Gazete Vatan Logo
Magazin Ezgi Mola çok başka!

Ezgi Mola çok başka!

‘Kocan Kadar Konuş’ ile hepimizi kahkahalara boğan Ezgi Mola, şüphesiz son dönemin en iyi oyuncularından... Ve emin olun, kimseye benzemiyor!

Ezgi Mola çok başka!

İyi güldük! Kadınların o belli yaşa gelince içine düştüğü ‘evde kalma’ haline, çevre baskısına, evlenmek için atılan taklalara en komik şekilde şahit olduğumuz ‘Kocan Kadar Konuş’ filmi, bize sadece konunun değil Ezgi Mola’nın da ne kadar komik olduğunu hatırlattı bir kez daha. Sadece komik dersek elbette ona büyük bir haksızlık etmiş oluruz. Kime Ezgi Mola desek, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle onu ne kadar sevdiğini söylüyor... Uzaktan sevenler, yakınına gelince de ona bayılacaklarına emin olabilirler.

Sesi, gülüşü, hayata bakışı... Ondan bir tane daha kolay kolay bulamazsınız. ‘Komik kadın’ oyuncu zaten malum, kolay bulunmuyor, orası ayrı!

Muhabbeti de tatlı. Kariyerinde adım adım yükselişi, şanslı anları, tam zamanında doğru yerde karşılaştığı insanlar... Hepsini anlattı. Röportajdan aklımda kalan şeylerse özellikle isimler oldu; örneğin Kartal Tibet, örneğin Türkan Şoray, örneğin Uğur Yücel. Onun hikayesindeki kilit isimler onlar...

Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde kurslara katılmasıyla hikaye yol alıyor. 15 yaşında, lise birinci sınıfa giderken, bir taraftan da profesyonel olarak tiyatro yapmaya başlıyor. Bir ajansa kaydoluyor. İlk işi, Kartal Tibet’in yönettiği ‘Karate Can’ dizisi oluyor. Liselilerden birini canlandırıyor, zaten kendisi de liseye gidiyor. Sonrasında konservatuvarı kazanıyor, arkasından reklamlar, yeni diziler geliyor. Devamını kendisinden dinliyoruz...

Haberin Devamı

Çocukluğunuza baktığınızda bugüne yansımaları neler oluyor?

Ben çok çocukluğuyla yaşayan biriyim hala. Hani hep, ‘geçmişinizde çok yaşamayın’ derler ama ben hala çoğu zaman çocukluğuma atıfta bulunurum. Kendi içimde ‘buna benzer bir şey hatırlıyorum’ dediğim ya da ‘bu anı istiyordum’ dediğim çok şey var.

Nasıl bir ailenin, nasıl bir kızıydınız?

Esnaf bir baba, ev hanımı bir annenin kızıyım. O dönemin orta halli ailelerinden birinin çocuğuydum. Yokluk yaşatmamaya çalışan, eğitimime her zaman çok önem veren, ‘sen ne istiyorsun?’ diye soran, beni dinleyen, söylediklerime kulak veren bir ailem oldu. Eksik değil ama fazla da değil yaşadıklarımız ve gördüklerimiz. Normal yani… Şimdi orta sınıf çok fazla kalmadı ne yazık ki, geçiş yok arada, ya herkes çok zengin ya da durumlar çok kötü. Ben 1983 doğumluyum. O zamanlar hali böyle olan son ailelerin çocuklarıyız galiba. 90’larda durumlar değişmeye başladı, 2000’lerde çok farklıydı.

Haberin Devamı

İyiye ya da kötüye bir şekilde evriliyoruz...

Hep mi eğlenceliydiniz, sonradan mı oldunuz?

Ben çok değişmediğimi düşünüyorum. Tabii ‘her şey değişiyor, dönüşüyor’ diye inandığım o büyük cümleyi de çürütür gibi oldum öte yandan da. Yarım saat önceki gibi değiliz, yarım saat sonra da böyle olmayacağız. İyiye ya da kötüye bir şekilde evriliyoruz. Dolayısıyla kendi içimde de her zaman evrildim. Konumuza dönersek; gülmeyi, güldürmeyi hep sevmişimdir. Dünyadaki en güzel, en bulaşıcı şey.

Sizin kesin bol miktarda erkek kankanız da vardır...

Çok! Yakın erkek arkadaşlarım çocukluğumdan beri hep olmuştur, hep etrafımda vardı. Sırlarını paylaştığım, dinlediğim, canı sıkılınca yanıma gelen çok dostum var. Ortaokul, lise yıllarında da aynı şekilde vardı. İyi anlaşırım gerçekten, ayak uydururum onlara.

Haberin Devamı

Ben büyüdükçe yaptığım işler de büyüdü

Bir Ezgi Mola kolay bulunmuyor. Hem oyunculuk anlamında hem de insani özellikleriniz açısından... Peki siz bugünkü siz olurken hangi dönemlerden, dönemeçlerden geçtiniz?

‘Unutma Beni’ dizisi, dönüm noktalarımdan biri diyebileceğim bir işti. 2004 yılında yine Türkan Derya’nın çektiği ‘Hırsız Polis’ dizisi de hayatımın kırılma noktalarından biridir. İlk okuma provasına cast’ını hiç bilmeden gittiğimde, karşımda Uğur Yücel’i gördüm ve işte o an çok kıymetli bir dönüm noktasıydı benim için. Bazı insanlar hayatınızda hep olsun istersiniz ya, onları gördüğünüzde mutlu olursunuz, bir yerlerde olup kendinizi hep hatırlatmak istersiniz onlara… Uğur abi benim için öyle bir insan. Çok güçlü bir dost, çok özel bir arkadaş, bir abi, bir baba... Sonrasında da işler gelmeye devam etti ama popülerlik son yıllardaki sinema filmleriyle geldi diyebilirim.

Haberin Devamı

Evet, siz aslında oyunculukta bir anda parlamadınız. Adım adım yükselen bir kariyer hikayesi bu değil mi?

Tabii, 15 yaşından beri bu işin içindeyim. Ben büyüdükçe yaptığım işler de büyümeye başladı galiba.

Oyunculuğun en cazip yanı nedir?

İşin cazibesini hiç düşünmedim. Şu an oturduğumuz yerde bana kahvemi yapan bey de işini yapıyor, ben de işimi yapıyorum. Yani benim işim bu. Beni çeken tarafı ise; güzel bir film izlediğimde aldığım hazzı, oynarken benim de yaşatabilmem. En keyifli tarafı bu galiba. Hayran olduğum insanlar vardı. Hala da var, olmaya da devam edecek. Dünyanın birçok yerinden müthiş filmler, harika oyuncular izliyoruz. Heyecanlanıp, ‘Ben de onlar gibi kendimde olanı insanlarla paylaşmak istiyorum’ diyordum. Kendimi en iyi anlatabildiğim alan olduğunu düşünüyorum. İşin en ilgi çekici tarafı bu.

Aşkta aslolan mutlu olmaktır

Şans hayatınızın neresinde?

Hasbelkader olmuyor tabii, hem çalışmak hem de şansın yaver gitmesi gerekiyor. Doğru zamanda doğru insanlarla karşılaşmak gerekiyor. Yaptığın işlerin hiçbirini unutmamak, o süreçteki arkadaşlarınla hala yan yana olabilmek, birbirinize sarılıp yaptığınız işlerin mutluluğunu yaşıyor olmak, büyük bir şans. Ben şanslı bir oyuncuyum ve şanslı bir insanım. Yaptığınız işlerle, seçimlerle, birlikte oynamak istediğiniz insanlarla da bu şansı yaratıyorsunuz. Öğrencilik zamanlarımda bolluk içinde değildim, her şey ucu ucunaydı. Haliyle doğru seçimler yapıp burada olmak kıymetli oluyor.

‘Seksi, güzel’ gibi kadınsı özelliklerle değil daha çok komik, eğlenceli, tatlı, sempatik, ‘ailemizin kızı’ olarak anılıyorsunuz. Bunun da tadı ayrı mı?

İnsanların empati kurabileceği, dokunabileceği insan olmak benim için keyifli. Ben samimiyeti seven bir insanım. Yaptığım işlerde, bulunduğum ortamlarda elimden geldiğince içten olmaya çalışırım. Dolaysız olmaya çalışırım. Bu da hem hayatıma hem oyunuma yansıyor. Annem ve ablam yaş grubu insanlar, gerçekten de beni gördüklerinde ‘sen bizim ailemizin kızısın’ diyorlar. Bu durumu seviyorum açıkçası, keyifli geliyor bana.

Aşkı nasıl yaşıyorsunuz?

Aslolan mutlu olmak.