Benim bitmeyen baharlarım... Sizinkiler de bitmesin

Bahar... Nasıl da güzel zamanıdır yılın. Umut gibidir, hayâllerin gerçekle buluşması gibidir, vaatlerin karşılanması gibidir, yeniden doğmak gibidir, aşk gibidir bahar... Ama sırf takvimdekiyle kalırsanız kısa sürer, daha doyamadan biter. Zaten başlangıçta bir kısmı kıştan kalma kokar, sonuna doğru bir diğer kısmı yaza özenir, anlayamazsınız bahar hangi arada geldi de gitti... Ama takvimin dışında yaşayabiliyorsanız baharı, bir baharınız olmaz, baharlarınız olur... hiç bitmeyen baharlarınız...

Ben baharları uzatmaktan, hâtta hiç bitirmemekten yana yaşayanlardanım. Tabiatınkiler uzaklaşsa bile, benim içimde tükenmez baharlar. Yaşamın hayat veren tüm renkleri, kokuları ve duygularını her daim içimde gizli o kış bahçesinde yeşil, yemyeşil tutmaya devam ederim. Filizler yeşermeye, tomurcuklar olgunlaşmaya, yapraklar açılıp yeşermeye devam eder bahçemde. Ağaçlar hiç çıplak kalmaz, yapraklar hiç dökülmez, çiçekler hiç solmaz, kuşlar hiç göç etmez, benim bahçemde. Kelebeklerin ömrü uzundur, yağmur yağarsa ılık yağar, rüzgâr hiç hırçınlaşmaz. Sevgiyle beslenir kış bahçelerim, aşkla çoğalırlar. İçimdeki bahar böylesine olunca, dışarıda hayat ne kadar hırçınlık yapsa da kurtulur benim baharım, zarar görmez. Belki bazen bir kaç fire verir, en nazik olanlarından ama beni yine de bahçesiz, kuşsuz, çiçeksiz, kelebeksiz, sevgisiz, aşksız bırakmaz.

Haberin Devamı

Ne var ki; bazen dünyanın ve insanoğlunun süratle tükenen baharlarının yarattığı negatiflik dayanılmaz, içimdeki bahçeler yetmez olur. Özlemini duyarım çocukluğumdan kalan kimi renklerin, kimi kokuların. Bahçem nostaljik bir özlemle kış nöbeti geçirir. Çocukluğumu yeniden yaşayıp sevdiklerimle şimdi tekrar paylaşmak isterim. İşte yine bir müddettir, gittikçe artan bir hasretle, içimdeki bahar topraklarına gömülüp kalmış olan çocukluğumun, genç kızlığımın anılaşmış görüntülerini, kokularını özleyip durmaktaydım. Her gerçek baharda “Belki bu defa yaşarım” diye bekledim durdum bana gelmelerini... Bu sene baktım dışardaki bahar içimdekini besleyemiyor, bende saklı olanı dışarıda çoğaltmaya karar verdim.

Haberin Devamı

Benim bitmeyen baharlarım... Sizinkiler de bitmesin

Anlamı, “saflık, masumiyet ve neşe” demek olan gerberalar

Dün çıkardım hafızamın bahçesinden kokuları, renkleri, görüntüleri ve ısmarladım hepsini. İki gündür ekiple birlikte toprağı kazıyorum, ayrık otlarını, yabanları, inatçı saldırgan kökleri temizliyor ve yerlerine anılarımı ekiyorum. Taptaze, mis kokan, yeni, bereketli toprak doldu bahçemiz ve toprağın sıcak rahmine yerleşti çocukluğumun yaseminleri, ortancaları, mor salkımları, hanımelileri, katırtırnakları, lâvantalar.. ve anlamı, “saflık, masumiyet ve neşe” demek olan gerberalar... kırmızıları, turuncuları ile çoktan güneşe nispet kocaman açmışlar yüzlerini dünyaya, diğerlerinin patlayıp, dallarında salınmalarını bekliyorlar.

Şimdi uzun bir bahçecilik gününün ardından tatlı bir yorgunlukla bu satırları yazarken bir taraftan da ortancaların mahcup pembelerini, yaseminlerin cilveli kıvrımlarındaki açmaya hazır çiçeklerini, gecenin çiğinde dudaklarını ıslatmış dilberler gibi bakan gerberaları izliyorum. Burayı sevdiler, bizi sevdiler gibi bir his alıyorum hepsinden. Onlar benim iç bahçemin dış dünyaya yansımaları. İç baharımın gerçek baharla buluşması. Şayet anlaşırsak, birbirimizi kırmazsak, çok uzun, çok keyifli, çok renkli baharlarımız olacak beraber. Bitmeyen baharlarıma ben konuşmadan da sevdiklerimle, sevdiceğimle paylaşabileceğim bahçeler ekleyecekler.... Çoğalacak, dal budak salacaklar. Şekiller vereceğim yeni dallarına, fazla karışmadan keyiflerine. Çiçeklerini koklayacağım, gözlerimi kapayıp. Onlar da beni koklarlar mı bilemem ama gözbebeklerimde kendilerini görecekler, çocukluğumdan kalan anı resimlerinde. Belki bir bahçeden, parktan, belki bir yol kenarından anılar silsilesinde kendi geçmişlerini bulacaklar. Belki de beni uykuya yolladıktan sonra, gecenin serin çiğli saatlerinde aralarında konuşacaklar. Hâtta şimdi, müziği kısıyorum ve verandadan aşağıya bahçeye kulak kabartıyorum. Duyduklarımı aynen yazıyorum:

Haberin Devamı

“Gördünüz mü, yazarın gözlerindeki filmi?” diyor yaseminlerden biri. Diğeri heyecanla fısıldıyor: “Evet, evet! Benim Caddebostan’daki ailemi tanıyor. Onları gördüm gözlerinde.”

Haberin Devamı

“Ben de kırk sene evvel Çanakkale taraflarında yol kenarında yaşayan ailemin hikâyesini okudum gözlerinde.” diyor katırtırnaklarından birisi.

“Gerçekten, ne de iyi olmuş da buraya ekilmişiz. Geçmişimizi bilen birileri var. Ne güzel. Ben de Yoğurtçu’daki evin bahçesinden bir anı resminde köklerimi buldum.” derken henüz kış tembelliğinden sıyrılmamış yaprakları keyifle titriyor morsalkımın.

Kulaklarıma inanamıyorum, duyduklarım karşısında. Ne kadar iyi yapmışım, içimdeki baharı beslemekle, baharımı dışarıya taşımakla... Bu uzun mu uzun bir bahar olacak şimdi. İçimden, yüreğimden, zihnimden dışarıya uzanan kocaman bir bahar. Verandadan, bahçeden geri dönüp tekrar içimdeki gizli kış bahçesine dolan bir başka bahar... Katlanıyor, dal budak sarıyor, mis gibi kokuyor baharım... ve her bahar bir umuttur, yeniden doğmaktır ve aşktır bahar... Ne mutlu baharları çoğaltabilenlere... Ne mutlu kendisini çoğaltacak birilerine bahar olanlara...

Baharım hoş geldin... hoş kal ve gitme... çocukluğum sen de hiç bitme....

DİĞER YENİ YAZILAR