Gazete Vatan Logo

CNN’in Robert Kolejli savaş muhabiri

CNN’in Robert Kolejli savaş muhabiri

Arwa Damon, CNN International’ın kıdemli savaş muhabiri. Gezi Parkı protestoları başladığında büyüdüğü şehir İstanbul’a geldi ve olayların
tam kalbinde yer aldı!

Arwa Damon, CNN’nin Orta Doğu muhabirlerinden birisi. Irak’ın işgalinde, Bağdat bürosunda çalıştı. Insurget’ler tarafından yakılan bir Iraklı çocuğun haberinden tutun da, Iraklı kadın mahkumların dramlarına kadar birçok haber yaptı. Elbette Amerika ordusunun yürüttüğü operasyonları ve Saddam Hüseyin’in idamını da atlamamış.
Babasının 1988-98 yılları arasında orta okulunun müdürlüğünü yaptığı Robert Kolej’den 1994 yılında mezun olmuş. Arapça, Türkçe, İngilizce ve Fransızca’yı akıcı konuşmasını, yetiştiği ülkelere ve annesinin Suriyeli olmasına borçlu olduğu söyleniyor. CNN’in aykırı yüzü, Arwa Damon’un İstanbul’dan da geçen yaşam öyküsünü İngiliz Vogue Dergisi’nin Aralık sayısından derledik.

CNN’E EMMY KAZANDIRDI

Arwa Damon, Felluce’deki çatışmaları, Saddam Hüseyin’in yargılanmasını ve idamını, önce Mısır sonra da Libya sokaklarında “Arap Baharı” sürecini izlemiş. CNN’e 2012 Emmy
Ödülü’nü kazandırmış.

Savaştan savaşa koşarken bavulunu itinayla hazırlıyor

CNN’in savaş muhabiri Arwa Damon yine zor bir bölgede çalışmak için hazırlanıyor. Eski bir kot pantolon, paşmina, LED kafa lambası, parmaksız eldivenler, ucuna bir kalemin bağlı olduğu ve gerektiğinde turnike olarak kullanılacak bir bandana, temizlik malzemeleri, dayanıklı asker botları, siyah muşambadan kamuflaj kıyafetleri (gece görüşünde görünmemek için), üç ayrı telefon (Amerikan hattı, uydu telefonu, gideceği bölge için yerel hat) ve bir yığın koyu renk giysi “Renkli kıyafetler de satın alırım ama onları genelde giymem” diyen sarışın bir gazeteci. “Ben görevdeyken sırt çantamda işime yarayacak her şey bulunur. Genelde tehlikeli bölgelerde görev yapıyorum, bu nedenle her zaman hazırlıklı olmak zorundayım.”
35 yaşındaki televizyon muhabiri için her iş ayrı bir macera. ABD’nin Libya’da linç edilerek öldürülen Bingazi Konsolosu Christopher Stevens’ın olaylardan üç gün sonra günlüğünü bulan muhabir. Henüz 25 yaşındayken Irak’a savaş başlamadan birkaç gün önce serbest muhabir olarak girmiş. Acemilik yıllarını Irak’ın zorlu şartlarında geçirmiş. Akıcı bir Türkçe, Arapça ve Fransızca bildiği ve çeviri yapabildiği için Ortadoğu’nun kalbinde çalışmak ona hızla şöhretin basamaklarını tırmandırmış. CNN için ise önemli bir muhabir haline gelmiş.

İdam edilen Suriye Başbakanı’nın torunu

Arwa Damon’un hayat hikayesi de, kariyeri gibi ilginç. Babası Amerikalı bir akademisyen. Annesi, 1949’da suikaste kurban giden Suriye Başbakanı Muhsin al-Barazi’nin kızı. Boston doğumlu Damon, kız kardeşi Mawadda ile İngilizce ve Arapça konuşan çok kültürlü bir evde büyüdü. Ailesi, Arwa altı yaşındayken Fas’a taşındı, üç yıl da burada yaşadılar. Ardından babası Robert Kolej’in müdürü oldu ve tüm aile İstanbul’a taşındı. Arwa için unutmayacağı, hayatında derin ve güzel izler bırakan İstanbul günleri başladı: “İstanbul’un ortasında kurtarılmış bir okul bahçesiydi Robert Kolej. Evimiz, okulun kampüsündeydi. Benim için bambaşka bir hayat başlamıştı. Müdürün kızıydım, erkek öğrencilere komutlar veriyor, ağaçlara tırmanıyor, bisikletimle okulun patikalarında hız yapıyor, ata biniyor, bahçesinde koşup duruyordum. İstanbul’da o sessiz Arwa gitmiş, bugünkü gibi hareketli Arwa’ya bırakmıştı” diyor. “Galiba okulu babam değil ben yönetiyordum” diye de espiri yapıyor.

Altı yıl İstanbul’da okudu

Arwa Kolej günlerini “Altı yıl Robert Kolej’de okudum. 16 yaşında mezun oldum ve amcamın yanına Fas’a gittim. Ardından New York’taki Skidmore Üniversitesi’ne yazılıp biyoloji ve Fransızca okudum, çift anadal yaptım. O günlerde veteriner olmak istiyordum, ama mezun olduktan sonra hayatı keşfetmeye başladım. Geçici işlerde çalıştım, ardından köpekler için bornoz üreten New York merkezli bir Türk tekstil firmasında işe girdim. Konuştuğum yabancı diller, işime yaradı. İyi para kazanmaya başladım. Ve 11 Eylül oldu. Her şey o zaman değişti.”

‘Normal bir hayatım yok, ama anlatacak hikayem çok’

“Onun haberlerini ekranda izlediğimde çok kötü oluyorum” diyor, Arwa’nın Beyrut’ta yaşayan annesi Joumana Barazi-Damon. 2003 yılında annesi ve babası Arwa’ya yakın olmak için Beyrut’a yerleşmişler, “Kızımla gurur duyuyorum, ama onun gençliğini de yaşamasını istiyorum” diyor. Arwa yine de gençliğini yaşıyor, ailesinden birkaç yüz metre uzakta kendine ait bir ev kiralıyor. Zorlu görevlerden sonra ilk iş olarak kendini annesinin mutfağına attığını söylüyor. “Annemin yaptığı birbirinden lezzetli yemekleri kaplara doldurup evime gidiyorum. Sonra da ilk iş olarak kuaföre ve maniküre! Ben evden uzaktayken annem evimle ilgilenir, çiçeklerimi sular. Liseden beri aynı parfümü ve cilt bakım ürünlerini kullanıyorum, Acqua di Gio ve Olay.”
Arwa bir kahve bağımlısı. Genellikle Ortadoğu’da olduğu için Türk kahvesi ya da espresso içiyor. 35 yaş doğum gününü Bingazi’de geçirmiş ve kaldığı otel odasına savaş ortamında çiçek yollamış. Bunu unutamadığını söylüyor: “Normal insanlar gibi bir hayatım yok, en yakın arkadaşımın düğününe katılamadım. Evimi henüz kendim döşeyemedim, Beyrut’ta beni, yeni aldığım siyah Vespa’m bekliyor, binemedim. Biriyle uzun süreli ilişki yaşayamıyorum buna vaktim yok. Ama arkadaşlarıma anlatacağım muhteşem hikayelerim var. “

Doğu ile Batı arasında köprü olmak istedi

Arwa nasıl gazeteci olduğunu şöyle anlatıyor, “11 Eylül oldu ve Doğu ile Batı bölünmesi büyüdü. Kafamda bu iki ayrı dünya arasında bir köprü olabilirim fikri uyandı ve gazeteci olmaya karar verdim. Arkadaşlarım buna ‘çılgınlık yapma Arwa’ diye itiraz etse de, ben kendi doğrumu bulmuştum. Onlar ‘o zaman küçük bir kasabada muhabirliğe başla, işi öğren’ dediğinde ben, Irak’a gideceğim, dedim!”
Sabırsız bir kız olan Arwa, hemen dil becerilerini de kullanarak Irak vizesi aldı. Savaş başlamak üzereydi, “Vize aldım ve Bağdat’a girdim. Bir süre serbest muhabir olarak çalıştım. Çok tehlikeli günlerdi” diye anlatıyor Arwa.
Bundan daha ciddi deneyimler de edindi, “Suriye hiçbir savaş alanı gibi değildi” diyor Arwa, oraya gittiğimde güvenli bir bölge yoktu. Her yer tehlike doluydu. Her gün Rus ruleti oynuyorduk hayatımızla, herkes için büyük tecrübe oldu Suriye’nin ilk günleri. Zavallı annem nasıl endişelendi benim için!”



Gezi Parkı’nda yayın yaparken
gaza maruz kaldı


Arwa Damon, Gezi Parkı protestoları başladığında CNN’in Türkiye ofisine destek için Beyrut’tan İstanbul’a geldi. Çelik yeleği, miğferi ve gaz maskesi ile protestoları izledi, canlı bağlantılar yaptı. Kafasından yaralanan gazeteci Ahmet Şık ile yaptığı röportajda polisin orantısız gücünü konuştu. Taksim esnafıyla ekonomiyi değerlendirdi. Dünyaya Divan Oteli’nin protestoculara yardımlarını ve Çarşı Grubu’nu anlattı. Başbakan Erdoğan’ın Kazlıçeşme’de düzenlediği ‘Milli İradeye Saygı’ mitingini de yerinde izledi ve mitinge katılan vatandaşların düşüncelerini aktardı. Akıcı Türkçesi ve İstanbulluluğu ile adeta bizden biri gibiydi. Gezi Parkı’nın kalbinden yaptığı yayınlar Arwa Damon’un insan odaklı habercilik tarzının göstergesiydi. Polis meydanı protestoculardan geri aldığı gün Arwa, parktan canlı yayın yapıyordu ve gaz maskesini çıkarmıştı. O sırada taşıdığı ve göstericilerin kullandığı ‘antiasit’ solüsyonu yüzüne sıktı ve gazın etkisinden kendini korudu. Sonra da yayına devam etti. İşte bu doğallığı Arwa’yı Arwa yapan özelliklerden biri.

Haberin Devamı