Şov devam etmese de olur

Tuba Ünsal rol aldığı Guguk Kuşu isimli oyundan ayrılınca ortalıkta dolaşan ‘aslında ayrılmadı, kovuldu’ söylentilerine bir yanıt verdi.

Özetle “Oyunumuz çok tutunca haftada 4 gün oynar olduk. Ben bebeleri bırakamadım. Tiyatro müthiş meşakkatli ve emek isteyen bir iş. Çocuklarımla kuliste vakit geçiriyorduk. Ama hepimiz perişan olduk. Kerem Alışık anlayışla karşıladı ve yerime birini bulduk. Ben hem çocuk hem turne olayını sanırım beceremedim. Tiyatro turnesine çıkıp çocuğunu bırakan annelere saygım sonsuz. Ben yapamadım” dedi.

‘Bunu baştan düşünecekti’ diyenler de olabilir ama gerçekten sebep çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramayacak olması ise ben kararı alkışlıyorum. Çünkü ‘ne olursa olsun perde kapanmaz, şov devam eder’ saçmalığını hiç insani bulmuyorum. Tiyatro bir insanın hayatından daha önemli olmamalı. Böyle saçmalık mı olur Allah aşkına? Bu zihniyet artık pek kalmadı zaten.

İyi de oldu...

Hayatta hiçbir şeyi bu kadar önemsememek lazım. Kendi hayatımız, mutluluğumuz ve huzurumuzdan başka...

Haberin Devamı

Hintli Özcan olmamış

Özcan Deniz’e minik bir sorum olacak müsadesiyle: “Sen ne yaptın öyle yav?”

Tam da ‘hadi hadi meleğim’ zamanındaki tipini ve kostümlerini hafızalarımızdan silmişken, kendine yakıştırdığın karizmatik Seymen Ağa kostümünü bizler de benimsemişken, o ne kıvırmak, o ne beceriksiz figürler attırmak. Sen komik olma Özcan... Sen hep ağır abi ol...

Gerçi hata sende değil, bu reklam filmini Grease-Bollywood karışık efektiyle çekmeye çalışanlarda.

O danslar, o abartılı figürler, mimikler sadece John Travolta-Olivia Newton’la Hintlilere yakışıyor çünkü.

Gerçekten kötü bir esinlenme... Esinlenme de değil bu gerçi, bildiğin birebir taklit olmuş ama bir o kadar da olmamış.

Haa şarkı dillere düşer mi düşer...

Marka için bu bir başarı mı? Olabilir.

Ama Özcan Deniz için gerçekten üzgünüz.

Tekrar soruyorum: “N’aptın hocam sen yaa?”

Allah iyiliğini versin e mi?!

Kansere çare bulunur mu?

Bir süredir kanserle mücadele eden bir arkadaşım var.

Geçen gün konuşurken doktorunun önerdiği ilaçlardan birinin Türkiye’de bulunmadığını, Amerika’dan getirtmek zorunda kaldıklarını söyledi.

Haberin Devamı

İlacın kutusu tam 9 bin dolar!

Ve hasta bunu ömür boyu içmek zorunda...

Sağlık Bakanlığı ilacı karşılıyor ama şimdi başvursanız ancak 6-7 ay sonra elinize ulaşıyor.

Özel sağlık sigortanız varsa ve ödemeyi kabul ederlerse şanslısınız.

İnsan bunları duyunca, ilaç sektörünün adeta mafyatik yöntemlerle dünya üzerinde bir hakimiyet kurması üzerine yapılmış Utopia gibi dizileri, filmleri ister istemez inandırıcı buluyor. Ortada bu kadar sert bir piyasa varsa, inanılmaz para akışı dönüyorsa, çıkıp da birilerinin “biz kansere çare bulduk” demelerine izin verirler mi sanıyorsunuz? Vermezler. Vermiyorlar da...

Sadece kanser değil.

Pek çok hastalığın laboratuvarlarda üretilip, yiyecek-içecekler vasıtasıyla insanlara bulaştırılıp sonra da “işte salgının ilacı bu” diyerek piyasaya sürüldüğüne inananlardanım ben.

Bu söylemler komplo teorisini geçti artık çünkü...

DİĞER YENİ YAZILAR