Bursa’da CHP’ye tulum çıkaracak evlerde artık bir oy MHP’ye!

İstanbul’da iktidardan hoşnut olmayan seçmenin tavrıyla Bursa’dakilerin bir... Yani CHP’ye tulum çıkaracak bazı ailelerden bir oy bu kez MHP’ye gidecek... CHP yine de atak yapacak ama MHP’ye kayan oylar sebebiyle yerinde sayacak gibi görünüyor. Sonuçta Bursa’da değişen çok fazla bir şey olmayacak. AK Parti’nin birinciliği, en az 10-12 milletvekilliğiyle garanti gibi... Geri kalan 6 milletvekilini ise CHP ve MHP paylaşacak...

Haberin Devamı

Türkiye’nin dördüncü büyük şehrinde, Bursa’dayım... Bildiğiniz gibi çok partili hayata geçildiğinden bugüne hep merkez sağın kalesi olmuş... Sadece bir istisnası var, o da Öcalan’ın yakalandığı dönem, 1999 seçimlerinde DSP birinci parti çıkmış Bursa’dan... Ama zaten bu istisna neredeyse tüm Türkiye için geçerli olduğundan çok da belirleyici değil.

Önce kısa bir sosyolojik gözlem yapayım. Bursa hep göç almış bir şehir. Özellikle Balkan kökenli soydaşlarımız dikkat çekiyor. Ama Türkiye’nin dört bir yanından göç alıyor. Buna Kürt vatandaşlar da dahil. Geçmişte bölgeye yerleşmiş Kafkas kökenliler de hiç azımsanacak gibi değil.

Bursa Demokrat Parti’nin kalesi olmuş yıllar boyu, sonra Adalet Partisi’nin... Daha sonra ANAP ve DYP paylaşmış merkez sağ oyları... Şu bir gerçek ki, sandıktan sağın çıkmasının en garantili olduğu şehirlerden biri... 2002’den beri ise AK Parti, uzak ara önde gidiyor seçimlerde. O seçimlerde 16 milletvekilinden, 12’sini AKP çıkarmış, 4’ünü de CHP. 2007’de ise 16 milletvekilinden 10’u AKP’nin olmuş, MHP ve CHP ise 3’er milletvekili ile yetinmiş. Bu sefer Bursa 18 milletvekili çıkaracak ama yine sandıktan şaşırtıcı bir sonuç çıkmayacak gibi görünüyor, AK Parti en az 10-12 arasında milletvekili çıkaracak, ama genel kanı geçen seçime göre oylarından biraz kaybedecek. Kalan altı milletvekili ise CHP ile MHP’nin... İşte burada ilginç gelişmeler yaşanabilir. Zira kaset skandalları sebebiyle MHP’nin barajı geçemeyeceğine yönelik öngörüler, iktidardan memnun olmayan kesimde farklı bir eğilimi ortaya çıkarmışa benziyor. Tıpkı İstanbul’da olduğu gibi... Söz gelimi ailecek CHP’ye oy vermeyi düşünenlerden bazıları, şimdilerde oyları ikiye bölmeye karar vermiş. Hanım CHP’ye, bey MHP’ye oy verecek. Ya da AK Parti’yi merkez sağdan görmeyen sağ seçmen, ki Bursa’da hâlâ hiç de azımsanmayacak bir Demokrat Parti mirasına sahip çıkan seçmen var, birkaç dönem olduğu gibi bu dönem de CHP’ye oy verecek. Ama onlar da aynı nedenle aileden en az bir kişinin MHP’ye oy vermesi kararını almış.

Başbakan’dan bir isteğim var!..

Madem oyun CHP’ye, al paranı ver sepetimi!


Her gittiğim şehirden zihnime kazınan bir sima çıkar. Bursa’dan böyle çok sima çıktı. Biri “Bu kez oyumu toprağa vereceğim” diyen Erzurumlu Dursun Amca’ydı, biri de sepet ustası Süleyman Dede.. Tarihi Koza İş Hanı’nın avlusunda söyleşi yaparken dikkatimi çekti ak sakallı, yaşlı mı yaşlı, ufak tefek bu dede... Yanına gittim, “Sepetler kaça dedeciğim?” diye başladım sohbete.. 15, 12.5 ve 10 liraya üç farklı boyda sepet vardı. 15 liralıktan aldım bir tane... Sonra da sorumu sordum; “Seçimin sonucu ne olur dedeciğim? Bursa’da hangi parti kazanır?” Üç kez tekrar etti, hararetli hararetli; “Başbakan kazanacak, başbakan kazanacak, başbakan kazanacak...” Bakakaldım samimiyetine... “Ne o inanmıyor musun kız?” diye sordu. Ben daha cevap veremeden devam etti; “Neden kazanamayacak? Kazansın, ben onu çok seviyorum!” “Neden bu kadar çok seviyorsun Başbakanı?” diye sordum bu kez. “80 yaşına geldim ben. Hepsini gördüm. Ne yaptılar?..” Sustu, ben sordum yine; “Peki önceleri kime verdin oyunu? “Erbakan’a verdim... Özal’a da, Demirel’e de vermedim, vermem!”

O böyle anlatırken sepetten para kazanıp geçinebiliyor mu diye takıldı kafama... “Nasıl geçiniyorsun dedeciğim? Yaşlılık yardımı mı alıyorsun?” diye sorma gafletinde bulunuyorum. Çok sinirleniyor; “Almam kız, istemem kız... Benim oğlum camide hoca, o da ‘Anamla sana yaşlı aylığı bağlatalım’ diyor, ‘Hadi git şuradan’ dedim!..” “İyi ama doğru demiş oğlun. O senin hakkın” diyecek oluyorum. İyiden iyiye kızıyor; sesini yükseltiyor, “Allah’a çok şükür elim ayağım tutuyor. Ekmek paramı kazanabiliyorum. Niye isteyeyim? İhtiyacı olanlar var” diyor... Gözlerim doluyor, “Bu ülkede hak etmeden kimler neler alıyor?” diyorum. Cevabı ders gibi oluyor; “Ömrümde devletten ne makarna, ne nohut, ne ekmek aldım. Zerre kadar bir şey alıp yemem. Asla yemem!”

Yetiyor bana cevabı... Vedalaşıyoruz... Tam gidecekken, “Bak sakın Başbakan’dan başkasına oy verme!” diye bağırıyor arkamdan... Etraftaki herkes artık bizi izliyor... Üzmek istemiyorum, ama bir yandan da ne diyeceğini merak ettiğimden, “Ben Kılıçdaroğlu’na oy vermeyi düşünüyorum” dememe kalmıyor, köpürüveriyor; “Git kız oradan! Anasını satarım ona oy verenin” diyor. Damarına basıyorum; “Niye o da insan evladı değil mi?” diyorum. “Ona oy ver de, bir lokmacık yağ alacağım diye kuyruklarda bekle” oluyor cevabı... “Dedeciğim onlar geçmişte kaldı” diyorum en sakin sesimle. Bu sözüme hepten köpürüyor; “Al paranı, ver sepeti!” diyor, bunu derken de, elime 15 lirayı tutuşturuyor zorla, sepeti çekiştiriyor. Yapma etme diyorum, ama nafile... Sonra birden parladığı gibi sönüyor; yüzüme şöyle bir bakıyor önce “Seni sevdim, affettim” der gibi... Sonra da “Tamam kız ver oyunu CHP’ye de gör gününü” diyor. Ardından da soruyor; “Sen hiç Başbakan’ı gördün mü?” “Gördüm ama uzaktan... Boylu poslu... Güzel adam... ” diyorum. “İnşallah ben de görürüm!” diyor, sonra uzaklarda bir yerlere dalıyor gözleri, sanki yaşını düşünür gibi, “Herhalde ben göremem... Sen görürsen benden selam söyle!” diyor... Gözlerim doluyor. Söz vallahi, eğer görebilirsem söyleyeceğim! Ama ben de göremezsem Başbakan’dan bir dileğim var; Bursa’ya giderse Süleyman Dede’nin bir elini öpsün!

Bu seçimde benim oyum CHP’ye, kızımınki MHP’ye!

Sizce Bursa’da seçimin sonucu ne olur?


Fethi Biçen: Vallahi, Bursa biraz karıştı. Şu çarşıda eskiden nadiren başı kapalı görürdük, şimdi nadiren başı açık görüyoruz. Bursa, İran gibi oldu. Bu seçimde ipucu burada.

Bursa hep muhafazakar değil miydi?

Müfit Eron: Muhafazakârlık vardı ama belli düzeydeydi. Şimdi müthiş bir artış gösterdi.

Fethi Biçen: Bakın, biz güzel bir sitede oturuyoruz. Yeni taşındığımızda daha çok üniversite hocaları vardı. Çok moderndi. Sabahtan havuzumuza girerdik, akşam rahat rahat içkimizi içerdik. Son yıllarda yavaş yavaş türbanlılar hakim olmaya başladılar siteye. Evvelsi sene haşemayla havuza giren bir kadın vardı, geçen sene birkaç tane oldu, bu sene daha da arttı. Zira bizim sitenin yüzde 60-70’i türbanlı oldu.

Tabii para artık el değiştirdi...

Müfit Eron: Tamam ama nasıl para kazanıyorlar çözemiyoruz.

Fethi Biçen: Yalnız ben bu türbanlıların bazılarını tanıyorum, üç yıl önce başlarında türban yoktu. Yine ipucu burada! İktidara yakın olmak için kapanıyorlar...

Peki sizin oylarınız kime?

Biz geçen seçimlerde ailece CHP’ye oy verdik. Fakat benim kızım şimdi “MHP’ye oy vereceğim” diyor. Barajı aşsın ve Meclis’e girebilsin diye... Aksi halde AKP aşırı güçlenecek. Aslında ben 2000’den evvel DYP İl Yönetim Kurulu üyeliği yaptım. Benim kökenim Demokrat Parti’den geliyor... Babam DP Bursa İl Başkanı’ydı. Yassıada’da da yattı. Ama ben artık CHP’ye oy veriyorum...

Müfit Eron: Biz doğuştan CHP’liyiz. Benim de amcam Üsküdar CHP İlçe Başkanı’ydı... Ben aslen Üsküdarlı’yım... Bursa’ya geliş sebebim Tofaş. 1975’ten beri Bursalı’yım... Bizim oyumuz değişmez, CHP’ye... Bakın hanımefendi, AKP bizi kandıramıyor. Ama yoksul vatandaşı kandırıyor. Ne diyor reklamlarda, “Hayaldi gerçek oldu!” Peki hangisi onun dediği şekilde gerçekleşti? Ama vatandaş inanıyor, oy veriyor.

Bursa’da sonuç ne olur peki?

AK Parti yine birinci parti olur. CHP biraz artırır oyunu, herhalukârda ikinci parti çıkar.

Geçen seçim AKP’ye verdim oyumu ama bu sefer toprağa vereceğim!

Fethi Biçer (Tekstilci 67 yaşında)

Müfit Eron (Tofaş’tan emekli 70 yaşında)


Bursa’da en az 50-60 kişiyle sohbet ettim. Erkek berberine de girdim, kahvehaneye de... Dört döndük Bursa’yı arkadaşım Burak Kara’yla... Yorgun argın İskender kebabımızı da yedik. Son bir işim kalmıştı Bursa’da... Annemin “Bir de oğlum olsun” diye dua ettiği Yeşil Türbe’yi ziyaret... Belki annem gibi benim de dualarım kabul olur niyetiyle...

Duamı ettim, kapıdan çıktım. Baktım ki bir bankta şoförümüz Suat Bey bir amcayla sohbeti koyulaştırmış. Öyle neşeliler ki ben de katıldım... Tabii malum soruyu da sordum; “Amcacığım bu seçimde oyunuz hangi partiye?” Kendi deyimiyle 80’ini savuşturmuş Dursun Kaya, “Bu yaşa geldim, aşağı yukarı 60 yıldır oy veriyorum. Hangi partiden bir menfaat gördüm ki! Bu sefer oyumu toprağa vereceğim!” dedi. Şaşırdım, “Bursa’da neredeyse üç kişiden ikisi ‘Oyumu AK Parti’ye vereceğim’ diyor. Millet memnun Bursa’da, sen ne istedin de olmadı!” diye gidiyorum üzerine. “Bursa’yı bilemem. Ben Erzurum Oltu’danım. Kızım burada oturuyor. Sana bir şey diyeyim mi, hiçbir partiye lüzum yok. Zaten bu yaştan sonra oy vereceğim de ne olacak? Çocuklar verdiler, torunlar verdiler; hepsi de AK Parti’ye...” oluyor bu kez cevabı. “AK Parti’nin, Erdoğan’ın icraatlarını beğenmiyor musun?” diye soruyorum. “Yalan söylemeyi sevmem. Ben de severim AK Parti’yi... O herifi de, Erdoğan’ı da severim hani! Geçen seçimde ben de AK Parti’ye verdim oyumu. Daha önceki seçimde de...” Peki ya daha öncekilerde?.. Özal’a, Demirel’e! Peki ya CHP’ye? Dursun Amca, şöyle bir bakıyor yüzüme, “İster beni kına, ister kınama... Halk Parti’ye bugün olmuş bir oy vermemişim” diyor. “Peki bu sefer neye kızdın da toprağa vereceksin oyunu?” diye bir kez daha üsteliyorum. Kestirip atıyor; “Zaten bu yaşta oy bana düşmez!”

Bakıyor, hala bir cevap bekliyorum. Seviyor beni belli, “Sen söyle, ben o partiye atayım oyumu” deyiveriyor. “Olur mu amcacığım öyle şey” diye giriyorum söze, “Sen söyle de bize tecrübe olsun! Neye kızdın da oy vermiyorsun AK Parti’ye?” Yine söylemiyor... Konuşturmak için geçen seçimlerden aklımda kalan bir sözü aktarıyorum; “Antalya’da senin yaşlarında bir amca ‘Bu kez de AK Parti’ye oy verdim kızım ama Allahım diz çöktür diye de dua ettim’ demişti geçen seçimlerde... Yoksa sen de mi öyle düşünüyorsun?” “Bir şey diyeyim sana... Demirel geldi kapıları dolandı, böyle pertav attı, şöyle pertav attı, oy verdik, hiçbir şey çıkmadı. Diğerleri geldi bir şey çıkmadı” diyor. Araya giriyorum, “Ne oluyor? Koltuk insanları değiştiriyor mu?” “Hah işte, onu doğru dedin... İki seferdir AK Parti’ye oy verdim. Ben bir menfaat görmedim. Yanlış anlama menfaat beklediğimden değil. Ama çok menfaat görenler oldu!.. Hepsini gördük. Benim oyum bu sefer toprağa” diyor son olarak. Cevabı kısa, ama net, bir o kadar da ağır!

Vedalaşıyoruz... Arkamdan bağırıyor; “Hadi kızım sen de söyle... Oyunu kime vereceksin?”

Yakup Ağca (Üniversite mezunu, tezgâhtar, 30 yaşında): Erdoğan’ın tam zamanı

Geçen seçim oyunuz kimeydi?


1991’de Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’ne girdim... Daha o zaman Türkiye’yi kimin iyi yönetebileceğinin tartışmasını yapardık. Üç adayımız vardı; Recep Tayyip Erdoğan, Adnan Kahveci ve Muhsin Yazıcıoğlu... Erbakan’ın yerine Erdoğan gelir, ANAP’ın başına Kahveci geçer, Yazıcıoğlu da iyi başbakan olabilir diyorduk. Şimdi Erdoğan’ın tam zamanı.

Başbakan Erdoğan’a oy vermeyenler küstah tavrından hoşlanmadıklarını söylüyorlar. Ne düşünüyorsunuz?

O Türkiye’nin tavrı, Doğu’nun, Şark’ın tavrı. Avrupa’ya karşı o tavrı takınmazsak olmaz. Atatürk o dik duruşuyla Kurtuluş Savaşı’nı kazanmadı mı? Şimdi aynı dik duruşu Erdoğan’da görüyorum. Bakın ben üniversite mezunuyum, 20 yıl okudum ama iş bulamadım. Bin lira maaşla tezgâhtarlık yapıyorum. Yine de mutluyum. Neden biliyor musunuz, kendi geleceğimi değil Türkiye’nin geleceğini düşünüyorum. Artık Türkiye, İsrail’e, Avrupa’ya kafa tutuyor...

Peki AKP’de ikinci isim kim olur sizce?

Nasıl ki 1990’larda bugünlerin konuşmasını yaptıysak, şimdi de daha sonrasını düşündüğümde, istiyorum ki Numan Kurtulmuş gelsin AK Parti’nin başına ve Başbakan olsun.

HAS Parti’de olmasına rağmen mi?

Dedim ya, benim derdim parti değil. Nasıl ki Adnan Kahveci’ye değil Erdoğan’a nasip oldu başbakanlık, ben isterim ki şimdi de Numan Kurtulmuş Erdoğan’ın yanına geçsin sonra da Başbakan olsun. Ha Erdoğan cumhurbaşkanı mı olur, gider Rize’nin yaylalarına mı oturur hiç fark etmez. Ha şunu da söyleyeyim, yerine kim gelirse gelsin karışmasın, yana çekilsin.

İsa Katırlı (45 yaşında, mücevher tamiratı yapıyor): Bu sefer oyum AKP’ye değil CHP’ye

Çünkü, aşırı dinciler mantar gibi çoğaldı. Elhamdülillah hepimiz Müslümanız ama öyle aşırı uçlar var ki alıp başını gittiler. Sadece dinde gitseler tamam, maddi açıdan da estiler gittiler. Başbakan’ın geneli kollaması lazım. Yani dinsizi de imansızı da... Kurban olduğum Allah bile kullarını yaratıyor, sonra özgür bırakıyor. İki yol gösteriyor. İster bu yoldan git, ister diğerinden... Erdoğan yol bile bırakmıyor; “İlla benim yolum!” diyor... Bu yüzden bu sefer oyum AKP’ye değil, CHP’ye!.. Çünkü Kılıçdaroğlu’nda Ecevit’e benzeyen bir taraf var; temiz, dürüst, halkçı...

Kafeler muhafazakâr ve laik diye ayrılmış...

Bazı mekanlarda tulum oy çıkıyor Bursa’da... Koza İş Hanı’nın avlusunda bir simit-çay molası... Altı hanım bir arada... Hepsi de Etibank emeklisi... 15 günde bir toplanırlanmış, ben denk geldim. “Oyunuz hangi partiye?” diye ortaya atıyorum soruyu.. Cevap ortadan geliyor; “Belli değil mi? Sormaya ne hacet, hepimizin oyu CHP’ye!” Devam ediyoruz sohbete, Bursa’da mekanların siyasi tercihlere göre bölündüğünü öğreniyorum. Emel Erhan, Köy Enstitüsü mezunu annesiyle başından geçen bir olayı anlatıyor: “2007’de Cumhuriyet Mitingi’nden çıkmıştık. Ellerimizde Türk bayrakları... Şu arkadaki kafelerden birine oturduk. Bakın, şimdi hep türbanlı dolu... Epeyce oturduk, başımızda garson dönüp dolaşıyor. ‘Uzun süre oturduk diye mi rahatsız oldu acaba?’ diye düşünüp her gelişinde çay söyledik. Bir süre daha dolandı, dayanamadı, ‘Sizi burada istemiyoruz. Lütfen kalkın’ dedi. Apışıp kaldık, tek laf edemedik! Sonra aklım başıma geldi. Gazeteleri aradım, olanları anlattım. Tek kelime bir haber çıkmadı!” Bir de yorumu var AK Parti’ye Emel Hanım’ın, Erbakan Hoca ile kıyaslama yaparak; “Erbakan mertçe ‘Ben buyum’ diyordu. Erdoğan, Erbakan’dan daha tehlikeli. Çünkü demokrat gözükerek ‘Ben herkesin başbakanıyım, AK Parti herkesin partisi’ diyerek yandaşlarını çoğalttı. Bu bir Arap zihniyeti! İnşallah çok geç olmadan millet gerçekleri anlar... Ama zor. Geçen gün MHP’liler kapıdan anneme broşür uzatmış. Annem, ‘Yavrum bunlar gitsin de size bile razıyım’ demiş, almış. Biz CHP’lileri bu hale getirdiler sonunda...”

Bir berber dükkanı ki sanki AK Parti seçim bürosu!

Kafeden sonra bir diğer tulum da berber dükkanından... Pırlanta Erkek Kuaförü’ne biraz utana sıkıla giriyorum. Hem müşteri dolu, hem de doğal olarak bir erkek mekanı!.. 25 yaşındaki İsmail Alnıdelik, oyunu açıklamakla kalmıyor, gerekçelerini de bir nefeste sıralıyor: “İhracat arttı, yatırımlar arttı, TOKİ’ler arttı. Geçen seçimde AK Parti’ye vermiştim oyumu, bu seçimde de vereceğim.” Bir de isteği var; askerden yeni gelmiş, işletme mezunuymuş, henüz iş bulamamış; “İnşallah işsizliğe de çare bulur Başbakan” diyor. Tıraşı bitiyor, koltuğa başka bir müşteri oturuyor. Yurtdışına aksesuvar satışı yapan 37 yaşındaki Erhan Ilgar, “Ben 2002’den beri oyumu AK Parti’ye veriyorum. Böyle girişimci, ekonominin önünü açan başka bir parti yok ki! Habire IMF’den borç alıyorduk, şimdi kendi yağımızla kavruluyoruz. Üstelik onlarca proje de gündemde” diyor...

MHP, İslami-ülkücülerden bir daha asla oy alamaz!

Elinde makas, Erhan Bey’in saçlarını düzelten 25 yaşındaki kalfa Fatih Dülger’e soruyorum... O da “Bu kez ben de AK Parti’ye vereceğim oyumu!” diyor. Geçen seçimlerde MHP’ye oy verdiğini öğrenince, “Sebep kasetler mi?” diye soruyorum. “Yok, yeterli muhalefeti gösteremedi MHP. Her partinin içinden öyle sivriler çıkar” diyor önce... “İyi de bir değil, iki değil... Tam 10 sivri!.. Biraz ağır bir sonuç olmadı mı?” diye üstüne gidiyorum. Başını sallıyor biraz kırgın, “Evet biraz ağır oldu. MHP Bursalı İslami-ülkücülerden bir daha asla oy alamaz. Onları kaybetti. Oysa bu şehirde AKP ile MHP uzak değildi. Yani sağ ve sol gibi bir ayrım yoktu aralarında... Birine oy veren diğerine de verebilirdi. Ama artık MHP çizgisinden çıktı, biraz sol gibi oldu” diyor.

Diğer kalfaya dönüyorum, “Siz de mi aynı fikirdesiniz?” diye soruyorum. Başını sallıyor; “Demek ki kaseti çıkanlar gerçek ülkücü değillermiş. Başka bir söz bulamıyorum. Benim de oyum AK Parti’ye” diyor.

Kaldı iki müşteri... Onların da oyları AK Parti’ye...

YARIN: Kocaeli ve Sakarya’da seçmen ne diyor?

DİĞER YENİ YAZILAR