Hastaya özel tedaviyle kanser 12’den vurulacak

31. Avrupa Medikal Onkoloji Kongresi’nde 8 bin doktor ve pek çok ilaç firmasının uzmanı kanserle savaşta gelecek stratejilerini çizdi

Haberin Devamı

31. Avrupa Medikal Onkoloji Kongresi’nde 8 bin doktor ve pek çok ilaç firmasının uzmanı kanserle savaşta gelecek stratejilerini çizdi. Kongre’nin Yerel Başkanı Prof. Haluk Onat’tan müjdeli haberler var: Kemoterapi eziyet olmaktan çıkacak.
Her hastanın kanser tedavisi özel olacak. Eğer bir de devletler, aşılama ve önleyici hekimliğe önem verirse, belki bu illet ortadan kalkmayacak, ama çok kan kaybedecek!

Belki dünyada milyonlarca kanser hastasından bir avucunun haberi oldu, ama İstanbul’da gerçekleştirilen 31. Avrupa Medikal Onkoloji Kongresi’nde insanlığın en büyük sağlık sorunlarından biri olan kansere ilişkin umut dolu sonuçlar çıktı. Bakmayın milyonlarca hastadan çok azının haberi oldu dediğimize, bu kongre tam 10 bin 499 katılımcıyı ağırladı. Dünyanın dört bir tarafından 8 bin doktor bu organizasyona katıldı. Bunun yanı sıra dünyanın en büyük ilaç firmalarının araştırmacıları da kongredeydi. Bitmedi, çok az tıp kongresinde gerçekleşen bir başka uygulama daha vardı. Kanser hastaları da katılımcıydı. 209’u yurt dışından gelen 480 kanser hastası, can kulağıyla konuşmacıları dinledi. Kongre bünyesinde gerçekleştirilen ‘hasta semineri’nde merak ettikleri tüm soruların cevaplarını, bizzat işin uzmanlarından aldılar.

Ve iyi haber, bu cevapların çoğu sevindiriciydi! O sevindirici haberlere gelmeden önce, bir de ülkemiz adına övünmemiz abartı olmaz. Çünkü böylesi dev bir organizasyondan Türk tıp dünyası da alnının akıyla çıktı. Özellikle de daha önce sayfalarımızda ‘kanser’ üzerine konuştuğumuz Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı ve Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Onat çok gururluydu... Zira hem hastalara sevindirici haberler veren, hem de dünya çapında ses getiren bu organizasyon için tam 11 yılını harcamıştı ve kongrenin de yerel başkanıydı.

TEK SORUN İZİN
Şimdi gelelim, kanser hastalarının ve yakınlarının bekledikleri sevindirici haberlere... İlk müjde kemoterapiyle ilgili. Artık mide ve kalın bağırsak kanserinden muzdarip hastalarda, uzun süreli kemoterapi eziyet olmaktan çıkacak. Bu müjdeli haberi Prof. Onat’ın ağzından verelim: “Kalın bağırsak kanserinin ileri, yani metastaz yapmış evresinde iki haftada bir 48 saat süreyle damardan verdiğimiz bir ilacı hastalara artık ağızdan hap olarak verebileceğiz. Bunun yanı sıra ‘Capecitabine’ adlı bu kemoterapi ilacınının erken evredeki mide ve bağırsak kanserinde de etkinliği kanıtlandı. Tek bir sorun var, o da izin... Bu ilaç Türkiye’de mevcut. Ancak halen kalın bağırsak kanserinde ileri evrede kullanmak için ruhsatlı. Sağlık Bakanlığı, erken evrede de kullanılması için ruhsat verdiği anda, hastalarımız tedavi aşamasında büyük bir eziyetten kurtulacak.”

Bu kongreden çıkan bir diğer önemli sonuç ise tıbbi gelişmeler sayesinde artık hastalığa göre değil, hastaya göre tedavinin mümkün olması. Bu çok önemli bir gelişme... Zira her bünye farklı ve her hastadaki kanserin gelişimi de öyle... Bu pek çok kanser türü için geçerli, ama en belirgin uygulaması meme kanserinde görülecek. Meme kanseri hastalarına da bu müjdeyi yine Prof. Onat’ın ağzından verelim: “Hastayı özel olarak inceliyoruz. Ne tip bir hasta, hangi özellikler var ayrıntıyla bakıyoruz. Tümörün genler üzerinde ne tip bir değişime yol açtığı önemli. Eğer araştırma sonucunda tümör büyüme faktörü olan HER2 tespit ettiysek ve bu HER2 ‘kuvvetli pozitif’ ise mutlaka ‘Trastuzumab’ adlı ilacı kullanmak gerekiyor. Bu da diğer ilaç gibi ileri evrede yani metastaz yapmış hastalıklarda kullanıma ruhsatlı. Artık bu ilacın da erken kullanılırsa iyi sonuç verdiği, hayat kurtarıcı olabildiği kanıtlandı. Bu piyasada olan bir ilaç, kullanma ruhsatı da var. Üstelik hedefi 12’den vuruyor. Böylece boşu boşuna hastanın vücudunu lüzumsuz ilaçlara yormaya gerek kalmıyor.”

HEDEFE YÖNELİK İLAÇLAR
Hedefe yönelik diğer ilaçları da şöyle sıralıyor Prof. Onat: “İlaçlardan biri tümörün bağırsakta damarlanmasını, dolayısıyla beslenmesini engelleyen Bevasizumab. Türkiye’de de mevcut olan bu ilacın etkinliği bir başka araştırmayla yeniden kanıtlandı. Yine bağırsak kanserinde hedefe yönelik ilaçlardan biri tümör büyüme faktörüne karşı kullanılan Cetuximab. Onun da etkinliği bir kez daha belirlendi. Bir de akciğer kanserinde ameliyat sonrası kemoterapi uyguluyoruz. Kemoterapinin etkinliği kanıtlanmıştı, ancak tümörde bakılacak bir ‘genetik belirleyici’ ile verilen ilaçtan hangi hastanın yararlanıp yararlanmayacağı artık saptanabilecek.”

Karaciğer kanserinden korunmak için mutlaka Hepatit B aşısı yaptırın!
Ve gelelim kongreden çıkan en önemli sonuca... Kanserin en büyük ilacı önleyici tıp. Kanserle mücadele devlet politikası haline gelmeli. Günümüzde kanserin coğrafi dağılımı, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 70, gelişmiş ülkelerde yüzde 30 seyrinde. İşte bu farkın sebebi gelişmiş ülkelerdeki aşılama ve önlemler... Aynı önlemler gelişmekte olan ülkelerde de uygulanabilirse, mikroplara bağlı kanserlerin önemli ölçüde önüne geçilebilecek.

DEVLET POLİTİKASI OLMALI
• Hocam kongrede en çok hangi konu üzerinde duruldu?

Kanser dünyada nereye doğru gidiyor? Kanserin önlemek için neler yapılması gerekiyor? Bunları tartıştık. Şu anda dünyada her yıl 10 milyon kişi daha kansere yakalanıyor, 2050’de bu rakam 35 milyona çıkacak. Yani tam yüzde 350 artacak. Başka hiçbir hastalıkta böyle bir artış yok. Salgın hastalık gibi... Kanser vakalarının yüzde 70’i gelişmekte olan, yüzde 30’u ise gelişmiş ülkelerde görülüyor. Bu oran da yüzde 80, yüzde 20 diye değişecek.

• Neden?
Çünkü gelişmekte olan ülkelerde enfeksiyona bağlı oluşan kanserler fazla. Karaciğer kanseri, rahim ağzı kanseri, lenf kanseri, mide kanseri gibi... Hepatit’in aşısı var. Rahim ağzı kanserinin aşısı da yakında piyasaya çıkmak üzere. Lenf kanserlerine yol açan EBV virüsüne karşı da aşı geliştiriliyor. Türkiye’de hepatit ve karaciğer kanseri büyük sorun. Dolayısıyla bu aşı hem hepatitten hem kanserden koruyor... Bu nedenle gelişmemiş ülkelerde aşılama şart. Ancak bu ülkeler geliştikçe gelişmiş ülkelerin kanserleri de bunlara eklenecek. Yani şu anda gelişmemiş ülkelerdeki kanserlerin önemli bir bölümü mikroplarla oluşuyor. Bunlardan bazıları aşılarla gideriliyor. Gelişmiş ülkelerin kanserleri ise genellikle yaşam tarzıyla, yani kilo almak, fizik egzersiz yapmamak, sigara içmek ve düzensiz beslenmekle ilgili. Bu yüzden gelişmemiş ülkelerde aşılama şart. Bunun yanı sıra, mide kanserinin önemli bir nedeni Helicobacter pylori diye bir mikrop. Bu mikrop da saptanırsa tedavisi var. Mide kanseri de Türkiye’de çok. Bunun için sağlıklı insanların taranması lazım. Aslında devletin bir kanser politikası oluşturması lazım. Çünkü kanser erken yakalandığında tedavisi çok başarılı. Çok daha kolay ve çok daha ucuz...

SAĞLIK BAKANLIĞINDAN KADINLARA UYARI
Memedeki her tür ağrısız kitleye dikkat!
SağlıkBakanlığı, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğuna dikkati çekerek, ölümlere yol açan meme kanserinden erken teşhisle korunulabileceği uyarısında bulundu. Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığından yapılan açıklamada, Türkiye’de her yıl yaklaşık 30 bin kadında meme kanserine rastlandığı bildirildi.
Meme kanseri kadınlarda ölümlere yol açan kanser türleri arasında ilk sırada yer alıyor. Bu kanserden korunmada erken teşhisin çok önemli bir yer tuttuğu vurgulanan açıklamada, şu uyarılar yer aldı: “20 yaşın üzerindeki tüm kadınlar, ayda bir kez kendi meme kontrollerini yapmalı. Bunun için en ideal yöntem, kadınların kendi kendilerine elle yapacakları muayenedir. Kadınlar kendi kendilerine elle yapacakları kontrollerde, memelerinin dokusu ve yapısı konusunda fikir sahibi olacakları için memelerinde oluşacak herhangi bir değişikliği hemen fark edeceklerdir. Ayrıca 20-40 yaş arası her kadının 3-4 yılda bir hekim tarafından meme muayenesi yaptırmalı. 40 yaşına gelmiş her kadın ise kontrol amaçlı bir mamografi çektirmeli. Ailede kanser varsa 40 yaşından evvel bile çekim yapılabilir.”
Kaynak: AA

Aspirin kansere karşı koruyor
Dünya üzerinde en çok kullanılan ilaç olan aspirinin kansere yol açan tümörlere kan ulaşmasını engelleyerek kansere karşı etkili olduğu belirlendi. Daha önce yapılan araştırmalarda kanserli hücrelerin yayılmasına neden olan bir enzimi bloke ettiği görülmüştü. İngiltere’deki Newcastle Üniversitesi uzmanları aspirinin yüksek dozda alındığında tümörlere kan ulaşmasını engellediğini belirledi. Ancak uzmanlar uyarıyor. Sigara içmek aspirinin etkilerini azaltıyor. Amerikan Kardiyoloji Dergisi’nde yayınlanan araştırmaya göre, sigara içenler aspirinin yan etkilerine 12 kat daha duyarlı oluyor.
Kaynak: Reuters

’Hepatite teslim olma testini yaptır’
Viral Hepatitle Savaşım Derneği’nin Ekim ayı boyunca sürdüreceği “Hepatite teslim olma, doktoruna danış, test ol” kampanyası kapsamında, halka açık toplantılar düzenleniyor. “Sinsi C=Hepatit C” sloganıyla hazırlanan kamuoyu bilinçlendirme kampanyasınca düzenlenen halka açık toplantılarda Türkiye’de ciddi bir sağlık sorunu olmaya başlayan Hepatit C’nin bulaşma yolları ve tedavisi konusunda bilgi veriliyor. İlk toplantı 1 Ekim Pazar günü Şişli’deki iftar çadırında yapıldı. Kampanya kapsamında uygun görülen yerlerde tarama da gerçekleştirilecek. Tedavi edilmediği takdirde siroz ve karaciğer kanserine neden olabilen Hepatit C hastalığında erken teşhisin çok önemli. Viral Hepatitle Savaşım Derneği’nden korunma konusunda şunlar önerildi: “Tıraş bıçağı, diş fırçası, tırnak makası gibi şahsi eşyaları paylaşmamak. Kesik, yanık ve diğer açık yaraları bandaj ile kapatmak. Dövme, akupunktur, sünnet, kulak deldirme ve diş tedavisi gibi risk taşıyan işlemleri sağlıklı ve steril şartlarda yaptırmak. Sadece tek kullanımlık iğne ucu ve şırınga kullanmak.” Kaynak: AA

ANADOLU SAĞLIK MERKEZİ DOKTORLARI SORULARINIZI YANITLIYOR
Böbreklerimde içi sıvı dolu pek çok kist tespit edildi
Soru: Ultrasonda böbreklerimde içi sıvı dolu olduğu söylenen kistler çıkıyor. Sağlı sollu, ebatları 6 ve 9 cm. Şu anda bir rahatsızlık vermiyorlar. Bana bu konuda detaylı bilgi verirseniz sevinirim. Ne yapmalıyım? Tedavisi nasıldır? Daha da büyürler mi? Ethem R.

Cevap: Ultrason ile böbrekte kist saptanması oldukça sık karşılaşılan bir bulgudur. Genellikle bu kistler içi sıvı dolu kesecikler olup tehlikeleri yoktur. ‘Basit kist’ denilen bu keseciklerin yılda bir kez ultrasonla takip edilmesi yeterlidir. Basit böbrek kistleri ancak çok büyürlerse böbreğe ve hastaya ağrı gibi rahatsızlık verebilirler. Ultrason veya tomografi ile büyüyerek böbreğe zarar verdiği tespit edilen basit böbrek kistler ise cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. Böbrek kistlerinin çok az bir kısmı ise basit kist gurubuna girmez ve ultrason veya tomografi bulgularına göre değişik komplike kist gruplarına girerler ve tipine göre kanser olasılığı taşıdıkları için hemen cerrrahi tedavi gerektirebilir.

Üroloji Uzmanı
Prof. Dr. Yalçın İlker

4 ay önce papilla operasyonu geçirdim
Soru: 4 ay evvel mesanemde teşekkül eden 3 cm. çapında bir papilla operasyonu geçirdim. Ameliyattan sonra haftada bir olmak üzere 6 hafta boyunca da BCG aşısı yapıldı. Bir ay önce kontrole gittim, sistoskopi yapıldı ve sonucun temiz olduğu söylendi. Ancak ameliyatı yapan doktor sistoskopi kontrollerinin bir yıl boyunca üç ay ara ile tekraralanmasını söylüyor. Bir başka uzman ise buna gerek olmadığını, öncelikle bir ultrasonografi yapılması gerektiğini, diğer yandan tahlil sonucunda kanama mevcut ise o zaman sistoskopi yapılmasının gerekeceğini söylüyor. Bu konuda Anadolu Sağlık Merkezi doktorunuzun görüşünü almak istıyorum... Ahmet S.

Cevap: Çok geçmiş olsun. Anlattıklarınızdan idrar kesenizden 3 santimetrelik bir mesane kanserinin transüretral rezeksiyon (TUR) denilen endoskopik ameliyat ile alındığını tahmin ediyorum. Patoloji raporunu bilsem daha kesin konuşabilirdim. Ancak mesane kanserlerinde nüks olasılığı yüksek olduğu için ameliyat sonrası ilk sene 3 ayda bir ve ikinci sene 6 ayda bir sistoskopi yapılır. Mesane içinde yeni oluşan kanserler çok ufak oldukları için idrar tahlili, ultrason, tomografi gibi tetkikler ile kesin erken tanıları konamaz ve sistoskopi bu açıdan en kesin yöntemdir. Mesane içine verilen BCG tedavisi de bu nüks olasılığını azaltmak içindir. Tümör nükslerinde en önemli etken sigaradır. Bu nedenle sigara içmemeli ve içilen mekanlarda bulunmamalısınız.

Üroloji Uzmanı
Prof. Dr. Yalçın İlker

YARIN
• Kanserden korunmak için neler yapmak gerekiyor?

DİĞER YENİ YAZILAR