Bir kadın, bir aşk ve Mandala yolculuğu

Mandala'yı keşfedip bu sayfadan sizlerle paylaşmamın üzerinden yaklaşık iki yıl geçmiş. O zaman; bu insanlık tarihi kadar eski ama benim için çok yeni şifalanma yöntemi -felsefe- hobi- sanat dalı olan Mandala'nın teorisi ile ilgili bir sürü kitap okuyup, anladığım ve dilim döndüğünce ama kesinlikle büyük bir heyecanla anlatmaya çalışmıştım. Açıkçası bir kaç doğu felsefesi meraklı okurun dışında pek de ilgilenen olmamıştı yazımla. Oysa şimdi o kadar çok Mandala yapan, öğrenmeye çalışan insanla karşılaşıyorum ki... Belki ben biraz erken davranmıştım. Sanırım, "zamanı şimdi geldi" diye düşünüp tekrar yazmak istedim. Bu dönem içinde, beni Mandala'dan ilk haberdar eden arkadaşım Burçin'in hediye ettiği boyalarla epey bakıştım ama çok istememe rağmen bir türlü ilişki kurmayı beceremedim. "Zamanı gelmemiş" sözüne çok güvenirim ve sanırım benim de bana yol gösterecek birini beklemem gerekmiş. Tesadüfen arkadaşımın kültür merkezi L'Atelier'de düzenlediği bir atölyede Aslıhan'la tanışınca, "işte" dedim "şimdi vakit geldi..."

Aslıhan Aksun (@aslıhanaksunmandalart), "Mandala" deyince ülkemizde akla ilk gelen isim. 7-8 yıldır, mandala ile hayat yolculuğuna devam edip, bu şifalanma-meditasyon tekniğini çoluk çocuk herkese öğretmeye çalışıyor. Aslıhan, bir aşka düşüp Mandala ile buluşmuş. Bugün ise en büyük aşkı Mandala olmuş. Etiler Happy Nest'te çoluk çocuk mandala çizerken bol bol sohbet ettik. İşte; Bir kadın, bir aşk ve Mandala yolculuğu...

Pako ile Mandala tanışması

Aslıhan'ın aşka sonra mandalaya düşüşünün hikâyesi

2008 yılında, yeğenimi hastanede ziyaret etmek için Berlin'e gittim. Gitmişken de adını çok duyduğum bir dövme stüdyosunda dövme yaptırmak istedim. Pako ile öyle tanıştım. Müthiş bir usta ve meditasyon insanıydı ve gününün sekiz saatini Mandala çizerek geçiriyordu. 22 yıldır bilişim sektöründe çalışıyordum. O günden sonra hayatıma Pako ve mandala girdi ve disiplinli bir kararla yaşamım tamamen değişti. Pako benimle İstanbul'a geldi. Türkçe öğrendi. Azla yetindiği için, zorluk çekmedi. Bir dövme stüdyosu kurduk ve mandala böylece ilk dövmelerle geldi. Ama Pako çok ileri şeker hastasıydı. Geçen yıl ülkesine geri dönmek zorunda kaldı ve kısa bir süre önce 42 yaşında vefat etti. Bana da Mandala yâdigâr kaldı.

Bu bir trend değil yolculuk

Mandala nedir ? Neden bir meditasyon ve şifalanma tekniği olarak görülmektedir?

Hint kökenli bir meditasyon aracı. "Sihirli çember" olarak bilinir. Sanskritçe'deki karşılığı da "çember"dir zaten. 1800'lü yıllarda yaşamış olan Jung da Mandala aracılığıyla, felsefeyle psikolojiyi birleştirmiştir ve bu yüzden şifalanma tekniği olarak da bilinir. "Ying-yang" sembolü de bilinen en ünlü mandalalardandır. Yaygınlaşması için yıllardır çabaladığım için seviniyorum ama bunun bir moda olarak görülmesini istemiyorum. Bu bir trend değil, yolculuk. Bu şifalanma tekniği. Sol beyinde matematik, disiplin var. Kontrol hep sol beyinde ve sürekli aktif. Günümüz insanının hızlı yaşamında sağ beyni âtıl kalıyor. Oysa müzik, dans, aşk, neşe, sağ beyinde. Mandala çizen, renklerle kendini kâğıda taşıyor. Kendiyle baş başa kalıyor. Sağ beyni sol beynin yanına taşıyarak dengeyi buluyor. Mandala yapmak; kendimize temiz bir sayfa açmak, ruhumuzu temize çekmektir. Sonra ona bakıp, kendimizi hissedip affedip, uzlaşmaktır.

Mandala ile hayatınızı anlatın

Mandala nasıl çizilir ?

Renkli ve basit keçeli kalemler yeter. Zamanla akrilik boyalara geçilir. 150 gr. ağırlığında kağıt sayfaları olan resim defterleri ideal. Sonra her şeye ve her yere çizersiniz. Önce bir merkez noktası konur ve buna "bindu" denir. İsteyen o sırada dilek de yükleyebilir. Bindu, doğduğumuz yerdir. Bir pergelle, içten dışa doğru bindu merkez alınarak yedi tane çizin. Sonra bu daireyi bir pergel yardımıyla dörde bölün. Ve sonra tekrar bölerek 16 parçaya ayırın. Sakın eşit ve simetrik olması için ölçüp biçmeyin, göz kararı yapın. Mandala simetrik olmadığında daha güzeldir. Merkezden dışa doğru sıra sıra çizin ve her sırada değişik semboller deneyin. İçten dışa, çocukluğunuzdan bugüne kendinizi o daireye dökeceksiniz. Çocukların iç dünyasını rahatlıkla okuyabiliyorum, çünkü herkes kendini sayfaya dökmüş oluyor zaten.