BDP'li gençlerin oyu CHP'ye!

Eskinin sol kalesi olan Kocaeli'de CHP yükselişe geçmiş...

Haberin Devamı

Çok göç alan bir sanayi kenti Kocaeli... Göçün olduğu yerde AK Parti zaten hep birinci... Ama eskinin sol kalesinde CHP de yükselişe geçmiş. Kılıçdaroğlu’nun açılımları sebebiyle Kürt vatandaşlardan gelecek oylar bir yanda, taşeron baskısından bıkan işçilerin yeniden sola dönüşünden gelecek oylar diğer yanda... Zaten milletvekili kontenjanı dokuzdan 11’e çıkan şehirde her iki parti de milletvekili sayısını artıracak. Ama görünen o ki, İzmitli CHP’liler bu seçimden daha bir umutla çıkacak!

Bu seçimlerde 11 milletvekili çıkacak Kocaeli’den, yani iki fazla... Türkiye’nin en büyük ikinci sanayi şehri Kocaeli, işçi sınıfının nüfusa oranının en yüksek olduğu şehirlerden. Geçmişte solun önemli oy depolarından biriydi. Bu geçmişte kaldı, zira geçen seçimlerde AK Parti oyların yüzde 49’unu tek başına topladı. Saadet Partisi’nin oyları da hiç azımsanacak gibi değil; 2007 seçimlerinde yüzde 8.3’tü, 2009 yerel seçimlerinde ise yüzde 8.4... Gelelim CHP’ye... Dipten dönüyor demek doğru olur. 2007’de yüzde 19 olan oy oranı, 2009 yerel seçimlerinde yüzde 31.3’e çıktı... Her ne kadar genel seçimlerle yerel seçimleri kıyaslamak doğru olmasa da, CHP’de ciddi bir yükseliş olduğu kesin. MHP bu kentin üçüncü partisi ve bu böyle devam edecek gibi... Zira Saadet Partisi ile rakip olabilmiş bundan önce. Bu seçimde ise Saadet Partisi’nin barajı geçemeyeceği kesin gibi olduğundan oyların önemli bir bölümü AK Parti’ye kayabilir.



Tahminlere gelince... 11 milletvekili kontenjanından beşinin AK Parti’ye, dördünün CHP’ye ve ikisinin de MHP’ye gideceği yönünde. Yerel isimlere gerektiği kadar önem vermediğinden dolayı iktidar partisinin bir fire verebileceği söyleniyor. CHP’nin üç milletvekili kesin, dördüncü ise sürpriz olmayacak. Tabii tüm bu tahminleri yapan sokaktaki halk.

Şimdi sıra benim izlenimlerimde... Sakarya’dan sonra uğradım Kocaeli’ne. En son dört yıl önce gelmiştim. Şehre girer girmez şaşırdım! İzmit’in tepelerinde sanki yeni bir şehir doğmuş. Tepeye doğru dimdik bir cadde uzanıyor. Dik dediğim öyle İstanbul’daki Barbaros Bulvarı gibi değil, onun kadar geniş neredeyse, ama çok daha dik. Tepenin ucunda TOKİ’nin inşa ettiği 25-30 katlı lüks siteler... Şehrin merkezine gitmek yerine bu caddeyi tırmanmaya başladık önce. Yokuş dikti, ama tırmandıkça Körfez manzarası daha da büyüleyiciydi. Kocaeli’nin zirvesine çıktık, siteleri de geçtik. Manzara berdevam, ama artık lüks sitelerin yerine bir Küçük Armutlu manzarası çıkıyor. Hızla gelişen bir gecekondu mahallesindeyim artık. Her taraf çocuk dolu, ikinci katı çıkmaya hazır çatısız yüzlerce ev...

“BİNGÖL’DE KALSAYDIM EĞER YA KABİRDEYDİM YA HAPİSTE!”

Türbanlı bir kız çekiyor dikkatimi, yanlış anlamayın türbanı değil ilgimi çeken, müthiş güzel koskoca mavi gözleri. Söze, “Buralar ne kadar güzel. Ne güzel bir yerde oturuyorsunuz” diye giriyorum. Buruk; “Maalesef elimizden alıyorlar kentsel dönüşüm gerekçesiyle...” diyor. “Oy kullanacak mısın?” diye soruyorum, yaşını tam kestiremediğimden. 18 yaşındaymış Havva Adar ve tabii ki kullanacakmış. Ama oyunun rengini söylemek istemiyor. “Ailen mi izin vermiyor oyunu söylemene?” diyorum. Yokmuş öyle bir baskı. Acaba evli de kocası mı “Söyleme” demiş. Yok bekar. “O zaman niye söylemiyorsun?” diye üsteliyorum. Artık pes ediyor, dökülüyor; “Bizim oyumuz her zaman AK Parti’ye!”

Doğma büyüme İzmitli Havva, ama ailesi Bingöl’den gelmiş. “Neden AK Parti?..” soruma cevap veremiyor. Peki o zaman büyüklerine sorsak diyorum... Evden babasını çağırıyor. 1977’den beri İzmit’teymiş 64 yaşındaki Sabri Adar. “Bizim nüfus biraz kalabalık. Bu üç katlı evde 16 kişi yaşıyor” diye giriyor söze. Siyasete giriyoruz ardından... Bingöl’den buralara göçmelerinin sebebi, hemen herkesinki gibi terör. İşsizlik derdi peki? Bingöl’e göre fena değilmiş hali vakti, market sahibiymiş. Ama terör sebebiyle işini kaybetmiş. “Benim için huzur olsun, barış olsun, kuru ekmek yeter” diyor Sabri Bey ve ekliyor; “Eğer Bingöl’de kalsaydım, ya kabirdeydim, ya hapisteydim!” Konuştukça anlıyorum ki, Sabri Bey siyasetle yakından ilgili, daha sonra öğreniyorum ki mahallenin kanaat önderlerinden biri. Terör sorununu AK Parti’nin çözeceğine kalpten inanıyor. “Ama ne zaman bir adım atılsa, birileri çomak sokuyor” diyor. Oyu bu yüzden mi AK Parti’ye?.. Öyleymiş! Peki ya muhafazakâr ve dindar bir parti olması?.. “Ben Milli Görüş’ten gelen bir insanım. Ama o ayrı! Ben bu ülke için herkesin elini taşın altına sokması gerektiğine inanıyorum. CHP’lilerin de, MHP’lilerin de...” Ya BDP’liler? “Allah onları ıslah etsin. Doğu’da huzur istiyorlarsa, taşı da, silahı da bıraksınlar” oluyor cevabı... Torun torba tüm aileyle birlikte fonda Körfez manzarası, bir fotoğraf çektiriyoruz ve vedalaşıyoruz.

BDP’li gençlerin oyu CHP’ye!

İzMİT’TE Topçuoğlu Mahallesi’nde iki gençle sohbete başlıyorum. İlk sorum, “Sizce sandıktan hangi parti çıkar?” oluyor. Cevapları ilginç; “Bizim mahallede AK Parti ile BDP yarışıyor. Ama bizim kafamızda CHP de var. Bayağı bir etkiledi bizi!” Neyle etkilediğini soruyorum. Aile sigortası mı yoksa?.. Değil, “CHP artık eskisi gibi değil, Kürtler’e destek veriyor” diyorlar. Öğreniyorum ki, Van’dan 20 gün önce gelmişler İzmit’e. İnşaatlarda çalışacaklarmış, şimdi keselerine uygun bir ev arıyorlar. İkisi de geçen seçimlerde ‘AK Parti mi, BDP mi?’ diye düşünmüşler uzun süre ve oylarını BDP’ye vermişler. 20 yaşındaki Mert Güçlü de, 23 yaşındaki Fırat Dinçer de, “Bu sefer oyumuz CHP’ye... Kılıçdaroğlu’na... Eğer CHP’nin başında Baykal olsaydı CHP’den uzak dururduk. Bizim oralarda da insanlar böyle düşünüyor. CHP bu seçimlerde Van’dan milletvekili çıkarabilir” diyorlar.

“Peki ya BDP?” diye soruyorum. Biraz hüzünleniyorlar; “CHP bu sefer Kürtler’e çok sıcak bakıyor. BDP ile CHP arasında gidip geliyorduk, ama artık kararımızı verdik; bu seçimde oyumuz CHP’ye” oluyor son sözleri...

Mert karısını ve iki aylık kızı Özlem’i bırakmış Van’da, ekmek parası peşine düşmüş. Fırat ise bütün sevdiklerini... Çalışıp kazandıklarını ailelerine yollayacaklar. Hiç fena değil ellerine geçen şimdilik. AK Partili belediyenin taşeron firmasında inşaat işçiliğinden aldıkları yevmiye 70 TL... 10 günlük yevmiyeleri, Van’da bir-iki aylık geçim demek! Bu sebeple hayatın zorluklarına rağmen bir umut var yüzlerinde... Hele bir de memleketlerinde iş bulabilirlerse, üstüne bir de Kürt meselesi çözülürse, işte o zaman geleceğe çok daha umutla bakacaklar...

Bizim oyumuz değişmez, CHP’ye!

Asıl meslekleri balıkçılık... Av yasağı sebebiyle şimdilerde kiraz ve erik satıyorlar. Yasağa riayet etmemek akıllarından bile geçmemiş. Denizi küstürdüler mi, hep meyve-sebze satmak zorunda kalacaklarını biliyorlar. Önce meslektaşlarına bir uyarıları var; “Yavru balık avlamak demek, ekmek tekneni yakmak demek. Ama ne yazık ki pek çok balıkçı kaçak avlanıyor. Böyle giderse 10 yıl sonra çocuklarımıza balık kalmayacak denizlerde.” Kocaeli’nin İstasyon Caddesi’nde böyle iki insanla tanışmak, geleceğe güven tazeletiyor. Dönüyoruz siyasete... “Oyunuz hangi partiye?” Net cevap her ikisinden; “Hiç şaşmaz. CHP’ye!” Az önce iki Kürt genç de aynı şeyi söyledi. Daha önce BDP’ye oy vermişler” diyorum. 48 yaşındaki Mustafa Pelin, “Aslına bakarsanız, burada BDP’nin oylarında yükseliş var. Bir sürpriz yapıp bir milletvekili çıkarabilirler. Ama İzmit’te Güneydoğu’dan gelenlerin oyları hariç herkesin oyu CHP’nindir zaten” diyor. Arkadaşı 42 yaşındaki Ali Demirbay onun sözünü tamamlıyor: “AK Parti iktidarında belediyeler ve fabrikalar hep taşeronlaştı. CHP taşeronu bitirme projesiyle burada oylarını çok yükseltebilir. Sürpriz yapıp milletvekili sayısını ikiden dörde çıkarabilir. Zaten bu sefer üç garanti.” Ardından bir ekleme yapıyorlar yine de; “Hayal kırıklığına uğramak istemiyoruz, ama hem içimizden geçen bu, hem de görünen...” İkisine göre de CHP eğer önseçim yapmış olsa, rahat rahat beş milletvekili çıkarabilirmiş. Ben onları lafa tutarken, çevrede kim varsa, birer ikişer götürüyorlar hem erikten hem de kirazdan, her seferinde “Helal et” deyip. İki arkadaşaın da gönlü bol, helal edip duruyorlar. Bakıyorum iki sepette de bir şey kalmayacak sohbeti uzatırsak, vedalaşıyorum.

Bizimki de değişmez, AK Parti’ye!

Dönüş yoluna çıkmaya hazırlanıyorum. Görünen o ki, AK Parti’nin oyu azalsa bile yine de önde Kocaeli’de... Tam arabaya binecekken İstasyon Caddesi’nde gözüme mutlulukları yüzlerinden okunan bir çift takılıyor, küçük kızlarının ellerinden tutmuş dolanıyorlar. Onlarla da konuşmaya karar veriyorum. İyi ki de öyle yapıyorum, zira İzmit’ten pişmaniye yemeden ayrılacakken en azından sohbette pişmaniye geçiyor!

31 yaşındaki Ali Akyel, pişmaniyeciymiş. Hep AK Parti’ye vermiş oyunu... Nedenini soruyorum. “CHP olsun, MHP olsun o kadar parti geldi iktidara, hiçbiri AK Parti kadar başarılı olmadı. İş imkanları, sağlık hizmetleri iyi, bugüne kadar en güzel icraatları onlar yaptı. Bakın Gebze’ye, Karamürsel’e, Değirmendere’ye... Hepsi nasıl değişti, gelişti. AK Parti olmasaydı, bunlar zor olurdu” diyor ve ekliyor; “İşte o yüzden oyum AK Parti’ye...” Eşi Naile konuşmaya bile gerek duymadan, hararetle başını sallıyor o konuştukça... Nisanur’un elinden tutup uzaklaşıyorlar yine mutlu mesut...




SAKARYA’da bir TKP’li...

Sakarya’dan dönmek üzereyim. Tam meydandan geçerken koskoca bir pankart dikkatimi çekiyor. Yeni asılıyor. Okuyorum, “Dökülen kanın hesabı sorulacak. İdam cezası geri gelecek. Dağlar 365 günde temizlenecek. Ülken için mücadeleye girmediysen, öldüğünde hiç yaşamamış olacaksın.” İmza, Osman Pamukoğlu. Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı... Afişin altında bir genç, bir kulağında küpe, elinde gitar ve bir de bavul... Kocaeli Üniversitesi’nde Şan Bölümü öğrencisi Yunus Emre Tekin... Sohbeti pankartla açıyorum; “Ne düşünüyorsunuz bu pankartta yazanlar hakkında?” “Bu ülkede Kürt sorunu zaten yıllardır böyle çözülmeye çalışılıyor. Çözüldü mü?” diyor. Herkese sorduğum soruyu ona da soruyorum: “Bu seçimlerde kime oy vereceksiniz?” Galiba Sakarya’daki sürpriz bu, Yunus’un cevabı; “TKP’ye!..” “Ne güzel meydan değil mi? Siz de burada miting yaptınız mı?” diye soruyorum. Yüzü kararıyor; “Sakarya’da demokrasi adına hiçbir şey yapılamaz. TKP miting yapsa cinayet çıkar!” diyor ve ekliyor; “Hatırlar mısınız bilmem? DTP’li bir kızcağız üzerinde Ahmet Kaya resmi olan tişört giydiği için bıçaklandı bu şehirde... Burada yaşayan Kürt işçilere yönelik provokasyonlar oldu.” Bir de AK Parti yorumu var; “AK Parti Hükümeti en faşist hükümet... Erdoğan baskı olmadığını iddia ediyor. Sizce bu ülkede baskı yok mu?” Cevap vermiyorum, ama seçim tahminini soruyorum. Ona göre, bu seçimde AK Parti fire verecek. Sebebi çiftçiye yapılan uygulamalar. Sakarya sanayi kadar tarım kenti de ve çiftçiden bu kez AK Parti’ye geçen seçimdeki kadar bol oy çıkmayacak. CHP ve MHP birer milletvekili çıkarabilir.

Sakarya’dan sürpriz çıkıyormuş gördüğünüz gibi... Buna sandık da dahil!

Muhalefet iki sandalyeyi paylaşmak için yarışıyor

üç olursa sürpriz olmaz

Sakarya’da sol neredeyse hiç yok... Son seçimlerde CHP’nin aldığı oy sadece yüzde 5.6... Sakaryalı oy verirken, parti kadar, hatta daha fazla adaya dikkat ediyor. Bunun en iyi örneği geçmişte hemşehrileri olan Genç Parti Başkanı Cem Uzan’a verdikleri yüzde 25’lik oy. Eğer bir sürpriz yaşanırsa işte bu sebepten yaşanacak. Zira CHP ve MHP’nin ilk sıralardaki adayları çok sevilen isimler. Yine de tüm bu etkenler altı sandalyeden ikisi için geçerli...

Sakarya, Batı’nın en muhafazakâr ili... Milliyetçi, maneviyatçı, bunları olabildiğine uçlarda yaşayan bir kentimiz. Özellikle Marmara Depremi’nden sonra bu duruş iyice pekişmiş. 2002 seçimlerinde AK Parti tulum çıkarmış, ki bu ciddi bir sürpriz olmuş. Sakaryalı muhafazakâr ama kafasına uydu mu, hele ki bir de hemşehrisi oldu mu yeni bir siyasetçiye oy vermekten hiç de çekinmemiş. Cem Uzan’ın Genç Partisi tam yüzde 25’ini almış oyların. 2007’de ise yine ciddi bir oy oranıyla AK Parti beş milletvekili çıkarmış, bir milletvekili ise MHP’nin olmuş. CHP’nin oyu ise sadece yüzde 5.6’da kalmış. Bu seçimde de Genç Parti CHP’yi ikiye katmayı başarmış, tabii seçim barajı sebebiyle yine o oylar çöpe gitmiş. Yerel seçimlerde MHP oylarında ciddi bir yükseliş, AK Parti’de ise yüzde 8’lik bir düşüş gerçekleşmiş. Referandumda ise sonuçlar Türkiye ortalamasından çok farklı; yüzde 67.2 evet, yüzde 32.4 hayır...

Peki bu seçimlerde Sakarya’da sürpriz olur mu? Bu sorunun cevabını bulmak için düştük yollara... Depremden bu yana ilk kez gidiyorum Sakarya’ya... Biraz içim daralıyor bu yüzden, zihnimde o toz duman, yıkık dökük Sakarya... Tabii ki ayağa kalkmış, hiçbir iz yok depremden kalan... Yıkılan valilik binasının yerine koskoca bir kent meydanı yapılmış. İstanbul’da böyle iyi tasarlanmış, taşlar düz döşenmiş bir meydan yok! Meydanın hemen önündeki bulvarın ortasına dikilen ağaçlar çoktan boy atmış, ortalık yemyeşil. Bulvar boyunca tüm billboard’lar partilere kiralanmış. Burada gördüğüm billboard bolluğunu İstanbul’un hiçbir caddesinde görmedim. Vaatleri okuya okuya girdim şehre...

“CEM YILMAZ’A OY VERDİĞİM İÇİN UTANÇ DUYUYORUM!”

Erdoğan yeni evlilere dayalı döşeli 100 bin konut vermiş! Kılıçdaroğlu her aileye 600 TL dağıtıyor. Bahçeli “Terörle müzakere değil, mücadele edeceğiz” diyor. Arabadan iniyorum bulvarda, türbanlı genç bir hanıma yaklaşıyorum, bir elinde üç, diğerinde beş yaşında iki çocuğuyla alışverişe çıkmış. 30 yaşındaki Esma Pektaş, “Oyum AK Parti’ye...” diyor ve “Başbakan sözlerinin arkasında duracak gibi konuştuğu için... Üstelik yollarımız artık İstanbul’un yollarından çok daha güzel...” diye ekliyor. “Ak Parti’nin muhafazakâr olması oyunuzu etkiledi mi?” diye soruyorum. Yok etkilememiş, zaten Esma Hanım’a göre AK Parti muhafazakâr ve dindar bir parti sayılmıyor; “İçinde kapalısı da var açığı da var” diye tarif ediyor AK Parti’yi.

Daha önce kime oy verdiğini soruyorum bu kez. Gülüyor, yanıt vermek istemiyor. “Erbakan olabilir mi?” diye üsteliyorum, “Hayır” diyor hafif kızararak, “Çok farklıydı. Söylesem bile inanmazsınız. O oyumdan utanç duyuyorum” diyor. Allah Allah; iyice meraklanıyorum. Yalvarıyorum, kıramıyor, üstelik bir de heyecandan mı, utançtan mı, unutmak istediğinden midir yanlış isim veriyor: “Cem Yılmaz!..” Anladım Cem Uzan... Birlikte gülüyoruz. Ama niye utanıyor ki, zaten 2002’de her dört Sakaryalı’dan biri ona oy verdi, 2007’de de yüzde 11 oy aldı. O devam ediyor, “Gençtim, cahildim. Söylenene inanırdım. ‘Ne güzel konuşuyor’ dedik verdik.” Öyle içten konuşuyor ki... İyi niyeti gözlerinden okunuyor...

Konuşma İbrahim yerinden olacaksın!

Sakarya esnafının kalbi Uzunçarşı’dayız. Milli Piyango Bayii İbrahim Aydıncı ile sohbet ediyorum. Oyunu soruyorum? O daha cevap vermeden, komşuları sataşıyor; “Konuşma İbrahim, bak yerinden olacaksın!” Görüyorsunuz işte der gibi bakıyor; “AK Parti iktidarında halk konuşmaya çekinir oldu. Müthiş bir korku var” diyor. “İsterseniz cevap vermeyin” der demez, “Yok ben korkmam. Bu yüzden eşimle konuştuk, ‘AK Parti’ye karşı mutlaka Meclis’e MHP’nin girmesi lazım. Sen oyunu MHP’ye ver, ben de CHP’ye’ dedim, anlaştık” diye başlıyor anlatmaya... Devam ediyor; “Reklamlarında ‘Hayaldi gerçek oldu’ diyorlar. Neymiş gerçek olan? İki çocuğum var, biri üniversitede, biri lisede... Her birine günde 10 lira versem asgari ücret kadar tutar. İşte gerçek bu... Utanmadan hâlâ ‘Ekonomi iyi’ diyorlar. Tabii arkasına AK Parti’yi alanların hepsi zengin. Ama halkın yarısı borç içinde yüzüyor.”

AK Parti’nin burnunun sürtülmesinin şart olduğunu söylüyor. “Hiç kimse padişah değil, sultan değil değil” diyor ardından... “Buradan öyle mi görünüyor Erdoğan?” diye soruyorum. Sinirleniyor biraz, “Size öyle görünmüyor mu? Konuşmalarına bakıyorsunuz, herkesi eleştiriyor. İnönü’yü, Demirel’i... Bir dönem daha iktidar olsa bu sefer Atatürk’ü eleştirmeye başlayacak. İzin mi verelim?” O konuşurken elinde tesbihi, koltuğunun altında seccadesiyle komşusu 60 yaşlarındaki İsmail Arabacı geliyor yanımıza... “Seçimleri kim kazanır?” soruma, “Sürpriz olmaz, açık farkla AK Parti alır” diye cevap veriyor. “Ama İsmail Bey CHP’nin de iki milletvekili çıkaracağını söylüyor?” diyorum biraz takılarak. Bu sefer o sinirleniyor, “Hadi canım sende!.. Kılıçdaroğlu nereden bulup da verecek her aileye 600 lira? Cebinden mi çıkaracak? Elektrik borcunu da silecekmiş! Verenler ne olacak? Enayi mi?..” İbrahim Bey alıyor sözü, “İyi de AK Parti de vergi borçlarını siliyor. Vergisini ödeyen enayi mi? Vergi kimin vergisi? Seçimler öncesinde AK Parti evlere buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtmak için parayı nereden buldu? Tabii ki senin benim vergimden...”

Başlıyorlar vaatleri tartışmaya... Birine göre Erdoğan atıyor, diğerine göre Kılıçdaroğlu... Ezana kadar sürüyor tartışma... İsmail Bey’e cami yolu göründü, giderken “Severim ben İbrahim’i... Ama böyle konuşunca gıcık oluyorum” diyor, vedalaşıyor. İbrahim Bey’e yine şaka yollu “İnşallah bu konuştuklarınız yüzünden yerinizden olmazsınız” diyorum. Sonra sayısal loto alıyorum üç kupon. Yazıya başlamadan önce bakıyorum, iki bile tutmuyor! Bakalım İbrahim Bey’in seçim lotosu tutacak mı?

DİĞER YENİ YAZILAR