Gazete Vatan Logo

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan emekli maaşlarına düzenleme sinyali: Temmuz ayında masaya yatıracağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kocaeli ve Bursa mitinglerinde konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz ne yaptıysak CHP'nin sabotaj siyasetine rağmen yaptık. Ne yaptıysak bu zihniyete rağmen yaptık. Engelleri tek tek aşarak bugünlere kadar geldik" ifadelerini kullanırken, "Avrupa'sından, ABD'sine herkesin kontrol altına almaya çalıştığı enflasyonla biz de mücadele ediyoruz. Emeklilerimizin bayram ikramiyelerini artırdık. Ayrıca 5 bin lira ödemede bulunduk. Temmuzda yılın ilk 6 ayındaki enflasyona göre emekli maaşlarını masaya yatıracağız. Memurlara ek gösterge uygulamasını genişleterek düzenlemenin hazırlıkları tamamlandı. Küçük esnafların prim gün sayısı için de çalışıyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan emekli maaşlarına düzenleme sinyali: Temmuz ayında masaya yatıracağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kocaeli’deki mitingine katıldı. Vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biliyorsunuz artık 2 gün kaldı. Hayatta pek çok şeyin telafisi olur ama sandığın telafisi olmaz. Pazar günü hep birlikte, sabah erkenden sandıklara koşacağız. Tercihimizi bize hizmet edecek, verdiği sözleri unutmayacak, göreve geldiğinde vaatlerinin arkasında duracak isimlerden yana kullanacağız. Öncesinde telefon rehberimize bakıp, nazımızın geçtiği hatırımızın olduğu insanları tek tek arayacağız. Kapı komşumuz İstanbul’da yaşayan eşimizi, dostumuzu, akrabamızı da sandığa gitmeye teşvik edeceğiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı'na kaybettirerek CHP’ye kazandırmak için mesai harcayanlara karşı yakınlarımızı lisanımünasiple ikaz edeceğiz. Özellikle belediye başkanlığında oyumuzun heba ve heder olmasına izin vermeyeceğiz. Ben milletimin basiretine, ferasetine ve sağduyusuna güveniyorum. Bu kardeşiniz size Cumhurbaşkanı olarak efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyor. Kocaeli halkının en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum” dedi.

Haberin Devamı

'BİZLER TÜM FARKLILIKLARIMIZLA 85 MİLYONLUK BÜYÜK BİR AİLEYİZ'

Seçim sürecinde birlik olunması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2 ay önce başladığımız mahalli idareler seçim maratonumuzda doğudan batıya, kuzeyden güneye, 52 farklı şehrimize gittik. Son il mitingimizi burada yapıyoruz. Bu 2 aylık dönemde Diyarbakır’dan Trabzon’a, Hatay’dan Samsun’a, Muğla’dan Çorum’a, Karabük’ten Hakkari’ye kadar ülkemizin dört bir ucundaki vatandaşlarımızla kucaklaştık. Gençlerimizle selamlaştık, yaşlılarımızın hayır duasını aldık. Sanayicilerimizle, üreticilerimizle bir araya geldik. Emeklilerimizin, emekçilerin sesine kulak verdik. Ahilik geleneğinin temsilcisi esnaflarımızla istişare ettik. Yeni yuvalarına kavuşan depremzedelerimizin sevincini paylaştık. Hiçbir ayrım yapmadan milletimizin tamamıyla dertleştik, hasret giderdik. Gittiğimiz yerlerde gördüğümüz manzara şudur; bizler tüm farklılıklarımızla 85 milyonluk büyük bir aileyiz. Görüş farklılıklarımıza rağmen hepimiz kardeşiz, biriz, beraberiz. İşte hepimiz aynı bağın gülüyüz, aynı dağın yeliyiz. Şunu unutmayın, bu birlikteliği ne kadar sağlam tutarsak geleceğe o kadar güzel bakabiliriz. Türkiye’nin en büyük gücü vatandaşlarının birliği beraberliği vahdeti ve aralarında tesis ettiği sarsılmaz bağıdır. Bu bağı hem korumamız hem de perçinlememiz gerekiyor” diye konuştu.

Haberin Devamı

'MİLLİ İRADENİN TECELLİ ARACI OLAN SANDIK, 85 MİLYON OLARAK HEPİMİZİN NAMUSUNA EMANETTİR'

Sandıklara sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Seçim döneminde yükselen siyasi tansiyonu farklı yerlere yönlendirmek isteyen odaklara karşı çok dikkatli olmalıyız. Türkiye, rüştünü defalarca ispat etmiş, olgun bir demokrasiye sahiptir. Seçim sistemimiz her açıdan dünyaya örnek olacak seviyededir. Uğruna bedel ödediğimiz bu kazanımların elimizden kayıp gitmesine izin veremeyiz. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, gönül verdiğimiz partiler farklı olabilir, kökenimiz, meşrebimiz, hayat tarzımız farklı olabilir. Ama Türkiye bizlerin ortak yurdu, ortak çatısı, ortak yuvasıdır. Milli iradenin tecelli aracı olan sandık, 85 milyon olarak hepimizin namusuna emanettir. Sandığın itibarının korunması noktasında siyasetçisi, kamu görevlisi ve seçmeniyle hepimize sorumluluklar düşüyor. Hem sandığa gidip oy kullanarak, hem de oyumuza sahip çıkarak demokrasimize karşı mesuliyetimizi yerine getireceğiz. Bu konuda adaylarla birlikte tüm vatandaşların gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum. 31 Mart seçimlerinin hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

'TARİHİN TEKERRÜR ETMESİNİ İSTEMİYORSAK DEPREM MESELESİNİ BEKA SORUNU OLARAK GÖRMEK ZORUNDAYIZ'

Depreme hazırlık konusunun siyaset üstü bir konu olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak bugünlere büyük mücadeleler sonunda ulaştık. Kazanımlarımızın hiçbiri bize altın tepside sunulmadı. Demokraside, ekonomide, hak ve özgürlüklerde sahip olduğumuz hiçbir imkan bize lütuf olarak verilmedi. Son 21 yılda milletçe pek çok kez kazandık. Nice zorlukla karşılaştık. Gizli, açık nice sabotaja maruz kaldık. Bir başka ülkenin ve milletin başına gelse bir daha yeniden ayağa kalkamayacağı büyük felaketler yaşadık. Son olarak 6 Şubat’ta, bir gecede 53 binden fazla vatandaşımızı toprağa verdiğimiz, 104 milyar dolardan fazla zarara yol açan 'Asrın Felaketi' depremle imtihan edildik. Tüm bu badirelerin üstesinden alnımızın akıyla gelmeyi başardık. Geçtiğimiz 21 yılda vesayeti gerilettik, darbecileri püskürttük. Terör örgütlerine tarihlerinin en ağır bedellerini ödettik. Çevresindeki savaşlara rağmen Türkiye’yi, bölgesindeki istikrar ve güven adasına dönüştürdük. Depremin üzerinden henüz 1 sene geçmeden şehirlerimizi ayağa kaldıracak çalışmaları tamamlamaya başladık. Şimdiye kadar 80 bine yakın konut ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. İnşallah yıl sonuna kadar bu rakamı 200 bine çıkaracağız. Deprem bölgesinin imarı yanında Marmara’dan başlayarak riskli yerleşim yerlerimizi de depreme hazırlıklı hale getireceğiz. Bu bizim İstanbul ve Kocaeli’nin de yer aldığı Marmara bölgesine karşı öncelikli görevimizdir. TOKİ vasıtasıyla bugüne kadar attığımız adımların hayat kurtardığını 6 Şubat depremlerinde bir kez daha gördük. Yıkılan, yapılan yüzde 90’dan fazlası 1999 öncesi inşa edilenlerdir. Burada şu gerçeği tüm samimiyetimle ifade etmek isterim. Tarihin tekerrür etmesini istemiyorsak, hangi siyasi partiye gönül verirsek verelim, deprem meselesini beka sorunu olarak görmek zorundayız. Bunu sadece kendimiz için değil, gözümüzden sakındığımız evlatlarımız için, ülkemizi emanet edeceğimiz gelecek nesiller için yapmalıyız. Önümüzdeki 5 yıl boyunca gündemimizin ilk sırasında depreme hazırlık başlığı olması bizim açımızdan hayati önemdedir. Seferberlik anlayışıyla hükümet ve yerel yönetimler el ele vererek bu süreci iş birliği içinde yürütmeliyiz. Biz tüm planlarımızı bu gerçeklerin ışığında yapıyoruz. Seçim sürecinin neticelenmesiyle kentsel dönüşüm sürecine hız vereceğiz. Bilim insanlarının uyardığı deprem, kapımızı aniden çalmadan mümkün olan hazırlıklarımızı tamamlayacağız. Siyasi parti gözetmeksizin milletimizin de bu mücadelede bizi yalnız bırakmayacağına inanıyorum” dedi.

Haberin Devamı

‘KISA VADELİ KAZANIMLAR UĞRUNA BEDEL ÖDETECEK ADIMLARA TEVESSÜL ETMEDİK’

Konuşmasında muhalefeti de eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hiçbir zaman tribünlere oynayanlardan olmadık. Kısa vadeli kazanımlar uğruna milletimize ve devletimize bedel ödetecek adımlara tevessül etmedik. Türkiye’nin bugünüyle birlikte geleceğini de kurtarmaya çalıştık. Bundan 15-20 yıl önce savunma sanayinde projelerimizi başlatırken bizi hayalperestlikle suçlayanlar, bugün başarılarımızı gıptayla takip ediyor. Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki sondaj faaliyetlerimize israf diyenler, tarihimizin en büyük keşfi karşısında mahcubiyet yaşıyor. ‘Her seçim öncesi petrol buluyorlar’ diyerek bizimle alay edenler, bugün Gabar’daki günlük 37 bin varil üretimimizi takdir etmek zorunda kalıyor. Yerli ve milli markamız Togg’dan 5’inci nesil savaş uçağımız KAAN’a, şehir hastanelerinden köprülere, yollara, tren hatlarına, havalimanlarına kadar her konuda aynı durumla karşılaşabiliyoruz. Geriye baktığımızda şunu çok net görebiliyoruz. Şayet Türkiye son 21 yıldır muhalefetin takoz siyasetine teslim olsaydı, bugün bunların hiçbiri olmazdı. Ülkemiz yerinde saymaya devam ederdi. Ne savunma sanayinde yerli ve milli üretimin payı yüzde 80’e çıkardı, ne ihracatta 256 milyar doları yakalayabilirdik. Ne turizmde 54,5 milyar dolarla rekor kırabilirdik. Ne istihdamı artırabilir, ne de milli gelirimizi 1,1 trilyon doların üzerine taşıyabilirdik. Bunları ve daha burada saymaya kalksak saatler sürecek diğer atılımlarımızın hiçbirini gerçekleştiremezdik. Biz ne yaptıysak CHP’nin sabotaj siyasetine rağmen yaptık. Neyi başardıysak bu zihniyetin çelmelerine rağmen başardık. Engelleri tek tek aşarak, zincirleri parçalayarak, zorlukları göğüsleyerek, saldırıları püskürterek hamdolsun bugünlere geldik. Bu anlayışla son 21 yılda Kocaeli’ne 305 milyar TL’ye yakın yatırım yaptık” şeklinde konuştu.

Konuşmasının son kısmında Kocaeli’de yapılan yatırımları tanıtan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, ilçe belediye başkan adayları ve Cumhur İttifakı üyeleri ile birlikte fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra programına devam etmek üzere alandan ayrıldı. 

'EMEKLİ MAAŞLARINI TEKRAR MASAYA YATIRACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Bursa Mitingi'nde önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan emekli maaşlarına düzenleme sinyali vererek, "Avrupa'sından, ABD'sine herkesin kontrol altına almaya çalıştığı enflasyonla biz de mücadele ediyoruz. Emeklilerimizin bayram ikramiyelerini artırdık. Ayrıca 5 bin lira ödemede bulunduk. Temmuzda yılın ilk 6 ayındaki enflasyona göre emekli maaşlarını masaya yatıracağız. Memurlara ek gösterge uygulamasını genişleterek düzenlemenin hazırlıkları tamamlandı. Küçük esnafların prim gün sayısı için de çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

Nice alimi ve evliyasıyla Bursa, yüz yıllardır gönüllerimizi imar ediyor. Gönül semamızı billur bir avize gibi aydınlatan bu şehir, ecdadımızın medeniyet anlayışının yaşayan örneğidir. Kuruluşun ve yükselişin şehri Bursa, bu vasfını tarihinin hiçbir döneminde yitirmedi, bugün de koruyor. Biz de Bursa'dan aldığımız feyzle bir ayağımızı ülkemize sabitleyip diğeriyle tüm dünyaya sesimizi, sözümüzü, dostluğumuzu ulaştırıyoruz. Bursa nasıl Balkanlar'dan Kafkaslar'a başı dara düşen her kardeşimize kucak açmışsa biz de bu coğrafyalarla bağlarımızı daima güçlendiriyoruz.

Bursa, nasıl sanayi ve tarım üretiminin gücüyle dünyaya dal salmışsa, biz de ekonomide ve diplomaside aynı kucaklayıcılığı sergiliyoruz. Bu vesileyle 14-28 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı'na milletvekilliğinde yüzde 5, Cumhurbaşkanlığında yüzde 55 oranındaki desteğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Biz de Bursa'nın bunca bizden esirgemediği ahde vefasını, kadirşinaslığını, muhabbetini asla unutmayacağız.

ALANDA 90 BİN KİŞİ VAR

Her gelişimizde kalbimizin bir köşesini Bursa'da bırakıyoruz. Sordum, bugün Bursa'da katılım ne durumda diye? Rakamı aldım, 90 bin. Şimdi buradan Bursa'yla birlikte Türkiye Yüzyılı'na hazırlanıyoruz.

Türkiye Yüzyılı şehirlerimizin inşasını Bursa'nın yol arkadaşlığında yapmak istiyoruz. Biz biliyoruz ki Bursa'nın boş lafla, palavrayla, yalanla, dolanla işi olmaz. Çünkü Bursa, emeğin, alın terinin, üretimin şehridir. Bursa, yatırıma bakar, esere bakar, hizmete bakar, projeye bakar velhasıl Bursa icraata bakar. Dolayısıyla Türkiye Yüzyılı yolculuğumuzda bizi en iyi anlayacak olan Bursa'dır. Zaten Bursa ilk yerli markamız Togg fabrikası başta olmak üzere ülkemizin prestij eserlerine öncülük ediyor, ev sahipliği yapıyor. Allah vergisi, büyüleyici güzellikleriyle medeniyetlerin mirası, eşsiz birikimiyle, vakur insanıyla Bursa'ya da böylesi yakışır. İnşallah Bursa, 31 Mart'taki tercihiyle bu duruşunu büyükşehirde ve ilçelerde belediye yönetimlerine de yansıtacaktır. Ben buna inanıyorum. Bursa'ya güveniyorum. Biz de belediye başkanlarımızla el ele verip Bursa'nın önünde yeni bir dönem açmayı planlıyoruz.

Ramazan'ın bayramı gelmeden inşallah 31 Mart'ta milli irade bayramına kavuşacağız. Artık sonuna doğru yaklaşmaya başladığımız Ramazan-ı Şerif'inizi tebrik ediyorum. Bizleri Ramazan-ı Şerif'e eriştiren rabbimizden sağlıkla, huzurla, esenlikle, bayrama da ulaştırmasını niyaz ediyorum. Kadir Gecenizi ve bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum.

"HANGİ ADIMI ATTIYSAK KARŞIMIZDA BÜYÜK BİR KÜRESEL İTTİFAK BULDUK"

Bursa, sadece sahip olduğu maddi imkanların değil, özgürlüğün kıymetini de çok iyi biliyor. Çanakkale'de yedi düvele karşı verdiğimiz tarihi istiklal mücadelesinde en büyük desteği veren yerlerden biri bu şehirdir. Bir asır önce iki yılı aşkın süre işgal altında kalan Bursa için milletimiz karalar bağlamıştır. Osmanlı döneminde de Bursalı yiğitler gönül coğrafyamızın dört bir yanında destanlar yazmıştır. Hatta bu mücadele sırasında yaşanan acılar üzerine yakılmış ağıtlar vardır. Cezayir'e sefere çıkıp memleketlerine dönmeyen yiğitlerin ardından yakılmış bu ağıt bize bugün de önemli mesajlar veriyor.

Son dönemde Gazze'de yaşananların bundan bir farkı yok. Gazze'de oluk oluk akan Müslüman kanı karşısında kör, sağır kesilenler yarın bizim başımıza benzer bir felaket gelse emin olun aynısını yapacaklar. Aslında biz bunu yaşadık. Rusya'yla aramızın açıldığı terör örgütlerinin sınırlarımıza dayandığı bir dönemde batılı ülkeler, güney şehirlerimizdeki hava savunma sistemlerini alıp götürmüşlerdi. Hamdolsun o dönemdeki sıkıntıların üstesinden gelmeyi kendi gücümüzle, imkanımızla, mücadelemizle başardık. Suriye'de, Libya'da, Akdeniz'de, Karadeniz'de, Karabağ'da, hangi adımı attıysak karşımızda büyük bir küresel ittifak bulduk.

"ÖNÜMÜZDE BİZİ YİNE ZORLU BİR SÜREÇ BEKLİYOR"

Güven ve istikrar iklimimizi bozmak için yıllardır ülkemizde etki edebildikleri her kesimi kışkırtmaya, hareketlendirmeye çalıştılar. Her seçim döneminde de aynı senaryoyu devreye soktular. Milletimizle bir olup tüm bu oyunları birer birer bozduk. Kimi tuzakları geçtiğimiz mayısta olduğu gibi sandıkta hüsrana uğrattık. Kimi tuzakları 15 Temmuz'da olduğu gibi sokakta bertaraf ettik. Kimi tuzakları askeri harekatlarımızla sınırlarımız ötesinde durdurduk. Tabii bu uzun soluklu bir mücadeledir. Her dönemde yeni araçlar, yeni argümanlar, yei taktikler devreye giriyor. Hiç şüpheniz olmasın, önümüzde bizi yine zorlu bir süreç bekliyor. Bu toprakları vatan yapmak için verdiğimiz uğraşı, vatanımızı elde tutmak için de sürdürmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde tıpkı bir asır önce yapmaya çalıştıkları gibi bizi bu topraklardan jiletle kazıyıp atmakta tereddüt etmeyecekleri açıktır.

"CHP'NİN İHTİRASLARI DEM'İN DE İÇİNİ HALLAÇ PAMUĞUNA ÇEVİRDİ"

Ülkemiz muhalefetinin anlamadığı, anlamak istemediği, anlasa bile önemsemediği hakikat işte budur. İhtirasları öylesine gözlerini bürümüş durumda ki ülkenin ve milletin uzun vadeli çıkarlarının altına dinamit döşemekten çekinmiyorlar. Bu uğurda PKK'ya göz kırpıyorlar. Bu uğurda FETÖ'ye göz kırpıyorlar, bu uğurda emperyalist heveslere göz kırpıyorlar, bu uğurda her türlü hırsızlığa, arsızlığa yol veriyorlar. Siyasi vizyon sıfır. Siyasi program hak getire, proje mevcut değil, icraat desten zaten yok .Buna karşılık muhalefet cenahında her türlü istismar, her türlü kirli pazarlık, her türlü entrika kol geziyor. CHP, çeşitli şehirlerde DEM'le hem de tabanına rağmen neyin karşılığı, hangi paylaşımların ürünü olduğu bilinmeyen karanlık ittifaklar kuruyor? Fakat bundan öylesine utanıyorlar ki saklamak için de kırk takla atıyorlar. CHP'nin ihtirasları DEM'in de içini hallaç pamuğuna çevirdi. Bu partide kimi diyor ki kendimize oy verelim, kimi diyor CHP'nin kuyruğuna takılalım. Yani her kafadan bir ses çıkıyor. Toplam üye sayısı 500 bini bulmayan marjinal partiler, sağa sola talimat veriyor, istikamet çiziyor, seçmenin iradesine ipotek koyuyor. CHP'li faşist yöneticiler 'kapıdan giremezsiniz' diyerek zaten bunları her gün tokatlıyor.

Ortada savunduklarını iddia ettikleri hak, hukuk, değer, prensip namına bir şey kalmadı. Bize karşı ortalığı ayağa kaldıranlar CHP'nin küstahlıkları karşısında uslu bir kediye döndü. Tabii bir de terazinin diğer tarafı var. Ülkemizin en büyük muhalefet partisinin içine düştüğü tutarsızlık, savrulma, kirlenmişlik hali gerçekten utanç verici. Valizler, çantalar dolusu dolarlar, Eurolar, bunları saymaya bile yetişemiyorlar. Sayma görüntülerini kimse izah edemiyor. Bir tane CHP'li yetkili çıkıp da paralardan yapılan kulelerin kime ait olduğunun cevabını veremiyor. Daha darbe güzellemelerini millete yaptıkları hakaretleri saymıyorum.

İşte bu seçimlerde sadece şehirlerinizi yönetecek başkanları seçmekle kalmayacaksınız. Aynı zamanda ülkemizin geleceğinde hangi siyaset tarzının önünün açılacağını da belirleyeceksiniz. Sizlerden 31 Mart'a bu gözle de bakmanızı istiyorum. Bursa'nın en doğru kararı vereceğine inanıyorum.

EMEKLİ MAAŞLARINA DÜZENLEME SİNYALİ

Şu an dünyadaki tüm ekonomileri zorlayan en büyük sorun son 50-60 yılın zirvesinde seyreden yüksek enflasyondur. Avrupa'sından Amerika'sına herkesin kontrol altına almaya çalıştığı enflasyonla biz de mücadele ediyoruz.

Hayat pahalılığından en fazla etkilenen kesimlerimizde çalışanlarımız ve emeklilerimizdir. Biz yılbaşında hem asgari ücrette hem emekli maaşlarında yaklaşık yüzde 50 oranında artışlar yaptık. Emeklilerimizin bayram ikramiyelerini de aynı oranda artırdık. Ayrıca bir defaya mahsus 5 bin lira ödemede bulunduk. Öncesinde 16 milyon emeklimizin tamamına tek sefere mahsus 5'er bin lira ödemede bulunduk. Şimdi de banka promosyonlarını 8 bin lira ile 12 bin lira arasına yükselterek emeklilerimize yeni bir imkan sağladık.

Önümüzdeki temmuz ayında yılın ilk 6 ayındaki enflasyona göre emekli maaşlarını tekrar masaya yatıracağız. Memurlarımıza yaptığımız 600 ek gösterge ilave edilmesi uygulamasını genişleterek düzenlemenin hazırlıkları tamamlandı. Küçük esnafın prim gün sayısında yaşadığı adaletsizliği giderecek, buna göre önümüzdeki dönemde bu adımı atacağız. Ev hanımlarımızın isteğe bağlı sigorta prim teşvikleri ile ilgili düzenlemeyi de hayata geçirdik. Gençlerimize çeşitli başlıklarda vereceğimiz ilave destekleri deprem bölgesinden başlayarak uyguluyoruz. Böylece milletimizin farklı kesimlerine verdiğimiz sözlerin takibini yapıyor, tek tek yerine getiriyoruz. Elbette tüm bunlar yüksek enflasyonun çalışanlar ve emeklilerde yol açtığı refah kaybı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bunun için öncelikle ekonomi programımızı kararlılıkla uygulamayı sürdürerek fiyat istikrarını sağlamamız gerekiyor. Çünkü yüksek enflasyon ortamında kime ne verirseniz verin beklediğiniz neticeyi alamıyorsunuz. Yılın ikinci yarısında enflasyonun inişe geçtiğini hep birlikte göreceğiz. Deprem bölgesindeki inşaat çalışmalarının yükünün de hafiflemesiyle birlikte çalışanlarımızı ve emeklilerimizi hak ettikleri refah seviyesine biraz daha yaklaştıracağız.

Biz bugüne kadar milletimize asla yalan söylemedik, insanımızı kandırmaya çalışmadık. Dün verdiğimiz sözleri bugün hatırlamıyoruz diye kulak arkası hiç yapmadık. Milletimizin her kesimiyle sürekli irtibat içinde olduğumuz için tespit ettiğimiz sıkıntıları, talepleri en kısa sürede karşılayacak adımları attık. Yapamayacağımız işleri asla söylemedik. Hatta emeklilikteki yaş uygulaması gibi aslında içimize sinmeyen birtakım hususları bile milletimizden gelen yoğun talepler karşısında hayata geçirmekten kaçınmadık. Bu uygulamanın kamu maliyesine getirdiği yükün ve sosyal güvenlik sistemimizin dengesine yol açtığı bozulmanın tamiri epeyce vakit alacak. Şimdi sahada emekli maaşlarında bununla bağlantılı şekilde kaçınılmaz olarak asgari ücrette ara artış istekleriyle karşılaşıyoruz. Daha önce sadece emekli maaşlarında 10 bin liralık bir artışın yol açacağı mali yükün hesabını milletimizle paylaşmıştık. Yatırım bütçemizin tamamını veya eğitime, sağlığa ayırdığımız kaynağın tümünü sadece bu artışa tahsis etsek de yetmeye mümkün olmadığını göreceksiniz. Takdir edersiniz ki devlet yönetiminde böyle bir durum olmaz, olamaz. Yaşadığı sıkıntılardan dolayı sitemlerini dile getiren her vatandaşım, elbette sonuna kadar haklıdır. Peki çalışanların ve emeklilerin kayıplarını nasıl telafi edeceğiz? Her zaman yaptığımız gibi bunu daha çok çalışarak, daha çok üreterek, devletimizin kaynaklarını daha da çoğaltarak yapacağız. Sizin karşınıza gelip atıp tutanların hiçbiri bırakın devletin kaynaklarını çoğaltmayı, mevcuda bile sahip çıkamayacakları için zaten derdinize derman olamayacaklar.