Dans eden derviş CHP'ye ermiş

Onur Öymen, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı, ana muhalefet partisinin ve liderinin dış politika sözcüsü. Kırk yılı aşan bir diplomatik deneyime sahip

Haberin Devamı

Onur Öymen, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı, ana muhalefet partisinin ve liderinin dış politika sözcüsü. Kırk yılı aşan bir diplomatik deneyime sahip.

Türkiye 1990'lı yıllarda Gümrük Birliği görüşmelerini sürdürürken ve sorgusuz sualsiz bir şekilde anlaşmanın altına imzalar koyulurken "Avrupa Fatihi" Ciller'in sağ koluydu. Ciller'in yanında ve hatta tam sağında yer almasına itirazımız olamaz. Zira "devlette devamlılık esastır" ilkesine yürekten inanırız.

Ama dün sorgusuz sualsiz bir biçimde dönemin başbakanı ile birlikte "zafer" olarak takdim ettiği Gümrük Birliği'nin "mimarı", eğer bugün yakın geçmişe ait atılımları inkâr edecek kadar çizgi dışına kaymışsa ve hele bir de ana muhalefetin dış politika sözcülüğünü yürütüyorsa kendisine söyleyecek çok sözümüz olur.

Öymen diyor ki: "Siz Erdoğan'ın bir tek balo düzenleyebileceğini, oraya gelen bir kadını dansa kaldırabileceğini düşünebiliyor musunuz? Bu kadar çağdaşlığa kapalı bir iktidar, ilerici olabilir mi?"

Bu sözlerin Erdoğan açısından içerdiği anlama geçmeden önce CHP açısından ne ifade ettiğine bakmak gerekir. Demek ki, CHP için çağdaşlaşma ve batılılaşma, devrimlerle, ilkelerle, inkılâplarla ilgili bir süreç değildir. Bir balo tertip ettin mi, teşrif eden hanımefendilerin bir kaçıyla pisti karşıya geçtin mi senden âlâ ilerici yok!

Halktan kopartan anlayış
Önünde "cumhuriyet," ortasında "halk" olan ana muhalefet partisinin sözcüsü söylüyor bunları. Bu kafa kimdir? Bu kafa, senelerce diplomatik misyonu danstan, balodan ibaret sayan kafadır. Bu kafa, ilericiliği de bu dar kalıplara hapseden kafadır. Bu kafa büyükelçiliklerin, konsoloslukların kapısını geçmişte ve bugün de belli yerlerde halka kapalı tutan kafadır. Bu kafa bazı Avrupa başkentlerinde "Türkevi" kokteyllerinde Türk görmekten rahatsız olan kafadır.

Bu anlayışa göre, Başbakan Erdoğan, AB süreci için risk almak yerine resmi konutunda birkaç balo düzenlemiş olsa ilericilik trenini kaçırmış olmayacaktı. Yazık ki fırsatı kaçırdı! CHP'yi halktan kopartan işte bu anlayıştır. CHP'ye oy veren kesimler bu sözlerin sahibinden çok daha fazla "halk"tır. Halkın gündeminde ise halktan kopuk bu siyaset anlayışının değerlendirmeleri ile örtüşen bir balo-dans kriteri bulunmamaktadır.

Kafası karışık ve sinirleri bozuk bu anlayış sadece kendine zarar vermekle kalmıyor, muhalefet boşluğuna yol açıyor. Muhalefetteyken muhalefet koltuğunu dolduramayan bu anlayışın, iktidar namzedi olabilmesi sizce mümkün bir şey midir?

Bu siyaset anlayışı "cumhuriyef'e dair değerlerin açığına düştüğü gibi "halk"tan kopuk ve ardına sığındığı Atatürk'e de uzaktır. Bu anlayışın batılılaşma ve çağdaşlaşma algısı simgelere indirgenmiştir. Başbakan dans ediyorsa çağdaştır, değilse değildir. Başkentte her vesile ile bir balo düzenleniyorsa memleket batılılaşmış, değilse geri kalmıştır.

Bu anlayışın kokteyl, resepsiyon, balo ve danstan öte bir çağdaşlaşma ve kalkınma perspektifi yoktur. Onun için muhalefetteyken bile küçülüp durmaktadır. Bu nedenledir ki bu anlayış muhalefet, AK PARTİ iktidardır. CHP'nin ana muhalefetteki başarısızlığı yaygın kanaatin aksine siyasi iktidar için bir şans değil, şanssızlıktır. Eğriye eğri, doğruya doğru diyebilen, hareket noktası raks değil halk olan bir muhalefete ne kadar muhtacız meğer!

DİĞER YENİ YAZILAR