Rahmetli Türkeş'in kızları paraları tatlı tatlı yerken!

Zenginin babadan kızlarına kalma miras parası züğürdün çenesini yoruyor gibi saymayın...

Haberin Devamı

Zenginin babadan kızlarına kalma miras parası züğürdün çenesini yoruyor gibi saymayın... Ben her şey netleşsin, "doğru ile yanlış, iyi ile kötü" ortaya çıksın diye uğraşıyorum. "Rahmetli Alpaslan Türkeş devletin kasasını soymuş muydu?" başlıklı yazıma oğlu Tuğrul Türkeş, bir açıklama gönderdi.

Kırılmış.

Üzülmüş.

Bana da kızıyor. Lider kadrosunda Türkeş'in bulunduğu ordu üst kademesinin 27 Mayıs 1960 ihtilali ile devirdiği o dönemin iktidarının en önde gelenlerinden Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali'nin yazdığı kitaptaki iddiaları derinlemesine araştırmadan yazdığım için gönülleniyor.

Gazeteci!

Seveni çok olmaz.

Biz gelelim açıklamaya:

Tuğrul Türkeş yazıyor:
"1. Türkiye'de güçlü bir devlet geleneği vardır. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte de, Türkiye'nin yaşadığı iki ihtilalde de devletin ne bir evrakı ne de bir delikli kuruşu kaybolmuştur.

Kaybolmaz da!

Bu ancak ya yazarın ya da sizlerin çok seyrettiğiniz ve belli ki çok etkisinde kaldığınız "Viva Zapata" tarzı filmlerde olur.

2. Bu iddialar Yassıada döneminden çok Türkeş'in Hindistan'dan dönüp aktif siyasi hayata atıldığı dönemde sırf yıpratma kampanyası olarak sürdürülmüş olan bir husustur.

3.Başbakanlık' taki kasalar bir heyet nezaretinde açılmış ve çıkanlar zabıt altına alınmıştır. Bu tutanaklar birçok defa yayınlanmıştır.

4. Türkeş'i yakından tanıyanlar bilirler ki, Türkeş öyle tekme tokat atacak bir insan değildi. Ömrünün hiçbir döneminde böyle bir tarzına, dost-düşman, bir tek tanık bulmak mümkün değildir.

5. 27 Mayıs ihtilal yönetiminin içerisinde iki grup insan vardı. Devleti sadece CHP ve İsmet İnönü'nün yöneteceğine inananlar ve dolayısıyla Demokrat Parti'ye husumet duyanlar. Ve ülkenin genel ekonomik, siyasi şartlarının normalize olmasını isteyenler. Birinci gruptakilerin Demokrat Partililere çok kötü muamele yaptığı açıktır. Ancak bilinmelidir ki; Türkeş ikinci gruba mensuptu ve dolayısı ile de 13 Kasım 1960'ta diğerlerince yurtdışına sürgün edildi. Sürgünde dahi Adnan Menderes ve arkadaşlarının aşılmaması için Cemal Gürsel'e ve ismet İnönü'ye mektuplar yazdı.

6. Sizin için Cumhurbaşkanı akrabası olmak ya da üst bürokrat olmak doğru söylemek için yeterli delil de, Başbakan Yardımcılığı yapmış olmak (Alpaslan Türkeş Başbakan Yardımcılığı yaptı) ve bir ömür boyu Türk milliyetçiliğine liderlik etmiş olmak sözüne güvenilmesi için yeterli değil mi?"

***


Evet açıklama bu.

Ve bana göre yeterli değil. Çünkü bir yanda Alpaslan Türkeş'in ihtilal sonrası Başbakanlık kasasında sarı bir zarf içinde bulunan 270 bin dolar ile 250 bin Türk Lirası'nı aldığını iddia eden Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali'nin belgeleri... Diğer yanda Alpaslan Türkeş'in Türkiye'de mal beyanında göstermediği, ölümünden sonra İngiliz ve Alman bankalarında ortaya çıkan 575 bin mark, 846 bin dolar ve 549 bin sterlini..

Çok acıdır.

Türk adaletinin ayıbıdır.

Türkiye'nin mahkemeleri, hakimleri, savcıları; Türkeş'in kızlarının yukarıda miktarlarını yazdığım mark, dolar, İngiliz Sterlini'nin paylaşımı konusunda açılan "sahtecilik davasını, 7.5 yıl içinde bitirememiş" ve zaman aşımına uğrayan dava kapanmıştır. Böylece Türkeş'in kızları bu paraları tatlı tatlı yeme hakkı kazanmıştır. Şimdi hazır ortada bir de "Başbakanlık kasası soyuldu" iddiası varken, başta Adalet Bakanı'nın ve oğul Tuğrul Türkeş'in çabalarıyla bu dava yeniden incelemeye alınabilir. Kızların paylaştığı dövizler nereden kazanıldı, bunların içinde Başbakanlık kasasından çıkan para var mıydı, yok muydu ortaya çıkar.

Haydi bakalım!

DİĞER YENİ YAZILAR