Ara öğünler kilo kontrolünde çok önemli. Ara öğünü atlarsanız yemekte çok acıkmış olacağınız için fazla yiyecek ve kalori alacaksınız. İşte masum, pratik ve düşük kalorili atıştırmalıklar...
Kuşkonmaz, kereviz, havuç: 106 kalori
-10 adet kuşkonmaz dalı
-2 adet kereviz saplarıyla beraber
-2 adet havuç
Hazırlanışı: Tüm sebzeleri katı meyve sıkacağından geçirip bekletmeden için.
Kuşkonmaz çok düşük kalorilidir ve tıpkı havuç gibi yağ yakımını hızlandırır. Ayrıca idrar söktürücü de olduğundan vücuttan ödem atımını hızlandırır. Kereviz de bol su içerir. Bol su içeren sebzeler cildimizde hücreler arası sıvıya normal sudan daha fazla nüfuz edebildiğinden cilt güzelliğinde de etkilidir. Havuçtaki beta-karoten kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Ancak havuç piştiğinde glisemik indeksi yükselir,bu sebeple şeker hastaları pişmiş havuç tüketiminde dikkatli olmalı.
Düzgün, parlak, çekici bir gülümseme cazibeli bir görünüm verirken koyu renkli, çarpık dişler rahatsız edicidir ve öz güveninizi olumsuz etkiler.
Günümüzde yüz estetiğinden söz ederken ağız ve diş estetiğinden söz etmemek mümkün değil. Düzgün, parlak, çekici bir gülümseme sağlıklı, daha genç, cazibeli ve hijyene dikkat eden bir görünüm verirken koyu renkli, çarpık, uyumsuz, aralıklı, kısa diş etlerinin çok fazla göründüğü durumlar da rahatsız edicidir ve öz güveninizi olumsuz etkiler. Araştırmalar güzel bir gülüşün kariyer estetiğinde bile rolü olduğunu gösteriyor. Güzel bir gülüşün genel yüz estetiğiniz, mutluluğunuz ve imajınız üzerindeki etkisi çok açık!
Yüzdeki altın oranı yakalayın
İnsan gözü bazı nesneleri daha güzel, bazılarını daha kusurlu algılar. Bunun nedeni büyük sanatçıların yüzyıllardır kullandığı, güzellik algısını oluşturan altın orandır. Estetik görünüm aslında matematiksel bir yasanın uygulamasıyla ortaya çıkar. Yüz estetiğinin önemli bir bölümünü özellikle üst ön dişlerin altın orana uyumu belirler.Gülüş dizaynı yaparken dişlerin kesici kenar - dudak konturu uyumu, orta hat, en - boy arasındaki uyum, diş etinin görünme durumu, gingival embrasürler, Zenith noktaları, kesici kenar açısı ve uyumu gibi birçok nokta gözden geçirilir.
Estetik tedavilerdeki temel yaklaşım kişinin yaşına, cinsiyetine ve yüz şekline en uygun gülüş dizaynını yapmak ve uygulamaktır. Bilimin hızla gelişmesi diş hekimliğine hemen yansıyor ve daha önce hayal bile edemediğimiz tedavilere olanak sunuyor.
Gülümsemeniz estetik mi?
Siz de dişlerinize basit bir estetik analiz yapabilirsiniz...
- Gülümseyişinizden memnun musunuz?
Sağlıklı kilo vermek ve kilonuzu korumak için vücudun işleyişini iyi bilmek gerekiyor. Vücudunuzun işleyişini öğrendiğinizde kilo vermeniz de kolaylaşacak.
Sağlıklı kilo vermek ve korumak için vücudun işleyişini iyi bilmek gerek. Vücudunuzu işleyişini öğrendiğinizde kilo vermeniz kolaylaşacak.
KALBİN YÜKÜNÜ AZALTIN
Vücudun her 1 kilogramını yaşatabilmek için uçları bir birine eklendiğinde 2.5 km uzunluğunda bir kılcal damar ağınızı kanınız, oksijeniniz, besinlerinizle beslemek zorundasınız. Alınan her 1 kg için, uç uca eklendiğinde 3 km’yi bulan bir damar ağı örmek zorunda kalınır. 3 kg veren kişi kalbin fazladan kan göndermek zorunda olduğu yaklaşık 9 km’lik damar ağını besleyip oksijenlendirmek yükünden kurtulur. Böylelikle kalbin iş yükü azalır ve tansiyon normale döner. Eğer düzenli egzersiz yapar, ve iyi bir yaşam planı uygularsanız bu muhteşem yapıyı yani vücudunuzu, kalp-damar sisteminizi sağlıkla korursunuz. Ve düşük kalorili diyet programlarını egzersiz yapmadan uygularsanız metabolizma yavaşlar ve doğal bir koruma mekanizması olarak yağ depolarsınız Vücutta yağ oranınız artıkça metabolizmanız yavaşlar. Kas oranınız artıkça metabolizmanız hızlanır.
Spor salonlarına gidip deli danalar gibi koşulması yanlış bir yöntem.
% 40
12 saatten uzun süre aç kaldığınızda metabolizma hızınız yaklaşık yüzde 40 azalır öğün atladığınızda vücudunuz yağ depolamaya geçer.
Yürümek faydalıdır çünkü...
- Vücudunuzdaki yağlarınızın yakılmasını sağladığı gibi, bedeninizdeki dengeleri de yerine oturtarak iştahınızın kontrol edilmesine yardımcı olur.
- Özellikle mevsim değişikliklerinde yaşanan zor uyanma, halsizlik, depresyon belirtileriniz düzenli yaptığınız yürüyüşle ortadan kaybolur.
- Güne başlamadan sabah saatlerinde yapacağınız yürüyüş, gün boyu enerjik olmanızı sağlar.
- Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları gibi kronik hastalıklardan birisi varsa başladığınız yürüyüş programı sonrasında tedavi olmaya başladığınızı göreceksiniz.
- Yürüyüş, diyet sırasında kabızlık çekenlerin de faydasını göreceği bir egzersiz türüdür. Bağırsaklarınızın çalışmasına yardımcı olur.
- Kemik güçlenmesini sağladığı gibi yaşlı kadınların kaderi gibi gözüken kemik erimesi riskini azaltır.
- Yürümek beynin, mutluluk hormonu dediğimiz endorfin salgılamasını sağlar. Bu nedenledir ki herhangi bir nedenden dolayı yürüyemeyen insanlar kendilerini mutsuz hissetmeye başlar.
Bilimsel gelişmelerin tıbba hızla yansıdığı ve yaşam süresini uzattığı bir gerçek. İnsan ırkı temel açlık sorununu yendikten sonra gözünü uzun ve daha yüksek konforda yaşamak için açtı. Geriatri yani yaşlılık bilimi gün geçmiyor ki yeni bilgilere ulaşmasın. 2000'li yıllarda doğan çocukların 100 yaşlarını rahatça bulmalarını beklemenin yanı sıra pek de uzak olmayan bir gelecekte torunlarımızın belki 150-200 yaşlarını görmesi mümkün. Kadim zamanların bilgini Lokman Hekim'den bu yana ölümsüzlük otunu arayışımız sürüyor. Peki bilim dünyası yaşamı uzatma yolunda nelerin üzerinde duruyor?
Telomer teorisi: Son yıllarda en çok ilgi çeken teori şüphesiz Telomer teorisidir. Basitçe anlatmak gerekirse vücudumuzdaki hücrelerimizin çekirdekleri içinde 23 çift olmak üzere kromozomlarımız yer alıyor. Kromozomlar DNA zincirlerinden, DNA zincirleri de gen adı verilen birimlerden oluşuyor. Kromozomlarımız şekil olarak ipe benziyorlar. Bu ipin iki ucunda sanki ayakkabı bağının ucundaki plastik gibi onu sıkıca tutan bir yapılanma yer alıyor. Kromozomu ayakkabı bağcığına benzetirsek, telomer de ayakkabının ucundaki küçük plastik parçalara benzer. Yeni doğan bir bebeğin telemorleri uzundur. Yaşam sürerken ve bebek büyürken hücreler bölünüyor. Serbest radikal hasarı, yoğun stres, yanlış beslenme ve sigara kullanımı gibi nedenlerle telomerlerin kısalmasının hızlandığı keşfedildi. Telomer kısalması hızlandıkça sağlıklı ömür süresinin azaldığı da bilinen bir gerçek. Yani bu teoriye göre uzun yaşamın sırrı aslında telomerlerin uzunluğunda gizli. Telomerleri onarmak için telomeraz isimli bir maddeye ihtiyaç duyuluyor. Telomeraz vücudumuzda yapılan organik bir enzim ve 3-4 aylık bir iyi yaşam programı ile bile artış gösteriyor.
Serbest radikallerin ve anti-oksidanların rolü: Yediğimiz yiyeceklerden alınan besinler vücudumuzun ihtiyaç duyduğu işlevleri gerçekleştirmek için enerjiye dönüştürülüyor. Bu dönüşüm mitokondri dediğimizi hücre bölümünde gerçekleşiyor. Bu dönüşüm sırasında serbest oksijen radikalleri yani oksidanlar oluşur. Bazı antioksidan besinleri hatırlatırsak; böğürtlen, karadut, mürdüm eriği, kiraz, siyah beyaz ve yeşil çay, domates, havuç, kırmızı üzüm, brokoli benzeri renkli taze sebze ve meyveler...
Hormonlar: İlerleyen yaşla hormon üretimi de değişkenlik göstermeye başlar. Bu da vücuttaki yağ oranının artmasına, kas hacminin azalmasına, saçlarımızın dökülmesine ve kemik erimesi gibi bir takım değişikliklere neden olur. Özellikle östrojen, testesteron, DHEA, büyüme hormonu, insülin ve melotonin çok önemli hormonlardır ve onları zaten gençlik hormonları olarak da biliyoruz. Menopoz ve andropoz dönemlerinde hormonlarımız genellikle ciddi seviyede azalırlar. Bu azalma en çok 40-50 yaş aralığında olur. Bu dönemde egzersiz, doğru nefes teknikleri ile nefes almak ve doğru beslenme ile hormon dengenizi koruyabilirsiniz.
Bağışıklık sistemi: Bağışıklık sistemimiz vücudumuzun neredeyse kalesidir. Bu kale sizi virüslere, bakterilere, mantarlara, toksinlere, ilaçlara ve bazı bitkilerin alerji benzeri yan etkilerine, kanser hücrelerinin gelişmesine ya da vücutta hasar oluşturabilecek potansiyel zararlı maddelere karşı korur.
Bağışıklık sistemimiz ilerleyen yaşla, yorgunlukla, aşırı beslenmekle, stresle, hareketsizlikle birlikte zayıflamaya başlıyor. Sağlıklı ve huzurlu bir hayat ise bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor.
NO: Vücudumuz tarafından organik olarak üretilen ve adına nitrik oksit denilen bir molekül. NO, damarlarımızın iç yüzeyini kaplayan bir zar tarafından üretiliyor. Sağlıklı vücut endotel için fizyolojik olarak gerekli miktarda NO üretir. NO çok kısa ömürlüdür, bir saniyeden daha kısa bir sürede salgılanıp yok olmaktadır. NO üretimi sağlıklı gıdalarla ve günlük egzersizle artarken, hayatı olumsuz yönde etkileyen yaşam tarzı nedeniyle de düşüyor. Bugün dünyada dakikada ortalama 32 kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor. Siz bu satırları okuyana kadar dünyada ne kadar çok kişi hayatını kaybetti bile... Bu yüzden zamanın farkında olmakendinize gereken önemi vermelisiniz.
Akupunktur ne zayıflatır ne de sigarayı bıraktırır ama biyolojik ritminizi belirleyip enerjinizi dengeler
Akupunktur tedavisi Çin’de 5 bin yıldan uzun süredir kullanılıyor. Son yüzyılda Batı‘da akupunkturu keşfetti ve artık Dünya Sağlık Örgütü‘nün (WHO) belirttiği genel sağlık sistemini ilgilendiren bir çok hastalıkta, dünyanın her yerinde akupunktur eğitimini almış tıp doktorları tarafından kullanılıyor.
Ülkemizde daha çok zayıflama ve sigara bırakma tedavilerindeki başarılarıyla bilinen akupunktur aslında ne zayıflatır ne de sigarayı bıraktır!
Enerjiyi dengeliyor
Akupunkturun temelinde bedenin enerji dengelenmesi yatar. Akupunkturla bedenin enerjisi dengelendinde zaten ne fazla yemeye ihtiyaç olur ne fazla enerjiyi yağ olarak depolamaya ne de sigaraya ihtiyaç kalır. Akupunktur işte bu özelliğiyle kilo verme tedavilerinde oldukça başarılıdır.
Doğu tıbbına göre sadece bir tane hastalık vardır o da vücudun enerji dengesinin bozulmasıdır, bu dengesizlik tedavi edildiğinde her şey düzelmeye başlar. Doğu tıbbına göre evrendeki bütün canlılar kendi kendilerini iyileştirme yeteneğine sahiptir, işte akupunktur da vücudun kendi içindeki doktoru uyandırır.
Batı tıbbı eğitimi almış doktorlar olarak belirtmeliyiz ki sadece akupunktur ya da sadece geleneksel şifa yöntemleri bir hastalığı tamamen çözemez. Biz batı tıbbının deneysel bilgeliği ve doğu tıbbının kadim bilgileğini birleştirerek, bu iki ışıklı yolu harmanlayarak hastalık ve sağlık konularına bakılmasını daha değerli buluyoruz.
Kan şekeri normal olduğu halde kandaki insülin hormonunun dengesizce fazla olması durumunda insülin direnci diyoruz.
İnsülin direncine çoğunlukla normalin üzerinde kiloda olanlar ve hareketsiz bir yaşam sürenlerde rastlıyoruz. Ancak nadiren zayıf bireylerde görülebileceği gibi bazen obezlerde de görülmeyebiliyor.
Basit önlemlerle geri dönebiliyor
İnsülin direnci Tip II diyabete yani şeker hastalığına zemin hazırlanması nedeniyle çok önemli. Çünkü alabileceğiniz basit önlemlerle tümüyle geri dönebiliyor. Aksi takdirde ilaç kullanılması kaçınılmaz olabiliyor.
Eğer:
- Kilo verirken zorlanıyorsanız
- Sık sık tatlı yeme isteği duyuyorsanız
- Yemek sonrası hızlı acıkma ve yorgunluk hissi duyuyorsanız
Hafif ve dengeli beslenme, kaliteli uyku, düşük stresli yaşam... Uzun yaşamın sırrı çok da gizli değil!
Elimizdeki bilimsel veriler dünyanın en korkutucu ve en çok can alan silahının fazla beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı olduğunu gösteriyor! Her yıl fazla kiloların yol açtığı kronik hastalıklar yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı, savaşta hayatını kaybedenlerin sayısını geçmiş durumda. Görünen o ki şeker günümüzde ateşli silahtan daha tehlikeli!
Tıp dünyasındaki başdöndürücü gelişmeler insan ömrünü yadsınamayacak derecede uzattı. İnsanoğlunun kıtlık sorununu yenmesi, tıbbi hizmetlere daha kolay ulaşım, yazılım mühendisliğinin tıbba katkıları derken artık ülkemizde de beklenen ortalama yaşam süresi 80 yılı geçti. 2000'li yıllarda doğan çocukların ise 100 yaşlarını devirmeleri bekleniyor.
Eski hastalıklar bertaraf oldu
Bu durumda akla hemen şöyle bir soru daha geliyor: Yedigimiz, içtiğimiz her şey, soluduğumuz hava bozuldu, günümüz insanları aşırı stres yükü ve benzeri birçok sebeple daha kısa yaşıyor. Bir yere kadar haklı olan bu söylem kesin bir doğru değil. Daha önceki kuşakların kısıtlı ilaç ve tıbbi imkanlara rağmen uzun yaşaması büyük ihtimalle çocukların neredeyse 1/3 ünün yetişkin olamadan hayatını kaybetmesine de bağlı. Bir başka deyişle zaten genetik olarak dirençli olanların yetişkinlik çağını görebilmesi. Oysa günümüzde başta antibiyotik olmak üzere kullanılan ilaçlar, aşılar çocuklukta karşılaşılan eskiden çok tehlikeli görülen hastalıkları bertaraf ediyor. Yani genetik olarak daha az dirençli bireyler de yaşamlarına rahatlıkla devam ediyor. Fazla ilaç kullanımı hekim olarak tabii ki onayladığımız bir seçenek değil ancak antibiyotikler olmasa bugün tanıdığınız birçok insanın hayatta olamayacağını da hatırlatmak isteriz! Önemli olan doktor kontrolünde akıllıca ilaç kullanmak.
Genel olarak insan yapısına uyan maddeleri şöyle sıralayabiliriz:
-Hafif ve dengeli beslenme
-Aşırıya kaçmayacak ancak mutlaka yapılabilir ölçüde egzersiz