Gazete Vatan Logo

Zihin açıcı bir yazı...

Taraf yazarı Ceyda Karan'dan çarpıcı analiz: 'Suriye için iyi bir senaryo yok!'

Taraf yazarı Ceyda Karan gazetedeki ilk köşe yazısında Suriye'nin bugün geldiği durumu yazdı. 'Yeni diplomatik girişimdeki' zorlukları anlatan Karan 'askeri müdahale kartı'nın da gündem de olduğunu söyledi.

İşte o yazı...

Yanlış hesap Bağdat’tan döner” derler. Suriye’ye bakınca 21’inci yüzyılda bunu “Yanlış hesap Şam’dan döner” diye değiştirmek gerekir. Fena hâlde yanlış hesaplar yapıldı. Suriye, bölgesel ve küresel güçlerin vekaleten savaş diyarı oldu. Masumların kanı akıyor ve her savaşta olduğu üzere “sütten çıkmış ak kaşık” yok. Şimdi iki yıl sonra bir yandan “askerî müdahale kartı” gösteriliyor, bir yandan da “yeni diplomatik girişim” gündemde. Askerî kartın çıkarılma sebebi ABD Başkanı Barack Obama’ya baskı yapan “şahinler”. Diplomatik girişimin sebebi ise ABD ile Rusya’nın Ortadoğu’da ortak düşman tesbiti: “radikal İslam”.

Öyleyse Başbakan Tayyip Erdoğan, “uçuşa yasak bölge” çağrısı eşliğinde ABD yolunu tutmadan önce uluslararası resme bakalım:

1- Diplomasi girişimi

» ABD ve Rusya dışişleri bakanları geçen hafta Moskova zirvesinde, iki yılda uzlaşılan tek “yol haritasını”, Haziran 2012 tarihli Cenevre mutabakatını canlandırmak için mayıs sonu yeni uluslararası konferans toplamakta anlaştılar. Girişime; Suriye onay verdi, Arap Birliği destekledi, İran memnun.

» Cenevre mutabakatının amacı, Şam yönetimi ile muhalefet temsilcilerini buluşturup geçiş hükümeti kurdurarak siyasi çözüm sağlamak. Kilit mevzu “Esad’ın akıbeti” açık bırakılmıştı. ABD “Esad süreçte yer alamaz”; Rusya, “Esad’ı dışlamak önkoşul olamaz” diyordu. İşte Moskova’da Kerry tutumunu yumuşattı, “kişisel olarak artık Esad’ın nasıl kalabileceğini anlayamıyorum” demekle yetindi. Roma’da da “Kanaatimiz Esad’a yer olmadığı” söylemini yineledi. Lavrov’un “Özel bazı insanların kaderiyle değil, Suriye halkının kaderiyle ilgiliyiz” sözü taviz sayılsa da devamında, “bu kadere ve özel kişilerin kaderine Suriyeliler karar verir” vardı. Şu cümle eşliğinde: “Suriye halkı soyut bir kavram değil, sadece rejim değil, sadece yıllardır ülke dışındaki muhalefet değil, tüm bir ulus. Nüfusun büyük bir kısmı rejimin devrilmesinden korkuyor, rejime karşı savaşanların üstün geleceğinden ve ülkeyi aşırılıkçıların yöneteceğinden..”

» Diplomatik hesap şu: Muhalifler (ve Katar/Suudi/Türkiye Sünni üçgeni) ABD baskısı ile başta Esad’ın temsilcileriyle buluşursa, Rusya geçiş hükümeti kurulması noktasında “Esad’sız çözüme” razı gelecek.

» Zorluk çok. Bir ara geçen ay istifa eden muhaliflerin lideri Muaz el Hatip “Esad’la da masaya otururuz” demeye kalkınca bin pişman edilmişti. ABD baskısıyla “başbakan” yapılan “Teksaslı” Hasan Gitto’yu tanımayan sahadakiler Esad’lı müzakereyi reddediyor. Rusya’nın da Şam’ı ikna gücü tartışmalı.

2- Savaş çanları

» Amerika’daki neoconlar ve liberal müdahaleciler “eylem” istiyor, Obama’yı “zayıf” gösteriyor. İsrail istihbaratı kaynaklı “Suriye kimyasal silah kullandı” iddiası karşısında, Obama önce bocaladı, “Şüpheler var ama sağlam kanıt yok. Kim kullanıyor bilmiyoruz” dedi, şaibeli iddialarla karar almayacağını belirtti. Ama Irak yalanları ortadayken mevzu artık gündemde. En son Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Rolling Stones dergisiyle söyleşisini not edin. Biden, Bush yönetimi gibi dünyada güvenilirliklerini yitirmek istemediklerini söyledikten sonra “Bu silahları rejim mi, yoksa el Kaide ile bağlantılı muhalifler mi kullandı bilmiyoruz” dedi.

» BM İnsan Hakları Komsiyonu’nun üyesi eski UCM başsavcısı Carla Del Ponte’nin kimyasal silahları asıl “isyancıların kullandığı” iddiası “savuşturuldu”.

» Suriye ordusunun sahada kazanımları artıyor. Batı medyasına göre silahlı muhalefet kitlesel halde El Kaideci Nusra Cephesi’ne katılıyor. Britanya ve Fransa, “silah temininde gecikirsek Cihatçılar hâkim olacak” telaşında. “Afganistan’da 1980’lerde Taliban’ı yarattık” ikazına aldıran yok. Senato Dışişler Komitesi’nin Demokrat Başkanı Robert Menendez, “bazı” isyancı unsurları silahlandırmayı içeren tasarıyı hazırladı. “Nusra kontrolü alırsa Esad’dan beter olur” diyen yardımcısı Bob Corker’ın “Zaten sahada bilinenden çok daha fazlasını yapıyoruz” sözü önemli.

» İsrail’in “sadece Hizbullah’a giden silahları hedef seçtiği” iddiasıyla Suriye’yi ikinci kez vurması şahinlerin mesajı.

» Askerî hesap, seçilmiş isyancıların silahlandırılması, uçuşa yasak bölge ve hava savunma sisteminin vurulması.

» Suriye’ye zaten yardım eden İran’ı yahut Lübnan’daki Hizbullah’ı hesaba katan yok. Nasrallah’ın, en son “Biz daha sahaya inmedik bile” sözleri manidar.

Rusya, ABD’ye geçit verse bile “bölgesel savaş riski” yüksek. Ne diplomasi ne de askerî seçenekte kolay çözüm yok. Suriye en iyi ihtimalle Lübnan’a, fakat kuvvetle muhtemel Somali’ye dönecek... Yani bir Alevi devleti ki Rusya, İran’a yakın; bir Sünni devleti ki Katar, Suudi ve Türkiye’nin yörüngesinde, bir Kürt bölgesi o ne olacak belli değil ve en tehlikelisi “Tora Bora El Kaide” kalıntılarından mütevellit bir parça! Yani ayıkla pirincin taşını!


Haberin Devamı