EMRE ve Henry sakat kadroda yok. Donk, Eren, Selçuk hafta içi yazılan haberlere göre oynayamaz; Belhanda ve Garry de benzer kapsamda. Yani bu 7 oyuncudan yoksun çıksa G.Saray kimse nasıl yani demez! (Ayrıca Yuto ve Linnes de hoca tercihi ile kenardaydı) Ancak ikisi on birde ikisi sonradan girmek üzere takımına katkı vermeye gayret etti. Yalnız ilk 21’de 2, ilk 42’de 3 oyuncu değişikliği hakkını yitirdi takım. Kuşkusuz bunun kondisyon sağlamlığı adına sorgulanması gereken detayları vardır.
Giren-çıkan oyuncuların kalitesi açısından çok büyük fark yoktu. Ancak yakın zamandaki Kasımpaşa-Göztepe maçındaki örnekten hareketle bir hocanın 20 dakikada iki kartının elinden zaruretten alınması maçın tüm planını bozdu. Karşıda da savunma konusunda aklı başında işler yapınca kondisyonu güçlü bir ekip olunca puan kaybı kaçınılmaz oldu. Hatta 2 puanı yitiren Bursa oldu.
HATA YAPACAKSIN!
SAMET hoca Ndiaye’yi mümkün mertebe top alırken döndürmemeyi, stoperlerin topu oynayacakları noktaya da doğru baskı yapıp top kazanmayı iyi uygulattı oyuncularına. Hızlı adamlarıyla sonuca gitme tercihinde de hem 11 seçimi hem Lima değişikliğiyle planını doğru uygulattı. Gol sonrası 2-3 golü bulamadıysa oyuncularına sitemlenmeli. Maç boyu dökülen Belhanda’nın ise (belki hoca istedi bilemem ama) son 20 dakika kenara geçmesi, gol ve pozisyonlar doğurdu ki; gelecekte kenar oyuncusu olması seçeneğini göz önüne serdi. Eren ise tribünlerin daha fazla güvenmesi gereken isim! Ozan’a gelince… Genç arkadaş! Yola devam… Hata da yapacaksın, penaltı da yaptıracak, gol de yedireceksin. Bu ülke senden umutlu.. Emin ol!
FEGHOULI, Selçuk, Mariano... Bu seviyede oynayabilecek sadece 3 yedeğin var! Badou cezalı; Eren ile Emre sakat... 11’de sahada oyuncun var! Üç kulvarı bu 17 oyuncu ile götüreceksin! Ömer, Ozan ve Yunus’tan katkı alırsan ne ala! Noele kadar hepsi bu! Dün gece bir Türk takımının mağlup olduğu bir Şampiyonlar Ligi maçında bulabildiği maksimum pozisyonu yakaladı G.Saray...
TAM 6 adet yüzde yüz pozisyon gol olmadı! Rakip 2-3 kez sağlam geldi ve kazandı. Çünkü Abou’nun yokluğuna karşın Manega ile bitirici kafa geldi. Peki sen ne yapabildin? Önde santrfor olmayan forvetlerinle saç baş yoldurdun. Çünkü Gomis varken ‘bir santrfor daha isteyen’ hocana, Gomis gittikten sonra 2 santrfor sözü verip 31 Ağustos’u pas geçmek zorunda kaldın!
KASAYI emanet ettiğin CFO’nun ‘ayyy pardon şekerim, bonservis bonuslarını hesap edemedim, 30 Ağustos’ta da plajdayım. Santrfora paramız yok, pazartesi sabah görüşürüz... Bayy canikom!’ dediği
ortamda gol kaçıran Sinan’ı nasıl suçlarız!
LİYAKAT GEREKLİ
DEPLASMAN fobisini, hobisini bir kenara kaldıran taktikleri, uygulayan oyuncuları nasıl eleştirebiliriz? Elbette Gomis’in satışını yanlış bulan taraftarlar vardır. Ancak yönetimin bu satıştaki doğru hamlesi kadar, liyakatsız profesyonellerine teslim olup bir santrfor alamaması hatalıdır! Gol kaçıranlar da, kurtaran Muslera da, öteki oyuncular da, deplasman fobisi saçmalığını ortadan Fatih Terim kenar yönetimi de gözümde kusursuzlardır. Herkes her şeyi yaptı. 6 pozisyonu kaçıran oyuncuların hiçbiri 9 numara değildi. Yenilgi 27-31 Ağustos arası yapamadıklarıyla yönetime yazar!
AKHİSAR ile Erzurum maçlarına çıkarken rakipler, ligin sonuncusu ve sondan bir sıra üstteki takımlardı! İkisi de hoca değiştirmiş, yardımcıları ile karşınızda. 2 maçta 3 puan alan G.Saray, 1 gol attı, 3 gol yedi, 4 devrenin en az 2.5’unda kötüydü. Akıllar Lokomotif’te kalmış belli ki! Üzgünüm ki onun da analizi iyi yapılmamış.
ŞİFO Mehmet’in işi 2008 Antalya’sından zor. Bu Erzurum’a dahi pozisyonlar verdin! Sen bulmadın mı? Buldun! Ancak 5-6 topu güçsüz vuruşlarla Şehiç’e nişanladın. %100 kaçtı diyebileceğimiz en fazla 2 pozisyon olabilir! Gürül-gürül, gümbür-gümbür galibiyet olmadı 1-0…. Rakibin yerleşim hatasından gelen bir kenar topu ve stoperinle kazandığın skor! Fatih Terim, adeta yarı sahasından çıkmamayı düstur edinmiş rakibe 25 dakika iki libero, 2 stoper ile oynadı! 65’te bıraktı 4 stoperli anlayışı, Feghouli 10 numaraya, Badou 8’e dönünce iki kenarda da iki uçurtmayla daha etkili oldu. Ancak futbolu hiç tatminkar olmadı… Erzurum iyi direndi! Büyük harflerle tarif etmeli G.SARAY İYİ TOP OYNAMIYOR! Bir kez daha kapital harflere beylik laflarla başvurmalı… PORTO’YA ASLA YETMEZ!
ÖNCELİKLE Akhisarspor’u tebrik ederek başlamalı. G.Saray kaybettiği kadar onlar da kazandı. Hem de öyle güç dönemde kazandılar ki… Avrupa Ligi’nde ilk kez oynuyorlar. Lige çok kötü başlamışlar. Transferde çuvallamışlar. Soner, Olcan, Henrique, Muğdat, Ömer Bayram gibi 5 temel oyuncularının yerini dolduramamışlar, hocaları gitmiş; yardımcı hoca ile çıkılan iç saha Krasnodar maçında kaybetmişler. Yeni hoca olarak adı geçenlerin beklediği tek şey şu 90 dakika nın sona ermesi ve hafta arası imza töreni…
FATİH Terim’in karşılaşmaya başlangıç stratejisi konusunda eleştirel bakmayı doğru bulmam. Çünkü santrfor transferi yapamayan G.Saray’ın bu ve benzeri şablonlarla oynayacağını tahmin ve tespit etmek zor değildi.
MAÇA da kötü başlamadı. Emre 10 numara pozisyonunda 1-2 önemli fırsatta erken hareket etse gelebilecek bir gol akışı değiştirebilirdi. Gol dışında iki atak daha Akhisar adına tehlike üretirken imdada penaltı yetişti. Ancak Garry penaltıyı gole çeviremeyince Akhisar’da umut tazelendi. İkinci yarıda stoperlerin hatasından bulunan ilk gol, sonrasında penaltı ve Muslera hatasıyla bulunan 3.gol ile ev sahibi bileğinin hakkıyla bir galibiyet aldı.
ASIL İHTİYAÇ HANGİSİ?
MUĞDAT hamlesini zamanında yapmakla birlikte merkezi boşaltan Fatih Terim, adeta 4-2-4’e döndüğü Rus ruletini bu kez kaybetti. 4-6-0 sistemi olmadı, tutmadı. Ancak unutulmamalı. G.Saray buna başvurmak zorunda kalacak santrforsuz dönemde. Şunu bir kez daha soralım birbirimize…
MAÇ 9 numarasızlıktan mı, 4 numarasızlıktan mı kaybedildi? Öncelik, ihtiyaç orada neredeyse 5-6 önemli oyuncu varken ‘iyi G.Saraylı diye Emre’yi almak mıydı?’ yoksa 4.7 milyon Euro’ya birer santrfor, stoper almak mıydı?
BU soruları bugün 3 gol yendi diye sormadığımızı, ezel ebet bu soruların peşinde olduğumuzu bu satırları sık okuyanlar pek iyi bilir! Akhisar’ı bir kez daha kutlarım.
ŞAMPİYONLAR Ligi’nin temel prensibi ‘Yenemiyorsan yenilme’ şeklinde tarif edilebilir. Bu kadar dengeli bir grupta 1. kategoriden gelen rakibe karşı ‘eldivensiz’ başlamak son derece önemliydi! İlk 20 dakika olağanüstü güçlü girdi G.Saray oyuna. Rakibe ‘çöktü’, golü buldu, 2-3 de olabilirdi.
BİLHASSA Garry-Yuto kanadını pek iyi işletti! Rakip ilk kez G.Saray kalesine 21’de gelebildi. Sonrası ise tam felaket tablosu! Eski Beşiktaşlı Fernandes önderliğinde harika bir 25 dakika oynayan Lokomotif, sadece gol atamadı. Bitirici 2 vuruşla 3-0 yerine korku filmi izleyebilirdik! 46-60 arası da bitmedi endişe ve panik dakikaları...
‘N’DIAYE AYAKLANDIRDI’
56’da Ndiaye bir şut attı tribünleri ayaklandırdı. Maç başında görevini eksiksiz yapan ancak takımın oyunu vermesiyle tezahürat yapmak yerine sahaya bakmaya mecbur kalan seyirci, bir anda tekrar taraftar moduna döndü! 67’de Eren’in golüyle maç ele geldi! Yoksa elden gidiyordu! 20 ile 60 arasındaki oyun, hele de merkezin kelimenin tam anlamıyla boşaltılması hocanın ‘önümüzdeki maçlarda’ göz önüne alacağı etkenlerden olsa gerek.
SAĞ olsun Ndiaye bu planları Porto maçı için bozdu! Hocanın verdiği reaksiyon bilemiyorum ekrana yansıdı mı? İnanılmaz bir sorumsuzluk örneği verdi. Oyun gereği olsa bile kalene 60 metrede o faulü maç 2-0’ken yapmak aymazlık ötesi! Hele de bu kadar iyi oyuna... Hiç olmadı Badou.. Hem de hiç... Bu kadar güzel gecenin mutluluğunu bu hareketle bu denli ucuza bozmak yakışmadı sana!
AN paranteziyle geçen ilk yarı! Trabzon maçının onbiri değişmiş ama anlayışı kalmış futbol yapısı! Oz(an) ile Sin(an) gücüyle ayakta kalınan bir 45 dakika! Sinan’ın top taşımaları, Ozan’ın yerinde müdahaleleri dışında, biraz Linnes ile sürgit gitmeyeceği çok belli olan sarı-kırmızılılar, ikinci yarıya da mahkum başladı. 4 dakikada 2 pozisyon buldu Kasımpaşa; hem de ilk yarıdakilerden daha net!
BEYLİK laflara lüzum yok! Yılbaşına kadar 28 kişi bu oyuncular. Ozan da Sofian da Sinan da Eren de 3 kulvarda yürüyecekler! Fatih hocanın 11 tercihini eleştirebilir çoğu kişi. Haksız da denemez. Bu denli radikal kadro beklenmiyordu. Tabii rotasyon, tabii Moskova maçı, tabii cezalandırma, tabii sakatlık/ceza…
BUNLAR aklımızdan geçerken Eren’in golü, başlayan yağmur, Gary ile 2 bulundu. Sonrası yağmurla coştu. İlk gol öncesi taç çizgisi kenarında İlhan Depe’nin Emre’ye yaptığı faul ve sonrasında gerilen havanın atmosferi hemen golü, eş zamanlı yağmuru ve sonunda da G.Saray’ı getirdi sahaya. 55 dakika uyuyan aslan enikonu uyandı. Gary 3. golünde şiir yazdı! Serdar da maçı bitirdi.
ŞİMDİ gözler salı gününde… Ön taraftaki 6’lı seçimini merakla bekliyorken bir de arkadaki stoper tercihi gündemimiz oldu. E.Belözoğlu’na 16 yaşında Devler Ligi’nde forma veren Terim’in, 18 yaş 6 aylık Ozan’a forma vermeyeceğini düşünmek saflık olur.
MAÇ önü çok heyecan vericiydi F.Bahçe için. Ali Koç’un oyuncuları otobüste inerken karşılaması, Hasan Ali’ye gösterdiği ilgi, maçın başında oyuncunun asisti, ilk 20 dakikadaki tribün destekli yoğun baskı... Hepsi kutlu bir galibiyet habercisiydi! Hatta öyle ki ilk yarı 1-0’lık galibiyetin içine gömülmüş bir Harun performansı.. Her şey muhteşemdi! Taa ki 30’lardan itibaren ‘orta saha şeffaflaşmasının’ gözle görülür hale gelmesine değin! Sonrası malum.
HOCA, sportif direktör, başkan... Hepsiyle ilgili tonla laf söylenebilir. Oyuncular, transfer, takım kimyası vs... Elbette eleştireceğiz, daha da eleştirilecek!
SONU FELAKET
COCU’NUN ilk 11 denemesine itirazım yok şahsen. Çünkü deneyecek. Denemek zorunda. Reyes’in orta sahada konumlandırılması bize ‘hocanın bir bildiği vardır’ duygusu uyandırdı. Denemesi tutmadı, ısrarı mantıksızdı. Oyun sürekli Topal/Josef’ten biri diye bağırdı sarkastikçe! Hoca Reyes’te geç kaldı, sonu felaket oldu.
ANCAK bir de kazanan var... Takım kuruluşundan tut da oyuncu seçimlerine, hoca tercihinden rakip analizine Kayserispor çok takdir edilecek bir geceye imza attı. F.Bahçe yenildiği kadar Kayserispor da yendi; unutmamalı!
ZENGİNLİĞE bakar mısınız? Çeşitli nedenlerle ilk 11’e giremeyen Başakşehir oyuncularına! Arda, Chilcy, Alpaslan, Adebayor, Elia, Mossoro, Mevlüt, Bajiç, Volkan, Soner, Jociç... En az 7 tanesini 5 şampiyon; hepsini de kalan 12 Süper Lig ekibi havada kapar! Abdullah hoca 3 yıl öncesine kadar Sultanhamam’dan giyinirken, yönetim ona Beymen standardı verdi! Hoca da o fırsatı iyi değerlendirdi. Hem kendini, hem takımını, hem oyunlarını, hem de sıralamadaki yerini geliştirdi. Finalleri oynayamıyor, kupa kazanamıyor türü eleştirilere katılırım. Çok şeyi doğru yapıyorlar ancak sezonları ve turnuvaları sonlandıramıyorlar.
AKHİSAR, Seleznov’suz 3 maç daha oynayacak, çok zorlanır! Dünkü golleri net çalışılmış bir organizasyon. Tahmin ederim ki geçici sol bek Uğur arkasına sağ tarafa sol ayaklı Güray’ın koşularıyla çalışılmış bir planlama ürünüydü gol. Demem o ki Akhisar hücumları Seleznov’suz bu şekil olacak! Her zaman da önde oynayan bir rakip ve onun eğreti sağ/sol bekini bulamayacaklar. Ayrıca yakın geçmişte Osmanlı ve Konya’nın başına gelen ‘sık maç oynama’ sendromuyla zor günler yaşayabilirler. Tekrar ev sahibine dönecek olursak...
KAHRAMAN VISCA
İkinci yarı Emre’siz hücum planlarının kahramanı Vişça oldu. Bajiç’in nefis golüne asist yaptı! Da Costa sonucu belirledi. Aklımda ise şu soru belirdi... Akhisar’a yeter de, daha fazlasına?