Kamran İnan: PKK, Türk malı değil!

Haberin Devamı

Aileden siyasetçi, öyle bir aile ki Bitlis denince onlar akla geliyor hâlâ. Babası Yassıada Mahkumu DP Milletvekili Selahattin İnan, ağabeyi AP’li Abidin İnan... Yani hamurunda siyaset var Kamran İnan’ın... Bir şey daha var, pek çok yerde özgeçmişinde ‘Kürt kökenli milletvekili’ tanımı geçiyor. O ise bu vurgudan hiç söz etmek istemiyor. Tersine onun tüm vurgusu üniter devlete, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekaasına... Öyle ki dünyanın en önemli nişanlarından Legion d’Honneur nişanını, Fransa’nın Ermeni soykırımındaki tutumundan ötürü iade ederken bir saniye bile düşünmemiş. Sohbetimiz sırasında “Kürt meselesi” diye başladığım soruyu bitirmeme bile izin vermeyip, “Böyle bir meselenin varlığını kabul etmiyorum ki, münakaşa edeyim” diye kestirip attı. Ama yine de adını böyle koymasak da uzun uzun konuştuk...

Siz Kürt kökenli bir milletvekilisiniz... Anneniz de babanız da Kürt mü?

Ailemiz 1292’de Bağdat’tan gelmiş ve Van’ın Arvaz Köyü’ne yerleşmiş...

Kürt kökenli dediğimde biraz endişeyle baktınız yüzüme?

Ben bu köken işlerine karşıyım. Eğer siz aynı değerleri, sevinçleri, acıları paylaşıyorsanız bu milletin bir ferdisiniz demektir. Alt kimlik, üst kimlik bunlar Türkiye’ye yakışmıyor. ABD’ye bakın, kime sorsanız, “I’m American” diyor. Bizde de bu vardı eskiden. Ama kalmadı. Toplum öyle bir hale getirildi ki, idealler, değerler maalesef çok eridi... O toplumun içinde yaşıyor olacaksınız, topraklarının nimetlerinden faydalanacaksınız, ondan sonra “Ben Kürdüm” diyeceksiniz. Yok öyle bir şey. 1000 yıldır birlikte yaşıyoruz. Kimin ne olduğu belli mi? Rahmetli Özal’ın harika bir sözü vardı; “İçinizde safkan olduğunu söyleyecek babayiğit varsa kalksın ayağa” derdi. Doğrudur. Mühim olan Türk milleti ve idealinin yaşaması... Bugün Türkçe dünyada en çok konuşulan 5 dilden biri. UNESCO’nun tespitine göre 200 milyonun üstünde insan Türkçe konuşuyor ve bunların binlerce yıllık bir tarihi geçmişi var. Ama seçimlerdi, demokrasiydi, başka faktörlerdi derken kimyasal maddeler atıldı içimize... Vay Aleviydi, vay Kürt’tü, vay Türk’tü! Bunlar yakışmıyor.

Peki ya “Türkiyeli’yim” sözü?

Bunlar dünyada Türklüğü eritmek için kullanılan ifadeler. Türk, tek başına bir ırktır... Buralara gelmiş, tek başına bütün İslam dünyasını, bütün bu bölgeyi eyalet haline getirmiş, imparatorluk kurmuş, Venedik kapılarına dayanmış, Batı’yı dize getirmiş. Şimdi de herkes bu endişeyle bakıyor bize. En ufak bir yükselişte ‘Osmanlı yeniden şahlanışa mı geçiyor?’ diye yolumuzu kesmeye kalkıyorlar. Bu neyi gerektirir, milli birlik ve beraberlik içinde olmayı... Ama biz bunu muhafaza edemedik. Makyavel’in bir tespiti var, acı ama doğru. Diyor ki, “Dışarıdan Türk ırkını işgal etmeye kalkmayın başınıza iş açarsınız. Köşeye sıkıştırılmış kaplan gibi sizi paramparça eder. Ama içeriden ele geçirirseniz her istediğinizi yaptırırsınız.” Nitekim de öyle oluyor.

Kürt meselesine gelebilir miyiz peki?

Yok, ben o meselenin varlığını kabul etmiyorum ki münakaşa edeyim. ‘Açılım’ diye çıktı sayın iktidar 2 sene evvel... Buna evvela ‘etnik açılım’ dedi. Sonra anladı ki avuçtaki dinamit lokumu gibi etnik açılım ve isabetle vazgeçti. Arkasından ‘demokratik açılım’ dedi. Millet tabii dönüp soracak, demokrasi yok ise siz neyin ürünüsünüz? Demokratik açılım 90 yıl önce TBMM ile oldu! Sonra ondan da vazgeçildi, sihirli bir formül gibi, ‘milli birlik ve kardeşlik projesi’ çıktı... Ne projesi? Hepimiz kardeşiz! Peki ne oldu bu sihirli formülle? Verilen ümitlerle Habur’dan giriş yaptılar. Dehşet verici manzaralar, cumhuriyetin en büyük skandalı! Ve işin en acı tarafı Sayın Devlet Başkanı, “Yakında güzel şeyler olacak” dedi, 1,5 sene evvel. Siz gördünüz mü, güzel şeyler oldu mu?

Diyorsunuz ki Kürt meselesi yok. Ama yapılmış hatalar var bir dolu?

Hatalar hâlâ var. Bu mesele ekonomik ve sosyaldir. Bu bölgeyi bütün hükümetler ihmal etmiştir. 1958’de Ethem Menderes Bayındırlık Bakanı iken Küçüksu-Hizan-Pervari yolu projeye alındı, 110 kilometrelik yol bugün hâlâ bitmiş değil... Gazetelerde görüyorsunuz çocuklar dizlerine kadar suya batarak okula gidip geliyorlar. Ben Van milletvekiliyken Milli Eğitim Bakanı okullarımızı açıp “Van tam kadro!” dediği gün Van’da 705 öğretmen açığı vardı. Okul var öğretmen yok. Hastane var doktor yok. Alt yapı yok. Adam hâlâ sallarla nehirleri geçiyor... Yedi yıldır iktidardalar ne yapıldı? En büyük problem işsizlik. Siz istihdam yaratacaksınız, iş vereceksiniz, yoksa İstanbul’a, İzmir’e, Antalya’ya göç oluyor... Oralara yerleşmenin faturası ise çok daha ağır çıkıyor. GAP projesi, harika bir proje... 4 sene koordinatörlüğünü yaptım. İlerleme sıfır. Ama kağıda bakın, milyarlar konulmuş... GAP 3,5 milyon insana istihdam yaratacaktı. 1 milyon 700 bin hektar toprak sulanacaktı, ki Ortadoğu yılda 20 milyar dolarlık gıda maddesi tüketiyor, onun en azından dörtte birini biz verebilecektik. 27 milyar kilowat saat enerji üretecektik. Hani nerede?

TÜRKİYE DEVLERİN NASIRINA BASTI

Peki ya Kürt kimliği?


Değil efendim! Ben oranın evladıyım, insanıyım nereden çıkıyor bunlar? Bin yıllık dost insanları düşman yapmaya kalktılar. 80 öncesi Türkiye’de ideolojik çatışma vardı. Üç yılda 5 bin 200 hayat kaybettik. Ondan sonra komünizm çökünce Türkiye iki rayla bölünmeye çalışıldı. Bir din, bir de etnik bakımdan. İkisinde de maalesef başarılı oldular yıkıcı güçler...

Yazar Faik Bulut’la konuşmuştum... “Biz bu meseleyi barışla çözebilecek en son kuşağız” diyor...

Değil efendim. Biz hükümetteyken Mardin’de yakalanmış iki genç PKK’lının ifadeleri geldi. Polis soruyor, “Nedir bu PKK?” diye. Çocuk aynen şunu söylüyor, “Biz köyden geldik, liseyi bitirdik ama üniversiteye giremedik. Toprağımız yok, köye dönemedik. İş bulamadık, böyle aç oturuyoruz. Birisi geldi omzumuza vurdu, ‘Aç mısın?’ dedi. Açım! ‘Ayda 500 yeter mi?’ Yeter! ‘Ne yapacağım?’ Biz size söyleriz! Zaman zaman bir adres veriyor. Bir tabanca getiriyor, ‘5-6 mermi sıkacaksın’ diyor. Ben de sıkıyorum.” İşsiz ve aç insan her şeyi yapar. Bunu kabullenmemiz lazım.

Terör nasıl bitecek peki?

Terör Türk kaynaklı değil hanımefendi, kusura bakmayın. Arkasında Türkiye’yi içerden vurmak isteyenler, yumuşak karnı olarak bu sorunu muhafaza etmek isteyen büyük güçler var.

Kimler bu büyük güçler?

Onu söylemem, o devletin işi, devletin istihbaratı... Yalnız bir gerçek var, bazı parantezler hariç, ki o parantezler büyük Atatürk ve rahmetli Özal dönemleridir, Türkiye dünyada en kötü idare edilen memlekettir. Türkiye’nin bütün kaynakları çarçur edilmiştir, hortumlanmıştır, kurutulmuştur...

İsrail’in saldırısıyla İskenderun’daki PKK saldırısı arasında bir bağlantı kuruldu. Buna ne diyorsunuz?

Maşallah hayalimiz harikadır, her konuda köprü kurmayı severiz. Hayır, onlar birbirinden bağımsız.

Peki Türkiye Amerika’yla gerçekten müttefik olsa bunlar olur mu?

Hayır, olmaz tabii...

O zaman PKK’nın arkasındaki o büyük güç Amerika olabilir?

Amerika başından beri bu işi himaye ediyordu, ama neden? Bize güvenmediği için... Yoksa Amerika istese Kuzey Irak’ta olaylar 24 saatte biter. Ama Amerika’nın bize güveni kalmadı. 1 Mart tezkeresine kadar Ortadoğu’daki ekseni, İsrail artı Türkiye idi. Ondan sonra İsrail artı Büyük Kürdistan oldu. Son olaylar ise malum! New York Times’ta 27 Mayıs tarihli bir makalede; “Türkiye gibi genç demokrasilerin Amerika’ya sırt çevirip, seçimi bile hileyle alan, insanları idam eden, ‘İsrail’i haritadan sileceğim’ diyen Ahmedinecad’la kucaklaşmaları kendileri için yapılabilecek en büyük ayıptır” deniyor. Buna lüzum var mıydı? Gazze için yapılanlar doğrudur ama Sudan’da 350 bin insan yok edildi. Onlar için neden ayağa kalkmadık? Ben bu yaklaşıma üzülüyorum.

GAP bitmiş olsaydı yine PKK olur muydu?

PKK Türk malı değil efendim. PKK değil de ismi başka olurdu ama yine rahat bırakmazlardı. Orta boylu, iktidara namzet memleketlerin gücünü kırmak büyük güçlerin değişmez politikasıdır. Bunu yadırgamamak lazım. Biz de Osmanlı İmparatorluğu’nda böyle yaptık. Adamlar kendi milli hedeflerini takip ediyor diye onları suçlayamazsınız. Onu mümkün mertebe nötralize etmek sizin dış politikanız, sizin vazifeniz.

Türk malı değil, ne malı peki?

Cevap verdim zaten...

Söylediklerinizden, Amerika istemezse terör olmaz diye düşünüyorum...

Gayet tabii... Devlerin nasırına basmamak lazım. İnönü’nün sözüdür; “Fillerle aynı yatağa girilmez” derdi. Çok doğrudur... Adamın 15 uçak gemisi var, her uçak gemisinde 80-120 uçak var. Ve F-16’lar projesinde verdiği destek sayesinde biz Ortadoğu’nun en büyük hava kuvvetlerine sahibiz. Ama bunları unutuyoruz.

-BİTTİ-

DİĞER YENİ YAZILAR