya ait olduğunu savunuyoruz. ‘Ben başıma buyruk davranırım. Kafama göre parsel parsel sahaları belirlerim. Üçüncü şirketlere bunları ihale ederim’ i kabul etmiyoruz. Biz de Muz Cumhuriyeti değiliz.”
Bakan Albayrak, tek taraflı olarak Rum kesimi ile anlaşma yapan şirketleri de uyardı. Albayrak, bu şirketlerin yöneticilerine gerekli uyarıların iletildiğini belirterek, “Eğer bu konuda ısrarlı tavırlarını devam ettirirlerse bazı kısıtlamalarımız olabilir” dedi.
Gazze’ye elektrik için İsrail’e markaj
İsrailli Enerji Bakanı Steintz, buldukları gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıma konusunda anlaşmayı bu yıl bitmeden imzalamak istediklerini önceki gün açıklamıştı. Berat Albayrak, İsrail ile üç önemli sac ayağı olan bir anlaşma yapabileceklerini belirterek “Biz bir anlaşma yapacaksak 3 şeye önem veriyoruz. Bir kere her iki tarafın da menfaatine olmasını yani ‘win-win’ olmasını istiyoruz. Bölgesel ve küresel enerji arz güvenliğine katkısı olmasına dikkat ediyoruz. Daha da önemlisi bölgesel ve küresel barışa, dostluğa katkı sağlamalı diye bakıyoruz. Bu 3 hususta anlaşırsak, İsrail ile bir gaz taşıma anlaşması yapabiliriz” diye konuştu. Albayrak, bu görüşmeler çerçevesinde Gazze konusunun gündeme geldiğinin altını çizerek, “İnşallah kısa vadede olumlu adımlar atılacak. İnsani amaçlı elektrik sorunu konusunda hassasiyetimizi ilettik. Orada sessiz ama çözüm odaklı bir strateji izliyoruz. İnşallah bu güzel gelişmelere şahit olacağız” dedi. İthal kömürlü santrale yerli kömür katılacak Türkiye’nin kendi öz kaynaklarının daha verimli kullanılması konusundaki hassasiyetlerini Nisan ayında ‘Milli enerji ve maden politikası’ olarak açıkladıklarına işaret eden Berat Albayrak, bu noktada çok önemli bir adım atacaklarını söyledi. Türkiye’de halen ithal kömürle çalışan santrallerin yaklaşık 30-35 milyon tonu bulan ve parasal değeri 3-4 milyar doları gaçen kömür ithal ettiğini belirten Albayrak, şunları söyledi: “Bizim de çok kaliteli kömürümüz var. Bazı yerlerde 5-6 bin bazı yerlerde 2-3 bin kalorili kömürümüz var. Eğer mümkünse tamamını, mümkün değilse paçal yapılarak bu santrallerde yerli kömür kullanılmasını teşvik edeceğiz. Bu yakın zamanda gerçekleşecek.” Üçüncü nükleer santralin yerini açıklayacağız 22. Petrol Kongresi’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üçüncü nükleer santralle ilgili çalışmalara hızlı bir şekilde başlayacaklarını söylemişti. Berat Albayrak’a “İğneada daha önce konuşulan bir yerdi. Hâlâ üçüncü santral için orası mı düşünülüyor?” diye soruldu. Berat Albayrak, “Bu santralleri öyle istediğiniz yere kuramıyorsunuz. 17-18 farklı kriteri tutturan noktaları seçmeniz lazım. Ancak ben öyle tahmin ediyorum ki çok fazla sürmeyecek. Kısa süre içinde lokasyonun belirlenmesi ile birlikte üçüncü nükleer santralle ilgili adımları hızlıca atacağız. Burada çok stratejik bir işbirliği de düşünüyoruz. Çünkü artık nükleer konusunda yetişmiş insan kaynağımız da oluşuyor” cevabını verdi.

Devamını Oku

Cool ol, yerli telefonla istihdama da katkı ver

28 Haziran 2017

Fransa’da Wiko, Çin’de Oppo markalı yerli telefonlar, Apple ve Samsung’un aklını başından aldı. Biz ise son model ithal telefonlara her yıl 5 milyar dolar ödeyip sözde statü sahibi olmaya çalışıyoruz. Oysa ne Fransa’dan ne de Çin’den daha zengin değiliz, çok savurganız

Milliyetçilik, gerçek vatan aşkı ‘Canımı veririm, can alırım’ ile olmuyor. Lafa gelince herkes ülkesini çok seviyor. Sormak istiyorum. Acaba biz bir Fransız’dan bir Çinli’den daha mı zenginiz de ithal cep telefonlarına her yıl milyarlarca dolar veriyoruz. İstihdam için seferberlik başlatan siyasi liderler başta olmak üzere yerli telefon kullanarak yeni bir akım başlatabiliriz. Yerli telefonlarımızı göğsümüzü gere gere ortaya koyabiliriz. Fransızlar, Çinliler bunu başardı. Üstelik cari açık problemleri olmadığı halde başardı. Biz 100 milyon dolarlık yabancı sermaye gelecek diye kılıç kalkan ekibini Kapıkule’de hazır tutarken, teşvik üstüne teşvik verirken, enerji başta olmak üzere pek çok alanda dışa bağımlıyken neden bunu aklımıza getirmeyiz bilmiyorum.

Geçtiğimiz günlerde 2016 cep telefonu satış sonuçları açıklandı. 12.5 milyon adetin üzerinde akıllı telefona 18.7 milyar Türk Lirası para ödemişiz. Bunun büyük bir bölümü ithal telefonlar. Yani kendi ülkemizin istihdamına değil, başka ülkelerin istihdamına katkı yapmışız. 5 milyar dolara yakın parayı ithal cep telefonlarına gömmüşüz.

Dünyada neler oluyor?

Bu yazıyı okuyup lütfen “Türkiye’nin en büyük cep telefonu üreticisi Vestel’in reklamını yapıyor” diye düşünmeyin. Vestel ya da bir başkası... Üretici önemli değil. Önemli olan Türkiye’de diğer telefonların tamamının yapabildiklerini yapabilen yerli telefonlar üretiliyor olması. Bunu Vestel başardıysa sadece tebrik etmek düşer bize.

Peki bu yazı nereden çıktı?

Dünyada cep telefonu satış trendlerini ve markaların pazar paylarını takip ederseniz inanılmaz bir değişim görüyorsunuz. Bazı ülkelerde yaşananlar gerçekten hayret uyandırıcı.

İlk örnek Fransa. Fransa akıllı telefon pazarında yerli üretim olan Wiko ve Archos aldı başını gidiyor. Samsung ve Apple’ı fena korkutmuş vaziyetteler. Özellikle Fransız gençler arasında yerli telefon kullanımı çığ gibi büyüyor. Fransız genç bir Wiko ya da Archos kullanıyorsa ‘Cool’ görünmüş oluyor. Fransızlar’ın ne kadar milliyetçi olduğunu izah etmeye gerek bile yok. İngilizce bildikleri halde sizinle ısrarla kendi dillerinde konuşmaya çalışan ülkenin vatandaşlarından söz ediyorum. Gençler kendi ülkelerinde üretilen bu telefonları kullanarak vatanlarına olan aşklarını da ortaya koymuş oluyorlar.

Devamını Oku

Borç-alacakta işletme güveni yükselişe geçti

18 Haziran 2017

Piyasada ticari borçların ödenip ödenmediğini, bankalardan bile önce en hızlı, alacak sigortası yapan şirketler görebiliyor. Piyasanın en büyüğü Coface Türkiye’nin Genel Müdürü Emre Özer, “Ticarette bir sıkıntı vardı aşıldı, işletme güveni tekrar yükselişe geçti” dedi

Alacak sigortası Türkiye’de henüz pek bilinmeyen bir kavram. Aslında geçmişi oldukça eski ama ‘Hedge’ opsiyonu gibi pek tercih edilmiyor. Ya da edilecek ama şirketlerin şeffaflık kriterleri bu sistemin yaygınlaşmasına çok uygun değil.

Ancak bu sistemi kullanan firmalar oldukça rahat ediyor. Ticari alacaklarının ödenmemesi durumunda sigorta şirketinden tahsilatı yapabiliyorlar.

Piyasada durum ne?

120 güne kadar alacaklar, ödenmediği takdirde sigorta şirketine bildiriliyor. Sonrasında risk artık sigorta şirketinin oluyor. Bu yapısıyla piyasadaki gidişatı, hangi sektörlerin sıkıntıda olup olmadığını bir alacak sigortası yapan şirketten daha iyi görebilecek, analiz edebilecek bir yapı yok. Coface’ın Türkiye Genel Müdürü Emre Özer, piyasanın durumunu bankalardan bile daha önce görebildiklerini belirtti ve 2017 yılının başında ortaya çıkan kriz tehditinin büyük ölçüde bertaraf edildiğini söyledi. Emre Özer “120 gün içinde ödenmeyen alacaklar bize geliyor. Yani piyasanın nabzını biz bankalardan bile daha önce tutarız. Banka bir işletmenin kredi geri dönüşüne kadar durumu farkedemeyebilir. Bizim piyasayı koklama, işlerin yolunda gidip gitmediğini daha hızlı anlayabilme özelliğimiz var. Şu an rahatlıkla söyleyebilirim ki, işletme güveni tekrar yükselişe geçti. Öyle tahmin ediyoruz ki yılın son çeyreği, ekstra büyük bir sürpriz gelişme olmazsa çok daha iyi geçecek” şeklinde konuştu.

Poliçeyle hem garanti hem kolay finansman

Coface Türkiye ana iş kolu olan ticari alacak sigortasının yanı sıra, (sigorta poliçesinden bağımsız olarak) firmalara alıcıları hakkında ödeme alışkanlıklarını gösteren finansal bilgi, ticari rapor ve ihracatçılara yurt dışında tahsil edemedikleri alacakları için tahsilar hizmeti sunuyor. Son olarak Garanti Factoring ile yapılan anlaşma çerçevesinde Coface’tan ticari alacak sigortası poliçesi yaptıran firmalar Garanti Factoring’den uygun şartlarda finansman sağlama olanağına kavuştu. Böylece firmalar yurtiçi ve yurtdışı ihracattan doğan alacaklarını haciz, iflas, temerrüt risklerine karşı sigorta garantisi altına alırken, aynı zamanda finansman olanaklarından da tek paketle yararlanabilecekler.

Devamını Oku