Gazete Vatan Logo
Magazin Bunalımlı kadın rollerinden bıkmıştım...

Bunalımlı kadın rollerinden bıkmıştım...

Genç jenerasyonun en popüler oyuncularından Tuvana Türkay. Kara Para Aşk, Yer Gök Aşk gibi ekran fenomeni dizilerde rol aldıktan sonra yarın vizyona girecek olan ‘Güvercin Uçuverdi’ filminin heyecanını yaşıyor. Şimdiye dek ekranda hep dramatik rollerde olan Türkay, yeni filmiyle herkese komedideki yeteneğini göstermeye hazırlanıyor

Güvercin Uçuverdi filminde mahallenin güzel kızı Sema’yı oynuyorsunuz. Rolünüzü biraz anlatabilir misiniz?

Sema 25 yaşlarında, mahalle kültürüyle yetişmiş, birazcık annesi babası tarafından üzerinde hakimiyet kurulan, ailesine boynu kıldan ince. Ama mahalleden dışarı çıkmadı diye dünya görüşü olmayan bir kız da değil. Bir havayolunda hostes, özel zevkleri olan, aynı zamanda çok da aşık bir karakter. Ailesinin bütün zorlamasına ragmen, onu evlendirmek istedikleri kişi yerine Yüksel Güvercin’e tutulmuş, gözlerini onunla açmış kek ve börek kokan biri. Sema karakterini çıkarmaya çalışırken, filme başlamadan önce hep onunla ilgili hayaller kuruyordum. Nasıl bir evde yaşıyordur, en sevdiği kıyafet nerede duruyordur, odası nasıl kokuyordur... Çekimler başladıktan sonra hayallerimin hepsi bir bir çıktı. Sema benden farklı değil, evcimen, naif, etliye sütlüye karışmıyor. Bir tek aşkı çok baskın olduğundan o konuda boyun eğmiyor.

Size gelen birçok sinema teklifi arasından bu projeyi tercih etmenizin sebebi neydi?

Haberin Devamı

Bu filmin komedi oluşu benim için çok önemliydi. Hep dram oynadığım için sürekli ağlayan, acı çeken, kötülük yapan kız algısını yıkmak istedim. Beni her gören ‘sen ne kadar neşelisin, insanları güldürmeyi seviyorsun, hep karakterinle ters orantılı işler yapıyorsun’ diyordu. Birazcık cesaret edip denemek istedim. Komedi alanında benim içinde olmayı ilk kez isteyeceğim bir işti, kadroyu da öğrendikten sonra hepten ‘doğru yerdeyim’ dedim. Bunalımlı kadın psikolojisinden sıkılmıştım. Bu rollerde oynadıkça insan hep karabulutlu oluyor. Ben melankoliyi seven ve bundan beslenen bir insanım. Komedi benim için çok farklı oldu. Ruhen bu role ihtiyacım vardı. Sema beni güzel besledi.

Sokaktan simsiyah dönen bir çocuktum

Mahalle kültürü hakkında ne düşüyorsunuz? Sizin öyle bir deneyiminiz oldu mu, yoksa şehirde doğup büyüyen çocuklardan mıydınız?

Mahallenin dibinde yaşadım. Eski oturduğumuz evde o sokak kültürü o kadar çok gelişmişti ki annem hiç çekinmeden akşam 8’lere kadar dışarıda kalmama izin verirdi. Beni sokağa bembeyaz koyup, sokak çocuğu gibi simsiyah geri alırdı. Ablam tam prensesti, saçı bozulmasın diye oyunlara girmezdi. Ben 5 sene öncesine kadar ağaçlara tırmanıyordum. Ben sokak kültürüyle büyüdüm. Şimdi olsa çocuğuma müsaade eder miyim bilemiyorum. Artık güvenebileceğimi zannetmiyorum. Tadını almış biri olarak çok şanslıyım. Bazen küçükken yaşadığım diyaloglardan beslendiğimi farkediyorum sahneyi oynarken.

Haberin Devamı

Yolda taş atanlar var!

Canlandırdığım karakterlerden dolayı benim de bir insan olduğumu unutmuş durumdalar. Yürürken atılan laflar hep kötücül.

Anladığım aşk erkeğin bir şeyi tapulaması değil

Duygusal ilişkilerinizde babayı arama durumu oluyor mu?

Herkes der ya ‘İnsanlar babalarına benzer kişilerle evlenirler’ ya da ‘kızlar için ilk kahramanlar babalarıdır’ diye ben istemem. Çünkü biçimsizliğin olduğu ailede çocuklar huzursuzdur. Huzursuz çocuklar, huzursuz büyür ve öyle işler yaparlar. Kendilerini geliştiremezler. Anne baba göstermese bile gerilimi enerjisel olarak hisseder insan. Annemle babam ayrıldığında 7 yaşındaydım ve annem bize sordu ‘Babanızdan ayrılayım mı? Biz ayrı evlerde yaşayacağız. Siz benimle kalacaksınız ama daha aralıklarla görüşeceğiz’ diye. Biz de kabul ettik. Çünkü evin içindeki huzursuzluğun farkındaydık. Evlilik konusu artık bana şu zamanlarda iyice soğuk gelmeye başladı. Benim anladığım aşk erkeğin bir şeyi tapulaması değil. Bende yasak delme isteği hiç oluşmadı çünkü annem beni serbest bıraktığından canım çekmedi.

Haberin Devamı

Karşımdaki insanı incelerim

İnsanlar hep hayatlarında olmasını istediği kişileri tarfi ederler ama hep tam tersi insanlarla olurlar. Ben incelerim karşımdaki insanı..

Aşkla sevmezsen kendimi işe yaramaz hissederim

Filmde Sema’yı babası kendi istediği kişiyle evlendirmek istiyor. Siz görücü usulü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aslında çok da uzağa gitmemek lazım. Günümüzde evlilik programlarının her biri görücü usulü. Ha annesi babası beğenmiş gidip, ha programda beş dakika görmüş gelip çay içmiş sonra evlenmişler. Artık arkadaşlık siteleri de öyle. İnsanlar 15-20 sene evil kalıp hala birbirlerini tanıyamadıklarını söylüyor ama hala görücü usulü de var. Ben doğru bulmuyorum. Mutlu örnekleri de var. Eskiden biri birinin elini tutabilmek için gidip evleniyormuş. Şimdi insanların brbirini tanıma fırsatı var. Benlik değil, kendimi hayal edemiyorum.

Haberin Devamı

Mantık evliliği de size göre değil o halde?

Ben tamamıyla aşk evliliği yapmak isterim. Bu röportajı 5 sene sonra yapıyor olsak belki ‘Çocuğuma iyi baba olacak birini düşünüyorum’ derdim. Bu klişeleşmiş, o yolda düşümnüyorsan iyi ebeveyn seçmek lazım. Ben aşk insanıyım. Aşkta aklım çok devrede olmuyor ama bence yine akıl seviyor, kalp değil. Çünkü koku almak, duymak beyinle alakalıysa böyle seviyorsun. Aşk her an hayatımda içtiğim çaya, diş fırçama bile aşığım. Hepsiyle bağ kuruyorum, seviyorum. Yoksa kendimi işe yaramaz hissederim.

Dizi sektörü kalabalıklaştı

Bir rol için eskiden 3 kişi düşünülürken şimdi 300 kişi düşünülüyor. Ekmek aslanın ağzında derler ya, bizim artık insanlar aslanın ağzında.