Kol kırılır, yen yırtılır

‘Kol kırılır yen içinde kalır.’ Bir tavsiyeden ziyade buyruk gibi telaffuz edilmiştir ve öyle yorumlanır. Bir süre sonra da sosyal bir kurala dönüşüverir.

Kol kırılır, yen içinde kalır. tabiri bize çok eskilerden kalma bir deyim. Bu cümlenin verdiği derse göre; bize ait, bizden, içimizden biri olan veya onlara ait, onlardan biri olduğumuz insanların kusurunu örtbas etmek boynumuzun borcudur. Âdeta sosyal çevremizi yüceltmek üzere tarafımıza verilmiş bir görevdir bu. Ne var ki; bu deyimin tarif ettiği anlama söz konusu olan tatsız, çirkin, yanlış, kötü, düşkün olayın sebebi veya mağduru kişiyi sevmemiz, saymamız gerekmez. Sadece ona karşı aynı taraftan olmanın getirdiği kesin, sorgulamasız bir sorumluluğumuz vardır.

“Kol kırılır, yen içinde kalır”; bir tavsiyeden ziyade buyruk gibi telâffuz edilmiştir ve öyle yorumlanır. Aksini yapmanız makbul karşılanmaz. Bu tip deyimler, bunları dinleyerek ve örnekleriyle büyüyenler için tartışmasız uyulan sosyal kurallara dönüşür.

Kendisine ait bildiği bir toplulukta kibir başkası veya başkaları tarafından yapılan yanlışlar, kötülükler, zedelenen ahlâki değerler aslında insanı, kendisini ait hissetmediği diğeri veya diğerlerinin aynı zaaflara düşmesinden daha fazla rencide eder. Amma velâkin, geleneksel toplumlarda kendisinden bildiği hatalıyı koruma ve onun hatalarını örtme içgüdüsü insanı sessiz kalmaya, üç maymunu oynamaya iter. Oysa modern insanı, ilkel çağın mağara paylaşımcılarından, dereboyu ve aşiret kölelerinden farklı kılan en büyük özelliklerden biri bireysellik. Bir yere, bir gruba iftiharla ait olurken, ait olduğu yeri, çevreyi yüceltmek için çabalarken aynı zamanda hataları görebilmek, seslenebilmek ve doğruların yerine getirilmesi için istekte bulunmak en doğal hakkı aynı zamanda görevi olmalı insanın. Dolayısıyla bu oldukça girift bir ikilem yaratır feodal düzen anlayışında sosyalleşen insanlar için. Ancak, ne var ki; artık bireyler ne kadar çabalarsa çabalasın, ne kadar korumacı olurlarsa olsunlar, ne gurupların, ne organizasyonların, ne milletlerin hataları, yanlışları gizli kalmıyor. Kırılan kollar yen içinde kalamıyor artık. Tam aksine; kim ne derse desin, kırılan kollar yen içinden sarkıyor, o toplumun dışındaki diğerlerinin ve hatta tüm dünyanın gözü önünde.

Haberin Devamı

Ülkemizde, “kol kırılır, yen içinde kalır” deyimini tutucu ve sadık sahiplenmelerin örneklerini o kadar çok görüyoruz ki; keşke bu kadar gelenekselci olacaklarına daha insan olsalardı diyoruz.

Haberin Devamı

Kol kırılır, yen yırtılır

Kırılan kollar yen içinde kalmıyor artık. Tam aksine kırılan kollar yen içinden sarkıyor...

YIRTIK YENDEN ÇIKMIŞ BİR BİLGİYİ DE PAYLAŞMAK İSTEDİM SİZİNLE.

Küçük bir kızın neredeyse köyün tüm erkekleri tarafından tecavüze uğradığı o köyde, köylüler konuyu ‘namus meselesi’ yaptıkları için saklamışlar, ortaya çıktıktan sonra da kızın ailesi dahil kimse konuşmamıştı. Bunun namusla falan ilgisi yoktu. Sadece kendi içlerinde boş bıraktıkları zulüm, dehşet ve ahlâk zaafını, kendi içlerinde tutarak dışarıya karşı sözde namuslu görünmek telaşından başka bir şey değildi tavırları. Bu az gelişmiş toplumlarda, gelenek ve görenek şemsiyesinin altına sığınarak çok yaşanan bir ahlâksızlık türü. Her türlü ahlâk düşkünlüğünü başkaları bilmedikçe işlenmemiş sayan bu toplum anlayışı, kendi kendini korumak adına kendi kurbanlarını seçiyor, el birliğiyle onu şiddete, cinayete teslim ediyor, sonra el birliğiyle hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar. Hatta o zavallı kurbanı bütün yaşadığı faciadan sorumlu tutan, ardından da cezalandıran anlayışın kafalarını taşıyan bu sefil mahlûklar, “Kol kırılır, yen içinde kalır” deyimine sıkı sıkı sarılıyorlar.

Haberin Devamı

İşin bir başka korkunç yanı, bu küçük sosyal gruplardan birileri de çıkıyor, muhtar oluyor, belediye reisi oluyor, milletvekili oluyor, yükseliyor, yükseliyor, yükseliyor... Ama neyi, nereyi yönetirse yönetsin, anlayışı hiç değişmiyor... “Kol kırılır, yen içinde kalır.”

Yok! Artık öyle olmuyor işte. Kollar kırılınca yenler yırtılıyor artık ve kollar yenlerden sarkıyor. Cümle âlem görüyor, görmeyen duyuyor. Artık her köyün, her mahallenin, her grubun, organizasyonun, yöneticinin, her partinin, her politikacının, siyasetçinin, her milletin yanlışları dünyanın gözü önünde bir yığın kırık kol, bir yığın yırtık yen...

Haberin Devamı

Çok böbürlendiğimiz ‘Yeni Büyük Türkiye’mizle ilgili yırtık yenden dışarı çıkmış bir bilgiyi de paylaşmak istedim: Time mecmuasının 23 Kasım sayısında dünyanı 51 ülkesini ve 10 çeşit sansür başlığını ele alarak verilen listelemede, 10 konuda da sansürü olan Etiyopya ve İran’ın ardından üçüncü sırayı dokuz hane sansürle Çin kapmış.

Türkiye de dördüncü olmuş. Bu arada hiç sansür uygulamayan 14 bu listenin dışında zaten. Sansür uygulayan 51’i de çoğu on üzerinden beş ve altı hanede, üçte biri ise sadece iki veya üç konuda baskı uygulayan ülkeler. Zambia, Zimbabve, Burma, Kamboçya, Angola da listenin sonlarında en hür internet-medya ülkeleri arasında.

DİĞER YENİ YAZILAR