Uzay teknolojisi tarlaya inince verim 7 kat arttı!

Haberin Devamı

İnsansız çalışan traktörler, dev bir yeşil örümceği andıran ağaç kesme makineleri, ev büyüklüğünde biçerdöverler... 175 yıldır tarım araçları üreten John Deere’ın yeşil traktörlerinin hepsi de akıllı, çiftçinin yerine hesap kitap yapıyor, ekimden ilaçlamaya tasarruf sağlayıp, bir de verimi katlıyor...

Bir örnek vereyim; toplayacağı tahılın protein ve nem değerlerini saptayan hasat makineleri, öyle bir de ambalajlama yapıyor ki, siloya gerek kalmıyor! Tarlanın ortasında nakledilene kadar sağanak yağmurun, hatta karın altında bile ürünün tek bir tanesine zarar gelmiyor. Damla sulama sistemiyse verimi 7 kat artırıyor...

John Deere’ın, 18 ülkede 64 fabrikası var. Toplam çalışan sayısı 61 bin. Her yıl 1.3 milyar dolar araştırmaya, geliştirmeye ayırıyor. 35 milyar dolarlık cirosunu 6 yıl içinde 50 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Şu anda dünya üzerindeki toplam tahıl hasadının yarısı bu yeşil makineler tarafından toplanıyor...

Bakmayın Türkiye’de nüfus artış hızının düştüğüne, dünya hızla çoğalmaya devam ediyor. Başta Afrika olmak üzere, Güneydoğu Asya’daki artış sebebiyle 2050’de tam 9 milyar insanı beslemek zorunda kalacak bu yorgun gezegen. Şu andaki nüfus 7 milyar, oysa ki İkinci Dünya Savaşı sonrasında bunun yarısı kadar bile değildi!
Uzay teknolojisi tarlaya inince verim 7 kat arttı
Bir hesap yapalım; şu an dünyada her 7 kişiden biri aç, yani 1 milyar insan. Çoğu Afrika’da bir bölümü de Asya’da... Ne garip ki zaten açlık çeken bölgelerde nüfus artıyor! Varolan tarım toprakları belli, daha fazla toprak yok! Bırakın artmayı, erozyon ve kuraklık sebebiyle azalıyor. Küresel ısınmanın etkilerinin de artacağını düşünürseniz, tek bir çare kalıyor geriye... Varolan tarım topraklarından maksimum faydayı sağlamak, yani verimi artırmak. Söylemesi kolay da hayata geçirmesi hiç de kolay değil.

Uzun süredir aklımı kurcalayan bir konuydu bu, bir gezi sayesinde bilgilenme şansım oldu. John Deere traktörlerini bilmeyeniniz yoktur. Hele ki orta yaşlıysanız. Hani şu yeşil traktörler... Eski Türk filmleri köyde geçiyorsa mutlaka bir sahnede görünürdü! İşte o traktörlerin ABD’nin Iowa eyaletindeki ana üretim fabrikasını gezdik bir grup gazeteciyle... Amerika’nın orta batısında, yani tahıl ambarında bulunuyor John Deere traktör fabrikası. Ama onunla da kalmadık, John Deer’ın bu eyalleteki tüm üretim tesislerini ve test tarlalarını ziyaret ettik.

175 yıl önce tarımda çığır açmıştı

18 ülkede, 64 fabrikası, 61 bin çalışanı ve 30 milyar dolar cirosuyla 2011 Fortune 500 listesinde 98’inci sırada yer alıyor John Deere... Dünyadaki toplam tahıl hasadının yarısını bu tarım araçları topluyor. Ayrıca ‘En İyi 100 Dünya Markası’ listesinde de 38’inci sırada John Deere...

Bir hafta boyunca dolaştık durduk, sabahtan akşama... 1837’de şirketin kurucusu John Deere’ın Illinois’de ‘kendinden temizlemeli pulluğu’ icat ettiği tek kişilik demirci atölyesiyle başladık turumuza... Waterloo’daki 6 bin kişinin çalıştığı ve 250 bin metrekare kapalı alanı olan traktör fabrikasına kadar pek çok üretim merkezini ziyaret ettik. Ben bu geziye katılana kadar traktörü kamyonetin pulluk takılmışı kadar bir araç gibi düşünürdüm. Belki de tarımla ilgili fazlaca haber yapmadığımdan biraz geri kalmışım, 20 yıl kadar! Biraz komik bir halim olduğunu tahmin edebiliyorum, zira uzay teknolojiyle donatılan araçları görünce, hele bir de bizzat çiftliklerde test edince şaşırıp kaldım. Gerçi yanımdaki konuyla alakadar olan arkadaşlarımın da şaşırdığını söylemeliyim. Üstelik sadece Türkiye’den gazeteciler yoktu, John Deere’ın 175’inci yıl kutlamaları çerçevesinde dünyanın dört bir köşesinden 100’e yakın meslektaşımla birlikte gezdik tesisleri...

Gördüğüm her şey bir bilimkurgu filmiydi sanki... John Deere uzay teknolojisini toprağa indirmişti! Uydu teknolojisinden tutun, akıllı, çevre dostu teknolojilere kadar en son buluşlar, tarlada kullanılacak araçlara uygulanıyordu bu tesislerde...

Bizzat test ettiğimiz traktör ve biçerdöverlerin konforunu kısaca geçeyim; sadece sürücü kabininde klima ve uydu bağlantılı bilgisayarı bir yana bırakın, minibar bile var! Biraz yoruldunuz mu, bırakın kumandayı traktöre, o sürsün tarlayı... Bu işin rahatlığı, ama en önemlisi verimi artıran sistem... Şaka değil, traktörün yapacağı hata payı en fazla iki santim, ama bu hatayı da ancak bir kez yapıyor. Tarlayı sürerken bir sıra gittiğinde ve hata yaptığında, ikinci sırada bu sapmayı düzeltiyor. Oysa ki uydu sistemi kullanılmadığında bu sapma yüzde 10’lara ulaşıyor. Ve düzeltme şansınız da yok. Diyelim ki 10 dönümlük arazide böylesi bir hata, toplamda bin dönümü üst üste ekebilir ya da hiç ekmeyebilir, iki kez ilaçlayabilir, çok sulayabilir ya da hiç sulamayabilir. Bunların tümü ispatlanmış. Sözünü ettiğimiz sadece ürün kaybı değil, aynı zamanda ciddi bir emek, zaman ve para kaybı...

TİGEM ve Saray Halı da satın aldı

Tarım ilacı fazla kullanıldığında insan vücuduna ne denli zarar verdiğini, hatta kansere bile yol açtığını biliyoruz. Sırf bu bile uydu sistemli teknolojinin önemini ortaya koyuyor. Bir de toprak bu denli değerlenmişken ve nüfus bu hızla artarken bırakın yüzde 10’luk hatayı, yüzde 1 hata bile can alıcı önemde... İşin bir de parasal yönü var. Her dönümde sadece 1 TL kârınız olsa, bu 10 bin dönümde 10 bin TL demek... Özellikle büyük ölçekli tarım işletmelerinde bu miktar milyonları bulabiliyor. Söz gelimi bu araçlardan 2 tane satın alan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM) sadece Muş’taki arazisi 60 bin dekar. Urfa’daki arazinin büyüklüğü ise 1 milyon 750 bin dekar!

Bu uydu sisteminin bir diğer önemli faydası daha var. “Traktörün bilgisayarına, bir yıl önce ekilip hasat edilen tarlanın tüm verileri yükleniyor. Yeni ekim yapılacağı zaman bu veriler ışığında John Deere’ın araçları tüm laboratuvar testlerini yapmış gibi hazır ve nazır, tarlanın her santimetrekaresinin durumunu biliyor. Neresi fazla sulanmışsa, orayı gerekli oranda suluyor. Biraz fazla mı kaçmış bir yerde gübre, ona göre gübreleme yapıyor. Keza ilaçlamada da aynı şey geçerli” diye açıklıyor John Deere Türkiye Pazarlama Müdürü Mete Has...

Traktör, arızayı SMS’le bildiriyor

Uydu sisteminin faydaları bununla da kalmıyor. Eğer traktörünüz John Deere ise, bir arıza yaptı ya da bir aksamı bozuldu diyelim, anında e-posta ya da cep telefonu (SMS) aracılığıyla otomatik olarak traktör sahibine ve John Deere bayiine uyarı mesajları gönderiyor. Bayii bu mesajı alır almaz, traktörün koordinatlarını da bu sistem sayesinde hemen saptayabildiği için en kısa sürede traktöre yerinde müdahele edebiliyor.

Bu uydu sistemli akıllı tarım makineleri Türkiye’ye de geliyor. Şu ana kadar 14’ü Saray Halı tarafından olmak olmak üzere büyük tarım işletmeleri 30 araç satın almış. 20’den fazla da sipariş verilmiş. John Deere, bu hizmetin yaygınlaşması için en önemli ilkesinden bile feragat etmiş. Bugüne kadar hep tekrarladığı ‘Yeşil Yeşile Yakışır’ sloganını bir kenara koymuş. Artık hangi marka tarım aracı olursa olsun, John Deere’ın bu teknolojisinden yararlanabilecek. Tek bir AutoTrac cihazı satın alarak bu sisteme dahil olabilecek...

John Deere’da 84 yaşında bile çalışan var!

ABD’nin en köklü sanayi kuruluşlarından biri John Deere... 175 yıllık bir geçmişi var. Yapılan bir araştırmaya göre ‘ABD’de en çok çalışılmak istenen şirketler’in başında geliyor. Tüm dünyada çalışan sayısı 61 bin... İşletmeleri gezerken benim en çok dikkatimi çeken, çok sayıda yaşı geçkin çalışana rastlamam oldu. Daha ilk adımımı atmıştım ki fabrikalardan birine, yaşı en az 70 olan pamuk saçlı güleryüzlü bir hanım karşıladı bizi. Yaşlı olmasına yaşlı ama çok dinçti ve işini öylesine severek yapıyordu ki şaştım kaldım! Aslında bizzat ona sormak istedim ama fırsatım olmadı. Sonraki günlerde de sık sık bu yaşta çalışanlara rastladım.

Sadece kapalı alanı 10 bin dönüm olan bir biçerdöver fabrikasını dolaşıyorduk, tabii ki araçla... Hem aracı kullanan hem de bize rehberlik eden iki görevlinin de yaşı 70’in üzerindeydi. Araç sürücümüz benim çok sevdiğim Amerikalı yazar Charles Bukowski’ye benziyordu. Taktım kafaya, fırsatını bulur bulmaz rehberimize sordum; “Sizinle ve arkadaşınızla konuşabilir miyim?” Çapkın bir gülümsemeyle cevap verdi 73 yaşındaki Howard Elscott; “Ne yapacaksın onu!.. Benle konuş!” Başladık konuşmaya... 31 yıl çalışıp ustalıktan emekli olmuş, 20 yıldır da rehberlik yapıyor. Anlayacağınız yarım asırdır John Deere’da! Şimdi part-time olarak ayda 24-36 saat çalışıyormuş.

Bu fabrikada tam 10 milyon saattir hiçbir kaza olmadı

Programımız o kadar yoğundu ve o kadar dakikdi ki, ne onunla ne de Charles Bukowski’ye benzettiğim Clint Eraham’la uzun boylu görüşmem mümkün oldu. Ama onlardan daha yaşlı, tam 84 yaşında, yine flörtöz bir çalışanla tanışmam nasip oldu. Bob Brown, tam 47 yıl makine mühendisi olarak çalışıp, yöneticilik yapmış, yetmemiş, 8 yıldır da tur rehberliği yapıyor. Bizim gibi konukları bilgilendirmek için... “Traktörle ilgili her şeyi yapabilirim” diyor Bob. Ondan öğreniyorum ki, gezdiğimiz fabrika İkinci Dünya Savaşı sırasında uçak kanadı ve mermi üreten bir silah fabrikasıymış, çalışanların çoğu da kadınmış. Malum savaşta erkek yokluğunda bu işler kadınlara düşmüş. Savaş sonrasında fabrikayı devletten satın almış John Deere ve tarım makineleri üreten bir fabrika haline getirmiş. “Eskiden bu fabrikada günde 255 traktör üretiliyordu, şimdi 100 traktör üretiliyor... O zaman çalışan sayısı 18 bindi, şimdi 6 bin... O traktörler sadece iki silindirliydi, şimdiyse 600 beygir gücünde ve çoğunu da robotlar üretiyor. Buradan çıkan tarım araçları, dünyanın en kaliteli, en güvenilir araçları” diyor. Tüm bunları sanki fabrika kendine aitmiş gibi gururla anlatıyor!

Kollarındaki yılan dövmeleri biraz solmuş ama...

“Daha kaç yıl çalışmayı düşünüyorsunuz?” diye soruyorum şaka yollu... Anlaşılan o ki ölene kadar! Sebebi malum, emekli olunca evde işler karışıyor! “Tatlım” diye başlayıp bir şeyler buyurunca hanım, bakmış olacak gibi değil Bob fabrikaya sığınmış, ama gönüllü ve zevkli bir kaçış bu... Bu arada hanım da John Deere’dan muhasebe bölümünden emekli... Bir kızları da emekli olmuş, yine John Deere’dan... Küçük kızı ise hâlâ John Deere Genel Merkezi’nde direktör olarak çalışıyor.

Tüm bunları anlatırken o, kollarındaki yılan dövmelerine takılıyor gözlerim. Yaş 84 olduğundan dövmeler biraz solmuş! “Nedir bunlar?” diye soruyorum. Hınzır hınzır gülüyor, “Dikkat ısırır!” diyor... Çevremizdeki kızlar kıkır kıkır gülüyor.

Bizdeki emekliler geliyor aklıma... Amaçsız, umutsuz, ayın sonunu nasıl getireceğini kara kara düşünen, en acısını söyleyelim, ‘ölümü bekleyen!’ Tabii ki ABD’de de her emekli böyle mutlu değil, ama John Deere, çalışanına son gününe kadar mutluluk fırsatı sunuyor. Sözü biz Bob’la konuşurken fabrikanın duvarında yazan bir söze bırakayım; zira o bütün bir hafta gördüklerimi, dinlediklerimi özetliyor; “Bu fabrikada tam 10 milyon saattir hiçbir kaza olmadı.” Ne diyeyim, darısı bizim ülkemizdeki fabrikaların ve çalışanların başına!

Millet olarak Con Dere ile akrabalık bağımız çok güçlü!

Dedik ya eski Türk filmleri eğer köyde geçmişse mutlaka bir John Deere traktör görünür bir yerlerinde, hâlâ eskisi kadar ünlü bu marka... İki de şarkısı yapılmış... Sanmayın ki şirket para verip cıngıl yaptırmış. Yok, Ankaralı Yasemin, hani şu Ankaralı Turgut ile meşhur olan tarz var ya, o tarzda bir şarkı yapmış. Adı; “John Dere Motor Geliyor.” Bir de klibi var, doğaçlamasına... YouTube’da tıklanma rekoru kırıyor. İzleyince neden rekora koştuğunu anlayacaksınız. Size bir küçük ipucu, Ankaralı Yasemin söylüyor, dört afet kız karşılıklı misket havası oynuyor! Kısacık etekler, göbekler açıkta, birisinin minisini görmek bile zor! Sözlerine gelelim; “Motor geliyor motor... Con Dere’dir Con Dere... Ben yare haber saldım... Selamını göndere...” Bu klibi mutlaka Iowa’daki merkez ofistekiler izlemeli! Türkiye’de bunu bilmeyen John Deere bayii yok. John Deere Türkiye Pazarlama Müdürü Mete Has, “Vallahi talep çok yüksek... Bayii toplantılarında özel istek alıyor. Biz de eğlencesine çalıyoruz!” diyor.

“Cansu Dere, Con Dere’nin marka yüzü olsun!”

Bir şarkı daha var, onun da sözleri bir o kadar ilginç... “Kırıkhan’da motor var... Hep markası Con Dere... Kırıkhan’ın kızlarının saçları... Hep ondale ondale...” Bu arada söyleyelim, bizim çiftçi de John Deere’a ‘Jon Diyr’ demiyor, Con Dere diyor, teleffuz edemediğinden değil, sahiplendiğinden... Bayiler ve çiftçiler bu iki şarkıdan coşmuş, bir istekleri daha varmış. Gerekçe de çok iyi, tam Türk buluşu: “Efendim Con Dere’ye Cansu Dere yakışır. Onu marka yüzü yapalım!” Bir akrabalık kurduk, yapalım madem!

‘Türkiye son derece önemli ve stratejik bir tarım üssü’

John Deere’ın pazar hedeflerine gelince... İlk sırada Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nden oluşan BRICS ülkeleri var. Ve diğer gelişen ekonomiler, ki bunların başında Türkiye geliyor. Türkiye’nin ise bu ülkeler arasında tarımsal potansiyeli sebebiyle özgün bir yeri bulunuyor. John Deere’ın Avrupa, BDT, Kuzey Afrika, Yakın ve Ortadoğu Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Cristoph Wigger, “Şirketimizin temel değerlerine bakıldığında geleceğe olumlu bakmak için iyi nedenlere sahip olduğu görülecektir” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor; “Dünyadaki tarıma elverişli arazilerin yüzde 30’una sahip olan, dünyadaki toplam tahıl üretiminin yüzde 25’ini gerçekleştiren bu bölge John Deere’in Kuzey Amerika dışında en büyük pazarıdır.”

Gezi bitti, uçağa bindim... Bir hafta boyunca tarım araçlarıyla ilgili edindiğim bilgileri kafamda tartar, bir yandan da açlık sorununun nasıl çözüleceğini düşünürken, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’la karşılaştım. Bir grup gazeteciyle başka bir geziden dönüyordu. Gezide gördüklerimi anlattım, dikkatle dinledi. Konusu olmasa da tarımla bayağı yakından ilgilendiğini anladım... “Tarım açısından Türkiye son derece önemli ve stratejik bir üs... Dünyanın gelecekte en çok ihtiyaç duyacağı şey gıda güvenliği... Dolayısıyla tarımsal üretim. Hükümet olarak Konya Ovası Projesi, GAP Projesi, DAP Projesi ile Türkiye’nin tarımsal altyapısını canlı tutmaya ve imkanlarının en iyi şekilde değerlendirilmesine uğraşıyoruz. Mesela Ortadoğu’nun petrolü var, doğalgazı var, ama ekecek arazisi yok. Türkiye’nin bu avantajı yabancı sermayenin dikkatini çekiyor. Bu konunun farkındayız ve çalışmalarımız bu yönde ilerliyor” dedi...

Anlaşılacağı üzere John Deere, bu uzay teknolojisiyle tarım araçları ürettiği sürece Türkiye’deki pazarını daha da büyütecek.

DİĞER YENİ YAZILAR