Bu Ümit Milli'de çok problem var

Dizi daha ekrana gelmeden, tanıtımlarındaki sloganına takmıştım ben kafayı. Öyle ya; çoluk çocuk herkesin izlediği bir saatte yayınlanan dizinin sloganı "Milli olmadan asla diyorsanız!" olur muydu?

Haberin Devamı

Dizi daha ekrana gelmeden, tanıtımlarındaki sloganına takmıştım ben kafayı. Öyle ya; çoluk çocuk herkesin izlediği bir saatte yayınlanan dizinin sloganı "Milli olmadan asla diyorsanız!" olur muydu? Ailece tek eğlencesi televizyon olan bizim millet, böyle bir sloganla sunulan dizinin karşısına geçip oturur muydu? Olurmuş, bizim millet otururmuş. Ümit Milli beni şaşırttı, ilk bölümüyle reytinglerde hiç tahmin etmediğim bir başarıyı yakaladı. Bazen televizyon eleştirmenleriyle izleyicinin beğenisi birbirini tutmaz. İşte bugün, öylesi bir gün. Çünkü Ümit Milli'nin hem tüm kişilerde, hem de AB grubunda ikinci çıkmasına, inanın çok şaşırıyoruz. Şaşırıyoruz çünkü... Bir kere her tarafından dar zamanda, derme çatma kotarılmış bir iş olduğu belli oluyor. Dizinin, yıldız isimler olarak Alp Kırşan ve yılların tiyatro sanatçısı Sezai Altekin'den medet umması da, bu durumu gayet net ortaya koyuyor.

Mantık hatalarını yazmaya kalksam, sayfada yer kalmaz. Ama birkaçını belirtmeden de eleştiri yazısı olmaz. Uzaktan fırlatılan golf topunun incecik bir bardağı kırmadan içine düşüşünü mü söyleyeyim, beş kişilik minibüsün tek yolcusu genç kızın unutulup yola devam edilişini mi?.. Ya da ne bileyim Sezai Altekin'in sahilde 17 yaşındaki kızına söz geçiremeyen, bir metre ötedeki kıza seslenmek yerine, sürekli yanına adamlarını gönderen mafya babası tiplemesini mi anlatayım, yoksa diyaloglardaki kolaycılığı, esprilerdeki alaycılığı mı yazayım. Dört "milli
olma" heveslisi gencin kaldığı otelin ismini söyleyeyim de en iyisi, işi fazla uzatmayayım: Tıklat Otel!

Ben, John Travolta ve Olivia Newton-John'lu Grease filmiyle, Mickey Rourke ve Matt Dilon'lu Siyam Balığı'yla (Rumble Fısh) büyümüş bir kuşaktanım. Gençlik dizisi denilince de eskilerden Beyaz Gölge'yi, yenilerden de Hayat Bilgisi'ni unutamayanlardanım. Onun için Ümit Milli'yi anlamakta zorlanıyorum. Bu işin yüz akı örneklerini izledim, bir çoğunu yakından tanıyorum. Tamam yaz geldi, kanalların bütçeleri daraldı, kemerler sıkıldı, yapımların maliyetleri de iyice inceldi. Ama İki Aile de, Fırtına da yazlık diziler değil miydi? Ve herkes (tıpkı bu köşenin yazan gibi) ikisine de bayılmış, ikisini de çok beğenmemiş miydi? Ancak onlar bile neredeyse Ümit Milli kadar izlenmedi.

Peki bu dizinin reyting başarısını nasıl açıklayacağız? Galiba işi, Ümit Milli'nin her sahnesinde ortalarda salınan güzel genç kızlara bağlayacağız. Ya da millet merak etti, o yüzden ilk bölümünü izledi diye açıklamaya çalışacağız. Fakat ilk bölümde gelen bu başarıya, ne yapsak kolay kolay ikna olmayacağız. Önümüzdeki haftayı bekleyip reytinglerine bir kez daha göz atacağız. Tekrar altını çiziyorum; ben bu dizinin ne sunumunu, ne de kendisini beğeniyorum. Hepsi genç çocuklar, hiç birinin televizyonculuk hevesini kırmadan, kantarın topuzunu da fazla kaçırmadan bu yazıyı bitiriyorum. Ümit Milli ile ilgili yeni bir yazı yazmak için, yeni bölümünü ve reyting dökümünü bekliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR