Kitap okudukça hem eğlenir, hem de hesapta hiç olmayan tecrübeler biriktiririz.
Bu haftaki kitaplar, eğlendirip bir yandan da düşündürecek.
Yağmurdan kaçarken doluya tutuldu
Aşkım Başımda Değil, Funda Gürel’in romanı. Değişlerle oynayabilen zekaları seviyorum. Algı hatası yaptığınızı zannederken kitabın adının tam ortasında buluyorsunuz kendinizi, üstelik bu idrakta bir derinlik buluyorsunuz. Kitap beni adıyla tavladı önce. Sonrasında da arka kapak yazısında rastladığım Aslı’yı merak ettim, kitabı aldım, hemen okudum.
Instagram karesi tadındaki Vsco filtreli hayatını iş odaklı yaşayan Aslı’nın en büyük amacı çalıştığı Rainbow Yayınevi’nde başarılı bir editör olabilmekti. §Oldu da. Hem de hiç beklemediği bir anda. Sevincini anlatmaya kelimeler, coşkusunu yaşamaya zafer çığlıkları yetmezken yaptığı garmagarip bir hata, hayatının akışını değiştirip, ona en çok kaçtığı şeyi getirdi; Aşkı…
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak deyiminin anlamını her hücresine kadar yaşayan Aslı’ya bu kez en yakın arkadaşları Miray, Lila ve Hazal’ın verdiği destek de yeterli olmadı, Girlpower mottosu maalesef tutmadı....
Hayatı yeniden keşfedin
Hiç yıkıldı mı dünyanız başınıza? Hiç aklınızda olmayan bir iş, aniden geldi mi başınıza? Cevabınız ne olursa olsun, bu kitabı okumanızı öneriyorum. 35 Çok Güzel Gelsene, Pınar Çelikel’in romanı. Bir kadının hayatı yeniden keşfetme kararlılığını keyifle okuyacağınız, tatlı bir üslupla yazılmış çok güzel bir roman.
Mutlu evliliğin formülünü veriyor
Yazarların yarattıkları dünyada, hiç bilmediğimiz hayatların içinde belki var olan, belki de hiç var olmamış kahramanların hayatlarına dokunuyoruz. Kitapların yarattığı güzel bir karmaşa, tatlı bir dünya öyle değil mi?
Öykünün büyülü dünyası
Engin Türkgeldi ‘nin “Orada Bir Yerde” adlı kitabındaki öyküler hem egzotik, biraz fantastik çokça tanıdık. 10 öyküde; hızlı, baş döndürücü maceraların peşine takılıyor, bilmediğiniz dünyalara dalıyorsunuz.
Yazar, aslında hekim. Birçok meslektaşı gibi, yaratıcılığını yazma üstünde de şekillendirmeyi seçmiş. Neden doktorlarda yazma becerisi bu kadar gelişmiştir, neden birçoğu yazmayı seçer, diye düşündüğüm olmuştur bazen.
Galiba, inşaların hayatlarına bu kadar yakından bakma şansına sahip başka bir meslek erbabı olmadığı için, diye cevap bulduğumu biliyorum bu soruya kendimce. (Can Yayınları, 93 syf, 10.5 TL)
Hayata bakış açınızı değiştirecek psikiyatr
Viktor Frankl, bir psikiyatr. “İnsanın Anlam Arayışı” adlı kitabında aynı zamanda kurucusu da olduğu logoterapinin özelliklerini de anlatmış. “Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu.”
Yaşamın tarifini bu kadar güzel yapan bir başka cümle daha olabilir mi?
Üstünde kafa yormadığımız konuları okurken buluyoruz kendimizi. Okumak, başka dünyalara yolculuk demek...
Başka renklerin hikayesi...
İsmail Saymaz, Çay Güzeli adlı kitabında size göre belki iz bırakacak belki de silinmeye mahkum öykülerini bir araya toplamış.
Kitabı okurken Ovit Dağı’nı aşmaya çalışanların, aşıp da hayata iyi kötü tutunanların izini sürmeye çağırıyor bizi. Bu iz boyunca çay tarlasındaki mevsimlik işçiye, tezgâhının başında sıkıntıdan her şeye ama her şeye bahis tutan hamsiciye, Rus Pazarı’nda orak çekiçli rozet satan Matmazel Loya’ya, şeyhine ulaşmak için rabıtaya durup da onun yerine bir otel odasından hatırladığı Olga’yı gören ‘Sofi’ye rastlayacaksınız.
Bu insanlara rastladıkça kendi hikayelerinizle onlarınki arasında ortak noktalar bulacaksınız belki… (İletişim Yayınları, 123 syf, 13TL)
Beyaz yakalıların dünyası anlatılıyor
Kaan Sekban iş hayatındaki kırılma noktalarını anlatan bir kitap kaleme almış: “Tebrikler Kovuldunuz!”
Çünkü o ömrünün baharında bir beyaz yakalı. Plaza hayatının tam göbeğinde bir bankacı. Dost mu düşman mı olduğu belli olmayan ‘dostman’larla çevrili hayatını, yönetici adı verilen ama ne yönettiği asla bilinmeyen insanların elinden kurtarıp hayallerinin peşinden gitmeye cesaret eden bir ofis kahramanı…
Başarı da bizim için başarısızlık da.. Hayal ederiz ve bazen o hayale hiç kavuşamayız.
Aşk sizi bulabilir...
Aşk gibi karmaşık ve mucizevi bir duygu yok herhalde. Bu kitaba da konu olan aşk, bir kadın üzerinden farklı bir gözle anlatılmış. Farklı ve kısa bölümlerle örülmüş biçimselliğiyle sizi sıkmadan, yormadan bir aşk koridoruna taşıyor. Demet Cengiz’in “ Aşk Seni Bulur” daki sıcak kalemi, kitabı size bir çırpıda okutuyor. 40 yaşında, yalnız ve 14 Şubat’ta doğmuş bir kadın olmak… Kamyon çarpsa daha mı iyi? Kadınlar için 35’ten sonra gonk çalıyor ve hayatın, aşkın, yuva kurmanın, çocuk yapmanın devri kapanıyor mu? Başlarına meteor düşme ihtimali aşkı bulmaktan daha mı yüksek? Kitabın tanıtımındaki bu açıklamalar; bir kadının kime evet, kime hayır diyeceğinin en iyi ispatı olsa gerek. Bir insanı aşk nerede, nasıl ve en önemlisi ne zaman bulur? Bu hemen herkesin cevabını merak ettiği soru olarak zihinlerde duruyor.
Bazen de olmaz!
Düşünceler, insanlardan daha çoktur. Amaçlar, hedefler ve başarmak için yapılan planlar da öyle. Ama bazen olmaz. Biz ne kadar çabalarsak çabalayalım, kim olursak olalım; olmadı mı olmaz işte! Dışardan baktığımızda özellikle başarılarını örnek aldığımız, yaşamlarına gıptayla baktığımız pek çok kişinin hayatlarındaki yenilgileri bilmeyiz bile. Onlar bizim için ulaşılması güç bir yerde, cam fanusun içinde gibidirler ve onlara hiçbir şey olmaz sanki. Özlem Gürses Tatar’ın Bazen Olmaz adlı başarısızlık hikayelerini derlediği kitabı, kısa ve dikkat çekici röportajlardan oluşmuş. Hem de çok önemli isimleri bir araya getirmiş yazar kitabında. Kitabın fotoğraflarını Muhsin Akgün çekmiş. Cem Yılmaz’dan Muhtar Kente, Cem Boyner’den Arda Turan’a kadar pek çok ismin, hayatlarına şahitlik edeceksiniz.
Her gün yepyeni kitaplar çıkıyor. Kişisel gelişim, psikoloji, çocuk bakımı... Yeni bir dünyanın kapılarını kitaplarla aralayın...
Hayatı yaşama becerisi
Bir çocuğun ayakta durabilmesi, ilişkilerini kurması, geliştirmesi ve devam ettirmesi biraz ona biraz da size bağlıdır. Aygün Tuçe Ataş ve İlknur Efeçınar’ın kaleme aldığı “Çocuklar İçin Gerçek Yaşam Becerileri” çocukların sosyal yönlerini geliştirmek için anne ve babalara hazırlanmış bir kitap. Duygulara yönelik beceriler ve hayata gerçek anlamda tutunmayı sağlayan becerileri geliştirmeye yönelik bölümlerden oluşan kitap, büyüklere gerçek bir yol gösterici niteliğinde…
Kadın; bilmeyene nefs, bilene nefestir
Kadın hikayelerinin yeri ayrıdır edebiyatta. Ama bunları düşünmek, yazmak, bulmak, dinlemek, derlemek zor iştir. Çünkü genel yargıya göre kadınlar genellikle kaybederler, kazanan ya da yenilgiye uğramayan kadınlara rastlamak zordur. Ben, tanıtım bültenindeki bu satırları okuyunca Kaybetmeyen Kadınlar’ı hemen aldım. Onur Tepe, bazılarını bildiğiniz, bazılarını ilk defa okuyacağınız kadın hikayelerini önce biz kadınlar için, sonra da erkekler için derlemiş.
Kimi yazar bilinmeyenin, kimi de düşünülmeyenin peşinde. Kitap demek bir mucize aslında...
Mükemmel değilsin!“
Başaramayanlar, işlerini büyütemeyenler, bunalımdan çıkamayanlar, antidepresanla yaşayanlar, ‘Olmuyor, olmuyor, olmuyor!’ diyenler, hepimiz buradayız öyle değil mi? Merak etmeyin, sizleri yalnız bırakmayacağım. Kişisel gelişim, mişisel gelişim dinlemiyoruz! Bu kitapla kişisel selişim kitaplarının, yaşam koçlarının, başarı sırlarının, beyin geliştirme tekniklerinin ve bilumum hurafenin gerçek yüzünü göreceksiniz...”
Düşünceler insana değdikçe güzel
H. Elçibey Temel, “Düşüncelerim İnsanı Öptü” isimli kitabını son derece anlaşılır ve gerçekçi bir dille kaleme almış. Sevmek, çalışmak, idare etmek gibi sahip olunan becerilerin sanat olarak adlandırıldığı kitap, insanın bu özellikleri nasıl keşfedeceğinin ve nasıl geliştireceğinin ipuçlarını veriyor. Düşünceler, insana dokunabildikçe güzel; değdikçe anlam kazanıyor. O zaman da gerçek anlamda düşünce oluyor.
Türk sinemasında özel bir adam
Biyografi sever misiniz? Sevdiğiniz biyografiler hep bildiğiniz isimlerle mi dikkatinizi çeker, yoksa aşinalığınız olan, ama hayatının ayrıntılarını hiç bilmediğiniz kişilerin hayatlarını da merak eder misiniz? İkinci soruya evet, dediyseniz; bu kitabı mutlaka okuyun.
Erhan Tuncer’in, “Deligözel Bir Yadigar Ejder Kitabı” adlı biyografisi bana ulaştığında tanıdık yüzü dışında hiçbir şey bilmediğim “Gözel” diye hitap edilen bir sinema oyuncusunun hayatının ayrıntılarına gömülmüş buldum kendimi… Her hayatın inişlerinin, çıkışlarının; yenilgilerinin, zaferlerinin olduğunu bilsek de bunu başkalarının hayatlarının gerçek hikayelerinde kendimize ispatlamak, onların yaşadıklarına şaşırmak, bizi biraz daha büyütüyor. Bu farkındalığı hissetmek adına bu tür kitapları okumak çok keyif veriyor insana.
Havuz başlarında, deniz kenarlarında upuzun günleri daha kaliteli geçirmek için kitaplara ihtiyacımız var. Sadece vakit geçirmek için değil; bilmediğimiz insanların bilmediğimiz hikayelerini okumak için de...
Bir casusun hikayesi