Doğanın çağrısı

Bu köşeye yazdığım ilk yazı öncesinde ellerime hayretle bakıyordum: Titriyorlardı. Heyecandan... 1984 yılında, Türk Haberler Ajansı'nda ilk haberimi yazmaya başlamadan önce olduğu gibi...

Haberin Devamı

Bu köşeye yazdığım ilk yazı öncesinde ellerime hayretle bakıyordum: Titriyorlardı. Heyecandan... 1984 yılında, Türk Haberler Ajansı'nda ilk haberimi yazmaya başlamadan önce olduğu gibi...

Bugün yine titriyorlar. Elim, bilgisayarın klavyesine gitmiyor bir türlü. Ama siz değerli okurlarıma "hoşça kalın" demem lazım. Yazmalıyım...

Bir buçuk yıl önce buraya geldiğimde yaralıydım. Ruhum örselenmişti... Yorgundum... Burada yaralarımı sardım, sardılar... Patronundan, kapıdaki güvenlik görevlisine kadar herkesin yüreğinden benim kalbime şefkat, sevgi, dostluk aktı. Hayatımın en huzurlu, en mutlu, en üretken mesaisini burada, Vatan gazetesinde geçirdim. Ama yaralarımın kabuk bağladığı ilk günden bu yana, her yabanıl canlı gibi, vahşi doğanın çağrısını kulaklarımdan silemedim.

Belki yeniden yaralanacağım... Belki yeniden örseleneceğim... Biliyorum... Ama şimdi gitmem lazım. Doğduğum, büyüdüğüm coğrafyalara... Benimle bu güzel mesaiyi paylaşan, kahrımı çeken herkese binlerce teşekkür... Ve tabii şükranların en büyüğü, "Yakından Kumanda"yı bir an olsun ellerinden düşürmeyen, harika Vatan okurlarına...

Bu sütunda yazdığım ilk yazıyı "Vatan sağolsun" diye noktalamıştım. Bir buçuk yıl içinde bu Vatan toprağında geliştim, büyüdüm, olgunlaştım.

Bir kez daha ve bu defa çok daha yüksek sesle;

VATAN SAĞOLSUN!

DİĞER YENİ YAZILAR