İran-İsrail nereye?

Ortadoğu'nun sorunlarına çözüm arayışlarının ana teması barış değil savaş. Kin ve nefret birikimini yok edinceye kadar savaş! Oysa her savaş yeni nefret dalgaları yaratıyor

Haberin Devamı

Ortadoğu'nun sorunlarına çözüm arayışlarının ana teması barış değil savaş. Kin ve nefret birikimini yok edinceye kadar savaş! Oysa her savaş yeni nefret dalgaları yaratıyor. Kin azalmıyor, artıyor. İntikam hissi güçleniyor. Haksızlığa uğradığını düşünen kabileler ve mezhepler arasında geri dönüşü imkânsız ayrılıklar derinleşiyor.

Bir tarafta İsrail, diğer tarafta İran ve Suriye. Sorun çözücü olarak da ABD. Kimin tam olarak neyin peşinde olduğunu anlayabilmek için biraz daha zamana gerekiyor. İran'ın tavrı işgal öncesi Irak yönetiminin tavırlarıyla örtüşmüyor.

İşgal öncesi Irak'ta Saddam'ın teslim olmaya yanaşmayan ancak meydan okumaktan da uzak duran derin bir sessizliği vardı. Saddam, işgale yeni gerekçeler sunmama konusunda kendince kararlı bir tutum içindeydi. Ancak, nükleer çalışmalar nedeniyle baskı altında tutulan İran için aynı şeyi söylemek imkânsız.

Yeni İran Cumhurbaşkanı gerilimi azaltmak yerine görünen gündemde bulunmayan cepheler açmakla meşgul. İsrail'in Ortadoğu'daki varlığını ortadan kaldırmak hedefi ona ait. İsrail halkına
Almanya-Avusturya arasında yeni bir yerleşim sağlamak fikri de onun. İran Cumhurbaşkanı meydan okumayı sürdürdükçe, ABD-İran cepheleşmesinde giderek ABD'nin yerini İsrail alıyor.

Uzun menzilli füzeler, varlığı konusunda tereddütlerin seslendirildiği nükleer başlıklar veya bu yöndeki çalışmalar kaygı verici. İran uzlaşmaz tavrını sürdürdükçe bölgede yüz yıldır dinmeyen gerilim daha da tırmanacak.

İşin bir diğer yanı enerji kaynakları. İran, petrol üreten ülkeler arasında Suudi Arabistan'ın ardından ikinci sırada. Cephesinde İran'ın bulunacağı yeni bir savaş senaryosu petrol piyasalarını allak bullak edebilir. İran aynı zamanda doğalgaz rezervleri bakımından Rusya'nın alternatifi.

Kısa bir süre önce yaşanan Rusya-Ukrayna geriliminin yarattığı etkiler de
dikkate alındığında İran'ın önemi bir kat daha artıyor. İran'ı cepheye sürükleyecek yeni bir savaş senaryosu, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu enerji bağımlısı ülkeleri ciddi anlamda etkileyebilir. Enerji maliyetleri yükselebilir, enerji darboğazı baş gösterebilir.

Üstelik İran'ı ABD veya İsrail ile karşı karşıya getirebilecek bir savaşın süresi de, maliyeti de, Irak savaşıyla paralellik göstermez. İran çok daha güçlü ve donanımlı bir orduya sahip. Mali kaynaklan da kıyas kabul etmeyecek kadar güçlü. Ayrıca İran, Şiiliğin merkezi. İran, petrol rezervleri üzerinde sınırları cetvelle çizilmiş bir ülke de değil, bölgesinde kadim bir medeniyet.

İran ve İsrail savaş dışı yollarla durdurulamazsa, ortaya çıkacak fatura insani ve mali boyutlarıyla Irak savaşını gölgesinde yok edecek kadar büyük yıkımlara yol açacaktır. II. Dünya Savaşı'ndan bu yana hissedilen en büyük savaşın riski, ilk kıvılcım oluşmadan yok edilmelidir. Aksi halde sadece İsrail, İran ve Suriye değil, ABD ve AB de tarihin en büyük kayıp ve yıkımlanyla yüzleşecek, küresel terör ivmelenerek tırmanışa geçecektir.

DİĞER YENİ YAZILAR