Tatilde çocuk vaaaar!

Malumunuz, özellikle güney ve batı sahillerindeki butik oteller çocuklu müşteri kabul etmezler.

Aileler de bu duruma çok bozulurlar.

Ben de bunu anlamam... Çocuklu bir aile neden üç beş odalı küçük bir oteli tercih etmek ister ki?

Git büyük bir otele... Havuzu var, koşturacak büyük büyük bahçeleri var, animasyonları var, çocuk sesini yan odaya geçirmeyen kalın kalın duvarları var!

Butik otel dediğin minnak bir ev işte....

O evler genelde romantik konseptler içeriyor.

Ve balayı çiftleri başta olmak üzere, genç çiftlere hitap ediyor.

Şimdi senin ne işin var orada çoluk çombak?

***

Ayrıca kimse kusura bakmasın da her zaman söylerim, bütün çocuklar sevimli falan da değildir!

Gerçi o sabilerde hiçbir suç yoktur.

Çocukları sevimsiz ve rahatsız edici yapan ebeveynleridir.

Bu yüzden çoğunuz gibi benim de özellikle yolculuklarda çocuklu bir aileyle dip dibe gelme korkum her zaman vardır.

Fakat çocuktan çocuğa da fark var tabii. Dünya tatlısı bir bebeciği hiç tanımadığım annesinin kucağından alıp tüm yolculuk boyunca kollarımda pişpişlediğim, saçtığı gülücüklere mest olduğum bir İstanbul-Van seyahatim vardır mesela...

Haberin Devamı

Ama genelde, özellikle Türk anne-babalar çocuklarına dur, sus deme konusunda oldukça pinti davrandıkları için çocuklu ailelerden köşe bucak kaçanlardanım ben.

***

Onlara göre “Çocuk bu canım, ne yapalım? Ağlayacak da bağıracak da!”

Çocuğu yol boyu kulağımın dibinde hiçbir derdi olmamasına rağmen çığlık çığlığa bağıracak, restoranda yemek yerken sandalyeme, masama vura vura koşturacak, siren gibi sesler çıkaracak ve benim bundan rahatsız olmamam beklenecek...

Çünkü neden? Çünkü o çocuk! E be kardeşim o çocuk da sen büyüksün ama! O çocuğu yetiştirecek, eğitecek olan sensin.

Biz sanki hiç küçük olmadık.

Sıkıyorsa gittiğimiz yerde abuk sabuk hareketler yapıp, tuhaf sesler çıkaralım...

Ya da durup durduk yerde şımarıklıktan avazımız çıktığı kadar bağıralım...

Bunları yapmazdık, kimseyi rahatsız etmezdik, çünkü öyle yetiştirilmiştik.

***

Düşün ki, deniz kenarına inmişsin, bütün yılın yorgunluğunu atacaksın ama tam yanına:

Haberin Devamı

- anneeağğğ su soğuk

- anneaaaağ kum sıcak

- anneeaağaaa acıktım

- annneeağğaaa susadım.. diye sürekli bağıran koşuşturan çocuklarıyla şenlikli bir aile geldi...

Bütün günün rezil olmaz mı? Ama itiraz edemezsin değil mi? Neden? Çünkü onlar çocuk!!!

Hayır efendim sen çocuğuna bir şeyi bağırarak istememesi, kalabalık ortamlarda başka insanları rahatsız etmemesi gerektiğini öğretemediğin için o, senin yüzünden sevimsiz bir çocuk! Asıl anne-baba olarak sizin eğitilmeniz lazım yani...

Vallahi eşin dostun öyle çocukları var ki, beraber olmaktan en çok ben keyif alıyorum.

Onlarla birlikteyken en çok ben eğleniyorum.

Onlarla sohbet etmeye, o renkli fantastik dünyalarına dahil olmaya bayılıyorum.

Onların saflıkları, doğallıkları, art niyetsiz iç dünyaları benim de içimi açıyor, pozitif enerji depoluyorum.

Ailelerinin şımartmak için adeta özel çaba harcamadığı çocuklar onlar. Dünya şekerleri...

***

Neyse işte şimdi tam da tatil zamanı bu mevzuya bir kez daha değinelim istedim.

Haberin Devamı

Allah aşkına o çocuklarınıza bir sahip çıkın. Onun bitmek bilmez şımarıklıklarından sadece siz rahatsız olmuyorsunuz bunu bir idrak edin.

Hiç kimse tatile çıktığında, güneşlenirken, yemek yerken, havuz başındayken sizin çocuğunuzun gürültüsünü çekmek zorunda değil.

Önce kendinizi sonra çocuklarınızı bir zahmet bu konuda eğitmeye çalışın.

Yolculukta, tatilde insanları çileden çıkarmayın!

DİĞER YENİ YAZILAR