Acun’dan amma çok dertli varmış

Haberin Devamı

Telefonların, mektupların ardı arkası kesilmedi dün bütün gün. Meğer ne çok dertli, amma da çok şikayetçi varmış Acun’dan. Önce sizlerden gelen sitem dolu mektuplara göz atalım. Sonra da Acun olan bitenle ilgili neler söyledi, onları anlatalım. Bakın okurumuz Yaşar Akçay ne söylüyor: “Dilden dile Var mısın Yok musun?’a katılanların kazandıkları paraların ödenmediği söylentisi dolaşıyor. Şu ana kadar yarışmada ikramiye kazananların kaçına para ödenmiş? Ödenenler var ise kazandıkları tarihten ne kadar sonra ödenmiş? Eğer geç ödeniyorsa, bu süre içinde işletilen paraların getirisi nereye gidiyor? Sayın Memet Güler, bu soruları araştırmaya ve aynı şekilde Acun Ilıca’lıya bir kez daha sormaya var mısın yok musun?”

Mülakatta torpil iddiası

Bu kez söz sırası Raif Öztuğ Çiftçi’de: “Memet Bey, iki hafta önce Var mısın Yok musun? programı tarafından aranıp mülakata çağrıldım. Daha önce başvuru formunu doldurmuştum. Aradıklarında yanınızda birilerini getirmeniz gerekiyor denildi. Ben de büyük bir heyecanla yanıma iki arkadaşımı da alıp mülakata gittim. Mülakat yeri Tarabya-Ferahevler’deki Metin Oktay Spor Kompleksi’ydi. Benim gibi mülakata çağrılan 30-35 kişi ile birlikte sıraya girdik ve beklemeye başladık. Üçlü gruplar halinde içeri alınıyorduk. Tam içeri girecekken, arkamdaki arkadaşa dur dediler. Üçer üçer girilecek. Ben önüme bir baktım, bir bayan giriyor içeri. Yanında da stüdyo çalışanlarından genç bir bey var. Gülüşerek girdiler. Üç kişi olarak mülakatı yapacak bayanın karşısına oturduk ve başladı o sonradan gelen bayana sorular sormaya. Stüdyo görevlisi, yani bayanla gülüşerek içeri giren görevli de mülakatı yapan bayanın yanında ve sürekli yarışmacı adayı bayana tebessüm ediyor. Bayan anlatıyor da anlatıyor.

Saatlarce bekletiyorlar

Mülakat, gülüşmeler eşliğinde son buluyor ve hemen bayanın soyadı alınıyor. Mülakatı gerçekleştirenler önlerindeki deftere not alıyorlar ismini ve soyadını. Yarışmacı adayı bayan da yine aynı stüdyo görevlisiyle birlikte, yine gülüşmeler eşliğinde salonu terk ediyor. Anlatma sırası bana geliyor, ama belli ki artık dinlemiyorlar. Yüzlerinde belirgin bir bitse de gitsek ifadesi var. Sonrasında stüdyoya alınıyoruz ve Şansal Büyüka’nın da konuk olduğu programı izleyip evlerimize yollanıyoruz. Memet Bey, benim gördüğüm, bu programda bariz şekilde torpil uygulanmaktadır. Yazınızı görünce sizinle paylaşmak ihtiyacı hissettim.” Son bir mektup daha alalım. Sonra sözü konunun esas oğlanına, yani Acun’a bırakalım. Bu mektup da Volkan Seviğ’den: “Acun Ilıcalı ile ilgili yazınızı okudum. Ben de bir arkadaşımı elemelere götürdüm ve orda insanlara yaptıkları muameleyi gördüm. Nazi kamplarında bile böyle bir şey olmamıştır herhalde. İnsanları saatlerce bekletiyorlar. Bize, verdikleri saatten tam üç saat geç geldiler.

Acun’a güveniyorum

Elemelerin de elemeyle falan bir alakası yok. Her şey Acun Bey’in iki dudağı arasında. Yarışmasına reyting yaptıracak birini gördüğünde, hemen programa kabul ediliyor. Bence bu bir yarışma değil, bir şov programı. Oysa insanlar oraya katılıp bir şeyler kazanabilmek hayalleri kuruyorlar. Acun gibi birine hiç yakışmıyor.”

Şimdi gelelim sadede. Dün bunları uzun uzun Acun’la da konuştum. Çok büyük bir organizasyonda yaşanabilecek teknik hatalar olduğunu söyledi ısrarla. Bu kadar sevilen, bu kadar yolunda giden bir işe menfaat karıştırıp ortalığı bulandırmayacak kadar akıllı olduğunu tekrarladı. 9 trilyona yakın ikramiye, 5 trilyondan fazla yardım toplamış bir yarışmanın başındaki isim olarak, samimiyetinden asla şüphe etmememiz gerektiğini bir kez daha hatırlattı. İnsanları tanırım. Tanıdığım insanlarda çok az yanılırım. Ve şimdi ben de bütün samimiyetimle söylüyorum, Acun’un hiçbir şeyi kötü niyetle yapmadığına güveniyorum.

İşin doğrusunu anlat

Öncelikle buna hiç ihtiyacı olmadığını biliyor ve sonra da yapısının asla öyle olmadığını hissedebiliyorum. Ancak bariz eksiklikler var ekibinde. Olmaması gereken hatalar yapılıyor. Bu da ülkenin en sevilen yarışma programına kara çalıyor. O yüzden en çok da şimdi her şeyi kontrol etmelisin Acun diyorum. Mesele o zirvelere çıkmakta değil, zirvede uzun süre kalabilmekte biliyorum. Kafalardaki bütün soru işaretlerini gidermek de senin, sadece senin elinde Acun. Haydi çık ve şimdi işin doğrusunu anlat. Hatayı kabul et ve fakat asla kötü niyet olmadığının altını çiz bir kere daha ekranda, seyircinin gözlerinin içine bakarak. Haydi çık ve anlat. Hepimizi rahatlat...



***




GÜNÜN DİYALOGU

OĞUZ HAKSEVER: Sayın Akdeniz, parçacık bulmanın en önemli unsuru çuvalla para.

GEDİZ AKDENİZ: Adamın parası varsa ve deney yapıyorsa bana ne! Ama artık bizim de ortaya bir şeyler koymamız lazım. (Yüzyılın Deneyi’nden.)


BUNU DA DUYDUK

Bu açıklamalarınızdan sonra, kara deliğin sırrı da artık aydınlanıyor diye öyle basit bir şekilde söyleyebilir miyim, bilemiyorum. Şimdi her lafıma da dikkat ediyorum, altından yanlış bir şey çıkmasın diye ama... (Oğuz Haksever, NTV’deki Yüzyılın Deneyi’nde söyledi.)

DİĞER YENİ YAZILAR