"Hayvanların renklerini yedikleri bitkilerden aldıklarını duymuş muydunuz?
İnsanlar da öyledir.
Neyi seversen, kimi seversen ona benzersin."
Çok yaralanmış biriyseniz, insanları yaralamanın zarif yollarını öğrenirsiniz.
Bir tür savunma sanatı gibi düşünün.
Sessizlik ilk kural.
Mesela hayat da öyle bir şey.
"Bana mutluluktan söz etme; anısı beni mutsuz ediyor." -Halil Cibran
Herkesin hayatında kendi anlamını yitirdiği günler mevcut.
Bazen durup, "Ben bu dünyada neden nefes alıyorum? Ne için yaşıyorum? Olayım ne ulan benim?" demek şart.
Bana herkes bunu içten içe hissediyor gibi geliyor.
Sadece pek az insan kendine itiraf edebiliyor...
Bırak yüksek sesle söylemeyi...
"Ben bu dünyada neden varım?"
Soru bu.
"Çok mutsuz sonların birinci şartı çok mutlu başlangıçlardır." -Hakan Günday, Piç
Ebru Şallı ve Cem Yılmaz'ın jet hızıyla başlayıp biten flörtü, son günlerde magazin basınının en sevdiği konulardan. Şallı, bir ilişki yaşadıklarını sanırken, Yılmaz arkadaşlık ediyormuş duruma göre. Ve şimdi Şallı kırgın. Gözler Şallı'da. Hep birlikte yapacağı hamleleri merakla beklerken, sosyal medyadan paylaştığı kanlı bıçağa bile anlam yüklemeden edemiyoruz. Neticede Yılmaz, eski eşiyle yakınlaştı. Şallı bir intikam hamlesi yapmayacak mı?
Öte yandan asrın aşkı gibi görünen ve her şeye(!) rağmen süren Ebru Gündeş, Reza Zarrab evliliği de bitiyor. Angelina Jolie gibi Ebru Gündeş de açtı davayı. Belki de Angie'den feyz aldı. Öyle ya da böyle bir devir daha bitiyor.
Ya devlerin aşkı büyük olmuyor ya da herkes kendini aşıkken dev sanıyor. Aşk bitince cüceye dönüyorlar. Kendi duygularının altında ezilip küçülüyorlar. Ve bunlar verdikleri her tepkiye yansıyor. Açıklamalar, misillemeler... Kansız ayrılık olmuyor mu? Taraflardan biri ya da diğeri muhakkak buluyor elini kana, açık veriyor.
Sonbaharla birlikte ilişkiler sapır sapır dökülürken, taraflara ayrılıkla baş etmek düşüyor. Peki ama nasıl?
İşte dev hizmet!
Terk edin ya da terk edilin, ayrılıkla ilgili bilmeniz, yapmanız ve yapmamanız gereken 20 şey...
"Hiçbirinizi anlamıyorum. Verecek cevap da bulamıyorum. Fakat yanılmadığıma eminim: Bizi istemediklerimizi yapmaya çeken bir kuvvet var, bu muhakkak. Bizim daha başka, daha iyi olmamız lazım... Bu da muhakkak." -Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan
Geçip giden bir yazın ardından içtin,
Es geçtiğin bütün mutluluk ihtimallerine
Kırdığın bütün kalplere bir kez daha şükrettin
Seni var ettiler diye.
Uzayıp giden bi geceydi o,
Sonsuz görünen her şeyin tükenmesi an meselesi.
Bildin.
"Eğer aşka ihanet ettiysem o ilk ihaneti yaptıran her şeye, şimdi aşk adına ihanet edeceğim." -Jack London
Demet Akalın'ın yurt dışında yaptığı alışverişi ballandırarak anlatmasına herkesin öfke kustuğunun farkındayım.
Haklılar da...
Paranın sahibi tarafından, adından böylesine rahatça söz edilebilen bir şey olması çok bayıldığımız bir mesele değil.
Neticede "Koleje göndermeyelim şımarık olur. Devlet okulunda okusun" denilerek büyütülmüş çocuklarız.
Okula tek tip önlükle gidip beslenme çantamıza alamayan olursa diye muz koymayan çocuklarız.
Bence kötü de yetiştirilmedik.
Özal dönemi için birer şahikayız bile denilebilir.
"Benimle neden uğraşıyorsunuz? Benden ne istiyorsunuz? Neden her şeyi, tam istemediğim sırada veriyorsunuz bana? Neden bu kadar bekletiyorsunuz? Neden bir şeyi elde etmenin anlamı kalmayıncaya kadar, onu vermemekte inat ediyorsunuz?" -Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken
Sonbahar geldi, kış kapıda bekliyor.
Güneş son iyi niyetini gösteriyor hepimize.
Yaz aşkları tarih oluyor.
Kışa allah kerim demek düşüyor bize.
Bir dünya iş bekliyor yapılmayı.
En küçüğünden en büyüğüne hayat detaylarda akıp gidiyor.
Uzun bekleyişler, kısa sabredişlerle harcıyoruz ömrümüzü.
"Neden yokluklarında bıraktıkları boşluk, varlıklarıyla doldurdukları yerden bunca geniş? Her defasında kendimizi de çoğaltarak ilave ettiğimizden mi?" -Nazan Bekiroğlu
Gittiğin gibi dönememek, döndüğün gibi bulamamak var kaderde.
Yakasına yapışıp bir yere bırakmamak için bunca direnmemiz ondan.
Ya gider de dönemezsek?
Ya döner de bulamazsak?
Ya aynı şiddette sevemezsek birbirimizi?
Araya başkaları girerse?
Başka hikayeler düşerse kişisel tarihimize?
"Önce masumiyetini kaybedersin
Sonra bütün iyi niyetini.
Büyümenin bedeli budur." -'99 Yazı
İnsan büyüyünce içinde tuttukları azalıyor.
Çıkarıp bırakıyorsun masaya ne hissettiğini.
Alan alıyor, almadıkları kalıyor.
Senden çıkmış oluyor mesele.
İnsan büyüdükçe sakinleşiyor.