‘Haberi biz değil ABD sızdırdı’
Ankara'nın aksine İsrail...
Washington Post’ta yayınlanan Hakan Fidan haberi için Ankara’nın “İsrail sızdırdı” tavrının aksine İsrailli yetkililer “Bu haber bize zehirli bir hediye oldu” diyerek Washington’u adres gösteriyor. Bu konuda iki ilginç teorileri var.
Mavi Marmara olayının ardından İsrail’den gelen özürün etkilerini görmek için geniş bir gazeteci heyetiyle İsrail’deyiz. Ancak asıl karşılaştığımız gerçek Washington Post yazarı David Ignatius’un yazmış olduğu Hakan Fidan haberinin etkisi oldu. Önce İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres bizimle olan görüşmesini ‘zaman sıkıntısı’ nedeniyle iptal etti. Ardından görüşmek istediğimiz bakanlardan olumsuz yanıt aldık. İsrail Dışişlerinde bakanlık sözcüsü Yigal Palmor ile biraraya geldiğimizde tabi ki ana gündemimiz Fidan konusuydu. Palmor, bu konudaki resmi pozisyonu ve haberi nasıl yorumladıklarını şöyle anlattı:
Ignatius’un intikamı mı?
Öncelikle Türkiye’de yetkililerin bu haberde yazan bilgileri resmi olarak yalanlamadığını not ettik. İsrail’den yapılan açıklamalar da haberin doğru olduğu izlenimi yarattı. Ancak biz konuyla ilgili resmi açıklama yapmadık çünkü Türkiye ile kamuoyu önünde bir polemiğe girmek istemiyoruz. Ancak şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki; bu haberi biz sızdırmadık. Zaten bizim çıkarımıza olacak bir haber değil. Ayrıca Ignatious İsrail’de kaynakları olan bir gazeteci değil. Türkiye’de bu haber Hakan Fidan’ı hedef alıyor diye yorumlanmış olabilir ama burada İsrail’i hedef alan bir yazı olarak algılandı. İsrail’i küçük düşürme amaçlı olduğu yorumları yapıldı. Haberin kaynağının çok farklı amaçları olabilir. Türkiye ile İsrail arasında yakınlaşmaya zarar vermek istemiş de olabilir, bu Ignatious’ın Davos’ta yaşananlar nedeniyle yazdığı bir kişisel telafi yazısı da olabilir... Söyleyebileceğim şu: Bu bize bir hediye oldu ama zehirli bir hediye!
Neden yaptılar, neden şimdi?
Palmor böyle söylerken İsrail dışişlerinden görüştüğüm diğer yetkililer ise haberin kaynağı konusunda isimleri yazılmamak kaydıyla fikir cimnastiği yürütmeyi kabul etti. Anlaşılan şu ki Fidan konusunda İsrail topu ABD’ye atıyor. Ignatius’un haber kaynağının ABD’de olduğuna hemen hemen kesin bir şekilde eminler. Hatta bu konuda hepsi ağız birliği etmişçesine “Biz değil ABD yaptı” diyorlar. Ama “peki neden yaptılar, neden şimdi?” diye sorulduğunda ise iki teori ortaya atıyorlar.
1) ABD Başkanı Obama ile Erdoğan arasındaki yakın ilişkiyi bozmak isteyen muhalifler tarafından sızdırılmış olabilir. Bu şekilde hem Obama’yı hem de Türkiye’yi zor durumda bırakmak istemiş olabilirler.
2) Washington’da İsrail’in son dönemdeki siyasetinden rahatsız olan çevreler Netanyahu’yu küçük düşürmek istemiş olabilir.
‘Sonuna kadar sahip çıkarız’
Başbakan Erdoğan, yapılan AK Parti grup konuşmasında ise Hakan Fidan’a şu sözlerle sahip çıktı: “Ülkemizde kurumlarımızı zan altında bırakmanın gayreti içine girenler de oluyor. bakıyorsunuz, MİT Müsteşarımız ile uğraşılıyor. Kim uğraşıyor? İçeriden de uğraşanlar var, dışarıdan da. Biz memnun olduğumuz bürokratımıza, teknokratımıza sonuna kadar sahip çıkarız, onun icazetini de birilerinden almayız. Bir şikayet varsa, değerlendiririz. O zaman da gereğini yaparız.”
Özürden pişman değiliz ama...
İsrail Dışişleri sözcüsüne “Mavi Marmara özründen sonra Türkiye-İsrail yakınlaşması nasıl ilerliyor?” diye sorduğumda gülerek, “çok yavaş” diye yanıt verdi ve son gelişmeleri şöyle aktardı: Türk tarafından gelen üst düzey açıklamalar bize Ankara’nın bu konuda pek de gönüllü olmadığını gösteriyor. Hem Gül hem Davutoğlu hem de Erdoğan’ın açıklamalarına bakarsanız Türkiye’nin hızlı bir normalizasyondan yana olmadığını görüyorsunuz. Sanki amaç İsrail’e yanlış yaptığını söyletmek ve bu mesajı da Türk halkına vermekmiş gibi görünüyor.”
‘Dava tam bir şov’
“Davutoğlu şimdi özürün çok da önemli olmadığını asıl önemli meselenin Gazze olduğunu söylüyor. Yani odak noktası değişti. Bunu kabul edemeyiz. Bizim anlaşmamız tazminat ve özürü içeriyordu ama şimdi o anlaşmanın yürürlükte olmadığını görüyoruz. İsrailli yetkililerin Türkiye’de yargılandığı dava tam bir şov, siyasi bir tiyatro. O yüzden ciddiye almıyoruz. Ama sonuçları iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verbilir. Bu konuda anlaşmıştık. Bu dava durmalı.. Tazminat konusunda ise ailelere direkt bir ödeme yapılmayacaktı. Bir fon üzerinden ödeme olacaktı. Bu konuda şimdi müzakereler devam ediyor. Özürden dolayı İsrail hükümeti pişman değil ama kamuoyunda ve siyasi arenada birçok kişi bunun yanlış bir adım olduğunu söylüyor. Herhangi bir değişime yol açmadığı için hayalkırıklığı var.”