Gazete Vatan Logo

Aileler dikkat! Sınav stresi çocukları intihara sürükleyebilir

Ülkemizde 805 lise öğrencisi ile yapılan bir çalışmada intihar düşünce oranı yüzde 23, intihar girişim oranı yüzde 2.5 bulundu

Aileler dikkat! Sınav stresi çocukları intihara sürükleyebilir

13 yaşındaki A. B. Y, TEOG sınavından istediği puanı alamayınca bunalıma girip intihar etti. U.O. G (15), takdir alamadığı için dördüncü kattan aşağı atlayıp hayatına son verdi... Bu vakaların sayısı artırılabilir. İntihar olmasa bile kendine güvenini kaybeden ve depresyona giren binlerce çocuk olduğu kesin. Bu acı tablodan; çocuklarını sınav stresine sokan aileler suçlu bulunabilir ama sınav stresinin artık ailecek yaşandığı da yadsınamayacak bir gerçek. Yani TEOG sınavına giren 1 milyondan fazla öğrenciden biri de sizin çocuğunuz ise unutmayın ki başarısızlık karşısında çocuklar, “Ailem beni hiç sevmiyor çünkü başarılı değilim”, “Ben işe yaramazım, derslerimde başarılı olamıyorum” gibi düşüncelere kapılabilirler. Bu da hayatın sonraki yıllarında sınav kaygısına, hayata olumsuz şekilde bakmaya, iş hayatında ve sosyal ilişkilerde çekingen ve güvensiz olmaya kadar gidebilir.

% 32

2002’de 15-24 yaş arasında olanların yüzde 24.67 iken bu oran 2013’te yüzde 32.42’ye çıkmış.

Psikiyatrist Dr. Yankı Yazgan

Haberin Devamı

“Şantaj bile yapsa intihar söylemini önemseyin”

Psikiyatri ve çocuk psikiyatrisi alanında çalışan doktorların karşılaştığı en sarsıcı durumların başında gelen intihar, ABD’de gençler arasında motorlu taşıt kazaları ve cinayetlerden sonra başlıca ölüm nedenidir. Ülkemizde de benzer bir bir durum var.

İntihar, depresyon adını verdiğimiz ruhsal bozukluktan ayrı değil. Depresyon çeşitli mekanizmalarla ortaya çıkan, ergenlik ve gençlik döneminde başlayan, ciddi ve öldürücü olabilen bir ruhsal hastalık. Çocuklar ve gençlerde depresyonun tipik özellikleri, öfke ve sinirlilik, davranış sorunları, ümitsizlik, içe kapanma gibi durumları içerir; üstelik duygular hızlı biçimde değişir.

Ailelere düşen görevler

Umutlu, çocukların ve gençlerin kendilerini güvende hissettikleri, anlaşıldıklarını düşündükleri bir yaşam ortamı yaratmak… Bu ortamlar, en ağır koşullarda bile oluşturulabilir. Umutsuzluk ve karamsarlık ise bulaşır; bulaştığı yerde, genetik-fizyolojik yatkınlıklar ile birleştiğinde öldürücü bir hastalık olabilir. Bir çocuk rahatça konuşabileceği, kendisini can kulağı ile dinleyecek bir başkasına ihtiyaç duyar. Böyle birisi hayatında varsa, depresyon riski azalır.

Haberin Devamı

Yüksek risk altındakiler

Depresyon başlı başına bir risk olmakla birlikte, sırasında veya öncesindeki bazı ögelerin varlığı riski yükseltir. Tedavi biçimi ve yoğunluğunun kararı da ona göre verilebilir. İntihar girişiminden, ölümden söz eden bir çocuk veya gencin intihara kalkışma olasılığını artıran etkenler, risk faktörü olarak tanımlanır.

Nasıl anlaşılır?

Ölme arzusunu dile getirme, ayrılık hazırlıkları, veda mektupları, eşyalarını hediye etme vs. Depresyon döneminin içerisindeyken hızla “iyileşme”, keyiflenme, neşelenme, sağlığını ve güvenliğini umursamaz hareket etme; kazalar ve riskli davranışlarda artış.

8.2

Depresif gençlerin geçmişinde anksiyete toplumun geneline göre 8 kat, davranış bozukluğu 6.6 kat, hiperaktivite ise 5.5 kat fazla.

Psikiyatri anabilim dalı Prof. Dr. Mehmet Eskin

“Başarı bir marka takınsı gibidir

Haberin Devamı

İntihar konusu çok karmaşık bir şeydir. Birçok ailenin çocuklarından çok fazla talepleri vardır ama çocuklar kendini öldürmez. Kendini öldüren insan kendilerinden beklentileri çok yüksek ve bu karşılanmadığında intihara yöneliyor. Bazıları da kafaya takıyor, ilişkileri bozuluyor vb. Toplum olarak biz uçlarda gidip geliyoruz, çocuklarımızda böyle sıkıntılar olunca anneler babalar ‘kendi hallerine bırakalım’ diyor ya da olabildiğince sıkıştırıp ‘şu okula gitmen lazım, başarılı olman lazım’ diye baskıyı artırıyor.. Anne babaların yapması gereken en sağlıklı şey çocuklarından elbette başarı beklemeliler ve bu başarı çocuğun erişebileceği bir başarı olmalı. Ebeveynler imkansızı istememeli. Her zaman çocukla iletişim içinde olmalı. Anne ve baba iletişim kurmuyor onun ne düşündüğünü, tasarımlarını, hayata bakışını bilmiyorsa çocukların yapamayacağı şeyleri de ekleyerek ona zarar veriyor. Anne babalar çocuğunu iyi tanımalı, bunun anahtarı onunla konuşmak ve onu dinlemektir. Ebeveynler çocuğu her zaman en yüksek puanı alması için zorluyor ve o zaman çocuklarının “iyi çocuk” olacağını düşünüyor. Çocuk o yüksek puanı alınca “en iyi çocuk” olmuyor. Çocuğu dinlemeden hiçbir olumlu yol alamaz. Bazı çocukların sanat yönü yüksektir, el becerileri iyidir ya da akademik yanı yüksektir. Doktor ya da mühendis olursan başarılı olursun” diye bir şey yok. Dünyayı üstüne yapsalar ne olur? Başarının ne olduğu üzerine anne babalar kafa yormalı.

Haberin Devamı

1980-88 arasında Türkiye’de 15-24 yaş arasında ihtihar edenlerin oranı 100 bin kişide 3.5. Bugün oran 6’dan fazla.

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Değerlilik ölçüsü başarı olmamalı

Genellikle başarı odaklı yetiştirilen proje çocuklar var. Bu çocuklarda, “Başarılı olursam iyi bir insanım, başarısız olursam kötü insanım” algısı oluşur. Yaşam felsefesini başarıya göre kurmuştur çünkü. Başarı hedefine göre yüksek motivasyonla yetiştirilirler.

Ailelerle konuştuğumuzda “Biz baskı yapmıyoruz” derler genelde. Bu çocuklara aslında baskı yapmaya da gerek yok. Kendi iç dünyalarında baskı oluşturuyorlar. Yüksek motivasyonla yetiştirildiği için en iyi ben olmalıyım hedefiyle yaşamlarını sürdürüyorlar. Başarısız olma ihtimaline karşı ise yaşam sebebim ortadan kalktı düşüncesiyle yaşamına son verebilirler.

Sosyallik bu gibi çocukların ilgi alanlarında daha geri planda kalıyor. Tek ilgi alanları başarı oluyor. Büyük bir ruh sağlığı problemi olmadığı halde genelde başarılı ve eğitimli aile çocuklarında bu durumlara rastlıyoruz. Ayrıca, çocukta ya da ailesinde depresyon, duygu durum bozukluğu gibi psikiyatrik rahatsızlıklar da olabilir. Böyle bir rahatsızlık eğer çocuğun başarı beklentisiyle birleşmişse hastalık tetiklenebilir sonuç intihar olabilir.

Çocuğu sadece başarı odaklı değil mutluluk odaklı da yetiştirmek gerekir. Son olayda, çocuk son haftalarda içine kapanmış mı, odasına kapanıyor, perdeleri kapatıyor muydu? Arkadaş ilişkilerinden bir kaçınma var mıydı…vs. Bunlar göz önünde bulundurulmalı.